Cilt:45 Sayı:01 (2021)

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 9 of 9
  • Item
    NANOTERANOSTİKLER
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Özdemir, Derya İlem; Other; Other
    Amaç: Son yıllarda, nanoteknolojideki gelişmeler sayesinde hastalıkların erken teşhis ve tedavisinde önemli ilerlemeler kaydedilmektedir. Tanısal görüntüleme yöntemleriyle tedavi yöntemlerini birleştiren bir kavram olan “teranostik” kavramının doğmasıyla kanser nanotıbbı hızlı bir yükselişe geçmiştir. Bu derlemede, teranostik kavramı, kanser nanotıbbı, ilaç ve gen taşıyıcı sistem çeşitleri, nanogörüntüleme yöntemleri, nanoproblar, nanosensörler, kişiselleştirilmiş tedavi ve aktif ve pasif hedeflendirme ile ilgili bilgiler verilerek, son yıllarda bu konularda yapılmış olan çalışmaların gözden geçirilmesi amaçlanmıştır. Sonuç ve Tartışma: Hedeflendirilmiş çeşitli ilaç, gen ve görüntüleme maddelerini taşıyan nanoyapıların kullanılması kişiselleştirilmiş tedaviye yeni olanaklar sağlamıştır. Tıpta nanoboyutlu ilaç taşıyıcı sistemler ile vücuttaki biyolojik bariyerler aşılarak, görüntüleme sistemleriyle hedefe yönelik teşhis ve teranostikler ile de tedavi sağlanmaktadır. Dünyada başlıca ölüm sebebi olan kanserin erken teşhisini ve tedavisini sağlayan nanoteranostiklerin tıpta kullanımının gün geçtikçe daha geniş bir yer kaplayacağı kanaatindeyiz.
  • Item
    ALT ÜNİTE BAZLI AŞILARIN PULMONER UYGULAMASINA GENEL BAKIŞ
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Ongun, Melike; Other; Other
    Amaç: Son yıllarda pulmoner bağışıklama parenteral aşılamaya ilişkin sorunları ortadan kaldırması, hem sistemik hem de mukozal bağışıklığı indüklemesi ile ilgi odağı olmuştur. Bu derlemede, inhale alt birim aşı çalışmaları ve gelişmeleri ele alınmıştır. Sonuç ve Tartışma: Tüm patojen bazlı aşılara kıyasla daha güvenli olan alt birim aşılar, karmaşık yapılı patojenlerin neden olduğu hastalıklarda spesifik ve koruyucu bağışıklık yanıtı oluşturmaktadır. Bu aşıların, çeşitli taşıyıcı sistemler ve adjuvanlarla formüle edildiklerinde, solunum sisteminde hedeflenen bölgede spesifik immün yanıt oluşturduğu yapılan çalışmalarla gösterilmiştir. Son yıllarda konu ile ilgili yapılan araştırmalar stabil, invazif olmayan, soğuk zincir gerektirmeyen, kitlesel aşılamaya uygun kuru toz inhale aşıların formülasyonlarının geliştirilmesi ve bu aşılara uygun tek kullanımlık cihaz tasarımı üzerine odaklanmaktadır.
