Browsing by Author "Duyan, Veli"
Now showing 1 - 20 of 28
Results Per Page
Sort Options
Item Adam öldürme suçundan cezaevine giren kadınları suça götüren nedenler ve cezaevi sürecinin incelenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2017) Akgün, Rumeysa; Duyan, Veli; Sosyal HizmetBu araştırmanın amacı, adam öldürme suçundan cezaevine giren kadınları suça götüren nedenleri ve cezaevi sürecinin incelenmesidir. Bu araştırma sonuçları doğrultusunda kadınları adam öldürme suçuna götüren faktörlerin önlenmesi ve cezaevi yaşamlarına ilişkin bir model önerisinde bulunulmuştur. Niteliksel araştırma yönteminden yararlanılarak gerçekleştirilen araştırmada Türkiye'deki kadın kapalı ceza infaz kurumlarından birisinde adam öldürme suçu nedeniyle cezaevine giren 31 hükümlü ve 3 tutuklu olmak üzere toplam 34 kişiyle yarı yapılandırılmış görüşme formu uygulanarak görüşmeler yapılmıştır. Araştırmadaki nicel verilere ilişkin bilgiler SPSS 23 programıyla analiz edilirken, nitel verilere ilişkin bilgileri NVIVO 11 programıyla analiz edilmiştir. Yapılan analiz sonucu kadınların suça götüren patikalar, suç ve sonrasına ilişkin deneyimler ve cezaevi yaşamı olmak üzere üç tema oluşturulmuştur. Araştırma sonucuna göre kadın hükümlülerin yaşamlarında ataerkil sistemden ve toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklı sorunlar yaşadıkları görülmüştür. Bu duruma ek olarak kadınların büyük bir kısmının hem çocukluk hem de evlilik dönemlerinde yoğun olarak taciz veya tecavüze maruz kaldıkları ve bu durumu kimseyle paylaşamadığı, paylaşan kadınların da şiddet gördüğü saptanmıştır. Buna ek olarak kadınların bir kısmının çocuk yaşta çoğunlukla yakın akrabayla evlendirilmekte, bazıları da aile hayatında görmeği sevgiyi ve şefkati başka bir erkte aramakta ve kaçmaktadır. Kadınların evliliği boyunca da fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddete maruz kaldığı görülmüştür. Kadınların suça ilişkin bilgilerine bakıldığında; öldürdükleri kişinin daha çok eşleri ve erkek arkadaşları olduğu, cinayet aleti olarak olayların yarısında delici ve kesici aletlerin kullanıldığı görülmüştür. Kadınların, öldürme eylemini önceden planlamadığı şiddet, tecavüz gibi travmatik olayların yaşanan tartışmalar sonucu eylemin gerçekleştiği görülmüştür. Cinayetten sonrasında kadınların, çoğunlukla kendilerini ihbar edip teslim oldukları görülmüştür. Kadın hükümlüler cezaevinde çalışarak veya çeşitli faaliyetlere katılarak zaman geçirmektedir. Cezaevinde kadınların dine daha fazla eğildikleri dini ibadetleri yapmanın kadınları rahatlattığı ve rehabilite ettiği görülmüştür. Cezaevine çocuk öldürme suçundan giren kadınların ve ağırlaştırılmış hapis cezası alan kadınların, ailesi ziyarete gelmeyen kadınların cezaevinde daha çok uyum sorunu yaşadığı görülmüştür. Anahtar Sözcükler: Adam Öldürme Nedeni, Adam Öldürme Suçundan Cezaevine Giren Kadın, Cezaevi Yaşamı, Kadın Hükümlü, ŞiddetItem Aile içi şiddet nedeniyle açılan boşanma davalarında çocuk tanıklığına ilişkin meslek elemanlarının görüşlerinin incelenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2021) Sütçü, Semih; Duyan, Veli; Sosyal HizmetBu araştırmanın temel amacı, aile içi şiddet nedeniyle açılan boşanma davalarında çocukların tanık sıfatıyla dinlenmesine ilişkin süreçlerde çocuk tanıklığı uygulamalarıyla ilgili mevcut durumu, gelişmeye açık yönleri ve alternatif uygulama yöntemlerini aile mahkemelerinde görev yapan sosyal hizmet uzmanı, pedagog, psikolog gibi profesyonellerin görüşleri doğrultusunda incelemektir. Bu bağlamda, aile mahkemelerinde aile içi şiddet nedeniyle açılan boşanma davalarında çocuk tanıklığı uygulaması, multidisipliner bir bakış açısı ile sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve pedagogların görüş ve deneyimleri çerçevesinde ele alınmış ve aile içi şiddet ve boşanma çerçevesinde çocukların tanıklığı ile ilgili bir model önerisinde bulunulmuştur. Nitel araştırma yöntemi benimsenerek gerçekleştirilen bu araştırmada Türkiye'de aile mahkemelerinde en az 3 yıl mesleki deneyime sahip ve halen aile mahkemelerinde görevli sosyal hizmet uzmanı, pedagog ve psikologlardan oluşan toplamda 31 meslek elemanı ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Veriler yarı-yapılandırılmış görüşme formu ile elde edilmiştir. Araştırma verileri MAXQDA 18.2 nitel veri analiz programı aracılığıyla analiz edilmiştir. Yapılan araştırma sonucu, Türkiye'de aile kavramı, Türkiye'de aile içi şiddet olgusu, boşanma davaları ve çocuklar, tanıklık, adli sistemde çocuk tanık, mesleki uygulamalar ve çocuk tanık, ebeveynler ve çocuk tanık ve çocuk tanıklığı önerileri olmak üzere sekiz tema oluşturulmuştur. Araştırma sonucunda Türkiye'de aile olgusunun kutsal olarak ifade edildiği ve ataerkil aile yapısının da önemini koruduğu, aile içi şiddet olgusunda ise bu aile yapısı faktörleri, toplumsal cinsiyet rollerinin etkili olduğu görülmüştür. Aile içi şiddet ve boşanma çerçevesinde çocukların mahkemede tanıklıkları ile ilgili adli sistem, meslek elemanları sistemi ve ebeveynler sisteminde çocukların önemli ölçüde sorun yaşadıkları ortaya çıkmıştır. Ayrıca aile içi şiddet ve boşanma olgularıyla bağlantılı olarak çocukların tanıklığı uygulamasının geliştirilmesi ve daha çok çocuk odaklı, çok boyutlu bir sistem kurulması gerekliliği ifade edilmiştir.Item Anne- babaların çocuklarını yetiştirirken benimsedikleri toplumsal cinsiyet rolleri tutumları(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2015) Erzeybek, Buse; Duyan, Veli; Sosyal HizmetThis research was prepared to determine the gender role attitudes and gender equality perspections of parents whose children are studied in the pre-schools in Famagusta-TRNC. It was obtained information about socio-demographic attributes, parental attitudes