Browsing by Author "Arpak, Nejat"
Now showing 1 - 5 of 5
Results Per Page
Sort Options
Item Ağız sağlığına ilişkin bireysel kanının klinik standartlara göre değerlendirilmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü ı, 2013) Gergin, Bengisu; Arpak, NejatÖz-bildiri; birçok populasyon özelliğinin, risk faktörlerinin ve hastalıkların değerlendirilmesinde etkili ve kabul görmüş bir araçtır; ancak periodontal hastalık (kronik periodontitis) için nadiren kullanılmıştır. Çalışmamızın amacı, hastanın ağız sağlık durumuna ilişkin öz-bildirisiyle klinik ölçeklere göre belirlenen ağız sağlık durumu arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir. Çalışma popülasyonumuzu, yaşları 15-91 arasında değişen ve yaş ortalamaları 34,54±14,23 olan; 7037?si kadın, 4794?ü erkek toplam 11831 birey oluşturmuştur. Bireylerin kişisel bilgilerini, periodontal şikayetini, şikayete ilişkin hikayesini, sistemik anamnez bulgularını ve uzman periodontolog tarafından onaylanmış klinik teşhisini elde etmede kullanılan formlar çalışmada yer alan tüm bireyler ile yüz yüze görüşme esnasında doldurulmuştur ve buna göre verilerin dağılımı incelenmiştir. Klinik değerlendirme için; plak indeksi (PI), gingival indeks (GI), periodontal cep derinliği (CD) ve sondlamada kanama indeksi (SKI/BOP) kullanılmıştır. Çalışma popülasyonumuzda kadınların oranı %59,5 erkeklerin oranı %40,5 iken; gingivitisli bireylerin oranı %75,4 periodontitisli bireylerin oranı ise %24,6?dır. Periodontitisin prevalansı, erkeklerde kadınlardan daha yüksektir ve 65 yaşına kadar artan bir seyir gösterir. Gingivitis prevalansı ise, kadınlarda ve 35 yaşın altındaki bireylerde istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Çalışmamızın sonuçlarına göre; en sık görülen ilk 6 periodontal şikayetin dişeti kanaması, diş taşı varlığı, dentin hassasiyeti, dişeti çekilmesi, ağrı-acı hissi ve ağız kokusu olduğu belirlenmiştir. Bu şikayetlerin cinsiyete ve yaş gruplarına göre dağılımı farklılık göstermekle birlikte; dişeti kanamasının, dentin hassasiyetinin, dişeti çekilmesinin ve ağrı-acı hissinin prevalansı; periodontitisli bireylerde, gingivitisli bireylerden daha yüksektir ve bu fark, istatistiksel olarak anlamlıdır. Periodontal şikayet bildiriminde bulunma oranı, kadınlarda erkeklerden; peridontitisli bireylerde ise gingivitisli bireylerden daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca; periodontal şikayet bildiriminde bulunan bireylerde, periodontal hikaye bulgusu verme oranının daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Çalışmamızın ikinci bölümünde; sistemik anamnez bulgularını oluşturan sistemik hastalıkların ve koşulların yaş, cinsiyet ve klinik teşhise göre dağılımları ve prevalansları incelenmiştir. Sistemik anamnez bulgusu olan bireylerde peridontitis prevalansı daha yüksek iken; periodontitisli bireylerde belirli sistemik hastalık ve koşulların prevalansı istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Geçerli öz-bildiri ölçütlerinin kullanımı, anket araştırmalarının ve sınırlı kaynağa sahip, daha geniş ölçekli epidemiyolojik çalışmaların yürütülmesinde yararlı olacaktır. Öz-bildiri ölçütlerinin potansiyel kullanımının değerlendirilmesine yönelik daha ileri çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.AbstractSelf-report is an efficient and accepted means of assessing many population characteristics, risk factors, and diseases, but has rarely been used for periodontal disease (choronic periodontitis). The aim of our study was evaluation of self-reported oral health to clinically determined standarts. Population of the study was consisted of total 11831 individuals individuals, 7037 female and 4749 male, between the ages of 15 and 91, with a mean age of 34.54±14.23. Forms used for obtaining personal information, periodontal complaint, complaint history, systemic anamnesis findings of individuals and clinical diagnosis approved by periodontologist were filled by all individuals included in the study during face-to-face interview and distribution of data was examined accordingly. Plaque index (PI), gingival index (GI), periodontal pocket depth (CD) and bleeding on probing (BOP) were used for clinical evaluation. While female rate is 59.5%, male rate is 40.5% in population of the study; rate of individuals with gingivitis is 75.4%, rate of individuals with periodontitis is 24.6%. Prevalence of periodontitis is higher in male than female and it has an increasing course up to 65 years old. Prevalence of gingivitis was found as statistically significant in female