Cilt:75 Sayı:02 (2020)
Permanent URI for this collection
Browse
Recent Submissions
Item Yapay Zeka Bağlamında Dijital Dönüşüm Ofisi(Ankara Üniversitesi, 2020-05-27) Tamer, Halil Yasin; Övgün, Barış; Siyasal Bilgiler FakültesiDevlet, ekonomik ve toplumsal gereksinimlere göre konum ve işlev değiştirmektedir. Bu konum ve işlev kimi zaman müdahaleci bir nitelik arz ederken kimi zaman da oyunun kurallarını belirleme ya da düzenleme şeklinde kendini göstermektedir. 1980’li yıllarda başlayan yeni sağ politikalar çerçevesinde devletin konumu ve rolü ciddi bir şekilde sorgulanmaya başlanmış ve yaşanan krizleri aşabilmek için devletin yeni bir kalkınma anlayışı çerçevesinde örgütlenmesi ve çalışması gerektiği iddia edilmiştir. Bu düşünceye göre devlet, artık doğrudan yapan değil; aktörleri yapabilir kılan ve bütün aktörleri kalkınma çabasında aynı amaç doğrultusunda bir araya getiren bir anlayışa sahip olmalıdır. Çünkü günümüz teknoloji ve dijitalleşme çağıdır ve bu dönem bütün aktörlerin ortaklığını gerektirmektedir. İşte bu çalışma kamu yönetimi alan yazınında yavaş yavaş ilgi duyulmaya başlanan dijitalleşme ve onun temel bir unsuru olan yapay zeka konusuna eğilmektedir. Çalışmanın temel tezi, yapay zeka tartışmalarının ve çalışmalarının devletin yeni konumu ve işlevi ile doğrudan ilgisi olduğu ve yapay zeka uygulamalarının yeni kalkınma anlayışında önemli bir yer teşkil ettiğidir. Bu değişim Türk kamu yönetiminin örgütlenmesinde ve işleyişinde de kendisini göstermektedir. 2017 yılında benimsenen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde en önemli konulardan biri olarak dijitalleşme ve yapay zeka görüldüğünden Dijital Dönüşüm Ofisi adı altında doğrudan cumhurbaşkanına bağlı bir birim kurulmuştur. Bu yeni yapının görev ve yetkilerinin küresel çaptaki gelişmelere uygun bir şekilde izlenmesi yapay zekanın devletin geleceğini nasıl şekillendireceğini göstermesi bakımından oldukça dikkat çekicidir.Item Türkiye’de İllerin Mutluluğu(Ankara Üniversitesi, 2020-05-27) Güneş, Bayram; Taş, İsmail; Acar, Sedat; Siyasal Bilgiler FakültesiBu çalışma, Türkiye’de bireylerin mutluluğuna etki eden faktörleri tespit etmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla, mümkün olduğu ölçüde geniş tutulan bir model oluşturulmuş ve bu model hem Türkiye genelinde hem de iller düzeyinde sınanmıştır. Modelde yerli literatürde içerilmeyen cinsiyete ve gelire bağlı toplumsal baskı, borçluluk, devlet hizmetlerinden memnuniyet, bireyin yakın çevresiyle ilişkilerinden duyduğu memnuniyet gibi değişkenlerin kullanılmış olması ve söz konusu modelin 81 il bazında yinelenmiş olması çalışmanın temel katkılarıdır. Çalışmamızda sıralı lojistik regresyon modeli kullanılmıştır. Model sonuçlarına göre, Türkiye’de bireylerin genel olarak benzer faktörlerden mutlu ya da mutsuz olduklarını söylemek mümkündür. Evliliğinden, işinden, sağlığından, gelirinden, sosyal hayatındanve kamusal hizmetlerden memnun olan, üniversite mezunu, yakın sosyal çevresi ile olumlu ilişkiler kuran, iyimser ve kadın bireylerin daha mutlu oldukları görülmektedir. Buna karşın evliliklerinden memnun olmayan, işsiz, borçlu, suça maruz kalan, cinsiyetinden ve gelirinden dolayı üzerinde baskı hisseden bireylerin daha mutsuz oldukları