and gender role attitudes of 312 parents whose children are studying in pre-schools in Famagusta-TRNC by using the questionnaire within the scope of the research. The Parental Attitude Research Instrument (PARI) which is determined the validity and reliability by LeCompte, LeCompte A. and Özer (1978) was used to meausure the parental attitudes; Gender Roles Attitude Scale which is developed by Zeyneloğlu (2008) was used to measure the gender role attitudes. SPSS (16) was used in data entry, analysis and determined mean, standart deviation and percentage in terms of the variable quality. t, F and r statistical analyzes was used to determine if there is a significant difference and relationship between variables. It was found that most of the parents (%42) has extreme protectionist attitudes. When the parental attitudes and socio-demographic attributes compared it doesn't vary according to gender, age and child age. Only domineering-authoritative attitudes don't vary according to the education level. In contrast, family type vary according to domineering-authoriative attitudes and extreme protectionist attitudes vary according to the number of children. Considering the gender roles attitudes it was found that most of the parents (%33,84) adopted equality gender roles. The ones who adopted the gender roles attitudes in an equality understanding is approximately 145,88. The gender roles don't vary according to the ages of parents and children. On the other hand the gender of parenst varies. Also the family type varies according to the male gender roles and gender roles; but the child number doesnt vary only wi.th equality gender roles. Theresearch has been concluded with suggession and discussion in the light of the related literatureItem Boşanma sürecindeki çiftlerin sorun çözme becerilerinin incelenmesi (Ordu ili örneği)(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2014) Özdemir, Pınar; Duyan, Veli; Sosyal HizmetBoşanma Sürecindeki Çiftlerin Sorun Çözme Becerilerinin İncelenmesi (Ordu Örneği) Yapılmış olan araştırma Ordu ilinde boşanma davaları devam eden ve bu süreci yaşayan evli çiftlerin sorun çözme becerilerini ortaya koymak için yapılmış nicel bir araştırmadır. Araştırma özellikle boşanma sürecindeki çiftlerin sadece sorun çözme becerilerinin düzeylerini belirlemeyi değil bunun bazı değişkenlerden ne derecede etkilenip etkilenmediğini bunun ne düzeyde olduğunu belirlemeyi amaçlamaktadır. Planlanana uygun olarak yapılan araştırma ile boşanma sürecindeki evli çiftlerin sorun çözme becerisine sahip olup olmadığı ve bu becerilerinin ne düzeyde olduğu, evli çiftlerin problem çözme becerilerinin hangi değişkenlerden ne ölçüde etkilenip etkilenmediği ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Araştırmada boşanma sürecindeki çiftlere, hazırlanan soru kağıdı aracılığıyla demografik özelliklerini tespit etmek üzere sorular sorulmuş, sosyal sorun çözme envanteri uygulanarak, envanter içerisinde yer alan yargı cümleleri doğrultusunda görüşleri tespit edilmiştir. Veri toplamak amacıyla, Ordu ilinde yaşayan, Ordu Adliyesi Aile Mahkemesinde boşanma davaları olan boşanma sürecindeki 150 çift, 300 bireye soru kağıdı aracılığıyla sorular sorularak cevaplandırılmıştır ve sosyal sorun çözme envanteri uygulanmıştır. "Demografik Özelliklerin Yer Aldığı Soru Kağıdı" veri toplama aracı olarak 37 sorudan oluşmaktadır. Araştırma kapsamında katılımcıların muvafakatlerini içeren "Muvafakatname" de tarafların imzaları yer almaktadır. Katılımcıların, sosyal sorun çözme düzeylerini ölçmek için kullanılan " Sosyal Sorun Çözme Envanteri" 70 yargı cümlesinden ve biliş, duyuş, davranış, tanımlama, seçenek, karar ve çözüm yedi bölümden oluşmaktadır. veri toplama aracının geliştirilmesi sürecinde öncelikle literatür taranmış ve görüşme yapılarak literatür ve görüşmeler sonucunda madde havuzu oluşturulmuştur. Bu sürecin ardından eğitim danışmanı ile görüşme ve tarama yapılarak "boşanma sürecindeki çiftlerin demografik özelliklerinin" yer aldığı "Soru Kâğıdı" nın maddelerinin kapsam geçerliliği konusuna dayanak sağlanmıştır. Araştırmada örneklem grubu çiftlerden oluştuğu için eşit ölçüde oranlardan oluşturmaktadır. Ankete katılan, boşanma sürecindeki çiftlerin sosyal sorun çözme becerileri yönünden benzerlik taşıdıkları ve aralarında anlamlı farklılıkların gözlenmediği tespit edilmiştir. Boşanma sürecindeki çiftlerin ölçek ve soru kâğıdı kapsamında çoğu yönden birbirleri ile eşit düzeyde sayılacak beceri oranlarına sahip oldukları dikkat çeken önemli bulgular arasında çıkmıştır. Araştırma sonunda elde edilen sonuçlara dayalı olarak şu öneriler belirlenmiştir: Boşanma sürecindeki çiftlerin birbirleri ile kayda değer benzerlikler taşıdığı bu açıdan uzlaşma durumlarının değerlendirilmesi adına eğitimlere ve çift terapilerine katılımlarının uygun olacağı planlanmaktadır.Item Çocukluk çağında kurum bakımı deneyimi evli bireylerin bağlanma stillerinin ve aile ilişkilerinin incelenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Kardeş, Tuba Yüceer; Duyan, Veli; Sosyal HizmetBu araştırmada, çocukluk çağında kurum bakımı deneyimi olan evli bireylerin bağlanma stillerinin ve aile ilişkilerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Kurum bakımı sisteminde yetişen çocukların gelişimleri hem ruhsal hem de sosyal yönden olumsuz etkilenmektedir. Kurum bakımı sistemi çocukların sadece çocukluk dönemi gelişimlerini olumsuz yönde etkilememekte, aynı zamanda ileriki yaşamlarında sosyal ilişkilerini, duygusal ilişkilerini ve ruhsal durumlarını da olumsuz olarak etkilemektedir. Özellikle çocukluk döneminde oluşan bağlanma stilinin, bireyin tüm yaşamındaki etkileşimlerini ve ilişkilerini belirlemesi kurum bakımı sisteminde yetişmiş bireylerin bağlanma