Cilt:75 Sayı:03 (2020)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:75 Sayı:03 (2020) by Issue Date
Now showing 1 - 15 of 15
Results Per Page
Sort Options
Item Krizler ve Demokratik Meşruiyet Sorunsalı Işığında Avrupa Birliği’nin Geleceği(Ankara Üniversitesi, 2020-09-16) Bilgin, A. Aslı; Siyasal Bilgiler FakültesiSon 10 yıl içinde Avro krizi, göç, Brexitve aşırı sağ partilerin yükselişe geçmesi problemleriyle karşı karşıya kalan Avrupa Birliğinde, Avrupa Birliği’nin geleceği tartışmaları tekrar gündeme gelmiştir. Avrupa Birliği’nin içinde bulunduğu krizler birbirleriyle ilişkili olup, Birliğin kuruluşundan beri var olan ve tadil antlaşmaları ile getirilen değişikliklerle bile çözülemeyen demokratik meşruiyet probleminden kaynaklanmaktadır.Jean Monnet her ne kadar “Avrupa, krizlere girecek ve bu krizler için benimsenen çözümlerin toplamı olacak” dese de, son krizler entegrasyon seviyesini ileriye taşımak yerine Avrupa Birliği’nin geleceğini tehdit etmektedir. Öte yandan aşırı sağ partilerin hem ulusal hem de Avrupa Birliği düzeyinde yükselişe geçmesi Avrupa halklarının Avrupa Birliği’nin entegrasyon sürecini bu haliyle desteklemediklerinin bir göstergesidir. Bu nedenle, Avrupa Birliği’nin bu haliyle yoluna devam edemeyeceği açık olup, krizler, Avrupa Birliği’nin revizyonu için son çağrı olarak yorumlanmalıdırItem Farklı Yaklaşımlar Açısından İKY Bildirileri:1994-2017 Yılları Arasında Alandaki Değişim ve Gelişme Yönelik Bir İnceleme(Ankara Üniversitesi, 2020-09-16) Uyargil, Cavide; Tüzüner, V. Lale; Kulak, Fulya Aydınlı; Atay, Sevgi Elmas; Siyasal Bilgiler FakültesiBu çalışmada, Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi’nde 25 yıldan günümüze kadar sunulan İKY alanındaki bildiriler çeşitli İKY yaklaşımları açısından içerik analizi yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Bu doğrultuda bildiriler, İKY literatüründe yer alan “Katı İKY”, “Yumuşak İKY”, “Stratejik İKY”, “Kurumsal Teori Açısından İKY”, “Uluslararası İKY” ve “Eleştirel İKY” yaklaşımları açısından sınıflandırılarak, ele alınmıştır. Araştırmamızda öncelikle, Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongrelerinde sunulan 2132 bildiriden 408’inin İKY alanına girdiği tespit edilmiş ve bu 408 bildiri tek tek okunarak, çeşitli kriterler açısından değerlendirilmiştir. Bu kriterler; ifade edilen İKY yaklaşımları, araştırmanın konusunu oluşturan değişkenler, çalışma türü (ampirik veyakuramsal), araştırmanın analiz düzeyi (örgüt veya birey) şeklinde ele alınmıştır. Elde edilen sonuçlar, araştırmacıların en sık ele aldıkları yaklaşımın “yumuşak İKY” olduğunu ve özellikle son beş yılda bu konudaki bildirilerin sayısında önemli derecede artış olduğunu göstermektedir. Bir diğer bulgu ise, 2000’li yıllardan itibaren İKY’nin stratejik açıdan incelenmeye başlandığıdır. Diğer yandan İKY’yi; uluslararası, eleştirel ve kurumsal açılardan ele alan çalışmaların sayısının azlığı dikkati çekmektedir.Son olarak çalışmaların ağırlıkla birey düzeyinde nicel ampirik araştırma içerdiği ortaya konmuştur.Item Siyaset Bilimi Perspektifinden Yargı Bağımsızlığı: Bir Kuramsal Model Önerisi(Ankara Üniversitesi, 2020-09-16) Çakır, Aylin Aydın; Siyasal Bilgiler FakültesiYargı bağımsızlığı üzerine yapılan bilimsel çalışmalarda iki farklı yargı bağımsızlığı kavramı ön plana çıkmaktadır. “De jure yargı bağımsızlığı” yargıçların görev ve yetkilerinin anayasal güvence altına alınmasını ifade ederken, uygulamadaki yargı bağımsızlığı da “de facto yargı bağımsızlığı” olarak ele alınmaktadır. Literatürde yargı bağımsızlığının anayasal