Cilt:75 Sayı:01 (2020)
Permanent URI for this collection
Browse
Recent Submissions
Item The Possible Impact of Twitter Post Messages on Stock Market Activities(Ankara Üniversitesi, 2020-02-20) Özparlak, Gerçek; Siyasal Bilgiler FakültesiThe purpose of this research is to contribute to the academic field by demonstrating the relationship between stock related Twitter messages, their frequencies, sentiment analysis; stock return, volume, and volatility of Dow Jones Index and BIST30 & BIST100 Index. In this study, The Multinomial Naive Bayes Text Classifier is used as methodology since it is the most conventional method for text classification based on previous research. Using computational linguistics methods, 138.070 English and 34.632 Turkish tweets have been analyzed on a daily basis for a period of 8 months. The results demonstrated a strong relationship between tweets and their impact on the market. Moreover, according to results, there is a positive correlation between the number of retweets and BIST Volume lag-1 and lag+1. In addition, this article confirms that stock microblogs contain valuable information for investors and it can be an assistance in predicting the future market index.Item Hermann Heller on Authoritarian Liberalism and the Form of Democratic State(Ankara Üniversitesi, 2020-02-20) Kaynar, Ayşegül Kars; Siyasal Bilgiler FakültesiThis study examines Hermann Heller’s ideas on authoritarian liberalism and the form of the democratic state, which continue to be relevant for current discussions on the rise of authoritarian neoliberal regimes. Heller conceives democracy as popular sovereignty. Accordingly, the principle of popular sovereignty imposes a certain form to a state, which is nothing other than the constitutional state. He inseparably binds the organizational features of constitutional state (such as the rule of statutory law and separation of powers) to popular sovereignty, so that one side cannot be effectively realized in the absence of the other. On the other hand, he makes a sound and theoretically backed examination of what the authoritarian state actually is. In this way, Heller develops solid arguments against the efforts to reconcile authoritarian form of the state with popular sovereignty. Heller addresses conventional concepts such as parliamentarism, democratic authority, and the constitutional state, which are often considered outmoded or obsolete. While he clarifies the meaning of these concepts and analyzes their connection with the state organs, he defends and graces them as well.Item The Social Democratic Populist Party: Revisiting the Recent Past of Social Democracy in Turkey(Ankara Üniversitesi, 2020-02-20) Tekiner, Uğur; Siyasal Bilgiler FakültesiThis study aims to examine the case of the Social Democratic Populist Party (Sosyaldemokrat Halkçı Parti – SHP) that functioned as the major representative of the social democratic ideology in Turkey under highly extraordinary conditions of the post-1980 coup political atmosphere until 1995. Realizing the necessity of taking this critically important phase in the evolution of Turkish social democratic thought into account, the major argument of this paper is that even if the SHP spent a remarkable amount of effort for achieving its ultimate target of evolving into