Browsing by Author "Durualp, Ender"
Now showing 1 - 10 of 10
Results Per Page
Sort Options
Item Açık havada gerçekleştirilen oyun etkinliklerinin 24-36 aylık çocukların gelişimlerine etkisinin incelenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Türel, Elif; Durualp, Ender; Çocuk GelişimiBu araştırmada, kreş ve gündüz bakım evine devam eden 24-36 aylık çocukların açık havada gerçekleştirdikleri oyun etkinliklerinin gelişimlerine etkisinin olup olmadığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini İstanbul Silivri ilçesinde yaşayan, kreş ve gündüz bakım evine devam eden 24-36 aylık çocuklar oluşturmaktadır. Araştırma, basit tesadüfi yöntemle deney ve kontrol grubu olarak seçilen iki kreş ve gündüz bakım evinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya dâhil edilen okullardan biri deney grubu diğeri ise kontrol grubu olarak belirlenmiştir. Araştırma ön test-son test, kontrol gruplu yarı deneysel desende gerçekleştirilmiştir. Deney grubunda yer alan 15 çocuk ve kontrol grubunda yer alan 12 çocuk olmak üzere toplam 27 çocuk araştırmaya dâhil edilmiştir. Araştırma verileri, "Aile Bilgi Formu" ve Temel ve ark. (2004) tarafından geliştirilen GEÇDA ile toplanmıştır. Deney grubundaki çocuklara, okul öncesi eğitim programlarına ek olarak, sekiz hafta süreyle haftada üç kez açık havada gerçekleştirilen oyun etkinlikleri uygulanmıştır. Kontrol grubunda yer alan çocuklar ise okullarında uygulanan okul öncesi eğitim programına devam etmiştir. Araştırmaya dâhil edilen çocukların ebeveynlerinden yazılı onam alınmıştır. Verilerin analizinde, Shapiro-Wilks, Levene ve t testleri ile iki faktörlü ANOVA kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; deney ve kontrol grubuna dâhil edilen çocukların psikomotor, bilişsel, dil, sosyal-duygusal gelişimlerinin deney öncesinden deney sonrasına anlamlı bir farklılık göstermediği (p>0,05) bulunmuştur. Gruba bakılmaksızın çocukların psikomotor, bilişsel, dil, sosyal-duygusal gelişimlerinde deney öncesinden deney sonrasına görülen farkın anlamlı olduğu (p<0,05) tespit edilmiştir. Anahtar Sözcükler: Açıkhava, Çocuk, Gelişim, Oyun.Item Anasınıfına devam eden altı yaş çocuklarının sosyal uyum ve becerilerine oyun temelli sosyal beceri eğitiminin etkisinin incelenmesi: Çankırı örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009) Durualp, Ender; Aral, NerimanBu araştırmada, anasınıfına devam eden altı yaşındaki çocukların sosyal uyum ve becerilerinin incelenmesi, çocukların ilgi ve ihtiyaçlarına uygun Oyun Temelli Sosyal Beceri Eğitimi Programı’nın geliştirilmesi ve çocukların sosyal uyum ve becerilerinde uygulanan eğitim programının etkili olup olmadığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın evrenini, 2008-2009 öğrenim yılında Çankırı il merkezinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilköğretim okullarının bünyesinde yer alan anasınıflarına devam eden, normal gelişim gösteren, anne ve babaları sağ ve öz olan altı (60-72 ay) yaşındaki çocuklar oluşturmuştur. Araştırma basit tesadüfi örnekleme yoluyla seçilen iki ilköğretim okulunun anasınıflarında gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya dahil edilen okullardan biri deney diğeri kontrol grubu olarak belirlenmiştir. Araştırma ön test-son test-kalıcılık testi kontrol gruplu deneysel desende gerçekleştirilmiştir. Deney grubuna anasınıfına devam eden 48 