güvence altına alınmasının uygulamadaki yargı bağımsızlığını etkileyip etkilemediğini sorgulamak önemli bir araştırma sorusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmanın amacı da anayasada öngörülen yargı bağımsızlığının uygulamadaki yargı bağımsızlığını hangi şartlar altında etkileyebileceğine dair kuramsal bir model sunmaktır. Halkın yargıya duyduğu güven, sahip olduğu siyasal farkındalık ve demokratik değerler doğrultusunda de jure yargı bağımsızlığının de facto yargı bağımsızlığı üzerindeki etkisinin siyasal rejimler arasında farklılık göstermesi beklendiği bu çalışmanın temel savıdır. Bu doğrultuda, gelişmiş demokrasiler ve otoriter rejimlerde yargı bağımsızlığını anayasal güvence altına almanın uygulamadaki yargı bağımsızlığını anlamlı bir şekilde etkilemediği savunulurken, hibrit (melez, karma) rejimlerde halkın yargıya duyduğu güven, sahip olduğu demokratik değerler ve siyasal farkındalık arttıkça anayasal güvencelerin uygulamadaki yargı bağımsızlığını anlamlı bir şekilde etkilediği savunulmaktadır.Item Agonistik Demokrasinin Suriye için Olasılıkları(Ankara Üniversitesi, 2020-09-16) Canyurt, Dilek; Dalar, Mehmet; Siyasal Bilgiler FakültesiBu çalışmada Suriye krizinin çözülmesi ve Suriye’nin geleceğiyle ilgili önerilen yönetim modellerinden agonistik demokrasi anlayışı üzerinde durulmuştur. Suriye’nin toplumsal yapısını ve yönetim durumu ele alan bu çalışma, özellikle farklı dinsel, mezhepsel ve etnik gruplardan oluşan ülkelerde ortak yaşam biçimi olarak önerilen agonistik demokrasi modelinin Suriye bağlamında mümkün olup olmayacağını analiz etmektedir. Dış güçler tarafından bir devlete müdahale aracı olarak kullanılan ve bilinen demokrasinin tanımı dışında agonistik demokrasi ile hegemonya ilişkisine değinen bu çalışma, üniter Suriye bağlamında agonsitik demokrasinin zayıf ve güçlü yönlerini incelemektedir.Item Kurumsal Sosyal Sorumluluk Çerçevesinde İşletme-Sivil Toplum Kuruluşları İşbirliklerinin Dinamikleri: Türkiye Örneği(Ankara Üniversitesi, 2020-09-16) Bük, Tuba Bozaykut; Akboğa, Sema; Siyasal Bilgiler FakültesiHer geçen gün daha da yaygınlaşan kurumsal sosyal sorumluk uygulamaları, sivil toplum kuruluşlarını işletmeler için önemli bir stratejik ortak konumuna taşımıştır. Bu çerçevede çalışma, işletmelerin kaynak sürdürebilirliği ve toplumsal refahı sağlamak amacıyla gerçekleştirdikleri kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri çerçevesinde sivil toplum kuruluşlarıyla yaptıkları iş birliklerini etkileyen faktörleri incelemektedir. Çalışmada öncelikle kurumsal sosyal sorumluluk alanının gelişiminde işletme-sivil toplum kuruluşları iş birliklerinin rolü tartışılmış, ardından finansal performansın, yasal çerçevenin ve sektörün bu iş birlikleri üstündeki etkileri analiz edilmiştir. Araştırma soruları, Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksinde yer alan işletmelerin 2009-2016 dönemi yıllık faaliyet raporları ve finansal raporları kullanılarak oluşturan panel veri setine ikili lojistik regresyon analizi uygulanarak cevaplanmıştır. Yapılan analizler, satış karlılığı arttıkça, işletme-sivil toplum kuruluşları iş birliklerinin arttığını göstermiştir. İmalat sanayinde faaliyet gösteren işletmelerin sivil toplum kuruluşlarıyla geliştirdikleri iş birliklerinin diğer sektörlere göre sayıca daha yüksek olduğu bir diğer araştırma bulgusudur. Ayrıca, faaliyet raporlarında sosyal sorumluluk projelerine yer verilmesinin önerildiği yasal tebliğin bu iş birlikleri üstünde bir etkisinin olmadığı görülmüştür.Item Üniversitede Çevre Tutum ve Davranış Düzeylerini