stillerinin belirlenmesini önemli hale getirmektedir. Bu araştırmada karma yöntem kullanılmış olup, çocukluk çağında kurum bakımı deneyimi olan evli bireylerin bağlanma stilleri nicel yöntemle, bağlanma stilleri ve aile ilişkilerinin derinlemesine incelenmesi ise nitel yöntem kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın nicel bölümü toplam 144 kişiye, nitel yöntemle gerçekleştirilen bölümü ise 8 kişi ile gerçekleştirilmiştir. Çocukluk çağında kurum bakımı deneyimi olan evli bireylerin bağlanma stillerinin saptanması ve bu bireylerin eşleri ve çocukları ile olan ilişkilerinin derinlemesine incelenmesi ve aile ilişkilerinin nasıl olduğunun keşfedilmesi bu araştırmanın problemini oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: Aile ilişkileri, bağlanma stili, kurum bakımı deneyimi olan bireyItem Denetimli serbestlik hizmeti alan gençlerin ve hizmet sunan uzmanların denetimli serbestlik uygulamalarına ilişkin değerlendirmeleri(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Eryalçın, Münevver; Duyan, Veli; Sosyal HizmetBu araştırma ile çocuk yaşta suça sürüklenmiş ve denetimli serbestlik altında olan gençlerin ve denetimli serbestlik uzmanlarının denetimli serbestlik uygulamalarına ilişkin görüşlerinin incelenmesi ve denetimli serbestlik sisteminde kanıt temelli uygulama anlayışı ile etkili sosyal hizmet uygulamalarına ilişkin önerilerin ortaya koyulması amaçlanmaktadır. Genç birey, aile, okul, yakın sosyal çevre, ceza adalet sistemi, denetimli serbestlik uzmanı ve içinde yer aldıkları denetimli serbestlik sistemlerine ilişkin değerlendirmelerde ekosistem, sosyal öğrenme, alt kültür ve sosyal süreç kuramlarından faydalanılmıştır. Nitel yöntem ile yapılan bu araştırmada denetimli serbestlik sistemine dahil olan genç sayısının en yoğun olduğu Ankara, İstanbul ve İzmir illerinde bulunan denetimli serbestlik müdürlüklerindeki çocuk yaşta suça sürüklenmiş 19-25 yaş aralığındaki toplam 30 genç ve bu müdürlüklerde görev yapan 20 denetimli serbestlik uzmanı ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Derinlemesine görüşmelerden elde edilen verilere göre denetimli serbestlik sistemi genel olarak gençlerin bazı temel psiko-sosyal ihtiyaçların karşılanmasını; bilişsel ve davranışsal farkındalık oluşturulmasını sağlayan ancak gençlerin hayatlarına tam olarak temas edemeyen bir sistem olarak değerlendirilmektedir. Denetimli serbestlik uzmanları dirençli ve zorlayıcı suç profili, profesyonel olmayan mesleki uygulama süreçleri, yoğun dosya yükü ve yeterli eğitsel ve kurumsal desteğin olmaması gibi nedenlerle tükenmişlik yaşamaktadır. Denetimli serbestlik sisteminde eğitim ve iyileştirme programlarının etkiliğinin ortaya koyulması ve kanıt temelli bir müdahale sistemin yürütülebilmesi ihtiyacının belirgin olduğu ancak buna ilişkin yeterli bir altyapı ve sistemin olmadığı görülmektedir. Bu bağlamda, denetimli serbestlik sisteminin değişim mekanizmalarından olan meslek elemanlarının ve genç bireylerin geribildirimleri, beklenti ve önerileri doğrultusunda birey, aile, eğitim, yakın sosyal çevre, ceza adalet sistemi, denetimli serbestlik sistemi ve kanıt temelli uygulama odağında çözüm önerileri sunulmuştur.Item Denetimli serbestlik tedbiri altındaki suça sürüklenen çocuk ve gençlerin sosyal destek algısı: Ankara Denetimli Serbestlik Genel Müdürlüğü örneği(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2015) Göker, Münevver; Duyan, Veli; Sağlık BilimleriBu araştırma, suça yönelen ve denetimli serbestlik tedbir süreci devam eden çocukların ve gençlerin sosyal destek algılarının ve sosyal destek algılarını şekillendiren değişkenlerin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma kapsamında anket kullanılarak Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'nde denetimli/tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri altındaki 150 çocuk/gencin sosyo-demografik özelliklerine, ailelerine, suç davranışına ve denetimli serbestlik sürecine ilişkin faktörlerle ilgili bilgi edinilmiştir. Sosyal destek algısının belirlenmesi için Duyan, Gelbal ve Var (2013) tarafından Türkçeye uyarlanan Sosyal İlişki Unsurları Ölçeği (SİUÖ) kullanılmıştır. Verilerin girişi, analizi ve sınıflandırılmasında SPSS 16 programı kullanılmış ve değişkenlerin niteliğine göre yüzde, ortalama ve standart sapma değerleri belirlenmiştir. Değişkenler arasındaki ilişki ve anlamlı bir farklılık olup olmadığının belirlenmesi için t, F ve r istatistiksel analizleri kullanılmıştır. Çocuk ve gençlerin sosyal destek algılarının eğitim durumu, ebeveynlerin öz-üvey oluşu, ebeveynlerin eğitim durumu, aile tipi, kiminle büyüdüğü, çalışma durumu, işlediği suç türü, arkadaş ve ailesinin sabıka durumu, aile içinde şiddet görme durumu, madde kullanma sıklığı, denetimli serbestlik sürecinde destek alma durumu, aileyle görüşülme durumuna göre farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Çocuk/gençlerin sosyal destek algısının yaş, geçim düzeyi algısı, kardeş sahibi olma, başka suçtan yargılanma ve ceza alma durumu, başka madde kullanma durumu, madde kullanma sebebi ve süresi, rehberlik faaliyetlerinden yararlanma ve grup çalışmasına katılma durumuna göre farklılık göstermediği saptanmıştır. Araştırma, literatürdeki paralel çalışmalar ışığında tartışılarak öneriler ile sonlandırılmıştır.Item Devlet okullarında görev yapan öğretmenlerin ekip çalışması konusundaki yaklaşımları, ekip çalışmasına ilişkin motivasyon ve doyum düzeylerinin incelenmesi(Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2013) Satman, Cem; Duyan, VeliGeleneksel yönetim anlayışları yerini demokratik, katılımcı ve temelinde insan olan bir yönetim anlayışına bırakmaktadır. Çalışanlarını yönetime katan örgütler günümüzde daha başarılı olmaktadır. Çalışanların yönetime katılmasına