tespit edilmiştir. Modelin illere uygulanması bir takım ek bilgiler sunmaktadır. Bu sayede, değişkenlerin istatistiki olarak anlamlı ya da anlamsız oldukları illerin dağılımlarını, bazı durumlarda yığılmalarını izlemek mümkün olabilmektedir. Diğer taraftan, Türkiye geneli analizde bulunan örneğin pozitif bir ilişkinin il düzeyinde negatif olabildiği (ya da tersi) gözlenebilmektedir. Bu durum, analizlerin il düzeyine de genişletilmesi gerekliliğine işaret etmektedir.Item Kapitalist Ataerkil İlişkiler ve Kentsel Mekanda Kadınların Gündelik Hayatının Coğrafyası: Tokat Örneği(Ankara Üniversitesi, 2020-05-27) Kocatürk, Gündüz Aksu; Şengül, Mihriban; Siyasal Bilgiler FakültesiBu çalışma, toplumsal mekândaki konumları açısından farklı sınıfsal ve kültürel konumlara sahip kadınların gündelik hayat pratikleri dahilinde kapitalist ataerkil sistem ile inşa edilen kentsel mekânla nasıl bir ilişki geliştirdiğini, bu ilişki biçimlerini etkileyen hatta sınırlayan değişkenlerin neler olduğunu toplumsal yapı ile mekânsal yapıya yayılmış iktidar ilişkileri çerçevesinde belirleme amacı taşımaktadır. Öncelikle gündelik hayat ve toplumsal mekân arasındaki ilişkiye dair teorisinden hareketle Lefebvre'in kuramından faydalanılmıştır. Ardından gündelik hayat ve toplumsal mekân arasındaki karşılıklı ilişkide rol oynayan iktidar ilişkilerini belirleyebilmek adına iktidar ilişkilerinin herkesi içine alan bir makineler bütünü olduğunu belirten Foucault'dan faydalanılmıştır. Bu çerçeveden hareketle, alan araştırmasına dayalı olarak Tokat kentinde farklı sınıfsal ve kültürel yapılara sahip iki semt olan Sulusokak ve Karşıyaka örnekleri üzerinden kadınların kentsel mekân ile ilişkisi belirlenmeye çalışılmış; bu ilişki ise kadınların gündelik hayatı temelinde haritalandırılarak nesnel bir şekilde açıklanmıştır.Item Emtia Finansallaşmasına Borsa İstanbul ve Petrol Bağıntısı Açısından Bir Bakış(Ankara Üniversitesi, 2020-05-27) Akkaya, Beyza Mine Ordu; Siyasal Bilgiler FakültesiKurumsal finansal yatırımcıların 2000’li yılların başı ile birlikte emtia piyasalarına yoğun biçimde yatırım yapması yeni bir olguyu doğurmuş ve bu olgu emtianın finansallaşması olarak adlandırılmıştır. Finansallaşma hipotezini savunanlar, aynı anda birçok piyasaya yatırım yapan kurumsal yatırımcıların, piyasalar arasındaki bağıntıyı kuvvetlendirdiğini iddia ederler. Öte yandan; bir diğer grup ise artan bağıntının konjonktürel olduğunu ve 2008 krizinden sonra küresel ekonomideki yavaşlık olduğunu ifade eder. Bu çalışmada Borsa İstanbul’a (BIST) gelen haftalık yabancı yatırım portföy yatırım tutarı kullanılarak, finansallaşma olgusu BIST ve petrol fiyatları özelinde incelenmiştir. Öncelikle, BIST100 endeksi ve WTI Cushing petrol fiyatları arasındaki asimetrik zamana bağlı koşullu korelasyon hesaplanmış, sonra bu korelasyonun yabancı portföy yatırımı ile mi yoksa konjonktürel olarak mı arttığı kantil regresyon kullanarak incelenmiştir. Sonuçlar, finansallaşmayı desteklememekle birlikte; aksine artan bağıntının konjonktürel olduğunu göstermektedir.Item Eleştirel Yönetim Çalışmaları Fildişi Kulesinden Nasıl Çıkabilir? Eleştirel Edimsellik ve Topluluk Ekonomileri(Ankara Üniversitesi, 2020-05-27) Aslan, Alper; Siyasal Bilgiler FakültesiSon