  • Item
    MİKROBİYOTANIN HASTALIKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Çakmak, Betül; Other; Other
    Amaç: Vücudumuzda yaşayan mikroorganizmalar olarak tanımlanan mikrobiyata kavramı günümüzde oldukça populerdir. Son yıllarda gerçekleştirilen araştırmalarla birlikte yeni bir organ olarak tanımlanmaktadır. Bu derlemenin yazılmasındaki amaç, insan vücudu açısından oldukça önemli fonksiyon ve etkileri bulunan mikrobiyotanın kronik hastalıklara yönelik etkisini değerlendirmektir. Sonuç ve Tartışma: Her bireye özgü olarak farklı özellikler gösteren mikrobiyatanın kronik hastalıkların gelişiminde etkileri bulunmaktadır. Özellikle hipertansiyon, diyabet, kanser, inflamatuvar bağırsak hastalığı, alzheirmer, parkinson bu hastalıklara örnek olarak verilebilir. Bu sebeple sağlıklı Mikrobiyata aktivitesinin sürdürülmesi ve geliştirilmesi oldukça önemlidir. Özellikle riskli grup olarak tanımlanan bireyler ve kronik hastalığı olanlar çerçevesinde eğitimlerin planlanması, doğru sağlık davranışı yönlendirilmelerin yapılması ve desteklenmesinin bu sürece katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
  • Item
    ALTIN NANOPARTİKÜLLER VE KANSERDE KULLANIMLARI
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Türk, Ceyda Şengel; Eczacılık; Eczacılık Fakültesi
    Amaç: Nanoteknolojnin hastalıkların teşhis ve tedavisinde kullanımı giderek artan bir şekilde ilgi görmektedir. Altın nanopartiküller (AuNP) sahip oldukları üstün özellikler sayesinde çeşitli kanser türlerinin teşhis ve tedavisinde kullanılmaktadırlar. Bu derleme kapsamında AuNP’ler hakkında genel bilgiler, kanserde kullanımlarına ilişkin olan bilimsel çalışmalar ve kaydedilen son gelişmeler akademik veri tabanları taranarak sunulmuştur. Sonuç ve Tartışma: AuNP’lerin benzersiz optik, elektriksel ve fizikokimyasal özellikleri sayesinde bu sistemler kanser teşhis ve tedavisinde ilaç taşıyıcı sistem, görüntüleme ajanı, fototermal tedavi, fotodinamik tedavi ve biyosensör olarak kullanılmaktadır. AuNP sentezinin kolay olması ve pek çok ligand için yüzey modifikasyonuna elverişli olması bu kullanım alanları için büyük fayda sağlamaktadır. Bu özellikleri sayesinde AuNP’ler kanser tedavisinde umut verici sistemler olarak ön plana çıkmaktadır.
  • Item
    JASMINUM SAMBAC'IN ANTİ-PEPTİK ÜLSER AKTİVİTE TARAMASI
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Thenmozhi, M; Other; Other
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, kallus kaynaklı metabolitlerin ülser önleyici aktivitesini araştırmaktı. Gereç ve Yöntem: Farklı (2,4-D, IAA, IBA, NAA) büyüme hormonlarının ve bunların kombinasyonlarının kallus oluşumu, kallus dokusu ve Jasminum sambac'ın ağırlığı (taze ve kuru) üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Bu araştırmada, 1.5 mg/L 2,4-D ve 1.5 mg /L 2,4-D kombinasyonu ve 1.5 mg / L IAA içeren bireysel MS ortamında en iyi kallus performansının ortaya çıktığı görülmüştür. Antiülser aktivite pilorligasyonu yöntemi kullanılarak çalışılmıştır. Wistar albino sıçanlara uygulanan 200 mg/kg vücut ağırlığı dozu LD50 çalışmasından seçilmiştir. Ülser inhibisyonu, ülser skoru, gastrik hacim, pH, serbest asitlik, toplam asitlik ve pepsin, karbonhidrat ve protein oranı analiz edilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Bitki, 1.5 mg / L 2,4-D tek hormon ile takviye edilmiş MS ortamında kallus oluşumu yüzdesinde daha yüksek aktivite göstermiştir. Gevrek kallus, hormon konsantrasyonunun tekli ve kombinasyonunda gözlendi. Kallus ekstresi ayrıca mide hacmini, serbest ve toplam asiditeyi kapsamlı bir şekilde düşürdü ve mide sıvısının pH'ını iyileştirerek salgı önleyici aktivitesini kanıtladı. Bu çalışmanın sonuçları, araştırılan kallusun incelenen ekstrelerinin güçlü anti-ülserojenik aktivite ve doza bağlı aktivite sergilediğini gösterdi.