olanak veren en etkili yollardan birisi ekip çalışmasıdır. Türkiye’de insanların ekip çalışmasına yönelik tutumlarını değerlendirmek için geçerli ve güvenilir bir ölçeğe ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışma söz konusu ihtiyacı karşılamak için gerçekleştirilmiştir ve temel amacı Ekip Değerlendirme Ölçeği, Ekip İlişkilerinin Yararlı ve Yararlı Olmayan Yönleri Ölçeği ve Ekipte Motivasyon ve Doyum Ölçeği’nin geçerlik ve güvenirliğini belirlemektir. Bu ölçeğin güvenirliği 486 öğretmen üzerinden gerçekleştirilmiştir. Yapısal geçerliği tanımlamak için faktör analizi uygulanmıştır. Tanımlayıcı faktör analizine ek olarak, geçerlik faktör analizi de uygulanmıştır. Bu çalışmanın sonucunda, ölçeklerin Türk toplumunda kullanılabilecek geçerlik ve güvenirliğe sahip olduğu kabul edilmiştir ve öğretmenlerin ekip çalışmasına yönelik tutumları ve güdülenmişlik düzeyleri ile yaşları, branşları ve hizmet süreleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmazken, kadın öğretmenlerin erkek öğretmenlere göre daha yüksek düzeyde işbirliğine dayalı yaklaşımda olduğu bulgusuna erişilmiştir. Öğretmenlerin ekiplerdeki motivasyon ve doyum düzeyinin incelemesi sonucunda cinsiyet, yaş, mezun oldukları okul türü ve medeni durumları ile anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Görev yaptıkları okulun ekip çalışması için bir eylem planı olmadığını ifade eden ve ekip çalışması konusunda olumlu bir kültürün olduğunu düşünmeyen öğretmenlerin ölçekten aldıkları puan ortalaması daha yüksek olmuştur. Öğrencilik döneminde herhangi bir grup etkinliğine katıldığını belirten öğretmenlerin ölçekten aldıkları puan ortalaması daha yüksek çıkmıştır ve araştırma bulgularına göre öğrencilik hayatında ekip çalışması içerisinde bulunan öğretmenlerin ekip çalışmasına dair tutumları daha pozitif ve ekip çalışmasındaki motivasyonları daha yüksektir. Geçmişte ekip çalışmasında aktif rol almış bireylerin görev yaptığı bir okulda oluşması daha olası olan bir ekip çalışması kültürünün, öğretmenlerin bu bağlamdaki motivasyonlarını da yükseltmekte olduğu bulgusuna erişilmiştir.SummaryTraditional Management conceptions are leaving their places to democratic, contributive and human based management conceptions. Organisations, which take their workers into their management systems, are becoming more successful nowadays. One of the most effective ways of taking workers into the management system is teamwork. However, there is a need to evaluate people’ attitudes towards to the teamwork in proper ways with a valid and reliable measuring instrument in Turkey. This study was conducted to meet this need, and the main purpose of this study was to determine the validity and reliability of Team Assessment Scale, Helpful and Unhelpful Aspects of Team Relationships Scale and Motivation and Satisfaction in the Team Scale, in Turkish society. The reliability of these scales is studied on 486 teachers. The factor analysis had been applied in order to define the structural validity. In addition to the descriptive factor analysis, validating factor analysis had also been applied to the scale. As a result of this study, it was determined that scales can be accepted as a valid and reliable tool which can be used in Turkish society. It was found that there is no relation between teachers' motivation levels and attitudes to the team work with their ages, subjects and tenure of office. However it was reached that female teachers have a higher level of cooperation based attitude. As a result of investigation of teachers' motivation and satisfaction levels, it was found that there is no significant relation between sex, age, graduation types and marital statuses with motivation and satisfaction levels. Teachers, who think there is no positive culture of teamwork in their schools and their schools have no action plan for teamwork, had higher scores from the scale. Teachers', who attended group activation when they were student, scores were higher. Also, according to the research findings, teachers, who took an active part in team work when they were student, have more positive attitude towards team work and also their motivation in team work were higher. It was also reached that teamwork culture, which is more probable to be in school where teachers that took an active role in teamwork, in their past, is raising teachers' motivation in this concept.Item Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatı'nda çalışan polis teşkilatı mensuplarında öz denetim ve sosyal sorun çözme becerileri arasındaki ilişkinin incelenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2014) Karataş, Murat; Duyan, Veli; Sosyal HizmetBu çalışmanın amacı polislerin öz denetimleri ile sosyal sorun çözme becerileri arasında ilişki olup olmadığının incelenmesidir. Bu amacın yanı sıra, polislerin yaş, eğitim, rütbe vb özelliklerine göre öz denetimleri ile sosyal sorun çözme becerileri arasında farklılıklar olup olmadığı da araştırılmıştır. Araştırmada, Duyan ve Gelbal tarafından geçerlilik güvenilirliği Türkiye şartlarına göre uygulanmış Sosyal Sorun Çöze Envanteri ve Duyan, Gelbal, Gülden tarafından geçerlilik güvenilirliği Türkiye şartlarına göre uygulanmış Özdenetim Ölçeği ve belirleyici sosyo demografik özelliklerin olduğu soru kağıdı kullanılmıştır. Polis, Öz Denetim ve Sosyal Sorun Çözme Becerisi kavramları ile ilgili olarak literatür taraması yapılmıştır. Araştırma Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatından görev yapan ve değişik branşlarda bulunan 200 personel üzerinde yapılmıştır. Soru kağıtları personele dağıtılarak doldurulması istenmiştir. Toplanan veriler SPSS programında işlenerek bulgular elde edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatında görev yapan