Cilt:69 Sayı:04 (2020)

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 6 of 6
  • Item
    Çocuklar Bakımından Uzlaştırma: Farklı Yararlar Arasında Bir Denge Arayışı
    (Ankara Üniversitesi, 2020-04-14) Kontacı, Burcu Baydemir; Hukuk Fakültesi
    Çocuklar bakımından uzlaştırma, günümüzde gerek dünyada gerek Türkiye’de gittikçe öne çıkan bir ceza ve ceza muhakemesi hukuku kurumudur. Bu bağlamda, anılan kurum kapsamına giren suç tiplerinin giderek çeşitlendiği ve zaman içinde daha ciddi suçların bu kapsamda ele alındığı görülmektedir. Buna bağlı olarak da, çocuklar bakımından uzlaştırmaya tâbi olan dosyaların sayısı hızla artmakta ve uzlaştırma kurumu, adalet sistemi içinde daha görünür hâle gelmektedir. Buna karşın, çocuklar bakımından uzlaştırma uygulamasından beklenen yararların sağlanabilmesi için, öncelikle bu yararların neler olduğunun açıkça tespit edilmesi ve hangi hukuki kurum ve kurallar aracılığıyla hayata geçirilebileceğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada, çocuklar bakımından uzlaştırmadan beklenen üç farklı yarar kategorisi olduğu ve başarılı bir uzlaştırma uygulamasının da, ancak bu yararlar arasında makul bir denge kurulmasıyla mümkün olabileceği ileri sürülmektedir. Bu bağlamda, çalışmada benimsenen yarar kategorileri; adalet sistemi bakımından “alternatif çözüm yöntemi”, uzlaştırmanın tarafları bakımından “onarıcı adalet” ve çocuklar bakımından da “çocuğun yüksek yararı” olarak belirlenmiş bulunmaktadır. Çalışmada, her üç yarar kategorisi ayrıntılı bir biçimde tanımlanmakta ve Türk Hukuku’ndaki mevcut durumun analizi yapılarak, sorunlu olduğu düşünülen alanlara işaret edilmekte ve somut çözüm önerilerinde bulunulmaktadır.
  • Item
    Sosyal Medya Özelinde Kamusal Alan Doktrini ve “Knight First Amendment Institute et al v. Donald J. Trump” Kararının Amerika Birleşik Devletleri Anayasası 1. Ek Maddesi Kapsamında Değerlendirilmesi
    (Ankara Üniversitesi, 2020-04-14) Yıldız, Ceren; Hukuk Fakültesi
    Sosyal medya, bireylerin kendilerini ifade edebilme imkânına sahip olarak, görüşlerini paylaşabildikleri, böylece demokratik bir kültürün gerçekleştirilmesi olanaklarının büyük ölçüde genişlediği bir alan haline gelmiştir. Dijital çağın sağladığı bu imkânlar aynı zamanda, bu katılımı sınırlandırabilecek yeni denetim yöntemlerini de üretmeye başlamıştır. Bu durum öncelikle kendisini yasal düzenlemelerde göstermeye başlamış, ardından bugüne kadar konuya ilişkin verilmiş kararların mevcut durum bakımından yeniden yorumlanması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Özellikle son yıllarda siyasilerin sosyal medya kullanma oranındaki artış, izledikleri politikaları bu araçlarla duyurma yolunu tercih etmeleri ve kendi medyalarını yaratma istekleri, kendi iradeleriyle açtıkları bir alanın yapısında ve özellikle ifade özgürlüğünün kullanımı bakımından yeni sorunları ortaya çıkarmaya başlamıştır. Amerikan Başkanı Donald J. Trump’ın, Twitter sayfasından yorumlarını beğenmediği bazı kullanıcıları engellemesi üzerine başlatılan yargılama sürecinin sonucunda, kamusal forum doktrini, sosyal medya hesaplarının kullanım şekli de göz önünde bulundurularak yeniden yorumlanmıştır. Bu çalışmada, ifade özgürlüğü bakımından sosyal medya özelinde kamusal forum doktrini ve Amerikan Anayasasının ek 1. maddesi, Yüksek Mahkeme içtihatlarıyla birlikte incelenmiştir. Bu bağlamda karşılaşılan yeni kamusal forumun, Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğü çerçevesinde mağdur statüsüne ilişkin kararları bakımından uygulanabilirliği değerlendirilmeye çalışılmıştır.