yıllarda eleştirel yönetim çalışmaları kendi akademik fildişi kulesinden çıkararak gündelik yaşamda etkili olmak istemektedir. Bunun nasıl olacağı “eleştirel edimsellik” kavramıyla tartışılmaktadır. Eleştirel edimsellik soyut ve büyük çaplı özgürleşmelerin peşinden koşulmasına karşıdır; o kurumsal iktidar ilişkilerindeki küçük kazanımları arar. Ancak küçük kazanımlar kapitalist kimlikler ve pratikleri korur; böylece eleştirel edimsellik ana-akım yönetim ve örgüt çalışmalarına benzer. Bu yüzden, birçok araştırmacı eleştirel edimselliğin siyasal amaçlarını eleştirir. Ayrıca, eleştirel edimsellik ürettiği eleştirinin etkili olabilmesi yolunda gerçekçi ve yeterli maddesel koşulları ele almamaktadır; genellikle, yöneticilerin ana-akım söylemlerini değiştirmeye odaklanır. Bu araştırma, eleştirel edimselliğin topluluk ekonomilerinden yararlanması gerektiğini belirtmiştir. Topluluk ekonomileri, kapitalizmin gücünü vurgulayan sermaye merkezciliğe karşıdır; etik-siyasi etkileşimlerle gayri-kapitalist özneler ve örgütlenmeler oluşturmaya dayanır. Bu bağlamda, topluluk ekonomileri siyasal ve maddesel olarak eleştirel edimselliğe yol gösterebilecektir.Item Türkiye Sanayisinin Küresel Değer Zincirine Entegrasyonu(Ankara Üniversitesi, 2020-05-27) Erkök, Banu; Siyasal Bilgiler Fakültesi1980 sonrası küreselleşme süreciyle birlikte Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde, ithal ikameci sanayileşme modeli terk edilerek, ihracata dayalı sanayileşme modeli uygulanmaya başlanmıştır. Böylelikle Türkiye’nin küresel değer zincirine entegre olması ve küresel değer zincirleri içerisindeki payının artırılması hedeflenmiştir. Diğer yandan çeşitli sektörlerde birçok yabancı sermayeli şirket, üretim süreçlerini emeğin görece ucuz olduğu Türkiye’ye kaydırma yoluna gitmiştir. Bu durum Türkiye’de yerleşik üretici şirketler vasıtasıyla Türkiye’nin küresel değer zincirlerinden hedeflenen oranlarda pay alıp almadığı sorusunu da beraberinde getirmektedir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) tarafından BRICS, yeni sanayileşen ülkeler ve OECD ülkelerine ilişkin 1995, 2000, 2005, 2008 ve 2009 yıllarına yönelik girdi çıktı tabloları hesaplanarak oluşturulmuş olan “TIVA veri seti” ile ülkelerin ihracatında iç ve dış katma değerin katkısı araştırılmıştır. Bu çalışmada, OECD ve DTÖ tarafından oluşturulmuş olan söz konusu TIVA (Trade in Value Added) veri seti ile Türkiye’nin küresel değer zincirleri içindeki konumu ve ihracat içerisindeki yabancı ve yerli katma değer payı tartışılmaktadır.Item Maliye Teorisinde Klasikten Neoklasiğe Geçiş: Yönetimsellik Perspektifinden Bir Analiz(Ankara Üniversitesi, 2020-05-27) Gürkan, Ceyhun; Siyasal Bilgiler FakültesiBu çalışma Michel Foucault’nun yönetimsellik analizine başvurarak, 18. yüzyıl klasik politik iktisadın ve Ricardo sonrası iktisatta gelişim gösteren neoklasik aklın maliye teorisini liberalizmin dönüşümü bağlamında ele almaktadır. Genel yaklaşım klasik ve neoklasik ayrımını 19. yüzyılın son çeyreğine yerleştirirken, Keynes’in Ricardo sonrası iktisadı ‘klasik’ olarak niteleyip kendi teorisini ayrıştırması maliye teorisinde klasik-neoklasik ayrımının muğlaklaşmasına neden olmaktadır. Keynes’in tanımladığı bu ayrımın anlamının belirginleştirilmesi liberalizmin yönetim mantığı, etik felsefesi ve siyaseti üzerinden sağlanabilir. 