Cilt:43 Sayı:02 (2016)
Permanent URI for this collection
Browse
Recent Submissions
Item Maksiller retrognati kaynaklı fonksiyonel sınıf ııı malokluzyonun çift menteşeli maksiller genişletme apareyi ve ardışık hızlı maksiller genişletme-daraltma protokolü uygulanması ile tedavisi vaka raporu(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2016) Gökalp, Hatice; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiMaksiller genişletmenin Angell tarafından ortodonti literatürüne kazandırılmasından bugüne kadar, çok çeşitli maksiller genişletme aygıtı ile farklı genişletme protokolleri uygulanmıştır. Bu vaka raporunda maksiller kaynaklı Sınıf III malokluzyonun çift menteşeli maksiller genişletme apareyi kullanarak Ardışık Hızlı Maksiller Genişletme ve Daraltma AHMG-D protokolü ile tedavisinin klinik sonuçları sunulmuştur. Bilateral olarak üst premolar ve molar dişlere çift menteşeli genişletme plağı simante edilmiş ve vida, birinci hafta sabah-akşam 2 tur açılarak toplamda maksilla günde 1 mm genişletilmiş; 2. hafta sabah-akşam 2 tur kapatılarak toplamda maksilla günde 1 mm daraltılmıştır. Bu uygulamaya birbirini takip eden 9 hafta boyunca devam edilmiştir. Dokuzuncu hafta sonunda pozitif overjet elde edilmiş ve başlangıçtaki materyal alındıktan sonra T2 sabit tedaviye başlanmıştır.Item Fonksiyonel sınıf ııı maloklüzyonun erken dönem tedavisinde sınıf ııı twin-blok apareyinin etkileri: olgu sunumu(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2016) Akçam, Mehmet Okan; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiSınıf III maloklüzyonun erken dönem tedavisi,baş ve yüz bölgesinin normal büyüme ve gelişimi için daha uygun bir ortamın oluşturulması ve normal bir psikososyal gelişim için yüz estetiğinin arttırılması açısından önemlidir. Bu olgu sunumunun amacı, büyüyen bir bireyde modifiye Clark Sınıf III twin-blok apareyi ile fonksiyonel ortopedik tedavi ve sabit ortodontik tedavi aşamalarını içeren fonksiyonel Sınıf III maloklüzyonun erken dönem tedavisinin etkilerini sunmaktır. Tedavinin ilk aşamasında fonksiyonel ön çapraz kapanış Sınıf III twin-blok apareyi ile sekiz ayda tedavi edilmiş, daha sonra sabit ortodontik tedavi ile on bir ayda sonuç fonksiyonel oklüzyon elde edilmiştir. Bu olgu sunumu, fonksiyonel Sınıf III maloklüzyonun erken dönem tedavisindeSınıf III twinblok apareyi ile başarılı sonuçlar elde edilebileceğini göstermektedirItem Dolder bar destekli maksiller overdenture: olgu sunumu(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2016) Zeren, Zübeyde Özlem; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiTam dişsiz hastaların protetik tedavisi diş hekimleri için her zaman zorlayıcı olmuştur. Klasik tam protezlerin retansiyon ve stabilite yetersizliği gibi problemler, hastalarda memnuniyetsizlik oluşturmaktadır. Tam dişsiz, aşırı kemik rezorpsiyonu görülen hastalarda, doğal bir estetik oluşturmak, yüz görünümünü düzenlemek ve kaybedilen sert ve yumuşak dokuları telafi etmek, sabit protezlere oranla implant destekli overdenture protezlerle çok daha kolaydır. Bu olgu sunumunda, tam dişsiz ön maksillaya yerleştirilen dört adet implant üzerine uygulanan dolder bar tutuculu overdenture protez yapım aşamaları sunulmaktadır. Protez, yüz estetiğinin düzelmesini sağlamış, tutuculuk ve stabilite açısından tatmin edici sonuç ortaya koymuştur.Item Chanarın-dorfman sendromlu çocuk hastaya dental tedavi yaklaşımı: olgu sunumu(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2016) Uslu Özalp, Nurhan; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiChanarin-Dorfman Sendromu CDS , nadir görülen, otozomal ressesif genetik geçişli, iktiyozis ve multi sistem tutulumu ile karakterize bir lipid metabolizması hastalığıdır. Bu sendroma ait sınırlı sayıda kaynak bildirimi bulunmaktadır. Bu olgu sunumunda, diş ağrısı nedeniyle Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı’na başvuran 8 yaşındaki CDS’li hastanın diş tedavisi sırasında sendroma bağlı karşılaşılan