Browsing by Author "Adak, M. Sait"
Now showing 1 - 7 of 7
Results Per Page
Sort Options
Item An investigation on the relationship between yield and canopy components in wheat (triticum aestivum)(2008) Özkan, M. Muhip; Adak, M. Sait; Kocabaş, ZahideThe purpose of this study is to investigate to which extent yield components are related to canopy components in Gerek-79 cv. of bread wheat. The data on biological yield, grain yield, 1000-grain weight, harvest index, fertile spikelet number, spike number, spike length and plant height were used. The canonical correlation analysis was fulfilled using the biological yield, grain yield, 1000-grain weight, fertile spikelet number and harvest index as the first set, called yield components, and spike number, spike length and plant height as the second set, called canopy components. The results of the canonical analysis showed that a high canonical correlation of 0.923 was achieved between yield and canopy components. The largest contribution to the first canonical variable for yield component was made by biological yield. The first canonical variable for the canopy component was most affected by spike length. The computed squared multiple correlation coefficients confirmed that the first canonical variable for canopy components had a substantial predictive power for biological yield (0.730) but much less for the other yield components. The squared multiple correlations also showed that the first canonical variable for yield components was a better predictor of canopy components, being 0.784 to predict plant height. Bu çalışmanın amacı, ekmeklik buğday Gerek-79 cv’de ürün bileşenlerinin vejetatif bileşenler ile ne kadar ilişkili olduğunun araştırılmasıdır. Bu çalışmada biyolojik verim, dane verimi, 100 dane ağırlığı, hasat indeksi, fertile başakçık sayısı, başak sayısı, başak uzunluğu ve bitki boyu verileri kullanılmıştır. Kanonik korelasyon analizinde, hasat indeksi, fertile başakçık sayısı, başak sayısı, başak uzunluğu ve bitki boyu vejetatif bileşenler setini, biyolojik verim, dane verimi ve 100 dane ağırlığı ise ürün bileşenleri setini oluşturmuştur. Vejetaitf ve ürün bileşenleri arasındaki en yüksek kanonik korelasyon katsayısı 0.923 olarak bulunmuştur. Ürün bileşenleri için oluşturulan birinci kanonik değişkene en büyük katkının biyolojik verim tarafından yapıldığı saptanmıştır. Vejetatif bileşenler için oluşturulan birinci kanonik değişkeninin oluşturulmasında ise en büyük katkı başak uzunluğu tarafından sağlanmıştır. Hesaplanan belirtme katsayıları, vejetatif bileşenler için oluşturulan birinci kanonik değişkenin, biyolojik verim için iyi bir tahmin edici olduğunu göstermiştir (0.730). Diğer taraftan ürün bileşenleri için oluşturulan birinci kanonik değişkenin, bitki boyu için daha iyi bir tahmin edici olduğu saptanmıştır (0.784).Item Bazı nohut (Cicer arietinum l.) çeşitlerinin tuz toleranslarının belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2007) Karakullukçu, Esra; Adak, M. SaitBu araştırma, 2006 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü deneme serasında yürütülmüştür. Araştırmanın amacı, nohut (Cicer arietinum L.) çeşitlerinin tuza toleranslarının incelenmesidir. Denemede, 5 farklı nohut çeşidi kullanılmıştır. Tuzluluk oluşturmak amacıyla 2 kg' lık saksılara doldurulan topraklara 0 veya 60 mM NaCl uygulanmıştır. Ayrıca temel gübreleme amacıyla tüm saksılara 100 mg kg‾¹ N (NH4NO3), 50 mg kg‾¹ P ve 63 mg kg‾¹ K (KH2PO4) verilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; toprak üstü bitki uzunluğu, kök uzunluğu, toprak üstü kuru ve yaş