18. yüzyıldan itibaren dönüşen liberal yönetimsel aklın ve sorunsallarının en somut hali kamu maliyesi üzerinden gözlemlendiğinden ötürü maliye teorisinin klasikten neoklasiğe, oradan Keynes’e ve devamında neoliberalizme geçişinin bu analiz ışığında değerlendirilmesi mümkündür. Foucault’nun yönetimsellik tarihi ve analitiği kamu maliyesinin tarihini ve teorisini farklı bir perspektifle ele alabileceğimiz bir çerçeve, yöntem ve araçlar seti sunmaktadır.Item Avrupa Birliği ve Krizler: Tarihi ve Güncel Krizler Üzerine Bir Değerlendirme(Ankara Üniversitesi, 2020-05-27) Erdoğan, Seven; Siyasal Bilgiler Fakültesi1950’li yılların sonunda Avrupa Topluluğu’nun kurulmasıyla Batı Avrupa’da ortaya çıkan bütünleşme hareketi, zaman içinde gelişerek Avrupa Birliği’ne dönüşmüştür Avrupa Birliği altmış yılı aşan bütünleşme tarihinde çok sayıda krizle mücadele etmek zorunda kalmıştır. Krizler Avrupa bütünleşmesinin gelişim sürecini derinden etkilemiştir. Ancak günümüzde altmış yılı geride bırakan bir bütünleşme örneği olan Avrupa Birliği’nde bile krizlerle mücadele etmek halen oldukça büyük bir meydan okumadır. Avrupa Birliği hakkında son dönemde yapılan akademik çalışmaların yoğunlaştığı konulardan biri de Birliğin 2000’li yıllar sonrasında birbiri ardına ya da eş zamanlı olarak yaşadığı krizler olmuştur. İngiltere’nin üyelikten ayrılma kararı, mülteci krizi ve Avro krizi gibi son dönemde yaşanan ve kesin bir şekilde çözülemeyen krizler halen Avrupa Birliği gündemini çokça meşgul etmektedir. Bu çalışmanın amacı Avrupa bütünleşmesi açısından meydan okuma niteliğindeki krizlerin, bütünleşme üzerindeki etkilerini tarihsel ve güncel krizleri birlikte dikkate alarak ele almaktır. Bu kapsamda 1960’lı yıllarda yaşanan ilk krizlerinden başlanarak bütünleşme tarihinde yaşanan krizler kronolojik olarak ele alınarak krizler sonrasında Topluluk ya da Birlik sisteminde meydana gelen değişimler üzerinde durulmuştur. Çalışmanın sonunda Avrupa Birliği tarihinde geçmiş dönemlerde yaşanan krizler ve sonuçlarından hareketle mevcut krizlerin de bütünleşme üzerinde ortaya çıkarabileceği olası değişimler hakkında çıkarımda bulunulmaya çalışılmıştır.Item Temel Hak ve Hürriyetlerin Kullanılmasının Durdurulması ve Sınırlanması Arasında: Kanunlaşan OHAL KHK’larının Yargısal Denetimi(Ankara Üniversitesi, 2020-05-21) Barın, Taylan; Siyasal Bilgiler Fakültesi1982 Anayasasının 148. maddesinin birinci fıkrası, Olağanüstü Hallerde (OHAL) çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerinin (KHK) şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde dava açılamayacağını düzenlemektedir. Bu hükme rağmen Anayasa Mahkemesi, 1991 yılından itibaren OHAL KHK’larının Anayasaya uygunluğunun yargısal denetimini yapmıştır. 