a European-style, ‘genuine’ social democratic party, it ultimately failed to reach this end due to three interrelated factors, such as changing political realities in the domestic and European contexts during the 1980s, the intra-party turmoil within the SHP, and the poor performance of the SHP in power. In relation to this core argument, the ideological decline of the SHP is claimed to have a direct impact on the successive electoral defeats and ideological drifts of the CHP, as its successor, in the following years.Item Geçiş Sürecinde Bulgaristan'da Kamu Yönetimi(Ankara Üniversitesi, 2020-02-20) Özuğurlu, Sonay Bayramoğlu; Gülpınar, Turgay; Siyasal Bilgiler FakültesiMakale, bir geçiş ülkesi olarak Bulgaristan’da sosyalizm sonrası dönemde, devletin yeniden inşa sürecini ve idari yapının gelişimini, siyasal ve anayasal yönleri ile birlikte incelemektedir. Bulgaristan, barış içerisinde ve iç savaş olmaksızın yaşanan bir rejim değişikliğinin siyasi ve idari neden ve sonuçlarının incelenmesi bakımından uygun bir örnek olaydır. Çoğulcu bir anlayışla ve barışçıl bir biçimde Bulgaristan’da kurulan anayasal düzen, toplumun beklediği daha iyi yaşam ve özgürlük ortamını tesis etmek için yeterli olmamıştır. Makale bunun nedenlerini, anayasa gibi birinci el ve ikinci el metinler üzerinden incelemektedir. Makalede, Bulgaristan’da demokratik ve liberal bir sistemin kurulamamasının geçiş sürecinde idari sistemin dikkate alınmaması ve birbirinden farklı kamu yönetimi anlayışlarının aynı anda uygulanmaya çalışılmasıylailgili olduğu sonucuna ulaşmıştır.Item Yönetişim ve İçi Boş(altılan) Devlet: Devletsiz Kamu Yönetimine Doğru(Ankara Üniversitesi, 2020-02-20) Şahin, Bahadır; Ateş, Hamza; Siyasal Bilgiler FakültesiKarmaşık adaptif sistemler teorisinden esinlendiği düşünülen yönetişim, gündeme getirdiği yeni kuramsal modellerle popülerliğini korumaktadır. 1980’lerde ortaya atılan içi boş devlet modeli bunlardan biridir. Modele göre devletlerin merkezi kurum ve kuruluşları üretim potansiyellerini tamamen özel şirketlerin oluşturdukları ağlara devrederek hâkim otoritelikten hakem üyeliğe evrilmelidir. Üretim araçları özelleştirme veya dış kaynak kullanımı yoluyla devredilmeli ve vatandaşın refahını hedefleyen hizmetler özel şirketler ve Sivil toplum kuruluşları tarafından sunulmalıdır. Bu makale, içi boş devlet modelinin günümüze uygunluğunu tartışmayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede, öncelikle konu ile ilgili teorik altyapıyı özetlemekte ve daha sonra da güncel yönetişim metotları arasındaki bağlantıları açıklamaktadır. Her ne kadar günümüzde pek çok yönetişim aracı mevcut olmakla beraber, kamu yönetimlerinin içinin boşaltılması uygulamasına en fazla hizmet ettiği düşünülen özelleştirme ve dış kaynak kullanımı örnek olarak alınmış bulunmaktadır. Son olarak, makalede içi boş(altılmış) devlet modelinin Türk kamu yönetimine uygunluğu tartışılmaktadır. Özellikle dış kaynak kullanımı ve özel sektörden hizmet alımı gibi yöntemlerin yanı sıra, çeşitli sektörlerin katılımını sağlamayı amaçlayan mekanizmaların, Türkiye’de kamu hizmetlerinin üretimi ve sunumunda yönetişim ilkelerine doğru evrilmenin işaretleri olduğu vurgulanmaktadır.Item Herkesin Aynı Anda Yenilik Yapması, Herkesi Aynı Anda Kalkındırır mı? Terkip Yanılgısı Bağlamında Bir Analiz(Ankara