and individuals below 35 years old. According to results of our study; first 6 periodontal complaints most frequently encountered were found as gingival bleeding, existence of gingival, dentin sensitivity, gingival recession, gingival pain-ache and oral malodor. While distribution of these complaints varies by gender and age groups; prevalence of gingival bleeding, dentin sensitivity, gingival recession and gingival pain-ache is higher in individuals with periodontitis than individuals with gingivitis and this difference is statistically significant. Rate of reporting periodontal complaint was found higher in female than male; it was found as higher in individuals with periodontitis than individuals with gingivitis. Also; it was observed that rate of giving periodontal history finding was higher in individuals reporting periodontal complaint. In the second part of our study; distribution and prevalence of systemic findings and conditions constituting systemic anamnesis findings by age, gender and clinical diagnosisItem Farklı iki yapıda membran kullanılarak gerçekleştirilen yönlendirilmiş doku rejenerasyonu tekniğinin 5 yıllık klinik sonuçlarının değerlendirilmesi(2006) Toygar, Hilal Uslu; Arpak, Nejat; Güzeldemir, EsraThirteen subjects were participated (whose ages between 20 and 45) in the study. Guided tissue regeneration (GTR) surgery was performed for 26 interproximal intrabony defects. Two similar defects were selected for each patient. A resorbable membrane manufactured of polylactic and polyglycolic acid (Resolut) and a non resorbable e-PTFE barrier (Gore-tex) were randomly assigned to one defect in each subject. Non-resorbable e-PTFE membrane was removed in 4 - 6 weeks. Plaque index (PI), gingival index (GI), mobility (MOB), bleeding on probing (BOP), probing pocked depth (PD), clinical attachment level (CAL), position of gingival margin were recorded at baseline, and 3, 6, 9, 12, 24, 36., 48. and 60. months. The clinical healing was similar in both groups. Significant probing depth reduction and gain in clinical attachment levels were observed for each group. No differences were found between two materials. CAL was decreased in long term evaluation. It was concluded that a frequent maintenance protocol is essential for defects that are treated with GTR. Key Words: periodontal surgery, guided tissue regeneration, barrier membrane, polyglygolic acids, polytetrafluroethylen, clinical trials. Yaşları 20 ile 45 arasında değişen, 13 bireye ait, periodontal hastalık nedeni oluşmuş toplam 26 kemik içi defekt, yönlendirilmiş doku rejenerasyonu yöntemi ile tedavi edildi. Aynı bireyin benzer iki kemik içi defektinden birine rezorbe olabilen glikoid ve laktid kopolimer esaslı (Resolut) membran, diğerine rezorbe olmayan e-PTFE esaslı (Gore-tex) membran rasgele seçilerek yerleştirilmiştir. Defekt bölgelerine ait plak indeksi, gingival indeks, sondlamada kanama indeksi, cep derinliği, ataçman seviyesi ve gingival marjin konumlarını içeren klinik ölçümler; operasyon öncesinde ve operasyonu takip eden 3., 6., 9., 12., 24., 36., 48. ve 60. aylarda kaydedildi. Resolut ve Gore-tex membran uygulanan gruplarda yapılan grup içi değerlendirmelerde, her iki grupta da cep derinliğinde istatistiksel olarak anlamlı azalma, ataçman seviyesinde ise kazanç olduğu görüldü. Gruplar birbirleri ile karşılaştırıldıklarında ise istatistiksel olarak fark olmadığı görüldü. Çalışmanın sonucunda, her iki membranın rejeneratif tedavilerde benzer klinik iyileşme gösterdiğini ve 1. yıl sonunda elde edilen ataçman kazancının korunamadığını görülmüştür. Uzun dönemde başarılı sonuçlar elde etmek için idame dönemlerinin ve hasta motivasyonunun önemli olduğu düşünülmektedir.Item Farklı immünsüpresan ajanların gingival büyüme üzerine olan etkisinin değerlendirilmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2007) Adalı, Ahu; Arpak, NejatBu çalışmanın amacı, immünsüpresan olarak kullanılan Tac ve CsA'nın dişeti büyümesi üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesidir. Çalışmaya, 60 CsA kullanan ve 40 Tac kullanan birey dahil edildi. Tüm hastaların alt ve üst anterior dişlerinden plak indeksi, gingival indeks, papiller kanama indeksi, cep derinliği ve dişeti büyümesi indeksi değerleri kaydedildi. Ayrıca, kullanılan immünosupresanların günlük ilaç dozu, kan Tac/CsA düzeyi, kalsiyum kanal blokörü kullanımı gibi farmakolojik değişkenler de kaydedildi. 