Belirlemeye Yönelik Bir Çalışma: Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Örneği(Ankara Üniversitesi, 2020-09-16) Acungil, Yavuz; Siyasal Bilgiler FakültesiSınırsız tüketim olgusunun zaruri bir durum olarak sunulduğu günümüzde, çevrenin sahip olduğu kaynaklar üzerinde büyük bir baskı bulunmaktadır. Bireylerin hazlarının tatmini için hızla kaynakların tüketildiği ve hızla çevrenin yok edildiği bu çağda, çevreyi korumanın önemi her geçen gün önem kazanmaktadır. Bu bakımdan çevresel konularda bilinç kazanmış, çevresel duyarlılık ve farkındalıkları yüksek bireyler yetiştirmesi önem arz etmektedir. Üniversite öğrencileri, hem geleceğin çeşitli kurumları etkileyecek ve yönlendirecek profesyonel kişileri olarak, hem de yeni nesillerin yetiştirilmesinde önemli görevlere sahip ebeveynleri olarak temiz ve sağlıklı çevrenin sürdürülebilirliğinde etken olacaklardır. Bu bağlamda üniversite öğrencilerinin çevresel konulardaki yaklaşımlarının ne durumda olduğu ve çevresel konularda ne gibi eksikliklerin olduğunu tespit etmek çevresel konuların çözümünde etken olacaktır. Çalışmada öncelikle çevretoplum, çevre-tüketim kültürü ilişkileri ele alınmış ve çevresel kavramlar açıklanmıştır. Ardından Tokat il merkezinde öğrenim gören üniversite öğrencilerinin çevresel tutum, farkındalık, duyarlılık ve davranış algılarını tespit etmeye yönelik olarak 1457 öğrenciye yönelik bir alan çalışmasına yer verilmiştir. Elde edilen bulgular sonuç bölümünde tartışılmıştır.Item Bölgesel ve Yerel Yönetimlerin Avrupa Birliği Karar Mekanizmasına Gayri Resmi Yollardan Katılımı(Ankara Üniversitesi, 2020-09-16) Özlü, Mehtap Rukiye; Siyasal Bilgiler FakültesiAvrupa Birliği karar mekanizmalarına bölge ve yerel yönetimlerin katılımı sorunu demokrasi açısından irdelenen bir husustur. Avrupa Birliği karar mekanizmalarına bölge ve yerel yönetimlerin katılımı resmi yollardan Bölgeler Komitesi vasıtasıyla olabileceği gibi gayri-resmi yollardan da olmaktadır. Bölge ve yerel yönetimleri gayri-resmi yolları aramaya iten sebep, Bölgeler Komitesi’nin danışma niteliğinde sınırlı alanda olan görevleri sebebiyle karar mekanizmasına etkisinin yeterli görülmemesidir. Yani Avrupa Birliği karar mekanizmalarına katılımın resmi yollardan eksikliklerini gidermek maksadıyla bu yönetimler gayrı-resmi yollara müracaat etmişler hala da etmektedirler. Bu çalışma ile de bölge ve yerel yönetimlerin gayri-resmi katılım yollarının kapsamı ve faaliyetleri (lobicilik) açıklanmaya çalışılacaktır. Kapsamı içerisinde bölgesel ve yerel yönetimlerin gayri resmi yollardan Avrupa Birliği karar mekanizmasına katılımının hukuksal kaynakları ile örgütlenme şekilleri açıklanacaktır. Akabinde bölge ve yerel yönetimlerin lobicilik faaliyetlerinin amacı irdelenip bu faaliyetlerin etkisi açıklanmaya çalışılacaktır.Item An inquiry into performance reports of municipalities in terms of fulfilment of accountability requirement: case of Turkey(Ankara Üniversitesi, 2020-09-16) Küçükaycan, Dürdane; Siyasal Bilgiler FakültesiThis study seeks to analyze the level of accountability of the municipalities in their performance reports by use of the data and information contained in the performance auditing reports of the municipalities in Turkey. To this end, a specific method has been devised to determine the level of accountability of the audited municipalities with reference to the performance auditing reports of 2015. Based on the findings, the municipalities are ranked in terms of their performance, from the highest point to the lowest. The ranking reveals that the metropolitan