Archivum Anatolicum-Anadolu Arşivleri
Permanent URI for this community
Browse
Browsing Archivum Anatolicum-Anadolu Arşivleri by Title
Now showing 1 - 20 of 235
Results Per Page
Sort Options
Item 1963 Yılı Kültepe Kazısında Ele Geçen Altı Yeni TabletÖZ, Esma;ALBAYRAK, İrfanItem A new honorary inscription from AssosÖZHAN, TolgaItem A Roman Legionary in Central AnatoliaŞAHİN, ÇetinItem Alaca Höyük Sfenksli Kapı Aşçılar KabartmasıBALTACIOĞLU, HatçeItem ALEXANDRIA TROAS’TAN BİR DOKUMA AĞIRLIĞI(Ankara Üniversitesi, 2022) Buruldağ, Erdinç; Other; OtherTroas’ın liman kentlerinden biri olan Alexandria Troas, bölgede Hellenistik Dönem’de kurulduğu öngörülen tek yerleşim olma özelliğini taşımaktadır. Kent, MÖ 1. yüzyıl sonlarında bir Roma kolonisine dönüştürülmüş ve Roma İmparatorluk çağı boyunca en parlak dönemini yaşamıştır. Bizans Dönemi boyunca varlığını sürdüren kentte halen devam eden kazı çalışmaları ile Alexandria Troas’ın forum ve agora bölümleri gün ışığına çıkarılırken, araştırmalar sırasında bu üç dönemin yani Hellenistik, Roma ve Bizans Dönemlerinden izlere rastlanmaktadır. Bu geniş zaman aralığına tarihlendirilebilen arkeolojik bulguların yanında, ait olduğu dönem hususuna kuşku ile yaklaşılan eserler de mevcut olup, bunların başında, dokuma ağırlıkları gelmektedir. Bu sebepten ötürü, mevcut çalışmanın konusunu, kentin forum ve agorası arasındaki bir noktada bulunan KP Doğu 3 açmasında saptanmış olan bir dokuma ağırlığı oluşturmaktadır. Form ve ağırlığı bakımından değerlendirildiğinde eserin tarihlendirilmesi oldukça güç olsa da tepe noktasında bulunan harflerin oluşturuluş biçimleri, alandaki diğer buluntu grubu ile paralellik göstererek, söz konusu dokuma ağırlığının Roma Devrine ait olduğuna işaret etmektedir.Item Amarna Mektupları’na Göre Doğu Akdeniz Ticaretinde Alašia-Mısır İlişkileri(Ankara Üniversitesi, 2021-06-30) Yılmaz, Cemal; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiMÖ 14. yy’da yaşanan Amarna Çağı, en kısa ifadeyle diplomasi dönemi olarak ifade edilebilir. Yeni Krallık Dönemi Mısır firavunları, onların eşleri ve bazı devlet adamları ile Yakındoğu coğrafyasındaki irili ufaklı çok sayıda devletin üst düzey yetkilileri arasında yapılan yazışmalar önemli bir arşivin oluşmasını sağlamıştır. 1887 yılında Orta Mısır’daki El-Amarna bölgesinden gün yüzüne çıkarılan bu arşiv 382 adet çivi yazılı tableti ihtiva etmektedir. Literatürde “Amarna Tabletleri” olarak adlandırılmış olan bu belgelerin büyük çoğunluğunu mektuplar teşkil etmektedir. Bu mektupların çoğu Mısır'ın vasalları (şehir devletleri) tarafından yazılmış, 45'i ise büyük devletlerden gelmiştir. Alašia Krallığı’ndan Mısır’a gönderilen mektupların sayısı ise sekizdir. Amarna Arşivi’nin ortaya çıkarıldığı dönemde lokalizasyonu henüz bilinmeyen Alašia memleketinin bugün Kıbrıs adasında olduğu bu tabletler üzerinde yapılan toprak analizleri sonucunda tespit edilebilmiştir. Alašia memleketinin Mısır’la ilişkileri ise çok erken dönemlere kadar gitmektedir. Bu ilişkiler daha çok ekonomik alanda gelişmiş olup uluslararası ilişkilerin ivme kazandığı Geç Tunç Çağı’nda daha yoğun bir hal almıştır. Bunun detayları ise Amarna Arşivi’nden çıkarılan Alašia mektuplarında net bir biçimde görülmektedir. Bu mektuplar zikrolunan dönemde Alašia krallarının Mısır firavunlarıyla ilişkilerini gösterdiği gibi adanın Tunç Çağı toplumları arasında çok önemli bir yer edindiğine dair de fikir vermektedir. Kaynaklardan Alašia’nın zengin bakır rezervlerine sahip olduğu, bu sayede Akdeniz dünyasının ticari canlılığına önemli bir katkı sağladığı, elde ettiği ekonomik gönenç sayesinde ise devrin büyük güçler topluluğunun arasında yerini aldığı anlaşılmaktadır. Çalışmamıza konu olan mektuplarda birkaç husus dikkatimizi çekmiştir: Alašia kralının Mısır firavununa “kardeşim” şeklinde hitap etmesi, mektupların hiçbirinde gönderen kişinin adının yazılmaması, Mısır’a muazzam miktarlarda bakır sevkiyatının yapılması ve son olarak da Doğu Akdeniz’in Amarna yazışmalarının yapıldığı zaman zarfında da çok hareketli bir bölge olduğudur.Item Amıcıtıa