15 Temmuz 2016 sonrası ilan edilen OHAL süresince çıkarılan OHAL KHK’larının iptali istemiyle açılan davalarda ise Mahkeme, içtihadını değiştirerek, açılan iptal davalarını yetkisizlik nedeniyle esasa girmeksizin reddetmiştir. Anayasallık denetimi yapılamayan OHAL KHK’larının tamamı Türkiye Büyük Millet Meclisince (TBMM) kanunlaşmak suretiyle onaylanmış ve bunların iptali talebiyle tekrar dava açılmıştır. Bu makalede Anayasa Mahkemesi içtihadında henüz örneği olmayan bu denetimin nasıl yapılabileceği araştırılmaktadır.Item İdari Gözetim Altına Alınan Yabancıların Elektronik ve İletişim Cihazlarının İncelenmesine İlişkin Hükmün Değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi, 2020-05-27) Teksoy, Barış; Siyasal Bilgiler Fakültesi7196 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler kapsamında, YUKK’un 57. maddesine yeni bir fıkra eklenmiş, bu fıkra ile idarî gözetim altına alınan yabancıların elektronik ve iletişim cihazlarının incelenmesi düzenlenmiştir. Türk yabancılar hukukunda ilk defa düzenlenen bir yöntem olan cihaz incelemesi, yabancının vatandaşlığının (uyrukluğunun) tespit edilmesi amacıyla yapılacaktır. Hükmün uygulanma alanı içerisinde kalan kişiler, yalnızca sınır dışı edilmek üzere idarî gözetim altına alınan yabancılardır. Hükmün öngördüğü yöntem ile incelenebilecek eşya da “elektronik ve iletişim cihazı” olarak tanımlanmıştır. Hüküm, yöntemin uygulanması kararını vermeye yetkili mercii belirlememiş, diğer yandan bu yöntemin icrasının nasıl ve hangi görevlilerce gerçekleştirileceğini de düzenlememiştir. Bu hususların, öncelikle mevzuattaki diğer hükümlerden yararlanılarak tespit edilmesi ayrıca idarenin düzenleyici işlemleri ile de düzenlenmesi gerekmektedir. İlgili mevzuatın kullanılması ya da idarenin düzenleyici işlemleri ile çözülemeyecek olduğunu düşündüğümüz önemli sorun, Anayasanın 13. ve 20. maddelerinin yeterince dikkate alınmaması ve bunlara aykırı sonuçların ortaya çıkarılmasıdır.Item Uluslararasılaşan Kurban Dernekleri ve Bellek Hareketi: İspanya’da Sivil Toplumun Dönüşümü(Ankara Üniversitesi, 2020-05-27) Sütcüoğlu, Bilgen; Akarçay, Ebru İlter; Siyasal Bilgiler FakültesiGünümüzde, çatışma ve otoriter dönemleri izleyen yıllarda geçmişle yüzleşme politikalarının yaygınlaştığı görülmektedir. Genellikle geçiş dönemi adaleti literatüründe göz ardı edilen bir boyut olmasına rağmen, kurbanların bu süreçlerdeki merkezi rolü giderek daha fazla mercek altına alınmaya başlandı. Kurban odaklı bir yaklaşımın gerekliliğini gözler önüne seren başlıca örneklerden biri, İspanya’nın tecrübesinde saklıdır. İspanya’da, uzlaşma uğruna, iç savaş ve diktatörlük dönemlerini unutma siyasetinin ardından kurban dernekleri tabandan gelen bir geçmişle yüzleşme talebini ülke gündemi hatta uluslararası platformlara taşımaktalar. Bu makalede, mekân, tema, dönem ve ideoloji temelli farklılık ve ihtilaflarına rağmen, derneklerin çoğulcu bir ortam inşa ettikleri savunulmaktadır. Sivil toplumun çehresini dönüştürür ve sosyal sermaye unsuru rolünü üstlenirler. Bu çalışma, bellek alanındaki kamu kurum ve politikaları yerine, toplumsal olana odaklanır. Sosyal uzlaşma arayışı, kuşak değişiminin yarattığı etki, kurban tanımının giderek kapsayıcı hal alması, belleğin özelleştirilmesi, kurbanlar arası eşitsizlikler gibi olgular ülkedeki dönüşümün en temel taşıyıcıları olarak irdelenmektedirler. İspanya’da cezasızlık kültürünün devam ettiği inancına rağmen, toplumsal dönüşümün öncülerinden siyasallaşan ve uluslararasılaşan kurban derneklerinin belleği yeniden şekillendirmelerine tanıklık edilmektedir.Item İktidarın Dinsellik Temsili: Dinsel İktidar Kurumu Olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Alevilik Temsili(Ankara Üniversitesi, 2020-05-27) Coşkuner, Murat; Aslan, Seçil; Siyasal Bilgiler FakültesiTemsil kavramı, toplum içerisindeki siyasal bir bölünmeyi ifade eden yöneten ve yönetilenler arasındaki mesafenin bir sonucu olarak görülmektedir. Bu kavramı dinsel alan içerisindeki siyasal süreçlerin bir ürünü olarak ele alacak olan çalışma, bu alanda yöneten konumunda bulunanların dini nasıl tanımlayıp, hangi süreçlerin ürünü olarak ortaya çıkardıklarını ve bu vesileyle onu nasıl temsil ettiklerini tartışmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda Diyanet İşleri Başkanlığı’nı (Diyanet) Türkiye’de kurumsallaşmış dinsel iktidar organı olarak tanımlayan çalışma kapsamında onun Aleviliği nasıl temsil ettiğinden bahsedilecektir. Bundan dolayı, bu Alevilik temsilinin Diyanet ve günümüz Alevi otoriteleri ile arasında ortaya çıkardığı gerilimin siyasal yansımaları ele alınmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu temsilini kendini net bir şekilde gösterdiği Diyanet Aylık Dergi’nin 1992 Ocak-Şubat sayıları ile dönemin Alevi otoritelerinin bu dergiye cevaben kaleme aldıkları çalışmalara odaklanılmaktadır. İlgili dergiyi ve Alevi otoritelerin kitap, makale ve röportajlarının metin analizini gerçekleştiren çalışma; deformasyondan, manipülasyona kadar pek çok sürecin kurumsal iktidar ve Alevi otoriteler arasındaki bu siyasal mücadeleye damgasını vurduğunu göstermeyi denemektedir.Item Osmanlı Devleti ve İran’da Ulemanın Meşrutiyet Algısı(Ankara Üniversitesi, 2020-05-27) Atuk, Volkan; Siyasal Bilgiler FakültesiOsmanlı Devleti ve İran farklı dini, toplumsal ve siyasal yapılara sahip iki devlet olmasına rağmen, 19.yüzyılda batı tipi siyasal sistem değişikliği taleplerinin baskısı altında benzer politik süreçler yaşamıştır. Modernleşme yanlısı grupların öncülüğündebaşlayan, anayasalı meşruti bir düzen kurulması yönündeki talepler, geleneksel doğu toplumlarının önderi olan ulemanın da katılımı ile siyasi düzen değişikliklerine neden olmuştur. Kendi özgünlükleri içinde sosyal ve ekonomik değişimlerini yaşayan Osmanlı Devleti ve İran’da, toplumsal ve siyasal alandaki temel bazı benzerlik ve farklılıkları eş zamanlı olarak ele almak, karşılaştırmalı bir bakış açısı ile ulemanın iki ülkede ki meşrutiyet taleplerine karşı olan bakış açılarını ve sonrasındaki siyasal konum alışlarını ortaya koymak çalışmanın temel amacıdır.Item Arafta Bir Girişimci: Ahmet Midhat Efendi(Ankara Üniversitesi, 2020-05-27) Ayyıldız, Yahya; Albayrak, Gökçen Coşkun; Siyasal Bilgiler FakültesiBu makalenin amacı, Ahmet Midhat Efendi’nin ne tür bir girişimci profili sergilediğini ortaya koymaktır. Bunun için Ahmet Midhat Efendi’nin girişimcilikle ilgili düşüncelerinin, romanlarındaki girişimci karakterlerin ve bizzat gerçekleştirdiği iktisadi girişimlerin değerlendirmesi yapılmıştır. Ahmet Midhat Efendi’nin girişimciliğinin anlaşılabilmesi için kişisel niteliklerinin yanı sıra içinde yer aldığı Osmanlı iktisadi yapısı ve bu yapının 19. yy’daki dönüşümü de göz önünde bulundurulmuştur. Çalışma sonucunda Ahmet Midhat Efendi’nin hem geleneksel hem de kapitalist girişimci tipolojisine uymadığı, her iki tipolojiyle de temel niteliklerde ayrıştığı