cities and their district municipalities are more successful than the provincial municipalities. The study further reveals that the age of the mayor and the geographical location have a determinative effect upon the level of accountability as exhibited in the performance reports.Item Dış Ticaret Liberalizasyonunun İşsizlik Üzerindeki Etkileri(Ankara Üniversitesi, 2020-09-16) Büyükdeniz, Zeynep Çirkin; Göksel, Türkmen; Siyasal Bilgiler Fakültesiİşsizlik pek çok ekonominin ortak problemi olsa da geleneksel ticaret teorisi tam istihdam, esnek ücretler ve sektörler arası faktör mobilitesinin tam esnek olması gibi basitleştirici varsayımlara dayandığı için ekonomistler genellikle dış ticaretin işsizlik üzerindeki etkisini ihmâl eden modeller üzerinde çalışmışlardır. Küreselleşme sürecinin de etkisiyle artan dış ticaretin istihdam yaratıcı ve/veya yok edici etkisi geleneksel ticaret teorilerinin dayandığı bu varsayımlar nedeniyle irdelenememektedir. Bu çalışmada Krugman Modeli (1980) eksik istihdam ve etkin ücreti varsayımları ile yeniden modellenerek işsizlik içsel olarak hesaplanmıştır. Modelde işçinin verimliliği firmanın seçtiği ücret düzeyine, denge ücret düzeyine, gelir vergisi düzeyine, dış ticaretin yarattığı rekabet faktörünün olumsuz etkisine ve yine dış ticaretin ortaya çıkardığı pazar genişlemesinin yarattığı olumlu etkiye bağlıdır. Fakat liberalleşmenin işsizlik seviyesi üzerindeki net etkisi belirsizdir. Bu etkinin yönü rekabetin yarattığı olumsuz etkiden ve pazar genişlemesinin yarattığı olumlu etkiden hangisinin baskın olduğuna göre değişiklik gösterecektir.Item Yerel ve Genel Seçimlerde Yolsuzluğun Oy Verme Davranışına Etkileri(Ankara Üniversitesi, 2020-09-16) Doğan, Mustafa Kadir; Evrenk, Haldun; Siyasal Bilgiler FakültesiBu çalışma yolsuzluğun oy verme davranışına yerel ve genel seçimlerdeki etkilerini inceleyerek, seçmenin yolsuzluğa karşı verdiği tepkilerin bu seçimlerde nasıl farklılaştığını araştırmaktadır. Çalışmada iki temel araştırma sorusu bulunmaktadır: (i) Türkiye’de seçmenin politikacıları yolsuzluktan dolayı seçimlerde cezalandırması (politikacıların alacağı oy oranlarındaki azalma) yerel ve genel seçimlerde nasıl farklılaşmaktadır? (ii) Hâlihazırda yolsuzluğa bulaşmış mensubunu yeniden aday göstermek yerine seçimlere farklı bir adayla katılmak bir siyasi partinin oy oranını Türkiye’deki yerel ve genel seçimlerde nasıl etkilemektedir? Bu soruları seçmenden doğrudan toplanan bilgiyi kullanarak cevaplayabilmek için kısa tasvir (vignette) yöntemiyle tasarlanan bir anket, ikinci düzey İktisadi Bölge Birimleri Sınıflandırılmasına (İBBS) göre belirlenen 28 ilde, 3640 kişilik bir örneklem üzerinde uygulanmıştır. Bulunan ilk sonuç yolsuzluğun oy verme davranışına yerel seçimlerdeki etkisinin, genel seçimlere kıyasla daha az olduğunu göstermektedir. Adayın yolsuzluğa bulaşmış olmasını, seçmen yerel seçimlerde, genel seçimlere göre daha az önemsemektedir. Bir diğer sonuç, bir siyasi partinin yolsuzluk yapan seçilmiş bir mensubunun yerine bir sonraki seçimde başka bir aday göstermesinin, partinin alacağı oy oranını hem genel seçimlerde hem de yerel seçimlerde arttıracağıdır. Fakat, oy oranındaki bu artış, genel seçimlerde, yerel seçimlere göre daha yüksek olmaktadır. Sonuçların seçmenin cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, gelir seviyesi, çalışma durumu gibi demografik özelliklerine ve yaşadığı coğrafi bölgeye göre farklılık gösterip göstermediği de analiz edilmiş, bazı sonuçların farklılaştığı görülmüştür.Item Hisse Senetlerinden Oluşturulan Portföyün