Romana: Cıcero’nun Laelıus de Amıcıtıa’sında Beliren Romalı Dostluk Anlayışı(Ankara Üniversitesi, 2021-07-30) Üstünel, Ceyda; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiCicero dostu Atticus’a ithaf ettiği Laelius De Amicitia, yani Dostluk Üzerine adlı yapıtında dostluk kavramını hem felsefi açıdan hem de siyasal ve bireysel ilişkiler bağlamında ele alır. Bizlere çok katmanlı bir metin sunan Cicero için dostluk, her ne kadar hayatın her alanında pratik edilse de, en kıymetli olanı devletin esenliği göz önüne alınarak kurulan dostluktur. Bunun yanı sıra Cicero, Yunan öğretisinde işlenen dostluğu farklı açılardan da ele alarak kavramın anlam evrenini genişletir. Onun bozulabilir doğası üzerinde durup bizlere ne yapmamız gerektiği konusunda verdiği tavsiyelerle de Yunan filozoflarının çizgisinin dışına çıkar. Makalemizde bu çok katmanlı metni daha iyi kavrayabilmemiz için kavramı beş ana başlık altında inceleyeceğiz. Bu başlıklar altında kavramın Cicero tarafından nasıl ele alındığını, Yunan öncellerinden hangi noktalarda ayrıldığını, hangi unsurları ekleyerek kavramın anlam evrenini genişlettiğini ve siyasal dostluğu nasıl ön plana çıkardığını ele alacağız.Item An Aramaic Docket on Clay from Kahramanmaraş(Ankara Üniversitesi, 2019-08-02) Fales, Mario; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiWithin the small corpus of texts of Neo-Assyrian date from Kahramanmaraş, there is a clay tablet in Aramaic alphabetic script, bearing the inventory number 36-25-07. I have examined the text in detail through a set of color photographs, which were kindly provided to me. Unfortunately, as will be said in detail below, the piece presents some abrasions on its written surface, and the script tends moreover to “snake” somewhat around the corners and folds of the clay; these two factors (which partially deceive even good photographic reproductions) have thus influenced negatively both the time required to establish an acceptable reading of the signs, and the overall interpretation of the inscription. An autoptic, i.e. direct, the examination of the tablet might yield some further results; but for the time being, the present – still rather tentative – version may be offered.Item An Example of Unneeded Legıtımızatıon Tradıtıon ın Ancıent Medıterranean Regıon: Expose to Water(Ankara Üniversitesi, 2021-06-30) Turgut, Murat; Dilek, Yeşim; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiMany ancient civilizations glorified their kings, divine beings and heroes. In order to make them unreachable, ancient societies first of all separated the lives of these personas into two parts and created a turning point for them, and especially the first part of their lives was detailed with extraordinary events to make them the main theme of some mythological stories. The plot of these stories generally was related to the theme of the abandonment of a new-born or sometimes an adult to water in any object like basket, crate or closed box, and eventually his reaching to a vital position for society. The generally accepted view in the literature is that rulers, especially those who were not legitimately entitled, manipulated such mythological stories to legitimize their dominance in the public eye. Moreover, as far as it is concerned that divine characters and some heroes were legitimized in this way. Contrary to the generally accepted judgment, it is confirmed that the majority of the abandoned children had already had opportunities to come to the fore. The mounted arguments of this study have mostly been based on the antique sources, and it is aimed to reveal the fact that the individuals who were left on water in arks had already been prospective legitimate people on the domains of administration or religion.Item Anadolu Medeniyetleri Müzesine Satın Alma Yoluyla Kazandırılmış Altı Eski Asurca Belge(Ankara Üniversitesi, 2020-12-25) Erol, Hakan; Delioğlu, Selda; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiAnkara Anadolu Medeniyetleri Müzesi, 1951 yılında, altı adet Eski Asurca belge