Üniversitesi, 2020-02-20) Demir, Ömer; Siyasal Bilgiler FakültesiGünümüzde; yenilik yapmak, ekonomi dâhil tüm alanlarda problemlerin giderilmesinde akla gelen çözümlerin başında yer alır. Gelişmiş ülkeler de dâhil tüm ülkelerin gelecekteki rekabette başarılı olmalarının, yenilik kapasiteleri tarafından belirleneceği ileri sürülmektedir. Bu yüzden gelişme yolundaki tüm ülkelere de göreli olarak avantajlı oldukları alanlarda yenilik yapmaları tavsiye edilmektedir. Tek tek ülkelerin gelişme hikâyelerinde yeniliğin önemli yer tutması, tüm ülkelere yenilik yapma tavsiyesini gayet meşru hale getirmektedir. Ancak her ülkenin kendine özgü ve farklı başlangıç koşulları, yeniliğin ülke içi, bölgesel ve küresel ölçekte taraflılığının olası sonuçları ile tek tek ülkeler için geçerli olabilecek olan bazı durumların tüm ülkeler için aynı anda geçerli olup olmayacağı konularında belirsizlikler sözkonusudur. Bu makalede belirsizlikler; başlangıç koşulları, yeniliğin yanlılığı ve terkip yanılgısı bağlamında tartışılmaktadır.Item Olasılığın Romeo’su ve Juliet’i(Ankara Üniversitesi, 2020-02-20) Korkmaz, Adil; Siyasal Bilgiler FakültesiOlasılık gündelik dilde iki farklı anlamda kullanılır: Öznel olasılık ve nesnel olasılık. Bu çift anlamlılık olasılık felsefesinde de sürer. Kimi filozoflar onu inanç düzeyini yansıtan öznel, kimileri de olabilirlik düzeyini yansıtan nesnel bir ölçü olarak anlamlandırırlar. Bu çalışma, olasılığın Romeo’su ve Juliet’i diye adlandırılabilecek bu anlamlandırmaları, olasılık kuramı tarihini dört döneme ayırarak incelemeyi amaçlamaktadır.Item İran’da Rant Üretici Politikaların Gelir Dağılımı Üzerindeki Etkilerinin Etnik, Mezhepsel ve Bölgesel Özelliklere Göre İncelenmesi(Ankara Üniversitesi, 2020-02-20) Doğan, Mustafa Kadir; Alizadeh, Nasreddin; Siyasal Bilgiler FakültesiBu araştırmada İran’ın illeri etnik kökenlerine (Fars -etnik azınlık), mezheplerine (Şii -Sünni) ve coğrafi konumlarına (merkez -sınır) göre ikili kümelere bölünerek kümelerdeki farklı kesimler arasındaki eşitsizliği etkileyen etmenler incelenmiştir. Bu doğrultuda yapay eğim değişkenleri içeren modeller, illerin 2000-2015 yıllarına ait verileri kullanılarak tahmin edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, büyüme oranını, düşük resmi kur için ayrılan kaynaklar etkilemezken, ekonomik serbestlik olumlu yönde,enflasyon oranı ve bütçe politikası olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca, bütçe politikasının Fars ve Şii kesimleri gelir dağılımı açısından diğerlerine göre daha olumsuz etkileyerek gelir eşitsizliğini azalttığı belirlenmiştir. Petrol ve doğalgaz gelirlerindeki artışın ise tüm kesimlerin refah seviyelerinin artmasına yol açmakla birlikte, ayrıcalıklı olan Fars ve Şii kesimlerin refah seviyelerini diğerlerine göre daha fazla yükselttiği ve dolayısıyla ayrıcalıklı grupların kaynaklardan daha fazla pay alacağı savının doğrulandığı gözlenmiştir. Ayrıca, elde edilen sonuçlar İran’da büyüme ile başlangıç gelir düzeyi arasındaki ters yönlü ilişkiyi ortaya koyarak, neoklasik büyüme modellerinin öngörülerini doğrulamaktadır.Item Heinrich Friedrich Von Diez’in İstanbul Elçiliği ve Faaliyetleri (1784-1790)(Ankara Üniversitesi, 2020-02-20) Kurtaran, Uğur; Siyasal Bilgiler FakültesiBu çalışmada XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti’ne