polislerde Sosyal Sorun Çözme Becerisi ile Öz Denetimleri arasında ilişki olduğu belirlenmiştir. Kadın polislerde özdenetimin erkeklere nazaran daha yüksek olduğu elde edilen bulgular arasındadır. Ele alınan diğer değişkenlere göre herhangi bir fark ya da ilişki bulunamamıştır. Polislerin uzun çalışma saatleri, teşkilata seçilmeleri, memur amir ilişkisi bakımından çeşitli çözümleyici politikalara ihtiyaç duydukları kanısına varılmıştır.Item Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatı’nda Çalışan Polis Teşkilatı Mensuplarında Öz Denetim ve Sosyal Sorun Çözme Becerileri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi(Ankara Üniversitesi, 2020) Karataş, Mustafa; Duyan, Veli; Sosyal Hizmet; Sağlık Bilimleri FakültesiBu çalışmanın amacı polislerin öz denetimleri ile sosyal sorun çözme becerileri arasında ilişki olup olmadığının incelenmesidir. Bu amacın yanı sıra, polislerin yaş, eğitim, rütbe vb. özelliklerine göre öz denetimleri ile sosyal sorun çözme becerileri arasında farklılıklar olup olmadığı da araştırılmıştır. Araştırmada, Duyan ve Gelbal (2008) tarafından geçerlilik güvenilirliği Türkiye şartlarına göre uygulanmış Sosyal Sorun Çöze Envanteri ve Duyan, Gelbal ve Gülden (2012) tarafından geçerlilik güvenilirliği Türkiye şartlarına göre uygulanmış Özdenetim Ölçeği ile belirleyici sosyo-demografik özelliklerin olduğu soru kâğıdı kullanılmıştır. Polis, Öz Denetim ve Sosyal Sorun Çözme Becerisi kavramları ile ilgili olarak literatür taraması yapılmıştır. Araştırma Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatından görev yapan ve değişik branşlarda bulunan 200 personel üzerinde yapılmıştır. Soru kağıtları Emniyet Genel Müdürlüğü personeline dağıtılarak doldurulması istenmiştir. Toplanan veriler SPSS programında işlenerek bulgular elde edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatında görev yapan polislerde Sosyal Sorun Çözme Becerisi ile Öz Denetimleri arasında ilişki olduğu tespit edilmiştir. Kadın polislerde özdenetimin erkeklere nazaran daha yüksek olduğu elde edilen bulgular arasındadır. Ele alınan diğer değişkenlere göre herhangi bir fark ya da ilişki bulunamamıştır. Polislerin uzun çalışma saatleri, teşkilata seçilmeleri, memur amir ilişkisi bakımından çeşitli çözümleyici politikalara ihtiyaç duydukları değerlendirilmiştir.Item Engelli çocuğa sahip ailelerin evlilik doyum düzeylerinin incelenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Çatak, Kıymet; Duyan, Veli; Sosyal HizmetBu araştırmada engelli çocuğu olan ailelerde evlilik doyum düzeyini belirlemek amaçlanmıştır. Araştırma genel tarama modelindedir. Araştırma evrenini Tüm Özel Eğitim Kurumları Derneğine bağlı olarak Ankara'da faaliyet gösteren 51 özel özel eğitim merkezinden hizmet alan ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan engelli çocuğa sahip aileler oluşturmaktadır. Nicel bir araştırma olarak tasarlanan bu araştırmada soru kâğıdı ile evli çiftlerin evliliklerinin kalitesini değerlendirmek için kullanılan ve Türkiye için geçerliliği ve güvenilirliği Duyan ve Çamur Duyan (2014) tarafından yapılmış Golombok-Rust Evlilik Durumu Envanteri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda katılımcıların Golombok-Rust Evlilik Durumu Envanterinden (GREDE) aldıkları toplam puan ortalaması (40,15) olup, evlilik doyum düzeylerinin "kötü" olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular engelli çocuğa sahip ailelerin evlilik doyum düzeylerinin "kötü" kategorisinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Engelli çocuğa sahip ailelerin evlilik doyumu düzeylerinin arttırılmasında aile danışmanlığı, psikoeğitim ve genetik danışmanlık önerilebilir. Anahtar Sözcükler: Aile, Engellilik, Evlilik, Evlilik DoyumuItem Ergenlikte romantik ilişkiler(Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2011) Nemelioğlu, Sevgi Birsel; Duyan, Veli; Eğitimde Psikolojik Hizmetler BölümüRomantic relationships as a part of the identity development has been acknowledged as one of the important sources in the process of adolescent?s finding her/his personality. Late adolescent period, has been acknowledged as an important progression period in the analysis of both adolescent identity crisis and closeness (Sullivan, 1953; Erikson,1968; Buhrmester and Furman,1987). This study, addressing adolescent romantic relationships in the context of parents and friend relationships in Turkey aims to examine the effect of features of interaction percieved from relationship network. Data was obtained from 1067 individuals of ages 18-22 who are university students. ?Self-description Form?, ?Network of Relationships Inventory (NRI)?, and ?Relationship Closeness Inventory (RCI)? were utilized to obtain data from the participants. Inventories were adapted by the researcher. SPSS 19.00 was used in data analysis; frequency and percentage distribution, t-test, one-way variance analysis, multiple linear regression analysis, and logistic regression analysis were used. No significant difference between specific features of relationship with demographic variables except perceived SES was found. It was found that history of relationship with parents does not predict frequency, diversity, and strength of the relationship in adolescent relationships; having positive relationship history with opposite-sex friends, which is one of the relationship indicators of adolescents with their friends, was found to predict the frequency and diversity of activities. Percentage of romantic involvement was 86%, average relationship duration 21.67 months. Most frequently performed joint activities were also determined with the study. Age preference of girls in choosing romantic partner is different from boys. Positive relationship history with opposite-sex