ortaya konulmuştur. Bu sebeple Ahmet Midhat Efendi’nin temsil ettiği girişimci tipinin “çevre girişimcisi” olarak tanımlanması tartışılmıştır. Ahmet Midhat Efendi’nin bu arafta tutumunun, pasif bir biçimde de olsa, farklı bir arayışın zımni bir ifadesi olarak okunabileceği üzerinde durulmuştur.Item Üç Devirde Bir Muhalif: Halide Edip Adıvar'ın Perspektifinden Türkiye'de Siyasi İktidar(lar) ve Demokrasi Sorunu(Ankara Üniversitesi, 2020-05-27) Tarhan, Belgin; Siyasal Bilgiler FakültesiHalide Edip Adıvar, yakın tarihin üç devrine tanıklık eder. 1908 Devrimi ile İttihat ve Terakki Partisi öncülüğünde kurulan parlamenter monarşiye geçilirken, 1923’te Cumhuriyet ilan edilirken ve 1950’de iktidar el değiştirirken dönemin muktedirlerinin yanında ve/veya yakınındadır. Başlangıçta desteğini esirgemediği ancak sonrasında fikri ayrılık yaşadığı iktidarlardan uzaklaşarak, görüşlerini muhalif çizgiden aktarmaya devam eder.Bu çalışmada, üç devrin muktedirleriyle Halide Edip’in arasındaki fikri ayrılığının altında yatan nedenler, otoriteryenlik-demokrasi kavramları altında tartışmaya çalışılacaktır. Çalışmada İttihat ve Terakki ile Cumhuriyetin kurucu iktidarındaki problemlere yer verilmekle birlikte asıl olarak Demokrat Parti iktidarının ilk dönemine (1950-54) odaklanılacaktır. Aynı dönemde DP İzmir bağımsız vekili olarak Meclis’te yer alan Halide Edip’in gözünden otoriterliğin izleri saptanmaya çalışılacaktır.Item Afganistan'da Devlet İnşası ve Dinin Rolü Kuruluştan Abdurrahman Han'ın Yönetiminin Sonuna Kadar Afgan Devleti Yapısı(Ankara Üniversitesi, 2020-05-27) Çomu, Aslı Emine; Siyasal Bilgiler Fakültesi1747 yılında farklı kabile liderlerinin desteğiyle Ahmet Şah Dürrani ilk Afgan devletinin temellerini atmıştır. Yüzyıllar boyunca farklı devletler ve milletler tarafından kontrol edilen günümüz Afganistan topraklarında bu tarihten itibaren zorlu bir devlet inşası süreci başlamıştır. Ülkenin etnik olarak heterojen yapısı, kabile özerkliği, tarihsel süreç içerisinde yerleşmiş feodal yapı ve şehir ekonomisinin çöküşüyle yükselişe geçen tarım ekonomisi merkezi devlet otoritesinin kurulmasını oldukça zorlaştırmıştır. Bunların yanında dış güçlerin baskısı ve din adamlarının devlet otoritesinden bağımsız hareket etmesi de devlet inşasını olumsuz yönde etkilemiştir. Bu sıkıntılı durum ilk defa merkezi devlet yönetiminin sağlandığı Abdurrahman Han dönemine kadar devam etmiştir. Bu açıdan Abdurrahman Han’ın yönetimi bu çalışmada önemli yer teşkil etmektedir. Afgan devletinin kuruluşundan Abdurrahman Han’ın yönetiminin sona erdiği 1901 yılına kadar olan dönemde devlet inşası için gösterilen mücadele mercek altına alınacaktır. Bu zorlu görevin gerçekleştiği 150 yıllık dönem içerisinde karşılaşılan engellere karşı Afgan yöneticilerin Ahmet Şah’tan itibaren nasıl yöntemlere başvurduğu ve dinin bu süreç içerisinde ne kadar etkin olduğu incelenecek ana temayı oluşturmaktadır. Ele alınan süre içerisinde Afgan devleti yöneticilerinin söylemleri incelenerek uyguladıkları politikalarda dine ne kadar başvurdukları yansıtılmaya çalışılacaktır. Dinin aynı zamanda dış güçlerle olan mücadelede ne kadar fayda sağladığı ve İslam’ın birleştirici rolünün ne kadar etkili olduğu üzerinde durulacak diğer konulardır.