9 CsA ve 10 Tac kullanan hastanın, renal transplant öncesi ve 3-6 ay sonrasında değerleri kaydedildi; tedavi ve takip sonrası dişeti büyümesi değerlendirildi. CsA kullanan hastaların 10'unda klinik olarak anlamlı dişeti büyümesi saptanırken, Tac kullanan hiçbir bireyde klinik olarak anlamlı dişeti büyümesi tespit edilmedi. İki grup arasında periodontal parametreler (PI,GI,PKI,CD), yaş, transplanttan sonra geçen süre açısından da anlamlı fark saptandı; klinik olarak anlamlı dişeti büyümesi dağılımı, ağız solunumu alışkanlığı dağılımı açısından anlamlı fark saptandı. CsA grubunda, klinik olarak anlamlı dişeti büyümesi gözlenen/gözlenmeyen bireyler arasında, periodontal parametreler (PI,GI,PKI,CD), dişeti büyümesi yüzdesi ve günlük glukokortikoid dozu açısından anlamlı ilişki görüldü; CsA kullanan hasta grubunda kalsiyum kanal blokörü kullanan/kullanmayan gruplar arasında, dişeti büyümesi yüzdesi açısından anlamlı fark belirlendi. Tedavi ve takibi yapılan grupta, 3-6 ay sonrasında hiçbir bireyde klinik olarak anlamlı dişeti büyümesi kaydedilmedi. Sonuç olarak, Tac kullanımının, benzer etki mekanizmasına sahip CsA'nın aksine, dişeti büyümesine neden olmadığı tespit edilmiştir. İmmünosupresan ajanın değiştirilmesinde sakınca olmadığı durumlarda, dişeti büyümesi gözlenen hastalarda, Tac'ın iyi bir seçenek olduğunu düşünmekteyiz. Ayrıca, 3-6 aylık gözlem sonucunda, periodontal tedavi, hasta takibi ve oral hijyenin sağlanmasının, dişeti büyümesini azaltabileceğini söyleyebiliriz.Abstract The purpose of this study is to evaluate the effect of different immunosuppressant agents on gingival overgrowth. 60 patients medicated with CsA and 40 patients medicated with Tac were recruited in the study. Periodontal examination (plaque index, gingival index, papillary bleeding index, pocket depth and GO index) was carried out only for maxillary and mandibular anterior teeth. Pharmacologic variables such as daily dosage of immunosuppressant agents, Tac/CsA whole blood level and calcium channel blocker usage were also recorded. 19 patients (9 patients medicated with CsA and 10 patients medicated with Tac) were evaluated before transplantation procedure, received oral hygiene instructions, periodontal treatment, periodontal maintenance therapy, were monitored for 3-6 months and periodontal examination was carried out. In the group medicated with CsA, 10 patients had clinically significant GO whilst none of the patients medicated with Tac had clinically significant GO. Significant differences were observed for periodontal parameters (PI,GI,PBI,PD), age, posttransplant period, % of GO, clinically significant GO distribution and mouthbreathing behaviour between two groups. In CsA group, significant difference was detected for periodontal parameters, % of GO and daily glococorticoid dosage between responders and nonresponders. % of GO showed statistically significant difference between paitents either medicated with calcium channel blockers or not in CsA group. No clinically significant GO was observed in the treatment group. The results from our study show that GO doesn?t occur in patients medicated with Tac, although Tac shares same mechanism with CsA. We think Tac is o good choice for patients suffering from GO if a change about drug regimen is considered. Besides, we can conclude that periodontal treatment, periodontal maintenance therapy and good oral hygiene can minimise GO in the end of 3-6 months monitoring period.Item Tip 2 diabetes mellitus hastalarında periodontal tedavinin hastalığın metabolik kontrolüne etkisi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2002) Kıran, Mine; Arpak, NejatBu araştırmanın amacı; tip2 Diabetes Mellitus' lu (DM) bireylerde, periodontal tedavinin açlık kan şekeri, tokluk kan şekeri, glikohemoglobin, total kolesterol, trigliserid, yüksek yoğunluklu lipoproteinler, düşük yoğunluklu lipoproteinler ve mikroalbüminüri gibi metabolik parametreler ve diyabetin metabolik kontrolü üzerine etkisini araştırmaktır. Araştırma populasyonu 31-79 yaşları arasında, orta ve iyi metabolik kontrollü, 44 tip2 DM hastasından oluşmaktadır. Bireyler iki gruba ayrılarak, bir gruba cerrahi olmayan periodontal tedavi yapılmış, diğer gruba ise periodontal tedavi uygulanmamıştır. Periodontal değerlendirme için plak indeks (PI), gingival indeks (Gl), sondlama cep derinliği (CD), klinik ataçman seviyesi (CAL), dişeti çekilmesi (DÇ) ve sondlamada kanama (BOP) ölçümleri, metabolik değerlendirme için ise açlık kan şekeri (AKŞ), tokluk kan şekeri (TKŞ), glikohemoglobin (HbA1c), kan üre nitrojeni (BUN), kreatinin, total kolesterol (TK), trigliserid (TRG), yüksek yoğunluklu lipoproteinler (HDL), düşük