çocuk, kontrol grubuna da anasınıfına devam eden 48 çocuk dahil edilmiştir. Deney grubundaki çocuklara okul öncesi eğitim programlarına ek olarak sekiz hafta süreyle haftada üç kez Oyun Temelli Sosyal Beceri Eğitimi Programı uygulanmıştır. Kontrol grubundaki çocuklar ise okullarında uygulanan okul öncesi eğitim programına devam etmişlerdir. Araştırmada “Aile Bilgi Formu”, Işık (2007) tarafından geliştirilen “Sosyal Uyum ve Beceri Ölçeği” ile Acun-Kapıkıran vd. (2006) tarafından geliştirilen “Sosyal Beceri Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin analizinde, tek faktörlü Kovaryans analizi (ANCOVA), t testi ve Pearson korelasyon analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda deney ve kontrol grubundaki çocukların sosyal uyum ve beceri puan ortalamaları arasında anlamlı düzeyde farklılık olduğu (p0,05) ve Oyun Temelli Sosyal Beceri Eğitimi Programı’nın etkisinin halen devam ettiği görülmüştür.Item Annelerin çocuk yetiştirme tutumu ve yaklaşımları ile etkileşimli okuma etkinliklerinin çocukların dil gelişim riski açısından incelenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Kaplan, Gizem Nur; Durualp, Ender; Çocuk GelişimiAraştırmada, dil gelişim geriliği riski olan ve olmayan çocukların annelerinin etkileşimli okuma etkinlikleri, çocuk yetiştirme tutumları ve geleneksel annelik rollerini karşılaştırmak, aralarındaki ilişki ile bazı değişkenler açısından incelemek amaçlanmıştır. Araştırmaya, Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümüne başvuran 50'si dil gelişim geriliği riski olan, 50'si dil gelişim geriliği riski olmayan üç-altı yaş arası toplam 100 çocuk ve 100 anne dâhil edilmiştir. Çocukların dil gelişim geriliği riskinin olup olmadığı çocuklara uygulanan Denver Gelişimsel Tarama Testi (Denver II) ile belirlenmiştir. Araştırmanın verileri "Genel Bilgi Formu", Işıkoğlu Erdoğan (2016) tarafından geliştirilen"Çocuk-Ebeveyn Birlikte Okuma Etkinlikleri Ölçeği (ÇEBOE)",Özyürek (2017) tarafından geliştirilen "Anne-Baba Tutum Ölçeği (ABTÖ)", Whatley ve Knox (2004) tarafından geliştirilen ve Kılıçgün ve Kılıçer (2016) tarafından Türkçeye uyarlanan "Geleneksel Annelik Ölçeği (GAR)" ile toplanmıştır. Araştırma sonucunda; çocuk yetiştirme tutumlarının ve geleneksel annelik rollerin her iki grup arasında anlamlı bir farklılık oluşturmadığı (p>0,05), çocuklarında dil gelişim geriliği riski olmayan annelerin dil gelişim geriliği riski olan annelere göre daha fazla birlikte okuma etkinlikleri gerçekleştirdiği (p<0,05)belirlenmiştir. Annelerin demokratik tutumları ile çocuk-ebeveyn birlikte okuma etkinlikleri arasında pozitif yönlü, geleneksel annelik rolleri ile negatif yönlü anlamlı fark olduğu elde edilmiştir. Annelerin geleneksel annelik rolleri ile baskıcı ve otoriter tutumları arasında pozitif yönlü bir ilişki bulunmakta olup, çocuk-ebeveyn birlikte okuma etkinlikleri arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Annelerin öğrenim düzeyi, çalışma durumu, yaşı ve çocuğunun okul öncesi eğitime devamı değişkenlerinin incelenen faktörler açısından fark yarattığı saptanmıştır. Öğrenim düzeyi yüksek ve aynı zamanda çalışan annelerin birlikte etkileşimli okuma etkinliklerinin daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çocuğu okul öncesi eğitime devam eden annelerin birlikte etkileşimli okuma, okuryazarlığa model olma ve birlikte okumaya yönelik görüşlerinin