Cilt:11 Sayı:01 (2019)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:11 Sayı:01 (2019) by Issue Date
Now showing 1 - 11 of 11
Results Per Page
Sort Options
Item Cinsiyet, Kötülük ve Beden: Femme Fatale İmgesinin Kültürel İnşası(Ankara Üniversitesi KASUM, 2019-05-26) Arpacı, Murat; Other; OtherBu çalışma femme fatale imgesinin toplumsal, politik ve kültürel olarak nasıl inşa edildiğini ele almaktadır. 19. Yüzyıldan günümüze başta resim, edebiyat ve sinema olmak üzere çok farklı yazınsal ve görsel alanda üretilmiş eserlere konu olan femme fatale karakteri, modern toplumun cinsiyet rejimi ve beden politikaları hakkında tartışma yapmamızı sağlayan düşünsel hatlar içermektedir. Femme fatale’in inşası, ataerkil yapının, modernleşmeyle birlikte kamusal alanda daha fazla yer alan kadın öznelliğine karşı geliştirdiği endişelerin, korkuların ve reflekslerin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Bu imge etrafında yürütülen tartışmalarla kadın bedenini gizem, kötülük ve felaketle özdeşleştiren geleneksel ideolojik araçlar yeniden üretilmiş ve bu araçlarla kadınları hedef alan toplumsal cinsiyet temelli düzenleyici politikalara söylemsel bir meşruiyet kazandırılmaya çalışılmıştır. Bu bakımdan femme fatale karakteri ataerkil toplumun cinsiyet rejiminde olumsuz anlamda atıf yapılan bir dişil-öteki olarak temsil edilmiştir. Çalışmada öncelikle femme fatale imgesinin ortaya çıktığı tarihsel, siyasal ve kültürel ortam tartışılmış ve ardından bu ortamda üretilmiş iki eserde (Salomé ve Pandora’nın Kutusu) yer alan femme fatale temsilleri örneklem olarak analiz edilmiştir.Item Dijital Feminizm: Hashtag’in Cinsiyeti(Ankara Üniversitesi KASUM, 2019-05-26) Alikılıç, Özlem; Baş, Şule; Other; OtherDijital dünyanın yeniliklerinden feminist çalışmalar da etkilenmiştir. Feminizmin dijitalde de tartışılabilir hale gelmesiyle, bireyler kadın hak ve sorunları ile ilgili yorum paylaşıp görüşlerini aktarmaktadır. Araştırmanın ilk temeli, sosyal medyada feminizmle ilgili içerikler gözlemlendiğinde ortaya atılmıştır. Görülmüştür ki, feminizm algısı hala doğru yerleşmemiştir. Bu araştırmada, sosyal medyada feminizm üzerine geliştirilen hashtag ve yorumlardan yola çıkılmıştır. Temelde, Türkiye’de feminizmin sosyal medyada nasıl tanımlandığını ve feminizm hareketiyle ilgili oluşmuş baskın içerik ve söylemi, “hashtag”ler üzerinden ölçmek amaçlanmıştır. Çalışmada sanal platformlar arasında popüler olan “Ekşisözlük”te, “feminizm” ve “feminist” hashtagleri ile açılan konu başlıkları araştırılmış; içerik analizi yapıldıktan sonra içeriklerden söylem tipolojileri oluşturulmuştur. İlgili konu başlıklarına yapılan tanımların yüksek oranda cinsellik ve şiddet içerikli olduğu, sözlük tanımların çoğunda “feminizm” ve “feminist” terimlerinin negatif olarak algılandığı, ilgili hashtag’lerin bile toplumsal cinsiyet ve roller açısından aşağılanıp değersizleştiği görülmüş, hashtagler altındaki yorumlarda feminizmin Türkiye’de şiddet ve cinsellikten ibaret bir kadın görüşü olarak algılandığı saptanmıştır.Item Kadın Homososyalliğinin Dönüşümü ve Refet Romanında Kadın Dostluğu(Ankara Üniversitesi KASUM, 2019-05-26) Sarıtaş, Ezgi; Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi; Siyasal Bilgiler FakültesiBu makalede on dokuzuncu yüzyıl sonu ve yirminci yüzyıl başında kadın homososyalliğine ilişkin dönüşen söylemler üzerinde durulduktan sonra, Fatma Aliye’nin Refet (1898) romanı incelenecektir. Bu dönemde erkek entelektüeller kadın homososyalliğini cehaletle, geri kalmışlıkla ve kadın homoerotizmi ile özdeşleştirirken kadınlar, hetero-romantik aşk ve arkadaşlığa dayalı evlilik idealinden, erkek