ağırlığı, kök kuru ve yaş ağırlığı bakımından kontrol grubu daha yüksek değerler vermiştir. Toprak üstü aksamında Na içeriği bakımından tuz uygulamasında daha yüksek sonuçlar alınmıştır. Köklerin Na içeriği tuz uygulamasında daha yüksek çıkmıştır. Bitkide K, kontrol grubunda daha yüksek çıkarken, kökte ise tuz uygulamasında daha yüksek çıkmıştır. Cl bakımından ise tuz uygulamasında hem toprak üstü aksam da hem de kökte yüksek bulunmuştur. Uygulamalar sonunda; kontrol grubu toprak üstü bitki uzunluğu 29.66-37.92 cm, kök uzunluğu 12.18-16.68 cm, toprak üstü yaş ağırlık 26.50- 33.00 g, toprak üstü kuru ağırlık 5.468-6.430 g, kök yaş ağırlık 1.613-2.238 g, kök kuru ağırlık 0.785-1.410 g, toprak üstü/ kök oranı kuru ağırlık 4.817-7.390 arasında değişmiştir. Tuz grubunda ise toprak üstü bitki uzunluğu 23.89-34.08 cm, kök uzunluğu 11.45-15.59 cm, toprak üstü yaş ağırlık 23.00-33.00 g, toprak üstü kuru ağırlık 3.843-5.520 g, kök yaş ağırlık 0.838-2.010 g, kök kuru ağırlık 0.620-1.268 g, toprak üstü/ kök oranı kuru ağırlık 4.432- 8.415 arasında değişmiştir. Bu araştırmanın sonucunda, Canıtez-87, İzmir-92 ve Sarı-98 çeşitlerinin tuza daha sırasıyla toleranslı oldukları saptanmıştır. Menemen-97 ise bu çeşitler arasında en duyarlı olmuştur.Item Fasulye (Phaseolus vulgaris L.)’de kaolin uygulamasının verim, verim öğeleri ve tane kalitesine etkisinin belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010) Yiğitarslan, Uğurhan; Adak, M. SaitAntitranspirasyon özelliğe sahip kaolinin fasulye (Phaseolus vulgaris L.)’ de verim ve verim öğeleri ve tane kalitesine etkisi incelenmiştir. Denemede Göynük 98 kuru fasulye çeşidi kullanılmıştır. İki farklı dozda kaolin çözeltisi (%3 ve %5) ve 3 farklı (vejetatif dönem, çiçeklenme öncesi, bakla bağlama dönemi) zamanda bitkinin yaprak yüzeyine uygulanmıştır. Hasat döneminde her parselden alınan 10 adet bitki değerlendirilerek; çiçeklenme zamanı, ilk bakla yüksekliği, bitki boyu, bitkide bakla sayısı, bitkide tane sayısı, bitki biyolojik verimi, bitki tane verimi, birim alanda biyolojik verimi, birim alanda tane verimi, 100 tane ağırlığı, tane protein oranı ve tanede mineral madde bileşimi ile ilgili değerler elde edilmiştir. Elde edilen bu veriler ile yapılan varyans analizi sonucunda; kaolin uygulamaları bakımından bitki biyolojik verimi, bitki tane verimi, birim alan biyolojik verimi, birim alan tane verimi, 100 tane ağırlığı, tane protein oranı ve tanede N bileşiminde istatistiksel anlamda farklar olduğu; kaolin uygulamasının fasulyede biyolojik verime ve tane verimine ve tane protein ve N oranına olumlu etkide bulunduğu saptanmıştır.Abstract The effect of kaolin as an antitranspirant on yield, yield components and grain quality in dry bean (Phaseolus vulgaris L.)was investigated. Göynük 98 dry bean cultivar was used in the study as plant material. The kaolin was sprayed with two different concentration as 3% and 5%. Kaolin was sprayed plant canopies on the leaves at three different growing stages (vegetative period, start of flowering and period of pod forming). The data of grain yield, biomass per plant, grain yield per plant, number of pods per plant, number of seeds per plant, 100-seed weight, grain protein content and grain some minarel elemts content were obtained. Significant diffirences were obtained among kaolin applications on grain yield, 100-seed weight, grain protein content and grain nitrogen content. It was concluded that grain yield, grain protein content and grain nitrogen content of bean positively effected by kaolin applications.Item Irak’ta yetiştirilen bazı ekmeklik buğday çeşitlerinde kallus oluşumu ve bitki rejenerasyonu(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2007) Ahmet, Hüseyin; Adak, M. SaitBu çalışmada, Irak florasında genetik materyal olarak ve yetiştiricilik açısından önem taşıyan ekmeklik buğday çeşitleri Temmuz 2, Irak, Eliz 66, İba 99 Musaddak, İba 99 Müseccel kullanılmıştır. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü biyoteknoloji laboratuarı ve deneme saksılarında gerçekleştirilen bu araştırmada, kullanılan çeşitlerde kallus ve rejenere bitkicik potansiyelin in vitro koşullarında belirlenmeye çalışılmıştır. Kallus oluşumu için 8 ml/L 2,4-D içeren katı MS ortamı ve bitki rejenerasyonu için 20 g/l sucroz ve 7 g/l agar içeren katı MS ortamı kullanılmıştır. Çalışmada, kallus oluşumu, kallus ağırlığı, rejenerasyon kapasitesi, kültür etkisi ve rejeneratif bitki sayısı paremetreleri belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre; kallus oluşumu % 88.75 (Eliz 66) – % 98.75 (İba 99 Musaddak), kallus ağırlığı 0.7025 g (Temmuz 2) - 7.2179 g (Eliz 66), rejenerasyon kapasitesi % 86.75 (Eliz 66) – % 98.75 (İba 99 Musaddak), kültür etkisi % 77.50 (Eliz 66) – % 97.50 (İba 99 Musaddak) bitki sayısı ise de 3.500 (İba 99 Musaddak) – 16.26 (Temmuz 2) arasında olarak belirlenmiştir. Ayrıca, karakterler arasındaki ilişkiler incelendiğinde; kallus ağırlığının yüksek olması bitki sayısını arttırmıştır (r = 0.674**). Artan kallus ağılığı ve oluşan rejenerasyon yeteneğinin yüksek olmasını (r = 0.900**) sağlamıştır. Irak’ta geliştirilip tescil edilen ve yaygın olarak yetiştirilen (kuraklık, tuzluluk gibi bazı abiyotik stres faktörlerine dayanıklılık / tolerans) bazı ekmeklik buğday çeşitlerinde kallus oluşumu ve rejenerasyon yetenekleri bir başka deyişle bu çalışmada adı geçen buğday çeşitlerinin doğrudan gen aktarma yöntemlerin de kullanılabilme potansiyelleri belirlenmiş, bunlardan Irak çeşidinin bu tip çalışmalarda en uygun çeşit olduğu belirlenmiştir.Item Irak’ta Yetiştirilen Bazı Ekmeklik Buğday Çeşitlerinde Kallus Oluşumu ve Bitki Rejenerasyonu(2007) Ahmet, Hüseyin; Adak, M. SaitBu çalışmada, Irak florasında genetik materyal olarak ve yetiştiricilik açısından önem taşıyan ekmeklik buğday çeşitleri Temmuz 2, Irak, Eliz 66, İba 99 Musaddak, İba 99 Müseccel materyal olarak kullanılmıştır. Araştırmada, kullanılan çeşitlerde kallus ve rejenere bitkicik potansiyelinin in vitro koşullarında belirlenmesine çalışılmıştır. Kallus oluşumu için 8 ml/L 2,4-D içeren katı MS ortamı oranı ve bitki rejenerasyonu için 20 g/l sucroz ve 7 g/l agar içeren katı MS ortamı kullanılmıştır. Çalışmada, kallus oluşumu, kallus ağırlığı, rejenerasyon kapasitesi, kültür etkisi ve rejeneratif bitki sayısı parametreleri belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre; kallus oluşumu % 88.75 (Eliz 66) – % 98.75 (İba 99 Musaddak), kallus ağırlığı 0.7025 g (Temmuz 2) - 7.2179 g (Eliz 66), rejenerasyon kapasitesi % 86.75 (Eliz 66) – % 98.75 (İba 99 Musaddak), kültür etkisi % 77.50 (Eliz 66) – % 97.50 (İba 99 Musaddak) bitki sayısı ise de 3.500 (İba 99 Musaddak) – 16.26 (Temmuz 2) arasında belirlenmiştir. Ayrıca, karakterler arasındaki ilişkiler incelendiğinde; kallus ağırlığının yüksek olması bitki sayısını arttırmıştır (r = 0.674**). Artan kallus ağırlığı, rejenerasyon yeteneğinin yüksek olmasını (r = 0.900**) sağlamıştır. Irak’ta geliştirilip tescil edilen ve yaygın olarak yetiştirilen (kuraklık, tuzluluk gibi bazı abiyotik stres faktörlerine dayanıklı / toleranslı) bazı ekmeklik buğday çeşitlerinde kallus oluşumu ve rejenerasyon yetenekleri; bir başka deyişle bu çalışmada adı