  • Item
    KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞINDA GLUTATYON-S-TRANSFERAZ MU1 VE TETA1 POLİMORFİZMLERİNİN ROLÜ
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Hatay, Buket; Other; Other
    Amaç: Çalışmamızın amacı, KOAH hastalığının oluşumunda GSTM1 ve GSTT1 gen bölgesindeki “null” allellerinin rolü olup olmadığını araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada, Polatlı Duatepe Devlet Hastanesi Göğüs hastalıkları bölümünden Etik Kurul izni alınmış 36 KOAH’lı hasta ve 14 kontrol vakası bulunmaktadır. 2019 yılı içerisinde hasta ve kontrol grubundan alınmış olan kan örneklerinden DNA izolasyonları yapıldı. KOAH hasta ve kontrol grubunda qPCR metodu ile GSTM1 ve GSTT1 gen bölgelerinde ki delesyon durumları incelendi. Çalışmanın sonuçları Hardy-Weinberg, Chi-Squared ve fisher’s exact kuralına göre gen dozu seviyesinde dağılımları yapılarak karşılaştırmalı olarak değerlendirmeye alındı. Sonuç ve Tartışma: Yapılan qPCR analizleri sonrası 36 KOAH hastasından alınan numunelerde, tüm hasta grubunda gen dozlarına bağlı delesyon ifadelerinden; GST-M1 için (+/-) genotipinde 23 birey (%63,8), (-/-) genotipinde 13 birey (%26,2) şeklinde gözlemlenmiştir. GST-T1 için, (+/+) genotipinde 14 bireyde (%38,8) delesyon en yüksek oranda gözlemlenirken, (+/-) genotipinde 4 bireye (%11,1) ve (-/-) genotipinde 18 bireye (%50,1) rastlanmıştır. GST-M1 için erkek bireylerde (+/-) genotipinde delesyon 19 bireyde (%63,3) gözlemlenirken kadınlarda aynı genotipte 4 bireyde (%66,6) şeklinde gözlemlenmiştir. Erkeklerde 11(%36,7) hastada GST-M1 delesyonu gözlemlenmezken, bu oran kadınlarda 2(%33,4) şeklinde gözlemlenmiştir. GST-T1 de bu durum delesyonun gerçekleştiği ve “null allel” frekansının yüksek olarak gözlemlendiği (+/+) genotipinde erkek hastalarda 10(%33,3), kadın hastalarda ise 4(%66,6) bireye rastlanmıştır. (+/-) Genotipinde erkeklerde 3(%10) kadınlarda ise 1(%16,7) bireye rastlanmıştır. Delesyonun gözlemlenmediği ve genin korunduğu (-/-) genotipinde erkek hastalarda 17(%56,7), kadın hastalarda ise 1(%16,7) birey gözlemlenmiştir. Yapmış olduğumuz çalışmada, GST-M1 gen bölgesinde gen “null” allel durumunun GST-T1 gen bölgesine göre bir miktar daha fazla olduğu belirlenmiş olup bu durumun kronik obstrüktif akciğer hastalığında etken olduğu düşünülmektedir.
  • Item
    ECZACILIK ÖĞRENCİLERİNİN İNTERNET ÖZ-YETERLİKLERİ
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Tarhan, Nilay; Other; Other
    Amaç: Bu çalışmada eczacılık öğrencilerinin internet öz-yeterlik düzeylerinin tespit edilmesi, eczacılık öğrencileri örnekleminde İnternet Öz-yeterliği Ölçeğinin faktör yapısının belirlenerek bazı değişkenlerin alt boyutlar üzerindeki etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Birinci sınıfta bulunan eczacılık öğrencilerine Türkçe geçerlik ve güvenirliği Akın ve arkadaşları (2014) tarafından yapılmış İnternet Öz-yeterliği Ölçeğini içeren anket formu uygulanmıştır. Açıklayıcı faktör analizi (AFA), t testi ve ANOVA analizi yapılmış ve ölçek puanları hesaplanmıştır. Sonuç ve Tartışma: AFA sonucunda 4 faktörlü bir yapı ortaya çıkmış olup tüm faktör yüklerinin 0,5’ten fazla olduğu görülmüştür. İnternette 3-5 saat arasında zaman geçirenlerin 3 saatten az zaman geçirenlere göre iletişim faktörüne daha yüksek yanıt verdikleri, üretkenlik faktöründe kadınların erkeklerden daha yüksek ortalamaya sahip olduğu belirlenmiştir. Ölçek puanlarının ortalaması 78,25 standart sapması ise 19,11 olarak bulunmuştur. Eczacı adaylarının internet öz-yeterliklerinin eczacılık eğitimlerini ve gelecekteki eczacılık hizmetlerini etkileyebileceği göz önüne alındığında bu konuya önem verilmelidir.