Riske Maruz Değerinin Hesaplanması(Ankara Üniversitesi, 2020-09-16) Bilir, Hakan; Aslan, Onur; Siyasal Bilgiler FakültesiBu çalışmanın amacı BIST-100 Endeksinden seçilen hisse senetleri oluşturulan portföyün toplam risklerinin ölçülmesi ve toplam risklerinin sistematik ve sistematik olmayan risk bileşenlerine ayrılmasıdır. Çalışmada her hangi bir menkul kıymetin beklenen getirisi ile riski arasındaki ilişkiyi göstermeye çalışan Sermaye Varlıklarını Fiyatlandırma Modeli kullanılmıştır. Model toplam risklerin sistematik ve sistematik olmayan riskler olarak ayrıştırılması açısından yatırımcılara önemli bir yol göstericidir. Çalışmada BIST-100 Endeksinde yer alan 30 adet hisse senedinden varsayımsal bir portföy oluşturulmuştur. Hem oluşturulan portföyün hem de portföyü oluşturan hisse senetlerinin riskleri ölçülmüş daha sonra ölçülen riskler bileşenlerine ayrılmıştır. Ayrıca portföyün ve portföydeki hisse senetlerinin riske maruz değerleri hesaplanmış ve riske maruz değerlerde risklerine göre bileşenlerine ayrılmıştır. Çalışma ile yatırımcıların karşılaşabilecekleri riskler ve bu risklerin bileşenleri varsayımsal bir portföy üzerinden gösterilmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak, doğru yatırım tercihlerinin yapılabilmesi için oluşturulacak portföylerdeki risk yapısı ve riskin bileşenlerinin tahminlenmesinin önemi vurgulanmıştır.Item Yunan Makedonyası’nda Ulusal ve Etnik Kimliğin İnşası(Ankara Üniversitesi, 2020-09-16) Serdar, Ayşe; Siyasal Bilgiler FakültesiBu makale, Yunan Makedonyası’ndaki Slav-Makedonlarına dönükasimilasyon ve entegrasyon mekanizmalarına odaklanarak Yunan ulusal kimliği ve etnik farklılıkarasındaki ilişkiyiincelemektedir. İnşacı ve modernist kuramlarıtemel alarak, Slav-Makedon etnik kimliğinin şekillenme sürecinde çeşitli koşulların ve Yunan ulus-devlet politikalarının belirleyici etkisini tartışır. Baskın olarak etno-kültürel bir içerikle inşa edilen Yunan ulus-devletinde,Slav-Makedonlardin ve kültür bakımından Yunanlığın içinde görüldüklerindenazınlık olarak tanınmamışve ayırt edici özellikleri nüfus değişimleri, dilsel asimilasyon ve Yunan İç Savaşı’nınçok yönlü etkileriyle baskı altına alınmıştır. Ulus-devlet politikası,dil ve din gibi kültürel farklarınetnikleşmesinin ve siyasallaşmasının önüne geçmeye çalışmış ve daha asimile edilebilir görülendil farkıyla ayrışan Slav-Makedonlar çeşitli biçimlerde etniksizleştirilerek Yunanlık evrenine eşit yurttaşlar olarak dâhil edilmişlerdir. HemYunanistan içindeki Slav-Makedon aktivizmine,hem de komşu bir Slav devletinin Kuzey Makedonyaadını kullanmasınakarşıverilen siyasi ve toplumsal tepki,Yunan vatandaşı Slav-Makedonların etnik kimliğinin inkârınınYunan ulusal kimliğin kurucu ve şekil verici ilkelerindenbirine dönüşmesiyle ilişkilidir.Item Yeni Avrasyacılık Bağlamında Güney Kafkasya’da Türkiye ve Rusya(Ankara Üniversitesi, 2020-09-16) Ancak, Okan; Siyasal Bilgiler FakültesiBu çalışmada Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan Rus orijinli Yeni Avrasyacılık düşüncesinin Rus yayılmacılığı bağlamında Güney Kafkasya bölgesi üzerindeki etkisi, bu durumun Türk dış politikası ve Türkiye’nin Güney Kafkasya bölgesine genel yaklaşımı üzerindeki yansımaları incelenmeye çalışılacaktır. Bu çerçevede Yeni Avrasyacılık düşüncesi ekseninde Rusya Federasyonu’nun ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Soğuk Savaş sonrası dönemde dış siyaset yaklaşımları Güney Kafkasya bölgesi üzerinden karşılaştırmalı bir şekilde analiz edilmeye çalışılacaktır. Çalışma sırasıyla Etnik ve Jeopolitik Özellikleriyle