dostluğundan ve vatansever yoldaşlık düşüncesinden olduğu kadar akrabalık ve hane içi bağlardan öğeler alarak yeni bir dostluk kavrayışını şekillendiriyordu. Fatma Aliye, Refet’te heteroseksüel evlilikten kaçmayı mümkün kılacak, hiyerarşik kadın homososyal bağlarıyla hem süreklilik içinde hem de onlara alternatif oluşturacak, kadın dostluğuna dayalı bir kadın kamusallığı tanımlamıştır. Erkek karakterlerin neredeyse yok hükmünde olduğu romanda, öğrenme ve eğitimle, manevi ve tinsel birliktelikle tanımlanan bir kadın dostluğu tahayyül edilmektedir.Item Edebiyat, Hastalıkları Yaşama Döndürebilir mi? Peride Celal’in Üç Yirmidört Saat Romanı Örneği(Ankara Üniversitesi KASUM, 2019-05-26) Bozok, Nihan; Other; OtherBu yazıda, ilk olarak, uzun süredir tıbbın anlatım diline sıkışıp, yaşamdan uzaklaşan hastalıkların, edebiyatın imkânları sayesinde tekrar yaşama döndürülebileceği fikrini öne sürüyorum. Bu düşünceyi, Peride Celal’in 1970’li yılların sonunda yazdığı Üç Yirmidört Saat romanında takip ediyorum. Edebiyat metinleri tıbbi raporların, tıbbi görüntüleme tekniklerinin ya da tıp kitaplarının yapamayacağı şeyleri yapabilirler. Bir hastalığın etrafındaki insani deneyimi, bedeni, hafızayı, kimliği, sınıfı, kişisel ve toplumsal tarihi anlatabilirler. Hastalığı, tarihsel, mekânsal, kişisel ve duygusal bir ilişkiler ağının içine yerleştirebilirler. Peride Celal, baştan sona bir hastane odasında geçen romanında, yaşlı bir kadının hastalığını, üç kadının kendi aralarında kurdukları ilişkiler ağının ortasına yerleştirir. Hasta kadının tüm hayatını, sınıfsal aidiyetini, öfkesini ve özlemini hastalıkla birlikte anlatır. İkinci olarak ise edebiyat metinlerinin hastalığın yol açtığı acıyı anlatmada ve dile dökmede zorlandıklarını öne sürüyorum. Peride Celal bu güçlüğü, kurduğu hasta karakterin ölüm döşeğinde gördüğü kâbusları anlatarak aşar. Sonuç olarak, yazar Üç Yirmidört Saat romanında bir hastalığı biyolojik bir bedenden, bir ölüm döşeğinden ve sınırlı bir süreden çıkarmıştır. Onu üç kuşak kadının hayatlarına yaymıştır. Fiziksel acıyı anlatabilmek için ise hasta kadının kâbusları aracılığıyla onun duygu dünyasının derinlerini kazmıştır.Item Hukukun Öncü Kadınları: Türkiye’de Kadınların Hukuk Mesleğine Girişi Üzerine Bir İnceleme(Ankara Üniversitesi KASUM, 2019-05-26) Balcı, Emine; Other; OtherBu makalede, Türkiye’de hukuk fakültesine kabullerinde kadınlara sağlanan fırsat eşitliğinin, mesleğe kabulde toplumsal cinsiyet kalıp yargılarına dayanan engeller nedeniyle devam ettirilmediği argümanıyla, kadınların hukuk mesleklerine girişinin tarihsel süreci toplumsal cinsiyet perspektifinden analiz edilmiştir. Osmanlı’da başlayan Batılılaşma hareketi, Cumhuriyetin kuruluş sürecindeki hukuk mesleklerinin değişimini de etkilemiştir. Kemalist ideoloji ve feminizm bu çalışmada aktarılan hukukun öncü kadınları üzerindeki ana belirleyicilerdir. Bu çalışmada kadınların hukuk fakültesine girişi ve mezuniyet sonrasında hukuk mesleklerine adım atarken karşılarına çıkan engeller toplumsal cinsiyet perspektifinden ele alınmıştır. Bu süreçlerin analizi sonucunda bulgular değerlendirilmiştir.Item Siyasi Partilerde Cinsiyetin İzini Sürmek; AKP, CHP, MHP ve HDP Örnekleri(Ankara Üniversitesi KASUM, 2019-05-26) Arslan, Esra; Other; OtherBu araştırmada amacım; siyasi partilerdeki ideolojik ve politik farklılıklara rağmen toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliklerin farklı siyasi partilerde benzer biçimde kurulup kurulmadığını ve bu eşitsizliklerin arka planındaki dinamiklerinin siyasete eşit katılımı nasıl etkilediğini açıklamaktır. Feminist metodoloji ile desenlenmiş bu çalışma, 