  • Item
    TÜRKİYE’DE DOĞAL OLARAK YETİŞEN BAZI COTONEASTER MEDIK. (ROSACEAE) TÜRLERİNİN KARŞILAŞTIRMALI MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Hürkul, Muhammet Mesud; Eczacılık; Eczacılık Fakültesi
    Amaç: Cotoneaster Medik. türlerinin hibritleşmeye yatkın olması, türlerin birbirleriyle ve Amelanchier Medik. türleri ile karıştırılıyor olması nedeniyle cinsin “Cotoneaster integerrimus Medik., C. tomentosus (Aiton) Lindl., C. melanocarpus (Bunge) Fischer, C. nummularia Fisch. & Mey., C. morulus Pojark.” türleri üzerinde ayrıntılı morfolojik çalışma ile karşılaştırmalı olarak morfolojik özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışma materyalleri herbaryum kayıtları dikkate alınarak doğal yetişme ortamlarında fotoğraflanıp herbaryum örneği ve %70’lik alkol içinde korunacak şekilde numuneler alınmıştır. Bu materyaller ayrıntılı bir şekilde stereomikroskop altında incelenip fotoğraflanmıştır. Elde edilen veriler karşılaştırmalı olarak verilip, cinse ait teşhis anahtarı güncellenmiştir. Sonuç ve Tartışma: Üzerinde çalışma yürüttüğümüz türleri morfolojik olarak birbirlerinden ayıran en önemli karakterlerinin petal rengi, petiyol uzunluğu, meyve rengi ve yaprak ile meyve boyutu olduğu görülmüştür. Bu özellikler haricinde morfolojik teşhisin çok zor olabileceği belirlenmiştir. Ayrıca Davis’e ait Türkiye Florası kitabında incelediğimiz türlere ait eksik olan tohum özellikleri ve yeni bir kayıt olan C. tomentosus türüne ait morfolojik özellikler güncellenmiştir. 5 türün yetiştiği adresler verilmiş ve ayrıca Türkiye haritasında yayılış yerleri işaretlenmiştir.
  • Item
    THE ROLE OF THE PHARMACIST IN HYPERTENSION MANAGEMENT: A MODEL APPLICATION IN PRIMARY HEALTH CARE
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Pehlivan, Aysel; Eczacılık; Eczacılık Fakültesi
    Amaç: Farmasötik bakım uygulamalarında eczacılar önemli rol oynamaktadır. Bu çalışmada Aile Sağlığı Merkezi’nde bulunan diğer sağlık personellerinin yanı sıra eczacı varlığının potansiyel yararları incelenmiştir. Gereç ve Yöntem: Pre-test ve post-testten oluşan yarı-deneysel bir çalışmadır. Hastalara iki ayrı Aile Sağlığı Merkezi’nde (Karargahtepe Aile Sağlığı Merkezi ve Ayaş Aile Sağlığı Merkezi) iki eczacı tarafından öncelikle pre-test uygulanmış ve sonrasında hipertansiyon tedavi yönetimiyle ilgili eğitim verilmiştir. Üç ay sonrasında verilen eğitimin etkinliğini ölçmek amacıyla post-test uygulanmıştır. Sonuç ve Tartışma: Toplamda 103 hastaya ulaşılmış ve danışmanlık sağlanmıştır. Genel yaş ortalaması 62.84 ± 10.44 olan hastaların %70.9’unu kadınlar oluşturmaktadır. Sonuçlar, SPSS 23.0. ile Wilcoxon t testi kullanılarak analiz edilmiştir. Verilen eğitimin sonucu olarak post-testte hastaların puanlarının anlamlı olacak şekilde arttığı gözlenmiştir (T0 (pre-test) = 6 (5-7), T1 (post-test) = 8 (6-9); P ˂ 0.05). Bu çalışma ile Aile Sağlığı Merkezi’nde diğer sağlık personellerinin yanında eczacının da bulunmasının hipertansiyon hasta yönetimine olumlu katkı sağladığı gösterilmiştir.