Prusya elçisi olarak gönderilen Heinrich Friedrich Von Diez’inİstanbul’da kaldığı süredeki faaliyetleri üzerinde durulmuştur. İlk diplomatikgörevine 17 Mart 1784 yılında maslahatgüzar olarak başlayan Diez’in çalışmaları Prusya hükümdarı II. Friedrich Wilhelm tarafından beğenilerek 1786’da Türkiye elçiliğine getirildi. Prusya elçisi o yıllarda Avusturya ve Rusya’ya karşı bir müttefik olarak düşündüğü Osmanlı Devleti ile yakın ilişkiler kurmak için yoğun gayretler sarf etti. Aynı yıllarda (1787-1792) Osmanlı Devleti ile Rusya ve Avusturya arasında çıkan savaş, Prusya ile Osmanlı Devleti’ni birbirine yakınlaştırdı. Ortaya çıkan yeni şartlar karşısında Prusya elçisi Diez’in Babıâli’deki yoğun diplomatik çalışmaları sayesinde iki ülke arasında 1790 yılında Tecavüzî ve Tedafüî bir ittifak antlaşması imzalandı. Ancak Diez’in büyük gayretleri ile imzalanan bu antlaşma Berlin’de pek beğenilmeyerek elçinin görevine son verildi. 23 Mayıs 1790’da verilen talimatla İstanbul’dan ayrılan Diez’in 6 yıl süren İstanbul elçiliği Osmanlı-Prusya ilişkilerinin gelişiminde oldukça önemlidir. Araştırma konunun bu önemine binaen kaleme alınmış olup, Prusya elçisi Diez’in İstanbul elçiliği sırasındaki faaliyetlerini ayrıntılı bir şekilde ele almayı amaçlamaktadırItem Bir Raporun Hikayesi: Türkiye’nin Batı ile İttifakında Dışişleri Bürokrasisinin Rolü ve Bakanlık içi Bir İtiraz Olarak “Üçüncü Dünyacılık”(Ankara Üniversitesi, 2020-02-20) Sert, Hüseyin; Siyasal Bilgiler FakültesiSoğuk Savaş dönemi boyunca Dışişleri bürokrasisini Türkiye’nin Batı İttifakı’na verdiği önemin taşıyıcı unsurlarından birisi olsa dahi Bakanlık içerisinde bir grup diplomat uluslararası siyasi ve iktisadi gelişmeleri Türkiye’nin gerçeklikleriyle ilişkili bir şekilde analiz etmiş, Türkiye’nin katı sınırlara sahip olduğu düşünülen dış politika yönelimi için bir alternatif geliştirmiştir. Bu yazıda sözü edilen diplomatların geliştirdiği politika önerisinin Bakanlık bürokrasisi içerisinde bulduğu karşılık ve bu önerinin ülkenin dış politika yönelimine etki edebilme kapasitesi incelenecektir. Böyle bir çalışma ile Türkiye’de belirli kalıplar üzerinden değerlendirilen Türk diplomatlarının, yeknesak bir profile sahip olmadığını ortaya koymak amaçlanmaktadır. Bunun yanı sıra çalışmada, profesyonel diplomatların hükümet yetkilileri ve meslektaşları ile daimi müzakere halinde ülkelerinin temel dış politika tercihlerini etkileme eğilimi içerisinde olabildikleri sonucuna varılmaktadır.Item Nikita Hruşov Döneminde SSCB ve Afrika Arasındaki İlişkiler(Ankara Üniversitesi, 2020-02-20) Gürseler, Ceren; Siyasal Bilgiler FakültesiHruşov yönetimindeki Sovyet Sosyalist Cumhuriyet Birliği, geçmiş liderlerle kıyasla Afrika siyasetinde değişikliğe gitmiş ve dolayısıyla olağandışı bir durum yaşanmıştır. Kıtanın özellikleri ve uluslararası konjonktürdeki değişiklikler, Moskova’nın bu olağandışı tutumunu ise olağan kılmıştır. Buna göre Sovyet dış politikasında ve ideolojisinde esnekliğe gidilmiş ve Afrika ile ortak nokta bulunmaya, kıtanın potansiyeli kullanılmaya çalışılmıştır. Kremlin, bağımsızlığını kazanan bu ülkelere komünizmin yerleşmesini, Sovyet modelinin uygulanmasını sağlayarak ve Üçüncü Dünya’nın bu aktörlerini yanına çekerek Batı’ya karşı üstünlük sağlanmayı amaçlamıştır. Öncelikli hedeflerin gerçekleşmemesi