daha yüksek olduğu görülmüştür. Her iki grupta bulunan annelerin sergiledikleri demokratik tutumlar arttıkça geleneksel rollerinin azaldığı, birlikte okuma etkinliklerinin ise arttığı bulunmuştur.Item İşitme yetersizliği olan 8-18 yaş arası çocukların yaşam kalitelerinin anne görüşlerine göre incelenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Yersel, Beyhan Özge; Durualp, Ender; Sağlık BilimleriAraştırmanın amacı doğuştan işitme yetersizliği tanısı almış sekiz-18 yaş arasındaki çocukların yaşam kalitelerini annelerinin görüşlerine göre incelemek, çocukların yaşam kalitelerini etkileyen değişkenleri belirlemek ve annelerin çocukların yaşam kaliteleri hakkındaki görüşlerini saptamaktır. Araştırmanın modeli nicel ve nitel türdedir. Araştırmanın nicel boyutunda tarama ve nedensel karşılaştırmalı desenden,araştırmanın tamamında ise karma model yönteminden yararlanılmıştır. Araştırmanın evrenini, Ankara'da yaşayan, doğuştan işitme yetersizliği tanısı alan sekiz-18 yaş arasında çocukları olan anneler oluşturmuştur. Öncelik olarak Ankara il merkezinde yer alan işitme yetersizliği ve dil-konuşma bozukluğu alanında eğitim veren özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri belirlenmiştir. Belirlenen ve araştırmaya izin veren kurumlarda özel eğitim alan, doğuştan işitme yetersizliği olan, majör gelişimsel bozukluğu ve nörolojik sorunları olmayan, işitme yetersizliği ve dil-konuşma bozukluğu dışında engeli bulunmayan sekiz-18 yaşları arasındaki 225 çocuğun anneleri gönüllük esasına göre araştırmaya dâhil edilmiştir. Araştırmaya alınan annelerin çalışmaya katılabilmesi için yazılı onayları alınmıştır. Araştırmanın verileri araştırmacı tarafından geliştirilen "Genel Bilgi Formu", "Anne Görüşme Formu" ve Varni ve ark. (1999) tarafından geliştirilen ve Çakın Memik (2005) tarafından Türkçeye uyarlanan "Çocuklar İçin Yaşam Kalitesi Ölçeği (ÇİYKÖ)Ebeveyn Formu" ile toplanmıştır. Araştırma verileri yüz yüze görüşme tekniği ile Mart-Nisan 2018 tarihleri arasında toplanmıştır. Araştırmanın nicel boyutundan elde edilen bulgulara göre, annenin yaşı, öğrenim düzeyi, medeni durumu, gelir düzeyi algısı, eşinin yaşı, eşinin öğrenim düzeyi, çocuk sayısı, işitme yetersizliği nedeniyle kuruma devam eden çocuk sayısı ve eşlik eden dil konuşma bozukluğunun türünün, işitme yetersizliğine sahip çocuğu olan annelerin çocuklarının yaşam kalitesi algısına etki eden faktörlerden olduğu tespit edilmiştir. Araştırmanın nitel boyutunda, annelerin, "Anne Görüşme Formu"na verdikleri yanıtlarda annelerin birçoğunun çocuklarının fiziksel aktivite, özbakım becerileri, beslenme ve araç kullanımı, kendini kaza ve tehlikelerden koruma, cihaz kullanma becerilerinde sorun yaşamadığını belirttiği görülmektedir. Annelerin çoğu, işitme yetersizliği olan çocuklarında korku, üzüntü, endişe ve öfke gibi duyguların var olduğundan, çocuklarının arkadaşlık ilişkilerinin iyi olduğundan ve öğretmenleriyle ilişkilerinde sıkıntı yaşamadıklarından bahsetmiştir. Annelerin görüşlerine göre çocukların aile bireyleriyle ilişkisi iyi, sosyal aktivitelere katılabilen, en çok okuma-anlama ve matematik derslerinde problem yaşayan çocuklar olduğu gözlenmiştir. Gelir durumlarının nitelikli ve iyi bir yaşam sunmak için yetersiz, çocuklarının yetersizliği nedeniyle fazla harcama yapan, ev ortamlarının uygun, çocukların yaşamdan memnun ve mutlu, annelerin çalışma