Kafkasya, Klasik Avrasyacılık ve Yeni Avrasyacılık, Güney Kafkasya’nın Rusya için Önemi, Rusya’nın Güney Kafkasya Politikası, Güney Kafkasya’nın Türkiye İçin Önemi, Türkiye’nin Güney Kafkasya Politikası ile Sonuç ve Değerlendirmeler şeklindeki başlıklardan oluşmaktadır. Ayrıca tarihsel süreçte Güney Kafkasya bölgesinde egemenliğini tesis etmiş iki imparatorluğun devamı niteliğindeki iki bölge ülkesi olarak Türkiye’nin ve Rusya’nın dış siyaset yaklaşımları Yeni Avrasyacılık düşüncesi çerçevesinde ele alınacaktır. Çalışmada tercih edilen teknik ise literatür taramasına dayalı tarama/değerlendirme tekniğidir.Item Uluslararası Anlaşmalarda Hukuken Bağlanma Kastının Tespiti: Kapsamlı Ortak Eylem Planı Özelinde Bir İnceleme(Ankara Üniversitesi, 2020-09-16) Akkaya, Damla; Siyasal Bilgiler FakültesiDevletler arasında yapılan uluslararası anlaşmaların sayısı her geçen gün artmaktadır. Bununla birlikte, meydana gelen tüm anlaşmaların hukuken bağlayıcı olduğunu söylemek mümkün değildir. Uluslararası hukuk açısından, bir anlaşmanın hukuken bağlayıcı olup olmadığı son derece önemli bir meseledir. Nitekim bir anlaşmayla ilgili ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların uluslararası hukuk meselesi olup olmaması anlaşmanın hukuki bağlayıcılığı ile yakından ilgilidir. Anlaşmanın hukuki bağlayıcılığı tarafların hukuken bağlanma kastı doğrultusunda tespit edilir ve söz konusu anlaşmayla ilgili çıkabilecek uyuşmazlıklara uygulanacak kuralların belirlenmesini sağlar. Herhangi bir şekilde ifade edilebilen hukuken bağlanma kastının belirlenmesinde geçerli olan kesin bir ölçüt bulunmamakla beraber bu konuda yol gösterici olan pek çok kriter bulunmaktadır. P5+1 devletleri ile İran arasında yapılmış olan Kapsamlı Ortak Eylem Planı bu kriterler çerçevesinde değerlendirildiğinde ortaya çıkan sonuç söz konusu anlaşmanın hukuken bağlayıcı bir nitelik taşımadığıdır. Bu durum Kapsamlı Ortak Eylem Planı ile ilgili uyuşmazlıkları andlaşmalar hukuku çerçevesi dışında bırakmaktadır.Item Yoksulların ve SYDV Görevlilerinin Kendi Deneyimleri Çerçevesinde Bir Utanç ve Mücadele Meselesi Olarak "Yoksulluk ve Sosyal Yardım"(Ankara Üniversitesi, 2020-09-19) Doğru, Emma Saygı; Siyasal Bilgiler FakültesiBu makalede yoksulluk yardımı alan yoksul kimseler ve yoksulluk yardımı dağıtmakla sorumlu olan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) çalışanlarının yoksulluk yardımını nasıl değerlendirdikleri, hangi kavramlar üzerinden bu olguyu anlamaya çalıştıkları ve bu iki grubun yoksulluk, yoksulluk yardımı ve yoksul kimselere ilişkin düşüncelerinin benzerlik veya farklılıkları ele alınmaktadır. Bu makaleye konu olan çalışma, 2016 yılında SYDV’ den yardım almak için başvuruda bulunmuş 40 başvuru sahibi ve 20 SYDV çalışanı ile nitel yöntem izlenerek yapılmış olan bir doktora tezi çalışmasıdır(Saygı Doğru, 2016). Çalışma sonucunda elde edilen veriler, SYDV görevlilerinin iddialarının yoksulların çalışmaya isteksiz, devlet yardımlarına bağımlı yaşamayı tercih eden bir toplumsal grup olduğu, utanç duygularını kaybetmiş oldukları ve devletin bu kimselerin her türlü ihtiyacını “yurttaşlık hakkı” kapsamında karşılamaya çalıştığı yönündedir. Diğer taraftan, yoksul başvuru sahipleri açısından yoksulluktan kurtulmanın yegane yolu çalışmaktır. Devlet yardımına başvuru yapmak bu kimseler açısından utanç vericidir ve devlet yardımları neo liberal politikaların yarattığı eşitsiz sistem ve yarattığı olumsuz koşullar çerçevesinde değerlendirildiğinde hem nitelik hem nicelik yönünden yaşanan yoksulluğun karşısında oldukça yetersizdir.