2016 Ağustos ve 2017 Ocak ayları arasında Mersin ve Adana illerinde Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) il ve ilçe temsilciliklerinde aktif siyaset yürüten farklı sosyodemografik özelliklere sahip otuz kadın ile derinlemesine görüşmeler aracılığıyla yapılmıştır. Araştırmanın Adana ve Mersin İllerinde yapılmasının nedeni bu illerin çok kültürlü yapısı ve Türkiye’nin farklı bölgelerinden göç alması nedeniyle, aktif kitle desteğine sahip heterojen bir gruba ulaşma imkânı sunmasıdır. Çalışmaya dört partinin dahil edilmesinin nedeni ise ideolojik yapı ve politik söylemleri farklı olan bu kadınların yereldeki toplumsal cinsiyet ilişkilerinin izlenmesine olanak sağlaması ve siyasi partilerin yerelde, birbirine yakın bir siyasi temsil ve örgütlenme düzeyinin olmasıdır. Kadınların siyasete katılım süreçleri, farklı partilerde olmalarının etkisiyle toplumsal cinsiyet temelli sorunları nasıl deneyimledikleri, temsil mekanizmalarındaki dışlanma ve destek pratikleri ile hangi başa çıkma stratejileriyle alanda yer aldıkları bu sahayı uzun süre deneyimlemiş içerden biri olarak hem kendimde hem de görüştüğüm kadınlarda anlamayı hedeflediğim ana başlıklar olmuştur. Araştırma bize siyasi partilerde yer alan kadınların farklı ideolojik ve politik düşünce yapılarına sahip olsalar da toplumsal cinsiyet temelli ortak sorunlar yaşadıklarını fakat özgül başa çıkma stratejileri ve kazanımlar geliştirdiklerini göstermiştir.Item Transformation of Gendered Engineering Culture in Turkey(Ankara Üniversitesi KASUM, 2019-05-26) Kadayıfçı, Ezgi Pehlivanlı; Other; OtherThis article aims to understand the factors creating gendered aspects in professional culture of engineering and its transformation in contemporary Turkey by using a theoretical tool called "Gendered Engineering Culture”. The results of this study showed that engineering profession has a prestigious image in Turkey’s society which is based on gendered codes and ideals. Mentioned codes mainly adress male engineer as the ideal type whose characteristics have certain limits peculiar to Turkey. The results of this study also address engineer’s fading image due to its changing role in the global economy. In addition, a slight change is also noted in gendered image of engineering on the social level, due to the increasing number of women participating in the profession.Item Kendi Adına Konuşan Kadınlar: Sahnedeki Kadınların Otobiyografik Anlatısı Üzerine(Ankara Üniversitesi KASUM, 2019-05-26) Avcı, Emine Uzun; Other; OtherTürkçe yazına bakıldığında sahnedeki kadınların, yoğunluklu olarak da tiyatrocu kadınların otobiyografilerini yazdıklarını görüyoruz. Sıra dışı hayatlar yaşamış, televizyon öncesi dönemin yıldızları olan tiyatro oyuncusu kadınlar, 90’lı ve 2000’li yıllarda otobiyografilerini yazmışlar ve anı kitapları kaleme almışlardır. Bu çalışma bağlamında Türkiye tiyatrosunun dört önemli kadın oyuncusu olan Macide Tanır, Şirin Devrim, Gülriz Sururi ve Nedret Güvenç’in otobiyografik metinleri ele alınmaktadır. Çalışmada, 1922-1930 yılları arasında doğmuş, aynı kuşak olarak değerlendirilebilecek dört oyuncu kadının, benzer bir toplumsal alanda ve daha özel olarak da aynı tiyatro kamusu içerisinde geçirdikleri yaşamlarını birer anlatı olarak nasıl kurdukları sorusunun cevabı aranmaktadır. Bu kadınlar neden otobiyografi yazıyorlar? Nasıl anlatılar ortaya çıkıyor? Onlardan önceki kuşağa mensup kadınlardan farklı olarak neler anlatıyorlar? Neleri anlatmıyorlar? Bu hayat hikayelerinde nasıl bir benlik kurgusu var ve toplumsalla olan ilişkisellik nasıl tesis ediliyor gibi sorular üzerinden otobiyografik metinlerin yeniden