Cilt:47 Sayı:1-3 (2020)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:47 Sayı:1-3 (2020) by Author "Diş Hekimliği Fakültesi"
Now showing 1 - 12 of 12
Results Per Page
Sort Options
Item Antropolojik çalışmalarda mandibula materyalinin 3d optik tarama yöntemi ile iki boyutlu fotoğraflama tekniği ile karşılaştırılması(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2020) Karaöz Arıhan, Seda; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiAmaç: İskelet kalıntıları antropolojik çalışmalar için önemli bir araştırma materyalidir. Gelişen teknolojik imkanlar iskelet materyalinin sadece makroskopik incelemesinin ötesinde 3 boyutlu taramalar ile materyalin 3D incelenmesini mümkün kılmaktadır. Tarama sonrasında çok çeşitli açılardan kaydedilen görüntü bilgisayar ortamında görüntü işleme programlarıyla yeniden oluşturulmaktadır. Bu çalışmanın amacı bir iskelet örneğinin taranması ve makroskopik incelemeyle karşılaştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Mevcut çalışmada Beybağ Bizans (Muğla) toplumuna ait bir erkek bireyin alt çene kemiği 3 boyutlu olarak Artec SPACE SPİDER cihazı ile spektrumdaki görünür ışık tayfında taranmıştır. 0,05 milimetre çözünürlükte tarama yapılmıştır. Bu görüntüler taranan malzemeyi döndürülebilir şekilde her açıdan inceleme imkanı veren 3D olarak kayda alınmış hem de istenilen alanlardan 2 boyutlu görseller sağlanmıştır. Bununla birlikte çene kemiğinin 2 boyutlu görüntüleme ile toplam 8 farklı açıdan fotoğraflanmıştır. Bulgular: Taranmış görüntüler bilgisayar ortamında Artec Studio 12 programı ile birleştirilerek dijital görüntüler oluşturulmuştur. Bunun sonrasında görüntü işleme ile kemiğin doğal rengi verilmiş ve karşılaştırma materyali olacak son görüntüler elde edilmiştir. Çalışmada son olarak taranan verilerin 3D baskısı da alınarak çene kemiğinin kopyası çıkarılmıştır Paleopatolojik incelemede gözlenen diş kayıpları, aşınmalar ve kültürel olduğu düşünülen bir aşınma ve diş taşı gibi patolojik durumlar 3D taramada başarılı şekilde gösterilebilmiştir. Sonuç: Mevcut çalışma 3D görüntüleme tekniklerinin paleopatolojik çalışmalarda kullanılmasına dair bir örnek teşkil etmektedir. 3D tarama teknikleri ile dijital hale getirilen araştırma materyalleri sanal müze ve sanal patoloji arşivleri oluşturulmasında kullanılabilir. İlgili materyallerin tarama görüntülerinden elde edilecek 3D baskı ile ana malzemenin yıpranmadan eğitim materyali olarak kopyalanması ve kullanılması antropolojinin yanı sıra tıp ve veterinerlik gibi alanlarda da kullanıma açılabilir.Item Avulsiyon sonrası diş kaybı olduğu olgularda güncel tedavi yaklaşımları(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2020) Bezgin, Tuğba; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiAvulsiyon diş hekimliğinde nadir karşılaşılan acil durumlardan biridir. En iyi prognoz dişin hemen replante edildiği durumlarda gözlenir ancak bu sıklıkla mümkün olmaz. Replantasyonun başarısı travmanın üzerinden geçen süre, saklama ortamı gibi pek çok faktörden etkilenir. Uygun koşullar sağlanamadığında iyileşme ankiloz ya da inflamatuar rezorbsiyon şeklinde gerçekleşebilir. Erken dönemde ankiloz oluşumu alveolar kemiğin gelişimini de etkileyerek ilerleyici infraokluzyona sebep olabilir. Bu durumda, gelecekte implant uygulanması zorlaşabilir. Replante dişin inflamatuar rezorbsiyonu ise dişin kaybına neden olabilir. Genç hastalarda anterior bir dişin kaybı hem fizyolojik hem psikolojik sorunlar yaratır. Bu nedenle ankiloz durumunda kemik yüksekliğini korumak için dekoronasyon, diş kaybedildiğnde ise premolar bir dişin transplantasyonu ya da ortodontik mini implant destekli restorasyonların kullanımı gibi yeni tedavi seçenekleri önerilmiştir. Bu makalede bu yeni yöntemler derlenmiştir.Item Çocuk hastalarda erken diş kaybının yaşa ve diş grubuna göre incelenmesi(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2020) Bozkurt, Poyzan; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiAmaç: Bu çalışmanın amacı diş çekimi için Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi AD kliniğine başvuran pediatrik yaş grubundaki hastalarda erken çekimi yapılan süt dişlerinin ve daimi dişlerin grubunu ve çekimin yapıldığı yaşı belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Kasım 2017-Mart 2018 tarihleri arasında diş çekimi için Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi kliniğine başvuran hastalar kesit-sel olarak incelenmiştir. Başvuran toplam 1536 adet hastadan pediatrik yaş grubuna (0-16 yaş) ait olanlar ayrılmıştır (n=461). Hastaların yaşları ve çekimin yapıldığı diş grupları kaydedilmiştir. Buna göre süt dişleri çekimleri maksiller/mandibuler keser-kanin ve maksil-ler/mandibuler molar olarak 4 grup halinde gruplandırılmıştır. Daimi dişler ise maksiller/mandibuler keser, kanin, premolar ve molar şeklinde ayrılmıştır. Ayrıca diş çekimlerinin normal veya komplike olarak gerçekleşme durumları da kaydedilmiştir. Verilerin istatistik-sel analizi tanımlayıcı istatistik şeklinde gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Erken diş çekiminin en çok 10 yaşında, daha sonra sırasıyla 9 ve 8 yaşlarında ger-çekleştiği belirlenmiştir. Süt dişleri daimi dişlere oranla daha çok kaybedilmiş; sırasıyla süt üst molarlar, süt alt molarlar, süt üst keser-kaninler ve süt alt keser-kaninler şeklinde olmuştur. Daimi dişlerde en sık çekim alt molarlarda gerçekleştirilmiştir. Erken diş kayıpları süt dişlenme için maksillada daha sık meydana gelirken, daimi dişlenme için mandibulada daha fazla görülmüştür. Sonuç: Toplumda oral hijyen eğitimleri ve farkındalık programlarıyla beraber diş çürüğü-nün önlenmesi ve dental tedavilerin erken dönemde yapılmasının önemi vurgulanarak çocuklarda ve ergenlerde gereksiz diş çekiminin önüne geçilmelidir.Item Farklı konsantrasyonlardaki sodyum hipoklorit solüsyonlarının endodontik tedavili dişlerin kırılma direncine etkisi(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2020) Kermeoğlu, Fatma; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiAmaç: Bu çalışmanın amacı, iki farklı konsantrasyondaki sodyum hipoklorit yıkama solüsyonlarının endodontik tedavili dişlerin kırılma direncine etkisinin karşılaştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem: 40 adet çekilmiş insan alt kesici dişleri toplanarak distile su içerisinde çalışma yapılana kadar bekletildi. 10 adet prepare edilmemiş diş rastgele seçilerek kontrol grubu oluşturuldu (Grup 1). Kalan örnekler rastgele 3 deney grubuna ayrıldı. Örnekler farklı yıkama prosedürleri uygulanarak ProTaper eğe sistemi ile F3 numaralı eğeye kadar prepare edildi: Grup 2: serum fizyolojik, Grup 3: %1’lik NaOCl ve Grup 4: %5,25’lik NaOCl. Kanal dolumu yapıldıktan sonra dişlerin kırılma dirençleri Universal test cihazı kullanılarak test edildi. Bulgular: Kontrol grubu (Grup 1) ile deney grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (Grup 2, 3, 4) (P<0,05). Kontrol grubundaki örneklerin diğer deney gruplarındakine göre daha yüksek kırılma direncine sahip olduğu saptandı. Fakat diğer deney grupları (Grup 1, 2, 3) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farka rastlanılmadı (P>0,05). Sonuç: Kök kanal preparasyonu diş dokusunu zayıflatan bir işlemdir. Sodyum hipokloritin konsantrasyonu vertikal kök kırıklarının oluşumda etkili bir faktör değildir.Item Kıbrıs türk popülasyonunda uzamış styloıd proçes prevalansı: retrospektıf değerlendırme(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2020) Orhan, Kaan; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiAmaç: Çalışmamızın amacı panoramik radyografi üzerinde Kıbrıs Türk popülasyonunda sty-loid proçesin tiplerinin ve kalsifikasyonlarının prevalansını belirlemek ve Eagle sendromu varlığını değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Çeşitli sebeplerden dolayı kliniğimize başvuran 18-87 yaş aralığındaki (ortalama yaş 32.6) toplam 3000 hastanın (1500 erkek, 1500 kadın) panoramik görüntüleri retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Hastalar styloid proçesin (SP) uzunluğuna göre 7 alt gruba ve kalsifikasyon görülen hastalarda ise styloid proçesin uzama şekline göre ise uza-mış styloid proçes (tip I), psödoartiküler styloid proçes (tip II) ve segmente styloid proçes (tip III) olmak üzere 3 alt grupta sınıflandırılması yapılmıştır. Yaş, cinsiyet ve SP tipleri arasın-daki ilişki belirlenmiştir. Bulgular: İncelenen tüm radyografilerde toplam 1600 hastada uzamış SP (789 erkek, 811 kadın) tespit