geçen buğday çeşitlerinin doğrudan gen aktarma yöntemlerinde kullanılabilme potansiyelleri belirlenmiş, bunlardan Irak çeşidinin bu tip çalışmalarda en uygun çeşit olduğu belirlenmiştir. Some common wheat varieties such as Temmuz 2, Iraq, Eliz 66, İba 99 Musaddak, İba 99 Müseccel which are important as genetic material and in agriculture of Iraq were used in this study. Experiment was carried out at the biotechnology laboratories of Department of Field Crops, Agriculture Faculty of Ankara University; the aim of this research was to determine the callus induction and plant regeneration for these varieties under in vitro conditions. For this purpose 8 ml/l 2,4-D was used for callus induction and 20 g/l agar was used for plant regeneration as MS. Parameters such as callus induction, callus weight, regeneration capacity, culture efficiency and number of regenerated plant were measured in this study. According to obtained result; callus induction was % 88.75 (Eliz 66) – % 98.75 (İba 99 Musaddak), callus weight was 0.7025 g (Temmuz 2) – 7.2179 g (Eliz 66), regeneration capacity was % 86.75 (Eliz 66) – % 98. 99 Musaddak), cluture efficiency was % 77.50 (Eliz 66) – % 97.50 (İba 99 Musaddak) and number of regenerated plants was 3.500 (İba 99 Musaddak) – 16.26 (Temmuz 2). In addition, when investigated relationships among traits; there was significant relationship between callus weight and number of regenerated plants (r = 0.674**). And also, regeneration capacity was effected as significantly by callus weight (r = 0.900**). Callus induction and regeneration capacity or their potential of the production process of trans genetic plant were investigated of some Iraqi common wheat varieties (which are resistant / tolarent to the drought, salt and some abiotic stress factors) in this research; and also, it was determined Irak variety is most favorable for this kind of studies.Item Orta Anadolu koşullarında farklı toprak işleme yöntemleri, yabancı ot kontrolü ve fosforlu gübre dozlarının nohutta verim ve verim öğelerine etkileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2005) Kayan, Nihal; Adak, M. SaitBu araştırma, 2002/2003 yıllarında Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Araştırma Uygulama Çiftliği'nde 2 yıl sureyle yürütülmüştür. Denemede nohutta farklı toprak isleme ve yabana ot kontrol yöntemleri ile fosforlu gübre dozlarının verim ve verim öğeleri Özerine etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Materyal olarak, Gökçe nohut çeşidi kullanılmıştır. Araştırma, tesadüf bloklarında bölünen bölünmüş parseller deneme desenine göre 3 tekrarlamalı olarak yürütülmüş, denemede 2 farklı toprak isleme (pullukla işleme ve rototülerle işleme), 3 yabana ot kontrol yöntemi (otlu, elle kontrol ve ilaçlama) ve 3 fosfor dozu (30, 60 ve 90 kg P2Ö5/ha) uygulanmıştır. Araştırmada ele alman özelliklere ilişkin verilerle yapılan varyans analizi sonuçlarına göre, çıkıştaki bitki sayısı, kuru yabana ot ağırlığı, ilk meyve yüksekliği, bitkide biyolojik verim, bitkide bakla sayısı, bitkide tane sayısı, bitkide tane verimi, birim alan tane verimi, 100 tane ağırlığı ve tanede fosfor kapsamı özelliklerinde istatistiki olarak önemli farklılıklar belirlenmiştir. Denemede iki yılın ortalaması olarak, çıkışa kadar geçen gün sayısı 23.99-26.16; akıştaki bitki sayısı (m2) 45.66-59.49; çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısı 64.33-66.33; kuru yabana ot ağırlığı 0.00-189.15 gmı2; bitki boyu 33.85-35.96 an; ilk meyve yüksekliği 19.13-21.55 an; hasat oluma kadar geçen gün sayısı 1 15.16-117.50; bitkide biyolojik