friends predicts adolescents? romantic involvement and thier description of romantic relationship as being closest relationship. Findings were discussed in the context of related literature, emprical studies, and in cultural context.KEY WORDS: Romantic relationships, adolescence, NRI, RCIItem Gençlerin demografik özellikleri, aile ve arkadaşlık ilişkileri ile okul yaşamının akran zorbalığına etkisi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Özada, Ayşe; Duyan, Veli; Sosyal HizmetZorbalık tüm dünyada görülen doğası, yaygınlığı ve müdahale yöntemlerine ilişkin pek çok bilimsel çalışmaya konu olan bir saldırganlık davranışıdır. Zorbalığın bireysel nedenlerine yönelik kapsamlı araştırmalar bulunmasına rağmen, özellikle lise öğrencileri arasında zorbalığın yaygınlığı ile sosyo-demografik özellikler, aile ve arkadaş ilişkileri ile okul yaşamının zorbalıkla ilişkisini tespit etmeye yönelik çalışmalar oldukça sınırlıdır. Bu çalışmanın amacı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) liselerinde zorbalığın yaygınlığını tespit ederek, gençlerin demografik özellikleri, aile ve arkadaşlık ilişkileri, okul yaşamı ve özsaygılarının akran zorbalığıyla ilişkisini incelemektir. Araştırma genel tarama modellerinden olan ilişkisel tarama modeliyle gerçekleştirilmiştir. Araştırmada araştırmacı tarafından oluşturulan kişisel bilgi formu, Olweus Zorba/Kurban Anketi, Arkadaş İlişkileri Ölçeği, Aile Değerlendirme Ölçeği ve Coopersmith Özsaygı Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma kapsamına KKTC devlet liselerinde okuyan gençleri temsil edebilecek 836 genç alınmıştır. Örneklemin %50,12'sini kızlar, %49,88'ini erkekler oluşturmaktadır. Araştırmada anne-baba ilişkilerini çok kötü olarak tanımlayan gençlerin daha çok zorbalık kurbanı oldukları belirlenmiştir. Okul türleri incelendiğinde meslek liselerinde okuyan öğrencilerin ve sınıfta kalan öğrencilerin daha çok kurban, zorba ve zorba/kurban oldukları saptanmıştır. Okul yaşantısında en az bir kere disiplin cezası alan öğrencilerin zorbalık kurbanı, zorba ve zorba/kurban olma durumu ceza almayanlara göre daha yüksektir. Araştırmada okulu sevmeyen öğrencilerin kurban, zorba ve zorba/kurban olma oranı okulu sevenlere göre daha yüksektir. Bu durumda okulu sevme durumunun zorbalığa ilişkin koruyucu olduğu söylenebilir. Araştırmada Akran İlişkileri ile Coopersmith Özsaygı Ölçeği'nden alınan puanlarla akran zorbalığı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı tespit edilmiştir. Akran zorbalığı uygulayanlar Aile Değerlendirme Ölçeğinden daha yüksek puan almışlardır.Item Hastanelerin evde bakım-evde sağlık hizmetlerinden yararlanan bireylerin sosyal hizmet ihtiyaçlarının belirlenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2015) Sütçü, Semih; Duyan, Veli; Sosyal HizmetThis research was done in order determine the needs of the individuals who benefit from hospitals' home care service. As the research on home health care, especially from the point of social service is very rare, this research is quite important. The research was done between the months of June and August in 2014. The research group consists of 75 individuals who get service from home health care units of 3 hospitals in Ankara. Interview forms was created to identify the economic and socio-demographic conditions of the individuals and to determine the needs of them in terms of social service. The data obtained by interview forms was transferred to SPSS software package and interpreted by conducting proper analysis. Research was conducted between June and August in 2014. On the result of the analysis, socio-demographic, economic characteristics and findings of social work needs expressed in the form of the number and percentage. Results of the study were discussed with studies on the subject. Key Words: Home health care, Social Work, Social work needsItem Kadınlara yönelik tutum ölçeği - kısa sürümünün Türkçe’ye uyarlama çalışması(Ankara : Ankara Üniversitesi, 2018) Ertuğrul, Fatma Gül; Duyan, Veli; Sağlık Bilimleri FakültesiAmaç: Spence, Helmrich ve Stapp (1978) tarafından geliştirilmiş olan Kadınlara Yönelik Tutum Ölçeği - Kısa Sürümünün (Attitudes Towards Women Scale – Short Version) kadınlarla iletişim içinde olan, onlara bakım ve hizmet veren meslek elemanları (sosyal hizmet uzmanları, psikologlar, psikolojik danışmanlar vb.) için uyarlamasını yapmaktır. Yöntem: Kadınlara Yönelik Tutum Ölçeği, Türkçe formu, yaşları 18 ile 53 arasında değişen (ort=33,76; ss=8,43) 119'u kadın ve 24'ü erkek olmak üzere birinci ve ikinci basamak sağlık kuruluşlarında çalışan doktor, psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve ebe/hemşire meslek elemanlarından oluşan 143 sağlık personeli üzerinde uygulanarak güvenirliği ve geçerliği belirlenmeye çalışılmıştır. Bulgular: Ölçeğin güvenirliği için testtekrar test yöntemi kullanılmış ve ölçeği oluşturan maddelerin iç tutarlılığını veren Cronbach Alpha Katsayısı hesaplanmıştır. SPSS 11.5 ile maddelerin içtutarlılık katsayısı 0.887 olarak belirlenmiştir. Test-tekrar test yöntemi ve içtutarlılık katsayısının her ikisi de yüksek bulunmuş ve bu nedenle Kadınlara Yönelik Tutum Ölçeği’nin güvenilir olduğu kabul edilmiştir. Geçerlilik ölçümü için ise dil geçerliliği ve yapı geçerliliğinde faktör analizi yapılmış olup özdeğerleri 1.00’ın üzerinde bir bileşenin olduğu görülmüştür. Bu bulgu ölçeğin tek boyutlu orijinal formuyla uyumlu olduğunu göstermektedir. Sonuç: Kadınlara Yönelik Tutum Ölçeği’ni oluşturan maddelerin istendik özelliklerde olması, ölçeğin güvenirliğinin ve geçerliğinin yüksek olması, bu ölçeğin Türkiye’de yaşayan bireylerin kadınlara yönelik tutumlarını belirlemede kullanılabileceğini göstermektedir. Ölçeğin bu özelliklerinin orijinal haliyle benzerlik