edilmiştir, bunlardan 3 vaka (2 erkek, 1 kadın) semptomatik olup Eagle send-romu tanısı konulmuştur. %41.7’lik görülme oranı ile Tip 2 en sık rastlanan styloid proçes tipi, en az görülen tip ise %1.9 görülme oranı ile Tip 5 olarak bulunmuştur. Uzamış SP prevalansı çalışma grubumuzda % 53.3 olarak tespit edilmiştir. Kadın ve erkek arasında sty-loid proçes tipleri açısından anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. (p>0.05) Sonuç: Styloid proçes kalsifikasyonu yaşla birlikte artmaktadır ancak kalsifikasyon görülen hastalardan sadece 3’ünde semptom görülmüş olup Eagle sendromu tanısı konulmuştur.Item Maksiller retrüzyonun büyüme döneminde alt-ramec ve mandibular mini vida işbirliği ile tedavisi: Bir olgu sunumu(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2020) Dule, Jerina; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği Fakültesiİskeletsel Sınıf III malokluzyonlar %40 oranında maksiller gerilik ile birlikte olup erken büyüme döneminde ortopedik, geç büyüme döneminde ise ortognatik cerrahi ile tedavi edilir. Bu vaka raporunda amaç maksiller retrüzyonla birlikte iskeletsel ve dişsel Sınıf III maloklüzyonu olan 13,3 yaşında bir erkek bireyde Mc Namara tipi maksiller ekspansiyon apereyi/Alt-RAMEC protokolü ile mandibular kanin bölgeye bilateral olarak yerleştirilen mini vidalardan ortopedik şiddette Sınıf III intermaksiller elastiklerin birlikte uygulanmasının kraniyo-fasiyal yapıdaki etkilerini sunmaktır. Ortopedik tedavi, sabit ortodontik tedavi ve 1 yıllık retansiyon etkileri değerlendirilmiştir. Sonuç olarak adolesan dönemde bu yöntemin etkili bir maksiller anterior hareket oluşturduğu saptanmıştır.Item Ortodontik tedavide diş çekimi(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2020) Toygar Memikoğlu, Tülin Ufuk; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiOrtodontik tedavi amacıyla diş çekimi yapılması yüzyılı aşkın süredir tartışılan bir konu olmuştur. Birçok malokluzyonun tedavisinde ise farklı nedenlerden dolayı diş çekimi ihtiyacı vardır. Diş çekimi yapılmadan bu malokluzyonları tedavi edebilmek mümkün olmayıp ortodontide diş çekimi; yer ihtiyacını karşılamak, overjet ve overbite düzeltmek, kamuflaj tedavisi gibi durumlarda kullanılabilmektedir. Tedavi planlaması yaparken en kritik noktalardan biri de hangi dişin çekiminin yapılacağına karar vermek ve çekim boşluğunun nasıl kapatılması gerektiğidir. Bu derleme, klinisyenleri ortodontik tedavi amacıyla diş çekimi yapılması gereken durumlar ve hangi dişin çekiminin yapılacağı hakkında bilgilendirmek amacıyla hazırlanmıştır.Item Pekiştirme tedavilerinde güncel yaklaşımlar(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2020) Altuğ Demiralp, Ayşe; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiOrtodontide retansiyon aşaması, ortodontik kuvvet uygulaması sona erdiğinde ve diş hareketleri tamamlandığında dişlerin mevcut konumunu korumayı amaçlayan ortodontik teda-vinin son aşamasıdır. Kullanılan geleneksel pekiştirme yöntemlerinin sınırlamaları; araştırmacıları hasta işbirliği gerektirmeyen, pekiştirme sürecini azaltan ve periodontal risk oluşturmayan daha etkili yöntemler aramaya yöneltmiştir. Bu derleme, yüz yıldan fazla bir süredir kullanılan geleneksel saklama yöntemlerinin sınırlamalarını vurgulamayı ve bu yöntemleri konuyla ilgili son yaklaşımlarla karşılaştırmayı amaçlamaktadır.Item Posterior superior alveolar arterin kıbt ile değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2020) Orhan, Kaan; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiAmaç: Maksiller posterior dental alan, periapikal cerrahi, implant yerleştirme ve sinüs lift gibi cerrahi uygulamalar açısından önemli bir alandır. Posterior superior alveolar arter (PSAA), maksiller sinüsün lateral duvarında bulunur ve bu tür cerrahi prosedürler sırasında yaralanabilir. Bu nedenle, bu bölge ile ilgili bilgi, klinisyenler açısından önem arz etmektedir. Bu çalışmanın amacı, PSAA’in maksiller sinüsün lateral duvarı ile olan ilişkisinin ve prevalansının belirlenmesidir. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda 300 hastadan çeşitli nedenlerle alınan Konik Işınlı Bilgisayarlı Tomografi dataları retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Kesitsel görüntülerde PSAA’in vasküler kanalının görünürlülüğü, eğer bulunuyorsa arter çapları, yükseklikleri, alveoler kret tepesine dik uzaklıkları ve kret tepesine olan mesafeleri belirlenmiştir. Bulgular: Çalışmamızda arter çapının genel olarak 1-2 mm arasında olduğu gözlemlenmiş olup, 2 mm’in üzerinde olduğu vakalara az rastlanmıştır. Ayrıca erkeklerde sol tarafta bulunan alveoler krete dik uzaklık ve mesafe ölçümleri (p<0.05) kadınlardan daha yüksek bulunmuştur. Sonuç: Daha başarılı cerrahi girişimler için intraossöz anastomozlarının ve maksiller sinüs morfolojisinin, preoperatif olarak KIBT ile değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır.Item Posteroanterior radyografi ölçümlerinde kullanılan noktaların tekrarlanabilirliği(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2020) Demirel, Elif; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiAmaç: Bu çalışmanın amacı, posteroanterior radyografilerde kullanılan anatomik ve dişsel noktaların tekrarlanabilirliğini bilgisayar programı ile belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Çalışmada kullanılan röntgenler Kırıkkale Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Anabilim dalından alınmıştır. Röntgenler Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Anabilimdalında Dolphin 3D sefalometrik analiz programı ile ölçülmüştür filmlerde belirlenen 22 nokta 3 araştırmacı tarafından tekrarlanabilirliği test edilmiştir. Bulgular: Çalışmanın sonucuna göre iskeletsel noktalar dişsel noktalara göre daha güvenilirdir. En az güvenilir iskeletsel nokta zigomatiko-frontal sutur iken mandibular kanin en güvenilir dental noktadır. Sonuç: Çalışmada ayrıca iki düzlem değerlendirilmiş ve beklenmedik şekilde okluzal düzlem midsagittal düzleme göre daha güvenilir bulunmuştur.Item Rejeneratif endodonti klinik uygulamalarında dikkat edilecek noktalar(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2020) Bezgin, Tuğba; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiDevital genç sürekli dişlerin endodontik tedavisi, çocuk diş hekimliğinde klinisyenleri zorlayan prosedürlerden biridir. Genç sürekli dişler; çürük, dens invaginatus gibi dental anatomik varyasyonlar veya travma sebebiyle nekrotik hale gelebilmektedir. Nekrotik dişlerde kök gelişimi durmakta ve bu durum ince kök dentin duvarları ile diverjan, açık bir apeks ile sonuçlanmaktadır. Bu nedenle de endodontik tedaviler sırasında uygun mekanik preparasyon ve ardından hermetik bir dolum sağlanması güçleşmektedir. Kalsiyum hidroksit apeksifikasyonu ve tek seans apeksifikasyon teknikleri her ne kadar sıklıkla uygulansa da, bu teknikler kök gelişiminin devamını sağlayamamakta ve ince kalan kök kanal duvarları sebebiyle dişler kırılmaya yatkın olmaktadır. Bu nedenle tedavi sonrasında pulpa rejenerasyonu, dentin formasyonu ve kök gelişiminin devamını sağlayan rejeneratif endodontik tedaviler popüler hale gelmiştir. Bu makalede, rejeneratif endodontik tedaviler uygulanırken dikkat edilmesi gereken noktalar derlenmiştir.Item Zirkonya destekli tam seramik restorasyonlar ile rehabilitasyon: olgu raporu(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2020) Güçlü, Zekiye Begüm; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiÖn grup dişlerde görülen renk, şekil, yapı ve konum bozuklukları estetik açıdan büyük sorunlar yaratmaktadır. Bu sorunları giderebilmek amacıyla sıklıkla başvurulan yöntemler arasında tam kron restorasyonlar vardır. Metal destekli seramik kron restorasyonlar ile doğal ve estetik bir görünüm elde edebilmek oldukça zordur. Günümüzde metal alt yapı içermeyen, doğal dişe yakın görünümde geliştirilen tam seramik restorasyonlar, oldukça estetik olmalarının yanı sıra biyouyumlu olmaları sayesinde hasta ve hekim tarafından sıklıkla tercih edilmektedir. Bu amaçla kullanılan materyallerdeki gelişmeler sonucu, zirkonya tam seramik restorasyonlar için alternatif bir alt yapı materyali olarak kullanılmaktadır. Bu olgu raporunda ön grup dişlerinde renk, şekil, yapı ve konum bozuklukları nedeniyle estetik görünümlerinden rahatsız olarak kliniğimize başvurmuş olan üç olgunun zirkonya destekli tam seramik restorasyonlar ile rehabilite edilerek estetik bir görünümün elde edilmesi anlatılmıştır.