durumunun çocuğun yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, çocuk sayısının yaşam kalitesine etkisi olmadığını düşünen ve yetersizlikle ilgili hizmetlere ulaşabildiğini ifade eden anneler çoğunluktadır. Annelerin çocuklarıyla ilgili endişelerinden en çok gelecek kaygısı ön plana çıkmış, çocuklarının yaşam kalitelerini arttırmaya yönelik verilen önerilerin ise çoğunlukla eğitimle ilgili olduğu görülmüştür.Item Kanser tedavisi gören çocukların yaşam kaliteleri ile annelerin tanı–tedavi sürecine ilişkin memnuniyetlerinin incelenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Kıyan, Lügen Ceren; Durualp, Ender; Çocuk GelişimiAraştırmanın amacı, hastanede yatarak tedavi gören iki–yedi yaş arasındaki kanser hastası çocukların yaşam kalitelerini ve sağlık bakım memnuniyetlerini annelerin görüşlerine göre incelemek, yaşam kalitelerini ve sağlık bakım memnuniyetlerini etkileyen değişkenleri belirlemek, annelerin çocukların yaşam kaliteleri hakkındaki görüşlerini saptamak ve tanı–tedavi sürecine ilişkin memnuniyetlerini incelemektir. Araştırmanın modeli nicel ve nitel türde olup nicel boyutunda betimsel ve tarama karşılaştırmalı desenden, nitel boyutunda ise fenomenolojiden yararlanılmıştır. Araştırmaya izin veren iki üniversite hastanesinin Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Onkoloji Bilim Dalı'nda, yatarak tedavi gören iki–yedi yaş arasındaki 35 kanser hastası çocuğun anneleri gönüllülük esasına göre araştırmanın nicel boyutuna, 10 kanser hastası çocuğun anneleri ise gönüllü olarak araştırmanın nitel boyutuna dâhil edilmiş ve yazılı onayları alınmıştır. Araştırmanın verileri araştırmacı tarafından geliştirilen "Genel Bilgi Formu", "Anne Görüşme Formu", Varni ve ark. (1999) tarafından geliştirilen ve iki–yedi yaşları arasındaki çocuklarda geçerlik ve güvenirliği Yıldız Kabak ve arkadaşları (2016) tarafından yapılmış olan "Çocuklar İçin Yaşam Kalitesi Ölçeği (ÇİYKÖ) 3.0 Kanser Modülü Ebeveyn Formu" ve Varni ve ark. (2000) tarafından geliştirilen, geçerlik ve güvenirliği Kürtüncü Tanır ve Kuğuoğlu (2012) tarafından yapılmış olan "Pediatrik Yaşam Kalitesi Envanteri (PedsQL) Sağlık Bakım Memnuniyeti Hematoloji/Onkoloji Modülü Ebeveyn Formu" ile toplanmıştır. Araştırma verileri yüz yüze görüşme tekniği ile Temmuz 2018 ile Mart 2019 tarihleri arasında toplanmıştır. Araştırmanın nicel boyutundan elde edilen bulgulara göre, ailedeki birey sayısı, çocuğun yaşı, çocuğun cinsiyeti, tanı alma yaşı, çocuk gelişimci ile karşılaşma durumunun, kanser hastalığına sahip çocuğu olan annelerin çocuklarının yaşam kalitesi algısına etki eden; annenin yaşı, annenin eğitim durumu, eşinin yaşı, ailenin gelir düzeyi, çocuğun engelinin olma durumunun, kanser hastalığı olan çocukların annelerinin sağlık bakım memnuniyetlerini etkileyen faktörler olduğu tespit edilmiştir. Araştırmanın nitel boyutunda, annelerin "Anne Görüşme Formu"na verdikleri yanıtlarda annelerin birçoğunun çocuklarının hastalığa bağlı fiziksel sorunlar yaşadığı, tanı ve tedavi sırasında çocuklarının yapılan fiziksel müdahaleler ile ilgili sorun yaşadığını belirttiği görülmektedir. Annelerin hepsi, çocuklarının tanı ve tedavi sürecinde yaşadığı korku, kaygı, üzüntü, öfke vb. duygu durumlarının var olduğunu belirtmiştir. Tanı ve tedavi sürecinde çocuklarının gelişimsel özellikleri ile ilgili görüş bildiren annelerin hepsi çocuklarının sosyal