Browsing by Author "ONULDURAN, Ersin (Tez Danışmanı)"
Now showing 1 - 2 of 2
Results Per Page
Sort Options
Item 1960'lardan bu yana nükleer silahsızlanma alanında yaşanan gelişmeler(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı) RESHETNİKOVA, Valentina (Yazar); ONULDURAN, Ersin (Tez Danışmanı)Geçmiş yüzyılın içerisinde yaşanan iki dünya savaşı ve bu savaşların yıkıcılığı nedeni ile tarih sahnesinin insanlık adına yaşanan en acımasız yüzyılı olma özelliğini taşımaktadır. Yüzyılın en üstün icadı Nükleer Silahlar olmuştur. İkinci Dünya Savaşı'nın yarattığı büyük korku şokuyla sona erdiren, Soğuk Savaş Dönemi'nin büyük çatışmalarının Üçüncü Dünya Savaşı'na dönüşmeden bitmesini sağlayarak bir anlamda başarılı bir denge ve caydırma ortamı yaratan Nükleer Silahlardır, bugün çok fazla dile getirilmese de insanlık için en korkutucu kâbustur. Böylece, dünya üzerinde mutlak hâkimiyeti garanti edecek bir ?Süper Silah? hayali ve korkusu, 20.yüzyılda Nükleer Silahlar konusunda yaşanan olaylar bilim kurguyu şaşkına çevirmiş ve bilimkurgunun gündeminde kalmıştır. Ne var ki gerçekleşenler, beklenenden daha az dramatikti: Soğuk Savaş'ın başlıca güçleri, bu tip silahları imal ederek stokunu yapmışlardır. Nükleer Caydırıcılık, diyebileceğimiz bu anlayış, her iki bloğun liderleri tarafından Soğuk Savaş süresince sıkıca takip edilmiştir. Bu anlayış çerçevesinde, insan ırkının yok olmaması adına II. Dünya Savaşı'nın hemen bitiminde, özellikle 1960'lardan itibaren nükleer silahlanmayı kısıtlama amacına yönelik birtakım önlemler alınmaya, konuya vakıf kurumlar kurulmaya çok veya iki taraflı devletlerarası antlaşmalar imzalanmaya başlanmış, bu adımlar günümüze kadar da sürdüğünü söyleyebiliriz. Ancak son birkaç sene içerisinde dünya siyaseti silahsızlanmadan daha çok silahlanmaya yönlendilirmiştir. Yaptığımız araştırmamızda 1960'lardan hareketle nükleer silahsızlanma süreci incelemiş ve bu bağlamda yaşanan gelişmelerin sonuçları ve önemi ortaya konmaya çalışılmıştır.AbstractFrom behind of the two world wars of the past century and their destruction power, this century is characterized as the most inhuman towards the mankind on the historical scene. Nuclear Weapons have become the most unsurpassed invention of the century. Nuclear weapons, which had been used during World War, II, provided the end of the war by its uttermost horror and at the same time, these nuclear weapons provided the end of the great collisions during the Cold War preventing its transformation into the World War, III. Thus a successful balance and a determent environment have been created in a certain sense. Even if nuclear weapons are not agitated so much these days, they are the most horrible nightmare for the mankind. Consequently, ?The Super Weapon?s dream and horror, which guarantees an absolute supremacy of the world, have perplexed the science fiction by the 20th century?s Nuclear Weapons and become an agenda for the scientists. However, those which become true were less dramatical from the anticipated ones: The leading powers of the Cold War have stocked these type of weapons by producing them. The denominated understanding of the nuclear deterrence has been followed strictly by the two blocks? leaders during the Cold War. In scope of this understanding, in the name of human race disappearing, immediately after the World War II, especially from 1960?s, in order to restrict nuclear weaponing, some preventive measures, constructing of the trust institutions and signing international agreements between the two parties have begun and we can assume that, these measures are continuing till nowadays. However, within the few last years the world politics is much deeper in the armament activities then in the disarmament. As a result of our thesis research, we analyzed the period of the fast movement nuclear disarmament, especially from 1960?s and wanted to highlight the past developments and the consequences of these developments in connection with the above said.Item PARLAMENTO VE DIŞ POLİTİKA(ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI) BAHÇACI, Çınar (Yazar); ONULDURAN, Ersin (Tez Danışmanı)Tarihsel süreçte parlamentoların müdahalesine en son açık konu Dış Politika olmuştur. Hükümetler dış politikada kendilerini serbest hissetmişlerdir. Devletin bekası, güvenlik gibi hassas noktalar yanında; uluslararası ilişkilerde hızlı karar alma gereğinin sonucu, net tavır koyma zorunluluğu gibi etkenler dış politikayı demokratik süreçlerden ayırma eğilimini desteklemiştir. Türkiye açısından da uygulayıcılar ve teorisyenlerde, dış politikada dışarıya karşı tek ses olmanın önemi ve bu alanın hükümetlere bırakılmasında görüş birliği görülür. Parlamentolar dış politikanın oluşumunu ve uygulanmasını geciktirici/engelleyici olarak görülmekte; bu, dış politikada karar alıcılarla parlamento arasında kurulması yararlı olan yetki paylaşımı ile işbölümünün ortaya çıkmasını geciktirmektedir. Hükümetler, dış politikanın iç siyasetten farklılığı ve müdahale zorluğundan faydalanarak, arkalarındaki parlamento desteğine ters düşmeyi göze alabilmektedirler. Bu noktada, lider merkezli parti mekanizması siyasal krizleri önlemektedir. 1982 Anayasası, dış politikadaki yasama ( muhalefet) -yürütme çatışmasına Cumhurbaşkanlığı makamını da eklemiştir. Körfez Krizi'nde dizginleri eline almak isteyen Cumhurbaşkanı\\\'na direnmenin zorluğunu yürütme gücünü paylaşan hükümet ve Parlamento\\\'daki muhalefet açıkça görmüşlerdir. Son tahlilde, dış olitikada asıl belirleyicinin hükümetler olduğu evrensel kabul örüyor olsa da, parlamentoların işlevinin 'sonradan denetim' ile ınırlı olamayacak kadar önemli olduğu aşikardır. Parlamento, elindeki \\\'bütçe\\\' başta, denetim araçlarını etkin ullanarak, halkın iradesini dış politikaya yansıtabilmelidir. Uluslararası alanda, parlamentolararası etkileşimin artmasıyla birçok parlamenter kontrol aracı doğmakta; bunlar, hükümetlerin dış olitika tekelini kıran gelişmelere olaçmaktadır. Global veya ölgesel uluslararası örgütlerin, konferansların anayasaları, kararları ulusal otoriteleri ikame eder hale gelmiştir. İleride gelişimini tamamlayacak \\\'ulus-üstü karar alma mekanizmalarına\\\' katılan parlamenterler eliyle, dış politikada insiyatifin parti disiplinini kırmış parlamentolara geçeceği beklenmelidir. Bu çalışma kusursuz demokrasiye giden yolda bir gediğin daha kapatılması çabasıdır.