problemlerin sunulması amaçlanmıştır. Hastanın ağız dışı muayenesinde, kafa derisi ve tüm vücutta eritem, deskuamasyon ve pullanma ile birlikte hastanın dudak kenarlarındaki çatlaklar nedeniyle ağzını açmakta zorlandığı gözlenmiştir. Hastanın ağız içi muayenesinde ise çok sayıda çürük varlığı 16, 26, 36, 46, 54, 55, 64, 65, 75, 84 ve 85 no’lu dişler tespit edilirken hastaya büyük azı keser hipomineralizasyonu BAKH teşhisi konulmuştur. Hastaya gerekli konservatif, cerrahi ve profilaktik tedaviler uygulanmış olup hareketli yer tutucu yapılmıştır. Literatürde söz konusu sendromla ilgili dental yaklaşıma ait hiçbir kaynağa rastlanmamış olup, CDS’li çocuk hastaların erken dönemde bir çocuk diş hekimine yönlendirilmesi ve koruyucu uygulamaların yapılması gerekliliği bir kez daha gözler önüne serilmektedirItem Palatinal mukoza kalınlığının konik ışınlı bilgisayarlı tomografi ile ölçülmesi(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2016) Karadağ, İlkim; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiAçığa çıkmış kök yüzeyinin kapatılması için kullanılan tekniklerin başlıcaları laterale pozisyone flep LPF , koronale pozisyone flep KPF , oblik pozisyonlandırılan flep, double papilla flep DPF , serbest dişeti grefti SDG , subepitelyal bağ dokusu grefti SBDG , dişeti ünitesi grefti DÜG ve yönlendirilmiş doku rejenerasyonu olarak sayılabilir. Damak olarak bilinen ağız boşluğu tavanını kaplayan mukoza palatinal mukozadır ve SBDG ve BDG işlemlerinde greft alınması için sıklıkla tercih edilmektedir. Palatinal mukoza kalınlığının ölçülebilmesi amacıyla farklı teknikler kullanılabilmektedir. Konik ışınlı bilgisayarlı tomografi KIBT teknolojisi hekime milimetrik düzeyde inceleme ve yüksek diagnostik kalitede bilgiler sağlaması nedeniyle diş hekimliğinde artık gerekliliği kanıtlanmış bir yöntem haline gelmiştir. Damaktan yumuşak doku grefti alınmasını gerektirecek prosedürlerin planlanması aşamasında uygun miktarda greftin elde edilebilmesi açısından konik ışınlı bilgisayarlı tomografi incelemesi yapılması önemli bilgiler sağlayabilmektedir.Item Yirmi yaş dişlerinin çekim kararının sosyal güvenlik sistemine etkileri(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2016) Üçok, Cahit; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiBu çalışmanın amacı, yirmi yaş dişlerinin çekim kararlarını hastanın yaşı, cinsiyeti, diş numarası, dişin pozisyonu ve klinik durumu gibi parametrelere gore değerlendirmek ve bu kararın sosyal güvenlik sistemine olan ekonomik etkilerini vurgulamaktır. Çalışma çekim kararı verilmiş olan sürmüş yada sürmemiş 3. molar dişi olan ve rastgele seçilen 180 hastadan elde edilen verilere göre yapıldı. Hastalara ait yaş, cinsiyet, dişin pozisyonu, klinik durumuna ait veriler kaydedildi. Elde edilen verilerle hastaların yaş, cinsiyet, diş numarası, dişlerin pozisyonu ve klinik bulguları gruplandırılarak ki-kare testi ve SPSS istatistik paket programı, CHAID karar ağaçları ve SPSS clementine programı kullanılarak analizler yapıldı. Anlam aralığı olarak p=0.05 kabul edildi. Diş numarası klinik durum ilişkisi incelendiğinde, çekim kararı verilen dişler arasında en çok asemptomatik 48 n=23 numaralı dişlerin çekildiği, pericoronitis tanısı ile en çok 38 n=15 numaralı dişin çekildiği görülmüştür. Asemptomatik dişlerin %39.4 n=71 , pericoronitisli dişlerin %15 n=27 ve ortodontik sebeple ise %8.3 n=20 oranında çekim kararı verildiği izlendi. En az çekim kararı ise %3.3 n=6 TME ağrısı nedeni ile verildi. Pearson Chi-Square p=0.048 SPSS Celementine ve CHAID karar ağaçları analizine göre.; dişin klinik durumu hedef faktör olduğunda; tüm gruplamalarda asemptomatik dişlere birinci sırada çekim kararı verildiği görüldü. Sağlık harcamaları bütün dünya ülkelerinde sosyal güvenlik sistemini zorlayan boyutlara ulaşmış bulunmaktadır. Bütün içerisinde belki de küçük bir paya sahip olan üçüncü molar cerrahisini değerlendirirken ve bir dişin çekimine karar verirken konuyu bir de bu