Cilt:60 Sayı:01 (2020)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:60 Sayı:01 (2020) by Author "Batı Dilleri ve Edebiyatı"
Now showing 1 - 2 of 2
Results Per Page
Sort Options
Item A drama of detectıon: susan glaspell's trıfles(Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, 2020) Köşker, Nisa Harika Güzel; Batı Dilleri ve Edebiyatı; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiAmerikalı kadın tiyatro yazarı Susan Glaspell'ın Trifles (1916) başlıklı tek sahnelik oyunu genel olarak yirminci yüzyıl başlarında kadınların ataerkil düzen içerisinde bulundukları zorluklar çerçevesinde ele alınmıştır. Amerika Birleşik Devletleri'nde küçük kasaba hayatında kadınların sıkışmışlığını Minnie Foster karakteriyle resmeden oyun polisiye edebiyat türünün bir örneği olarak değerlendirilebilir. Suç ve suçun tespit edilme uğraşı üzerine kurulan oyun metni John Wright'ın öldürülmesindeki sır perdesinin aralanmasının sürekli ertelenmesine yönelik bir eğilim göstermektedir. Kadınların ev alanı içine terkedilip sınırlandırıldığı toplumsal ve kültürel bir yapıya eleştirel bir bakış açısı getiren oyun, kadın karakterlerine cinayetin tespit süresince ifade özgürlüğü verirken, baskın düzenin uygulayıcılarından olan erkek karakterlerin cinayetin ardındaki nedeni tespit etmelerindeki başarısızlıklarını sahneler. Bu makale Trifles'ın hangi yönlerden feminist bir polisiye anlatı niteliği taşıdığını tartışarak, kadınları etkisizleştiren ve ev içine hapseden erkek egemen yargı ve sosyal uygulamaların hangi yönleriyle oyunun dili ve yapısındaki erteleme- bir başka deyişle anlam kaybolması- motifiyle ortaya koyulduğunu tartışmaktadır. Oyun, kadın karakterlerin yürüttüğü teftiş hikayesiyle katı ve kısıtlayıcı gelenek sınırlarının nasıl sarsıldığını sahnelerken aynı zamanda modern Amerikan toplumunda ataerkil önyargılar nedeniyle kadınlar için sosyal adaletin ne denli belirsiz olabileceğini de açığa vurmaktadır.Item Leh rahip Ignacy Hołowiński'nin seyahatnamesinde İzmir ve çevresi(Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, 2020) Arık, Sabire; Batı Dilleri ve Edebiyatı; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiYeni yerler görmeyi, farklı kültürleri tanımayı çok seven Polonya toplumunun seyahat edebiyatı da bu bağlamda oldukça zengindir. Tarihi boyunca yaşanan savaş ve işgaller nedeniyle ülke dışına çıkan siyasi göçmenlerin döndükten sonra yazdıkları hatıratların yanı sıra misyonerlerin ya da hacıların yazmış oldukları seyahatnamelerin de bu zenginlikte rolü büyüktür. Bunlar arasında, çalışmamamıza da konu olacak olan Leh rahip Ignacy Hołowiński'nin 1839'da kutsal topraklara yaptığı seyahatin gözlem ve bilgilerini aktardığı seyahatnamesi, içerik olarak en zengin ve en renkli olanlarından birisidir. Seyahati sırasında uğradığı Osmanlı şehirlerine dair de detaylı bilgiler veren Hołowiński'nin bu seyahatnamesi tarihimiz açısından önemli bir kaynak teşkil etmektedir. Bu şehirler arasında, iki kez uğradığı İzmir ve çevresi hakkında verdiği tarihi, kültürel ve toplumsal bilgiler özellikle dikkat çekicidir. Rahip olması nedeniyle gezdiği yerlerde öncelikli olarak Hristiyanlık geçmişinin izini sürdüğü, seyahati sırasında yalnız olmadığı ve her gittiği yerde Hristiyan din adamları ve misyonerlerin, zaman zaman da İzmir'de olduğu gibi Aleksander Spitznagel ve August Kosciesza-Żaba gibi şarkiyatçı hemşehrilerinin bilgi ve tecrübeleriyle ona eşlik ettikleri görülür.