yoğunluklu lipoproteinler (LDL) ve alkalen fosfataz tetkikleri kullanılmıştır. Ölçüm ve tetkikler araştırmanın başlangıcında, periodontal tedaviden 1 ay ve 3 ay sonra yapılmıştır. Periodontal tedavi uygulanan grupta, 3. ayda DÇ hariç periodontal parametrelerin tümünde başlangıca göre istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar görülmüştür. Tedavi grubunda 3. aydaki Pl, Gl ve CD parametrelerindeki değişimler kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlıdır. Metabolik parametrelerde ise 3. ayda tedavi grubunda TKŞ ve HbA1c' de başlangıca göre anlamlı değişiklikler gözlenmiştir. Glikohemoglobin ve trigliserid değerlerindeki değişim açısından kontrol grubu ile kıyaslandığında tedavi grubunda anlamlı farklılık olduğu görülmüştür. Araştırmanın sonuçlan; tip2 DM' lu bireylerde periodontal tedavinin, diyabetin metabolik kontrolü üzerinde olumlu etkileri olduğunu yansıtmaktadır. Ve tip2 DM' lu hastaların metabolik kontrollerine yönelik olarak, periodontal sağlığın da göz önünde bulundurulması gerektiğini göstermektedir.Abstract The Effect of Periodontal Therapy on Metabolic Control in Patients with Type2 Diabetes Mellitus The purpose of the present study was to investigate the effect of periodontal therapy on metabolic parameters such as fasting plasma glucose (FPG), 2- hour post-prandial glucose (PPG), glycated hemoglobin (HbA1c), total cholesterol (TC), triglyceride (TG), HDL-cholesterol (HDL), LDL-cholesterol (LDL), microalbuminurea and metabolic control of diabetes in type2 DM patients. The study population consisted of 44 patients with moderate or good metabolic control type2 DM and with the age range of 31-79. The subjects were divided into two groups and non-surgical periodontal treatment was performed on the study group. For the periodontal assessment, plaque index (PI), gingival index (Gl), probing pocket depth (PPD), clinical attachment level (CAL), gingival recession (GR) and bleeding on probing (BOP) measurements and for the metabolic assessment, FPG, PPG, HbA1c, blood urea nitrogen (BUN), creatinine, TC, TG, HDL, LDL, alkaline phosphatase and microalbuminurea measurements were made. Measurements were performed in baseline and after 1st and 3rd months following the periodontal treatment. Periodontal conditions showed significant improvement in the treatment group when compared with control. Regarding the metabolic parameters, mean±s.d. HbA1c levels in the treatment group decreased significantly from 7,31 ±0,74 to 6,51 ±0,80 (10,94%) (p=0,000) where as the contol group showed a slight but insignificant increase for this parameter (7,00±0,74 to 7,31±2,08). The result of this study revealed that periodontal therapy in patients with type2 DM had positive effects on metabolic control of diabetes and obtaining metabolic control of diabetic patients, their periodontal health should be carefully considered by clinicians.Item Yönlendirilmiş doku rejenerasyonu tekniği kullanılarak farklı yapıdaki iki tip bariyer membran uygulanımının uzun dönem klinik değerlendirilmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2000) Yıldırım, Hilal Uslu; Arpak, Nejat; Diş HekimliğiGuided Tissue Regeneration Using Bioresorbable and Nonresorbable Membranes: Long-term Clinical Results. Thirteen subjects, age 20 to 45 participated in the study. Guided Tissue Regeneration surgery was performed for 26 interproximal intrabony defects.Two similar defects were selected for each patients. A resorbable membrane manifactured of polylactic and polyglycolic acid (Resolut Periodontal Material) and a non resorbable e-PTFE barrier (Gore-tex Periodontal Material) were randomly assigned to one defect in each subject. Non resorbable e-PTFE barrier were removed in 4-6 weeks. Plaque indeks (PI), gingival indeks (GI), mobility (MOB), bleeding on probing (BOP), probing pocked depth (PD), clinical attachement level (CAL), position of gingival margin were recorded at baseline, and 3, 6, 9, 12, 24 36, 48 and 60 months postsurgically. The clinical healing was similar in both groups. Significant probing depth reduction and gain in clinical attachment levels were observed for each group. No differences were found between the two treatments. A decrease was observed in long term attachment level measurements. It was concluded that a frequent maintenance protocol is essential for defects that are treated with GTR protocol. Key words: Periodontal surgery, guided tissue regeneration, barrier membrane, polylactic and polyglygolic acids, polytetrafluroethylen, clinical trials.