açıdan değerlendirmek doğru olacaktır. Operasyonlu veya operasyonsuz seçeneklerin temelinde düzenli aktif kontrollerin hastanın belli zaman aralıklarında klinik ve radyolojik muayeneleri yattığı unutulmamalıdır.Item Alt çene tam dişsizlik olgularında anterior bölgeye yerleştirilen implantlar üzerine uygulanan farklı protez tasarımlarının in vitro olarak kuvvet dağılımı yönünden incelenmesi(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2016) Bağdatlı, N. Esra; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiAmaç: Maksiler ve mandibuler posterior bölgelerdeki sınırlamalar nedeniyle ancak anterior bölgede uygulanabilen implantlardan destek alınarak yapılan sabit protezlere hassas tutucularla bağlanan posterior hareketli bölümlü protezlerin kombine protezler , implantlar ve kemikte oluşturdukları stresleri, sonlu elemanlar stres analiz yöntemi kullanılarak top başlı ve bar tutuculu overdenture tarzı protezlerle karşılaştırmalı olarak değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Tam dişsiz mandibulada dört adet implant üzerine yapılan implant üstü sabit bir proteze hassas tutucularla bağlanan posterior hareketli bölümlü protez, top başlı ve bar ataçmanlı overdenture tarzı protez olmak üzere üç adet modeller üç boyutlu olarak tasarlanmış ve her bir modele 1. molar dişin merkezinden 100 N vertikal ve 100 N oblik kuvvet uygulanmıştır. Oluşan stresler, sonlu elemanlar stres analiz yöntemi ile incelenmiştir. Bulgular: İmplant üstü sabit bir proteze hassas tutucularla bağlanan posterior hareketli bölümlü protezde, top başlı ve bar tutuculu protezlere göre, implant ve peri-implant kemikte stresler daha yüksek, mukoza altındaki kortikal kemikte ise stresler daha düşük bulunmuştur. Aradaki farklar MPa cinsinden değerlendirildiğinde oldukça düşüktür. Sonuç: Anterior implant üstü sabit bir proteze hassas tutucularla bağlanan posterior hareketli bölümlü protez tasarımının, özellikle anterior bölgede kemik rezorpsiyonunun fazla olmadığı ve posterior bölgede ise bıçak sırtı kretlere sahip hastalarda top başlı ve bar tutuculu overdenture protezlere iyi bir alternatif tedavi seçeneği olarak kullanabileceği söylenebilirItem Karışık dişlenme döneminde sürmemiş kanin ve premolar dişlerin meziyo-distal genişliklerinin tahmininde kullanılan farklı analiz yöntemlerinin güvenilirliklerinin değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2016) Alkan, Özer; Other; OtherAmaç: Bu araştırmanın amacı karışık dişlenme döneminde sıklıkla kullanılan üç farklı analiz yönteminin güvenirliklerinin değerlendirilmesidir. Materyal-metod: Bu araştırma Yüzüncü Yıl Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı arşivinde yer alan, birinci molar dişlere kadar tüm daimi dişleri sürmüş, 12-22 yaşları arasındaki 147 bireyin alçı modelleri kullanılarak yapılmıştır. Çalışma modelleri üzerinde gerekli dişlerin meziyo-distal boyutları 0.01 mm hassasiyete sahip dijital kumpas kullanılarak ölçülmüştür. Sürmemiş kanin ve premolar dişlerin meziyo-distal boyutlarının tahmininde Moyers olasılık tablosu, Tanaka-Johnston denklemi, Bernabe ve Floris-Mir regresyon eşitliği kullanılmıştır. Cinsiyet ve dental arklar arasında diş boyutlarının karşılaştırılmasında Student t testi kullanılmıştır. Kanin ve premolar dişlerin tahmini boyutları için denklemlerin belirlenmesinde lineer regresyon analizi yapılmıştır. Bulgular: Tüm gruplarda Bernabe ve FlorisMir regresyon eşitliği ve Tanaka-Johnston denklemiyle belirlenen tahmini boyutların gerçek boyutlardan daha fazla olduğu belirlenmiştir. Kadınlarda üst çenede Moyers %75, alt çenede Moyers %50 olasılık tablosu; erkeklerde üst çene ve alt çenede Moyers %50 olasılık tablosuyla belirlenen tahmini boyutlarla gerçek boyutlar arasındaki farkın ise istatistik olarak anlamlı olmadığı belirlenmiştir. Sonuç: Kadınlarda üst çenede Moyers %75, alt çenede Moyers %50; erkeklerde ise üst ve alt çenede Moyers %50 olasılık tablosuyla gerçeğe yakın sonuçların elde edilebildiği saptanmıştır.