göstermesi, Türkçe formunun Türkiye’de de kullanılabileceğini göstermektedir.Item Kitlesel göç, sosyal kabullenme ve uyum bağlamında Türkmen işçilerin çalışma deneyimleri(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Karataş, Mustafa; Duyan, Veli; Sosyal HizmetBu araştırmanın amacı, kitlesel göç ile kuzey Irak'tan Türkiye'ye gelen Türkmenlerin çalışma deneyimlerini öğrenmek, baş etme stratejilerini anlamak, uyum, sosyal kabullenme kavramları kapsamında durum tespiti yapmaktır. Göç konusunda külfet paylaşımının küresel bazda en fazla üstlendiği ülke olarak Türkiye'nin jeopolitik konuma sahip olması nedeni ile bir göç güzergahı olması, çeşitli ülkelerden düzenli ya da düzensiz göçmenlerin Türkiye'de ikamet etmeleri önemli bir husustur. Niteliksel araştırma yöntemlerinden yararlanılarak gerçekleştirilen araştırmada iş deneyimi yaşamış, yaşları 18 ve üstü olan, kitlesel göç ile Türkiye'ye gelmiş 40 Türkmen ile yarı yapılandırılmış görülme formu uygulanarak görüşme formları uygulanmıştır. Araştırmada elde edilen veriler MAXQDA 2018 programıyla analiz edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda göç öncesi dönem, transit göç dönemi, göç sonrası dönem, Türkiye'deki iş deneyimleri, Türkçe öğrenme şekilleri, sosyal yardım, sosyal kabullenme ve uyum olmak üzere sekiz adet tema oluşturulmuştur. Araştırma sonucunda göre katılımcıların göç evrelerinde yaşadıkları olumsuz durumlardan dolayı, özellikle hedef ülkeye geldiklerinde ciddi ekonomik sıkıntılar yaşadıklarından dolayı hızlı şekilde iş piyasasına erişim isteklerinin olduğu görülmüştür. Göç öncesi dönemde çoğunlukla öğrenci olan katılımcıların ilk iş deneyimleri yaşadığı söylenebilir. Katılımcılardan çoğunun ülkelerinde yaptıkları işi burada yapamadıkları ya da mesleklerinin karşılığının olmadığı görülmüştür. Buna ek olarak katılımcıların kolay iş bulma gibi olumlu tecrübeleri olsa da başta ücret azlığı, kötü muamele, ağır şartlarda çalışma ve buna benzer nedenlerden dolayı işlerini bıraktıkları ya da bu şartlar altında çalıştıkları anlaşılmıştır. Türkmenlerin iş deneyimlerinde birden çok sosyal sorunun varlığı da tespit edilmiştir. Çocuk işçilik, ayrımcılık, sosyal güvence olmadan çalışma, ötekileştirme, toplumsal cinsiyet bazında kadınların iş gücüne katılmaması, eğitim devamsızlığı, toplumdan dışlanma işsizlik ve yoksulluk gibi sosyal sorunlarda çalışmada elde edilen verilerde ortaya konan sosyal sorunlardır. Türkmenlerin iş hayatında olumlu koşulların sağlanması durumunda sosyal kabullenme ve uyum bakımından daha kolaylıklar olacağı anlaşılmıştır. Genel olarak dil sıkıntısı olan sığınmacıların iş bulma ve normal yaşam koşullarına uyum sağlayamadığı görülmüştür. Sürdürülebilir iş olanaklarının sağlanması, çevre- kişi uyumunun sağlanması ve sığınmacılar için özel olarak iş bulma servislerinin oluşturulması büyük önem taşımaktadır. Anahtar Sözcükler: Göç, İş Deneyimleri, Kitlesel Göç, Sosyal Kabullenme, Türkmen, UyumItem Kırsal kalkınma bağlamında sosyal hizmet: Samsun Vezirköprü örneği(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Yüksel, Deniz; Duyan, Veli; Sosyal HizmetKırsal alanlar sahip oldukları kaynaklarla zenginliğini korumaya devam ederken sosyoekonomik açıdan yaşanan dezavantajlılığın ortaya konması için yapısal kaynaklı ve kırsal yöre insanının ihtiyacına uygun toplum odaklı refah hizmetlerine ulaşmasının sağlanmasında adil çözümlerin üretilmesi gerekmektedir. Çalışma kapsamında, kırsal alanlardaki dezavantajlılık durumları ve sorun tanımlamalarının, kırsal alanda yaşayanlar tarafından çeşitli değişkenler üzerinden ortaya konulması ve sosyal kalkınma yaklaşımı etrafında kırsal alanlara hizmet veren kurumların bu süreçteki rolleri ve uygulamalarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda araştırma iki aşamada gerçekleştirilmiştir. Vezirköprü (Samsun) ilçesine bağlı tabakalı örneklem ile belirlenen on köyde yürütülen araştırmada, ilk aşamada nicel yöntem kullanılarak gönüllü 310 bireye, araştırmacı tarafından oluşturulmuş soru formu aracılığıyla yüz yüze anket uygulanmıştır. Çalışmanın ikinci aşamasında nitel yöntem kullanılmış, il (Samsun) sınırları içinde maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi ile belirlenen 12 kurum temsilcisi (10'u farklı 2'si aynı kurum) ile yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, kurumlardan temin edilen dokümanlardan ve çeşitli politika belgelerinden faydalanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, ilçe özelinde ekonomik açıdan yoksunluk yaşayanların tarımda geleneksel ürünlerden farklı ürünlere ve modern tekniklere geçişte desteklenmelerine; sosyal gelişmenin sağlanması için kırsalda hakim olan kendi kendini geçindirmeye yönelik mevcut ümitsizlikle baş etmek için özellikle köyde bazı dönemler yalnız kalan kadınların güçlendirilmesi için yöreye uygun kalıcı, gelir getirici ve sürdürülebilir iş ve planlamalara gereksinim vardır. İlçe kırsalındaki nüfusu fazla olduğu bilinen çocuk ve engelli bireylere yönelik kırsal sosyal hizmet uygulamalarının önceliklendirilmesi gerekmektedir. Bunun yanında ilçe kırsalında gençlerin istihdam edilebilirliğinin arttırılmasına, sosyal yaşamlarını destekleyici düzenlemelere ve yaşlanan nüfusa yönelik planlamalara ihtiyaç bulunmaktadır. Kurumlar nezdinde ise öncelikle kurumsal kapasitenin güçlendirilmesine, kırsala dönük işbirliğinin arttırılarak katılımcı ve tüm yöreyi kapsayan bir anlayışla yerel sorun ve ihtiyaç analizinin tespiti ile çalışmaların planlanmasına ve bu çalışmalara kurum mevzuatı ile bağlayıcılık kazandırılmasına gereksinim vardır. Son olarak, kırsaldaki sosyal hizmet uygulamalarının ve diğer kurum çalışmalarının kırsal toplumsal politikalar nezdinde belirlenmiş sosyal refah ve adalet anlayışının ürünü olarak sunulması gerekli