durumunda ya da hedeflere giden süreçte farklı veya tamamlayıcı amaçlara başvurulabilmiştir. Sovyetler Birliği ve Afrika arasındaki ortak noktalar sınırlı olmuş, yakınlaşmaya dair eksikler yeni araçları benimsetmiştir. Afrika’nın sömürge geçmişine ve kalkınma odaklı geleceğine Moskova yanıt vermiştir. Fakat Hruşov döneminin hedefleri tümüyle gerçekleşememiştir. Moskova ve Afrika ülkeleri işbirliğinde, ideolojik ve siyasi değişikliğin çizdiği çerçeveye uyumda sınanmıştır.Item Avrupa Birliği’nin Teritoryal Yapısı ve Dış Sınırları: Esnek veya Katı Teritoryalite?(Ankara Üniversitesi, 2020-02-20) Yılmaz, Samet; Siyasal Bilgiler FakültesiMekân üzerinde kontrol kurma ve mekânı diğer mekânlardan ayırma girişimleri, yönetimsel/siyasal örgütlenmelerin temel ve kurucu niteliklerindendir. Yönetimsel/siyasal örgütlenmeler, şu veyahut bu şekilde belli bir coğrafi alan üzerinde kontrol tesis ederekkompartımanlaştırılmış mekânlar oluşturmaya çalışırlar ve böylece mekânsal olarak birbirlerinden ayrışırlar. Etkileşimler de bu mekânsal ayrışmalar çerçevesinde tanzim edilir. Bu durum, bir yönetimsel/siyasal örgütlenme olan ve belli bir mekânı dolduran Avrupa Birliği için de geçerlidir. Birlik, etkin olduğu mekân üzerinde kontrol tesis ederek bu mekânı diğer mekânlardan ayırmaya çalışmaktadır ve bu ayrım teritoryal bir niteliğe sahiptir. Çalışmanın temel amacı, Avrupa Birliği’nin katı bir teritoryal düşünsel geliştirdiğini ortaya koymaktır. Birlik, şekillenmekte olan teritoryal uyum politikası ve mekânsal gelişim perspektifi kapsamında tek bir mekân geliştirmeye ve dış çevreyle hiyerarşik bir etkileşim çerçevesinde bu mekânı dış sınırları yoluyla diğer mekânlardan ayırmaya çalışmaktadır. Bu şekilde içerisi ile dışarısı ayrıştırılmaktadır ve oluşturulmaya çalışılan mekânsal kompartıman, Birlik ile dışarısı arasındaki etkileşimleri yönlendirmektedir.Item Güvenlikleştirme Kuramı Açısından Rusya Federasyonu- Ukrayna Çatışmasını Anlamak(Ankara Üniversitesi, 2020-02-20) Kurt, Selim; Siyasal Bilgiler Fakültesi2014 yılında Kırım’ın Rusya Federasyonu tarafından ilhakıyla yeniden alevlenen ve halen Ukrayna’nın doğusunda Rusya Federasyonu destekli militanlarla Ukrayna Ordusu arasında devam eden çatışmalarla farklı bir boyuta taşınan Rusya Federasyonu-Ukrayna anlaşmazlığının kökleri çok eski tarihleri kadar gitmektedir. Tarihsel süreçte Ukrayna’nın doğusu genel olarak Ruslar’ın, batısı ise farklı Batılı milletlerin hakimiyetleri altında kalmıştır. Bu nedenle ülkenin doğusunda yaşayan halk genel olarak Rus idaresine meylederken, batısında yaşayan halk ise geleceğini Batı’da görmektedir. Yaşanan bu süreci göz önünde bulundurmadan sadece askeri perspektiften Rusya Federasyonu-Ukrayna çatışmasına bakmak sorunun nedenlerinin doğru bir şekilde tespit edilerek, analiz edilmesine mani olacaktır. Bu nedenle çalışmada Rusya Federasyonu-Ukrayna çatışmasının temelinde yatan nedenlerin ortaya çıkarılabilmesi ve böylelikle de sorunun çözümü için daha isabetli çözüm yollarının tespit edilebilmesi için askeri sektörden kaynaklanan tehditlerin yanı sıra, politik, ekonomik, toplumsal ve çevresel sektörlerden kaynaklanan tehditleri de güvenlik gündemine dahil ederek daha kapsayıcı bir güvenlik anlayışı inşa eden Güvenlikleştirme Teorisi kullanılarak, söz konusu anlaşmazlık analiz edilmeyeçalışılmıştır