Tekrarlayan gebelik kaybı olgularında endometriyal reseptivitede adezyon ve anti-adezyon molekülleri ile transkripsiyon faktörlerinin araştırılması
No Thumbnail Available
Date
2014
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri
Abstract
İmplantasyon, endometriyum ve embriyo arasında uygun bir etkileşim gerektirmektedir.
İmplantasyon penceresi döneminde endometriyumun hazırlanması tamamen maternal
kaynaklıdır ve implantasyon için ön koşul maternal açıdan reseptif endometriyumdur.
İmplantasyon başarısızlığının büyük çoğunluğundan yetersiz endometriyal reseptivite
sorumludur. Pek çok protein ve molekülün endometriyal gelişmeyi etkilediği bilinmesine
karşın bu protein ve moleküllerin implantasyon sürecine olan etkileri henüz kesinlik
kazanmamıştır. Başarılı ve başarısız implantasyonlarda endometriyal belirteçlerin
tanımlanması ve yapılan tüm bu araştırmalar sayesinde gelişen teknolojiler TGK olgularının
azalmasına katkıda bulunabilir.
Çalışmamızda18-39 yaş aralığında, TGK yaşamış, trombofilisi olmayan, karyotip analizi
normal, tiroid fonksiyon testleri ve prolaktin seviyeleri normal ve rahim anomalisi
saptanmayan kadınlar ile kontrol grubunu oluşturan kadınlardan alınan endometriyum
örneklerinde ışık mikroskobik (IM), immünohistokimyasal ve transmisyon elektron
mikroskobik (TEM) yöntemler ile implantasyon penceresi döneminde etkili olan adeziv ve
anti-adeziv moleküllerin ve bu dönemde morfolojik olarak ortaya çıkan pinopodların
oluşumunu düzenleyen transkripsiyon faktörlerinin ekspresyonlarının araştırılması
amaçlanmıştır.
IM düzeyinde TGK'lı hastalara ait endometriyal stromada salgı bezleri ve bez epitelinde salgı
vakuolleri varlığı ve yüzey epiteli boyunun alçak prizmatik/kübik olduğu gözlendi. TEM
incelemesi için hazırlanan yarı-ince kesitlerde TGK'lı hasta grubunda yüzey epitelinde kontrol
grubuna oranla daha az sayıda kinosilyum ve pinopoda sahip hücreler izlendi. Endometriyum
bez epitelinde ise pinopod oluşumları dikkat çekti. Yapılan immünohistokimyasal
incelemelerde Gal-3, TGK'lı hasta grubunun yüzey epiteli ve bez epitelinde zayıftan orta
derecelere kadar immünreaktivite gösterdi. MUC2 ve MUC4 ekspresyonları
değerlendirildiğinde TGK'lı hasta grubuna ait endometriyum yüzey epiteli hücrelerinin
apikalinde ve bez epiteli hücrelerinin bazal bölgelerinde zayıf şiddette immünreaktivite
izlendi. HOXA10 ekspresyonlarının TGK'lı hasta grubunda yüzey epiteli ve bez epitelinde
zayıf ile orta derecede olduğu görüldü. TEM ile yapılan değerlendirmede TGK'lı hasta
grubunda endometriyum yüzey epiteli hücrelerinin boylarının kısalması, hücreler arasındaki
aralıkta düzensiz genişlemeler olması, hücrelerarası bağlantıların zayıflamış olması, epitel
hücrelerinin yüzeylerinde mikrovillusların düzensizleşmesi ve pinopod sayısının az olması
dikkat çekti. İstatistiksel olarak bakıldığında gruplar arasında Gal-3 ve HOXA10
ekspresyonlarının yüzey ve bez epitelinin her ikisi için de anlamlı olduğu; MUC2 ve MUC4
ekspresyonlarının yüzey ve bez epitelinin her ikisi için de anlamlı olmadığı sonucuna
ulaşılmıştır.
Sonuç olarak TGK yaşayan olgular ile kontrol grubu arasında immünohistokimyasal ve inceyapı düzeyinde fark saptanmıştır. Yapılan mikroskobik karşılaştırmalar ve bunların
istatistiksel değerlendirme sonuçları ışığında Gal-3 molekülünden ve HOXA10
ekspresyonlarından endometriyum reseptivite belirteci olarak faydalanabileceğimiz
düşünülmektedir. Aynı zamanda bu moleküllerin boyanma özelliklerinin ve ince-yapı
düzeyinde pinopodların varlığının TGK yaşayan olguların takip ve değerlendirmesinde
kullanılabileceği görüşündeyiz.
Description
Keywords
adezyon molekülleri, anti-adezyon molekülleri