ve duygusal gelişimlerinin, çoğu dil ve kaba motor gelişimlerinin olumsuz etkilendiğini dile getirmiştir. Çoğu anne, çocuklarının hastalık tanı ve tedavi sürecinde fiziksel sorunlar yaşadığını ve hala yaşadıkları bu sorunlarının devam ettiğini, annelerin hepsi kanser hastası olan çocuklarının hastalık tanı ve tedavi sürecinde oyun yaşantılarının hastalık tanısı almadan öncesine kıyasla değiştiğini belirtmiştir. Annelerin yarısı çocuklarının hastane ortamında tablet ve telefon ile oynadığını bildirmiş olup çoğu anne de çocuklarının oyun yaşantısında aktif olmadığını ve/veya oyun oynamadıklarını bildirmiştir. Annelerin hepsi çocuklarının yaşam kalitesinin hastalıktan etkilendiğini belirtmiştir. Hemen hemen bütün anneler çocuklarının tanı ve tedavi sürecinde çocuk gelişimci ile karşılaştıklarını, hizmet aldıklarını ve aldıkları çocuk gelişimi hizmetlerinden memnun olduklarını ifade etmişlerdir. Annelerin çoğu karşılaştıkları çocuk gelişimcinin yatak başı desteğe geldiğini belirtmiştir.Item Montessori eğitimi alan ve almayan okul öncesi dönemdeki çocukların oyun davranışlarının incelenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Uçar, Sevinç; Durualp, Ender; Çocuk GelişimiBu çalışmada; Montessori eğitimi veren özel okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocuklar ile MEB programı uygulayan özel okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocukların oyun davranışlarının, anne-baba ve öğretmen görüşlerine göre incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Ankara ili Çankaya ilçesinde bulunan Montessori eğitimi veren özel okul öncesi eğitim kurumları ve MEB programı uygulayan özel okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 36-72 aylık çocukların anne-babaları (n=243) ve öğretmenleri (n=46) oluşturmaktadır. Çalışma grubundaki çocukların akran oyun davranışlarını incelemek amacıyla Fantuzzo, Mendez ve Tighe (1998) tarafından geliştirilen; Ahmetoğlu, Acar ve Aral (2016, 2017) tarafından Türkçeye uyarlaması yapılan "Penn Etkileşimli Akran Oyun Ölçeği Ebeveyn Formu (PEAOÖ-E)", "Penn Etkileşimli Akran Oyun Ölçeği Öğretmen Formu (PEAOÖ-Ö)", çocukların ve anne-babalarının sosyodemografik özelliklerini içeren "Anne-Baba Genel Bilgi Formu" ile öğretmenlerin sosyodemografik ve mesleki özelliklerini içeren "Öğretmen Genel Bilgi Formu" kullanılmıştır. Verilerin analizinde parametrik testlerden Bağımlı Örneklem t Tesi (Independent Samples t Test) ve Bağımsız Örneklem t Testi (Paired Samples t Test), tanımlayıcı istatistiksel metotlar (yüzde, ortalama, maksimum ve minumum değerler) kullanılmıştır. Araştırmada; her iki gruptaki anne-babalarının büyük çoğunluğunun 36-40 yaş aralığında olduğu, çalıştığı, çoğunluğunun çekirdek aileye ve tek çocuğa sahip olduğu görülmektedir. Montessori eğitimi uygulayan ÖOÖEK'da çalışan öğretmenlerin MEB programı uygulayan ÖOÖEK'ndaki öğretmenlere göre daha genç oldukları, lisans/lisansüstü mezuniyet oranının daha yüksek olduğu görülmektedir. Her iki grupta da öğretmenlerin, çocukları her gün açık havaya çıkardıkları, Montessori eğitimi veren okullarda günlük açık hava saatinin sadece okuldan okula değiştiği, okul bazında ise her okulun standart bir açık hava saati uygulamasının bulunduğu tespit edilmiştir. MEB programı uygulayan kuramlarda ise açık hava saatinin kurumdan kuruma ve aynı kurumda çalışan öğretmenden öğretmene değişiklik gösterdiği