okunması amaçlanmaktadır.Item Emergence of a Discourse or New Articulations of Orientalist Biases: The First Ethnographies on Women and Islam in Turkey(Ankara Üniversitesi KASUM, 2019-05-26) Onur, Petek; Other; OtherThe ethnographic study of the relationship between gender and Islam in Turkey has a recent history which dates back to the early 1980s. The ethnographies conducted by Carol Delaney, Julie Marcus and Nancy and Richard Tapper constitute the initial discursive period with a number of commonalities in their research questions and analysis, most important of which is a claim about how gender hierarchy is legitimized in Turkish society through Islamic premises. Based on the critiques of Western ethnocentricsm, Orientalism and First World feminism and Michel Foucault’s theorization of discourse, power and knowledge, this study makes a discourse analysis of the published works of these studies. It discusses the ways they are influenced by and reproduce the academic Orientalism in studying Islamic cultures in their discursive representations of Muslim women. Muslim women’s agency, subjectivity and otherness in the ethnographies are highlighted as the most critical issues to be analysed in this respect. The analysis suggests that all of them represent Muslim Turkish women as victims of religion, patriarchy and traditions, fail to consider the complexity and diversity of Islamic beliefs and rites, fail to contextualize the Islamic culture they observed, and suggest the existence of a persistent and constant legitimating structure for the gender hierarchy.Item Feminist Yöntemi Alan Deneyimleri(m) Üzerinden Tartışmak(Ankara Üniversitesi KASUM, 2019-05-26) Ünlü, Çiğdem Yasemin; Other; OtherBu makalede, feminist yöntemi, Bursalı Terzilerle ilgili etnografik araştırmam kapsamında yaşadığım alan deneyimleri üzerinden tartışıyorum. Çalışmamda, Bursa’daki bir terzi dükkânını yarı-kamusal alan olarak okuyarak, kadınların bu mekânı nasıl deneyimlediğini araştırdım. Bu makalede, öncelikle alana çıkarken feminist yöntem bağlamında araştırmamı yöntemsel olarak nasıl konumlandırabileceğime dair sorgulamalarımla işe başlıyorum. Ardından, araştırmacı-araştırılan ilişkisine dair alan deneyimlerim üzerinden yürüttüğüm tartışma ve yazma sürecinde karşı karşıya geldiğim sorularla devam ediyorum. Bu makale ile feminist yöntem tartışmalarına ve araştırmacının sesini duyurmayı hedefleyen çalışmalara katkıda bulunmayı amaçlıyorum.Item Din ve Kadın İlişkisinin Kesişiminde Türkiye’deki Göçmenlerin Entegrasyon Politikaları(Ankara Üniversitesi KASUM, 2019-05-26) Yılmaz, Zehra; Other; OtherBu makale Türkiye’nin Suriyelilere yönelik uyguladığı entegrasyon politikalarında kadın ve din meselesinin birbiriyle kesiştiği alanlara odaklanmaktadır. Zira kadın meselesi, ev sahibi topluma entegrasyon sürecinde göçmenler için travmatik bir biçimde kopuş yaşadığı kendi toplumuna ait kültürün bir imgesi olarak önem kazanır. Geleneksel değerler ve köken bağı çoğu zaman kadınlar üzerinden sürdürülür. Bu süreçte de din ve kadın ilişkisi anlamlı bir birliktelik içinde ele alınır. Makale bu birlikteliğin entegrasyon politikalarına etkisine eğilmektedir. Öte yandan, kadınların bulundukları ülkeye entegrasyonu erkeklerinkinden daha farklı ve zordur. Bu nedenle ikinci olarak da makalede, öncelikle bu zorlu entegrasyon sürecinde devletin özel olarak kadınlara uyguladığı politikalarda dinin işlevi analiz edilmektedir. Son olarak da Müslümanların çoğunlukta olduğu Türkiye’de, aynı dinden olmanın Müslüman Suriyeli mülteci kadınlar açısından entegrasyon sürecinde nasıl bir anlam taşıdığı meselesi ele alınmaktadır.