olmaktadır.Item Manevi İyilik Hali Envanteri’ni Türkçeye Uyarlama Çalışması(Ankara Üniversitesi, 2021) Duyan, Veli; Other; OtherManevi iyilik hali, bireyin manevi olarak önem verdiği ilahi değerlerin, toplum ve kendisi ile tutarlı ve dengeli bir bütünleşme içerisinde olması anlamında kullanılan bir kavramdır. Manevi iyilik hali dinî bilimler, psikoloji, felsefe ve sosyal hizmet gibi pek çok disiplin tarafından ilgi duyulan ve çalışmalar gerçekleştirilen bir alandır. Manevi iyilik halinin değerlendirilmesine ilişkin gerek nitel gerekse nicel ölçme ve değerlendirme araçlarına gereksinim duyulmaktadır. Bu çalışmada manevi iyiliği çok boyutlu olarak değerlendirmeyi sağlayan ve Ingersoll tarafından 1995 yılında geliştirilen Manevi İyilik Hali Envanteri’nin (MİHE) Türkçe sürümünün geçerlik ve güvenirlik düzeyinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma, üniversite öğrencisi olan ve %64’ü kadınlardan oluşan 513 kişi ile gerçekleştirilmiştir. MİHE’nin orijinal yapısının doğrulanıp doğrulanmadığının belirlenmesi amacıyla çalışma grubundan elde edilen verilere doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Doğrulayıcı faktör analizi sonucunda ki-kare ve serbestlik derecesi değerlerinde 3907,17 ve sd=2,84 oranı elde edilmiştir. Bu kapsamda belirlenen model ile veri arasındaki uyum, mükemmel uyuma karşılık gelmektedir. Sonuç olarak manevi iyilik halini ölçmek amacıyla geliştirilen MİHE’nin Türkçe sürümünün maddelerinin istenen özelliklere sahip olduğu, güvenirliğinin ve geçerliğinin yüksek bulunduğu belirlenmiştir.Item Ortopedik ve görme engelli bireylerin farklılığa yönelik görüşlerinin damgalama kuramı çerçevesinde incelenmesi: Elazığ örneği(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2016) Uzunaslan, Şerif; Duyan, Veli; Sosyal HizmetToplumda birçok birey veya grup gerek fiziki farklılıklarından dolayı gerekse tutum, davranış ve tercih farklılıklarından dolayı gerekse de ideolojik düşünce ve inanç farklılıklarından dolayı damgalanmaktadır. Farklılıklarından dolayı damgalananlara karşı ise olumsuz tutumlar, davranışlar ve düşünceler geliştirilmektedir. Toplumdan izole edilen ya da tehcir edilen bu kesimlerin birbirlerine yönelik düşünce ve davranışları ise bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Öncelikle fiziksel farklılığından dolayı damgalanan bir kesimin yaşam deneyimleri ve görüşleri ortaya konulacaktır. Daha sonra bu kesimin farklılığa ve farklılığı bulunan diğer kişilere ve gruplara yönelik görüşleri incelenecektir. Son olarak farklılıklarından dolayı damgalanmış bireylerin birbirleri hakkındaki görüşleri "biz normallerin" onlara karşı olan görüşleri ile karşılaştırılacaktır. Bu çalışmada tüm bunlar ortopedik ve görme engeli bulunan bireylerin anlatımları ve görüşleriyle ortaya konulmaya çalışılacaktır. Sonuçlar mikro, mezzo ve makro düzeyde ele alınacak ve sosyal hizmetlerin değer, bilgi ve beceri boyutları kapsamında değerlendirilecektir. Anahtar Kelimeler: Damgalama Kuramı, Engellilik, FarklılıkItem Şizofreni tanısı olan bireylerin ebeveynlerinin yaşantılarının güçlendirme yaklaşımı çerçevesinde incelenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Akgül Gök, Fulya; Duyan, Veli; Sosyal HizmetŞizofreni hastalığı, hem hastanın hem de ailesinin yaşamını derinden etkilemektedir. Türkiye'de şizofreni hastası bireylerin genellikle ailesinin yanında yaşamını sürdürmesi, aile ve ebeveynler açısından ciddi sorunlara neden olabilmektedir. Bu araştırmanın genel amacı, şizofreni hastası çocuğu olan ebeveynlerin hastalık öncesi süreçten hastalık sürecine uzanan yaşantılarının fiziksel, sosyal, bilişsel, duyuşsal ve tinsel alanda belirlenmesi ve güçlendirme yaklaşımının temel kavramlarıyla değerlendirilmesidir. Araştırmada ebeveynlerin fiziksel, sosyal, bilişsel, duyuşsal ve tinsel alanda yaşadığı güçlüklerin, ihtiyaçların, ebeveynlerin kendi anlatılarıyla belirlenmesi amaçlanmıştır. Bununla birlikte ebeveynleri bu beş alanda güçlü ve güçsüz kılan, yani güçlenme sürecini etkileyen unsurların neler olduğu saptanmaya çalışılmıştır. Ebeveynlerin sorunlarına ve ihtiyaçlarına yönelik, güçlendirme yaklaşımının temel kavramları dikkate alınarak bir model önerisinde bulunulmuştur. Araştırma, nitel araştırma yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. 2016-2017 yılları arasında, 15 anne ve 15 baba olmak üzere toplamda 30 ebeveynle, yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırma verilerinin analizinde Maxqda2018 programı kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, ebeveynlerin fiziksel, sosyal, bilişsel, duyuşsal ve tinsel alanda hastalık sürecinden, toplumsal cinsiyet bakış açısı ve rollerinden, aile içi işlevsellikten, sosyal çevreden, toplum algısından ve hizmetlerle ilgili konulardan kaynaklanan güçlükler yaşadığı belirlenmiştir. Özellikle toplumsal cinsiyet bakış açısı ve rollerinden kaynaklanan sorunların hastalık sürecini önemli derecede etkilediği belirlenmiştir. Toplumun erkeği ve erkekliği "güç" ile ilişkilendirmesi, bireyi "güçsüz" kılan ruhsal hastalığın, çoğu baba tarafından kabullenilmesini güçleştirmiştir. Bu durumun annelerin daha fazla sorumluluk almasına ve güçsüzleşmesine neden olduğu saptanmıştır. Ebeveynlerin fiziksel, sosyal, bilişsel, duyuşsal ve tinsel alanlarda güçlenme sürecini etkileyen unsurların, ebeveynlerin tüm yaşam seyrini etkilediği görülmüştür. Hastalık sürecinde annelerin ve babaların hastalığa, hastalık sürecine ve olaylara ilişkin algılama ve anlamlandırmasının farklı olmasının eşler arasında çatışmayı arttırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Bireylerin tinsel alandaki, "yaşamın anlamı", "hastalığın anlamı" ve "güç ve güçsüzlük" üzerine sorgulamalarının ebeveynlerin güçlenme sürecine olumlu şekilde yansıdığı belirlenmiştir.