saptanmıştır. Montessori okullarında çalışan öğretmenlerin Montessori eğitimi almış ya da hali hazırda eğitim alıyor oldukları ve bu eğitimleri kurum müdürlerinin verdiği belirlenmiştir. Hem öğretmen (PEAOÖ-Ö) hem de ebeveyn formunun (PEAOÖ-E) "oyun etkileşimi" ve "oyunun bozulması" alt faktörlerinden alınan puanlar arasındaki farklılık anlamlı değilken (p>0,05), "oyundan kopma" davranışında Montessori eğitimi veren ÖOÖEK devam eden çocuklar yönünde anlamlı farklılık bulunduğu görülmüştür (p<0,05). Araştırmaya alınan çocukların akran oyun davranışlarının anne-baba ve öğretmen görüşleri arasında farklılık bulunup bulunmadığı incelenmiş; "Oyun Ektileşimi, Oyunun Bozulması ve Oyundan Kopma" faktörlerinin tümünde anlamlı farklılık olduğu tespit edilmiştir. "Oyun Etkileşimi ve Oyunun Bozulması" alt faktörlerindeki anlamlılık öğretmen görüşü yönünde farklılık gösteriyor iken "Oyundan Kopma" alt faktörü anne-baba görüşü yönünde anlamlı farklılık göstermektedir. Okul öncesi dönem üç-altı yaş arasını kapsayan bir dönemdir. Bu yaş aralığı çocukların akranları ile yoğun bir şekilde oyun oynadıkları bir dönemdir. Akranları ile oyun oynamanın bir sonucu olarak çocuklarda "Oyun Etkileşimi" alt faktörünün altında bulunan "arkadaşı ile oyuncağını paylaşma, oyun esnasında olumlu duygular gösterme" gibi olumlu oyun davranışları ve "Oyunun Bozulması" alt faktörünün altında bulunan "arkadaşının oyuncağını zorla alma, ağlama, kızgınlık gösterme" gibi olumsuz oyun davranışlarını gösterme durumları olağandır. Araştırma sonucundan da anlaşılacağı üzere hem öğretmen hem de anne-baba görüşlerine bakıldığında çocukların olumlu ve olumsuz oyun davranışları okul türüne göre farklılık göstermemektedir. Diğer bir ifade ile Montessori eğitimi alan ve almayan okul öncesi dönem çocuklarının olumlu ve olumsuz sayılabilecek oyun davranışlarında farklılık bulunmamaktadır. Bu sonuca göre diyebiliriz ki çocuğun bulunduğu her yerde oyun da mevcuttur ve bu durum okul türüne göre farklılık göstermemektedir. Fakat okul türüne göre farklılık gösteren nokta ise "Oyundan Kopma" alt faktöründedir. "Oyun grubunun dışında gezinir, oyuna katılmayı reddetme" gibi davranışları içeren "Oyundan Kopma" alt faktörünün puanları Montessori eğitimi alan çocuklarda yüksek çıkmıştır. Yani oyundan kopma davranışı Montessori eğitimi alan çocuklarda daha sık görülmektedir. Bunun sebebi de Montessori eğtiminin ilkelerinden çocuğa saygı, özgür seçim ilkesi, konsantrasyon ile açıklanabilir. Montessori okullarında çocuklar hiçbirşey için oyun oynamak için dahi zorlanmazlar. Dolayısıyla çocuk istediği zaman oyuna katılır, istemediğinde ise sınıfta serbest gezmede özgürdür. Anahtar Kelimeler: Akran, Montessori Eğitimi, Okul Öncesi Dönem, Okul Öncesi Eğitim, OyunItem Öğrenme güçlüğü olan ergenlerin okul aidiyetleri ile akademik ortamlarda olumsuz değerlendirilme korkularının incelenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Yavuz, Emrullah Can; Durualp, Ender; Çocuk GelişimiBu araştırma, öğrenme güçlüğü tanısı olan 6. 