satın almıştır. Müze envanter kayıtlarına göre belgeleri Müzeye satan şahıs bunların, o dönemde Anadolu’daki Eski Asurca belge veren bir sit alanı olduğu bilinen Alişar höyüğünde bulunduğunu iddia etmiştir. Ancak belgeler incelendiğinde, bunların büyük olasılıkla Kültepe’de 1950 yılı kazılarında ortaya çıkarılmış Buzutaya arşivine ait oldukları anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, bu altı belgenin 1950 yılı Kültepe kazılarında, Kaniš’in aşağı şehrinde (kārum alanı) bulunduğunu, ancak bir şekilde kazı envanter defterine kaydedilmeden sit alanından çıkartıldığını ve bir yıl sonra Anadolu Medeniyetleri Müzesine satıldığını düşünmekteyiz. Kültepe’nin II. Tabakasına tarihlendirdiğimiz bu küçük belge grubu iki mektup, iki şahitsiz kayıt, bir senet ve bir memorandumdan oluşmaktadır. Belgelerin tamamı Asurlu tüccarların ticari işleri ile ilgilidir.Item Anadolu'da Borsa ve Enflasyonun İlk ŞekilleriSEVER, HüseyinItem Anadolulu Tüccar Nini’ye ait tabletlerÇAYIR, MuratItem ANTİK KAYNAKLARDA İSKELET KIRIK VE ÇIKIKLARININ TEDAVİ YAKLAŞIMI(Ankara Üniversitesi, 2021) Mutlu, Gülseren; Other; OtherÖzet İnsanoğlunun hayatını devam ettirebilmek için yaptığı ilk buluşlar, aynı zamanda ilk bilimsel çalışmaların kökenini oluşturmaktadır. Antikçağ Yunan ve Romalı doktorların, kırık ve çıkığa bağlı deformitelerin azaltılması için birçok ilginç düzenek oluşturmaları ve oluşan travmaları yerinde sabitlemek için atel, bandaj ve ped uygulamaları bugüne değin korunmuş olan klasik tıp uygulamalarındaki başarıya öncülük etmiştir. Antikçağda dar ve kısıtlı imkanlarla daha çok, hastanın takibi ve ilaçla tedavi esasına dayanan konservatif tedavi yaklaşımı tercih edilmiştir. Açık ve kapalı kırık vakaların tedavisi için hazırlanan ilaçlar, farmasötik alandaki uygulamaları yansıtması bakımından ayrıca önemlidir. Antikçağ kırık ve çıkıkları hakkında en ayrıntılı bilgiyi ise Hippokrates, Celsus ve Galenos aktarmıştır. Hippokrates’in eserinde aktarılan kırık kemiklerin doğru yerine oturtulamadığı ya da dışarıya çıktığı durumlarda kemiğin kesilip çıkartılması (rezeksiyon) işlemi, antikçağ kırık tedavisinde cerrahi tedavi yaklaşımına örnek oluşturmaktadır. Bugün modern tıbbın gelişimi ile iskelet sistemi kırık ve çıkıklarının tedavisi cerrahi yöntemlerle çok daha ileri seviyelere taşınmış olmasına rağmen, bazı durumlarda konservatif tedavi yaklaşımı halen işlevsel olarak kullanılmaya devam etmektedir. Çalışmamız esas olarak Anadolu toplumundan verilen örneklerle antikçağ kırık ve çıkıkların iyileştirilmesinde kullanılan yaklaşım ve yöntemlerin, bugün halen kullanılmakta olan konservatif tedavi yöntemlerinin kökenine işaret etmesine vurgu yapmayı amaçlamaktadır. Tıp tarihinin modern tıbba hizmet edebileceği fikrinden yola çıkılarak makalede, tıp sanatının temelini oluşturan birtakım uygulamalarda olumlu ya da olumsuz fikir vermesi bakımından antik tarih bilimine yönelme en önemli noktadır. Bu amaçla çalışma, antik yazarların aktardıkları bilgiler çerçevesinde ve onları destekleyen Arkeometri Sonuçları ve Arkeolojik Raporlar ile modern tıp uygulamalarının karşılaştırmalı değerlendirmesinden oluşmaktadır.Item Antik Mısır’da Kadınların Dinî Görevleri ve Unvanları(Ankara Üniversitesi, 2020-09) Sipahioğlu, Mukadder; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiAntik Mısır’da kişinin üstlendiği görevler cinsiyete, içerisinde bulunduğu sosyal tabakaya ve dönemden döneme değişiklik göstermiştir. Kadına yaklaşımı konusunda dönemin diğer medeniyetlerinden farklı bir tutum içerisinde olan Antik Mısır’da kadınlar hem seküler hem de dinî alanda çalışma imkânına sahip olmuştur. Mısır’da öldükten sonraki hayat da dâhil olmak üzere dinin hayatın her alanında başat rol oynamasından dolayı kadınlara bu alanda biçilen rol ehemmiyet arz etmektedir. Bu makalede Eski Krallık (MÖ. 2543-2120), Orta Krallık (MÖ. 1980-1760), Yeni Krallık (MÖ. 1539-1077) ve Geç Dönem (MÖ. 723-332) özelinde yapılan bir incelemeyle kadınların bu alanda üstlendikleri belli başlı görevlerden ve bu doğrultuda aldıkları unvanlardan bahsedilecektir.