verim 8.02-12.97 g, bitkide bakla sayısı 11.50-18.33; bitkide tane sayısı 10.23-16.90; bitkide tane verimi 432-7.26 g birim alan biyolojik verimi 383.35-590.00 g/m2; birim alan tane verimi 1 15.50-21 1.60 g/m2; hasat indeksi % 48.66-60.04; 100 tane ağırlığı 41.95-43.86 g; tanede protein oram %20.77-24.63; tanede fos&r kapsamı % 0.28-0.35; bitkide fosfor kapsamı % 0.03-0.07 arasında değişen değerler göstermiştir. İki yıllık deneme sonuçlarına göre, enerjiden tasarruf sağlayacağı ve dolayısıyla maliyeti düşüreceği ve ayrıca yüzlek işleme, tahıl-baklagil ekim nöbetinde toprakta canlı kök kanallarının bozulmadan kalmasını sağlayacağı için, azaltılmış toprak işleme (rototiller ile işleme) Orta Anadolu Yöresi'nde tavsiye edilebilir. İki yıla ait ortalama değerler incelendiğinde, rototiller ile işlenen alanlarda en yüksek birim alan tane veriminin 184.25 g/m2 olduğu görülmektedir. Elle kontrolün mümkün olmadığı geniş alanlarda, ilaç uygulama yabana ot kontrolü'nde iyi bir çözüm sağlayabilecektir. İlaç uygulanan alanlarda en düşük kuru yabana ot ağırlığı 17.66 g/m2 olarak bulunmuştur. Fosforlu gübre uygulaması nohutta verim yükselmesine neden olabilecektir. Abstract This research was conducted with two years period in the experimental field of Research and Application Farm, Faculty of Agriculture, University of Ankara during 2002/2003. The objective of this study was to determine the effects of different soil tillage methods, weed control and phosphorus fertilizer doses on yield and yield components of chickpea. Gökçe variety were used as research materials. The experimental design was split split plot with three replications. In the research, two different soil tillage methods (moldboard plow and rotary tiller), three weed control methods (weed check, hand weeding and herbicide effllcation) and three of phosphorus doses (30,60 and 90 kg P2Os/ha) were used. According to results obtained for examined characters statistically significant differences were determined for the number of plant at emergence, weed biomass, first pod height, the biological yield per plant, the number of pod per plant, the number of seed per plant, the grain yield per plant, seed yield, a hundred kernel weight and the grain phosphorus content characters. The average of characters examined in experiment was follow. The number of days for emergence was 23.99-26.26; the number of plant at emergence was 45.66-59.49 (m2); the number of days for flowering was 64.33-66.33; weed biomass was 0.00-189.15 g/m2; plant height was 33.85-35.96; first pod height was 19.13-21.55 cm; the number of days for maturity was 1 15.16-1 17.50; the biological yield per plant was 8.02-12.97 g; the number of pod per plant was 11.50-18.33; the number of seed per plant was 10.23-16.90; the grain yield per plant was 4.32- 7.26 g; biological yield was 383.35-590.00 g/m2; seed yield was 115.50-21 1.60 gta2; harvest index was 48.66-60.04 %; a hundred kernel weight was 41.95-43.86 g; the grain protein content was 20.77-24.63 %; the grain phosphorus content was 0.28-0.35 %; the plant phosphorus content was 0.03-0.07 %. According to obtained results, minimum tillage may advice in Central Anatolia because of energy saving, low cost and to keep, alive root channels, undestroyed. The highest avarage of seed yield in minimum tillage was 184.25 g/m2. In weed control, when hand weeding isn't possible in wide areas, herbicide efflicaflon may advice as a solution. The lowest avarage of weed biomass in herbicidal weed control was 17.66 g/m2. Phosphorus fertilization may provide high yield in chickpea.