7. ve 8. sınıf düzeyindeki ergenlerin okula aidiyet duyguları ile akademik ortamlarda olumsuz değerlendirilme korkuları arasındaki ilişkiyi incelemek ve okula aidiyet duygusu ile olumsuz değerlendirilme korkularının bazı değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma kapsamında; öğrenme güçlüğü tanı almış, kaynaştırma ortamlarında bulunan, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine devam eden 220 ergen ile çalışılmıştır. Araştırmada, araştırmanın amacına paralel olarak, nicel araştırma yöntemlerinden değişkenler arası ilişkiyi açıklaması nedeniyle korelasyonel araştırma modelinde ve var olan durumu incelemesi nedeniyle betimsel tarama modelinde yapılandırılmıştır. Araştırmanın verileri araştırmacı tarafından oluşturulan "Genel Bilgi Formu", Goodenow (1993) tarafından geliştirilen ve Sarı (2015) tarafından Türkçeye uyarlanan "Okula Aidiyet Duygusu Ölçeği" ve Alkan (2015) tarafından geliştirilen "Akademik Ortamlarda Olumsuz Değerlendirilme Korkusu Ölçeği" kullanılarak toplanmıştır. Araştırmada, öğrenme güçlüğü tanısı olan ergenlerin okula aidiyet duygularının özel eğitim alma süresine, gelir düzeyine ve kendini algılama durumuna göre anlamlı düzeyde farklılaştığı belirlenmiştir. Bir yıl özel eğitim desteği alan ergenlerin dört yıldır özel eğitim desteği alan ergenlere okula aidiyet duygularının daha yüksek olduğu, gelir düzeyi orta seviyede olanların düşük olanlara göre reddedilmişlik duygusu puanlarının daha yüksek olduğu ve kendini girişken/hareketli olarak algılayanların ise aidiyet duygularının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Ergenlerin akademik ortamlarda olumsuz değerlendirilme korkularına ait puanlar ile cinsiyet, gelir düzeyi ve baba öğrenim düzeyi arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark olduğu elde edilmiştir. Kızların olumsuz değerlendirilme korkularının erkeklere göre daha yüksek olduğu, gelir düzeyi düşük olan ergenlerin olumsuz değerlendirilme korkularını daha fazla davranışlarına yansıttığı ve babası ilkokul mezunu olanların babası ortaokul, lise ve üniversite mezunu olanlara göre olumsuz değerlendirilme korkularını davranışlarına daha fazla yansıttıkları sonucu elde edilmiştir.Item Tipik gelişim gösteren çocukların işitme engelli kardeşleriyle olan ilişkilerini değerlendirmeye yönelik nitel bir çalışma(Ankara : Ankara Üniversitesi, 2019) Yersel, Beyhan Özge; Durualp, Ender; Baran, Gülen; Sağlık Bilimleri FakültesiAraştırmanın amacı, tipik gelişim gösteren çocukların işitme engelli kardeşleriyle olan ilişkilerini değerlendirmektir. Yöntem: Bu amaç doğrultusunda amaçlı örnekleme yöntemi kullanılmış, Ankara’da bir özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine devam eden işitme engelli çocukların, yaşları dokuz-18 arasında değişen tipik gelişim gösteren kardeşleri (n=15) araştırmaya dahil edilmiştir. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından hazırlanan ve uzman görüşü doğrultusunda son halini alan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Görüşmeler tamamlandıktan sonra, yapılış sırasına göre numaralandırılarak ve kod verilerek yazıya dökülmüştür. Görüşmelerde sorulan soruların her biri ile ilgili temalar ve alt temalar oluşturulmuştur. Her bir alt tema kapsamında katılımcıların verdikleri yanıtlar alıntılanarak açıklanmıştır. Bulgular ve Sonuç: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre; tipik gelişim gösteren kardeşlerin çoğunlukla üzgün olduğu, birlikte dışarıda vakit geçirmekten rahatsız olmadığı, olumlu-olumsuz duygularını paylaştıkları, iletişim kurmakta zorluk yaşamadıkları ve birbirlerine yardım ettikleri düşüncesinde oldukları görülmüştür. Araştırma sonucunda ailelere, eğitimcilere ve uzmanlara önerilerde bulunulmuştur.