  • Item
    Şikâyete İlişkin Bazı Tespit ve Değerlendirmeler
    (Ankara Üniversitesi, 2020-04-14) Öntan, Yaprak; Hukuk Fakültesi
    Şikâyete ilişkin tartışmalar eskiden beri, daha ziyade, şikâyetin hukuki niteliği ve şikâyet hakkı sahibi çerçevesinde yürütülmektedir. Bunun dışında, doktrinde, kuruma ilişkin çok fazla görüş ayrılığı yoktur. Ancak konu, özellikle uygulamada sorun yaratmaya elverişli bazı yönleri göz önünde bulundurulduğunda çalışmaya değer bir nitelik arz etmektedir. Bu çerçevede makalede, öncelikle, iştirak halinde işlenen suçlarda şikâyetin yapılabileceği sürenin başlangıcının nasıl belirlenmesi gerektiği üzerinde durulacaktır. Bundan sonra, fiilin şikâyet edilmesi kuralının istisnası ile bu istisna halinde şikâyetin geri alınması konusu ele alınacaktır. Muhakemenin değişik evrelerine ve ölenin davaya katılıp katılmadığına göre, mirasçıların şikâyeti geri almaları makalenin bir diğer ana tartışma konusunu oluşturmaktadır. Son olarak, şikâyetin geri alınmasını kabul etmeyen sanık hakkında verilebilecek hükümler, Yargıtay’ın farklı içtihatları göz önünde bulundurularak değerlendirilecektir.
  • Item
    Kişilerden Kan ve Doku Örneği Alınmasına İlişkin Olarak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 292’nci Maddesi Karşısında Türk Medenî Kanunu’nun 284’üncü Maddesinin Durumu
    (Ankara Üniversitesi, 2020-04-14) Konuralp, Orhan Emre; Hukuk Fakültesi
    Kişilerden kan ve doku örneği alınması, hem kişilerin vücut bütünlüğü hem de soybağı tespit edilecek kişi açısından son derece önemli bir işlemdir. Bu öneminden dolayı, bu işlem hem Türk Medenî Kanunu hem de Hukuk Muhakemeleri Kanunu tarafından özel olarak düzenlenmiş olmakla birlikte iki Kanun farklı nitelikte düzenlemeler içermektedir. İki Kanun arasındaki farklılık hem doktrin hem de yargı kararlarında farklı şekilde yorumlanmaktadır. Söz konusu yorum farkı ise uygulamada tereddütlere yol açmaktadır. Çalışmamızın amacı da, kanunkoyucunun amacını da dikkate alarak kişilerden kan ve doku örneği alınması hususunda uygulama alanı bulması gereken hukuk kuralını tespit etmektir. Bu kapsamda öncelikle doktrin görüşleri değerlendirilmiş ve Yargıtay’ın konu ile ilgili kararları irdelenmiştir. Çalışma kapsamında ayrıca Alman ve İsviçre hukuklarında bulunan düzenlemeler de ayrı bir başlık altında incelenmiştir. Çalışmanın sınırı medenî yargılama hukuku ile sınırlı tutulmuş, gerektiği ölçüde ceza yargılaması hukuku ile karşılaştırma yapılmıştır.
  • Item
    Tutuklu ve Hükümlülerin Çalışmasının Sosyal Güvenlik Hukuku Açısından Değerlendirilmesi
    (Ankara Üniversitesi, 2020-04-14) Akbıyık, Taliye; Hukuk Fakültesi
    Ceza infaz mevzuatımızda, tutuklu ve hükümlülere mesleki eğitimler verilerek çalıştırılmalarına ilişkin çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Bu kapsamda çalışan tutuklu ve hükümlülerin sosyal güvenliği, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 5. maddesinde belirtilmiştir. Buna hükme göre, ceza infaz kurumu bünyesinde çalıştırılan tutuklu ve hükümlüler hakkında iş kazası ve meslek hastalığı ile analık sigortası uygulanmaktadır. Ayrıca bu kimseler, Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının “a” bendi kapsamında sigortalı sayılmaktadır. Görüldüğü üzere 5510 sayılı Kanun’da, yalnızca ceza infaz kurumunda çalışan tutuklu ve hükümlülerin sosyal güvenliğine yönelik düzenleme yapılmıştır. Ceza infaz kurumu dışında çalıştırılan hükümlülerin sosyal güvenlik hakları bu kapsama alınmamıştır. Hukukumuzda denetimli serbestlik uygulandığı hallerde de hükümlülerin çalıştırılması söz konusudur. Denetimli serbestlik uygulanan hükümlüler hakkında; kamu hizmeti cezası, kamuya yararlı bir işte çalıştırma ve gözetim altında çalıştırma uygulanmaktadır. Çalışmamızda, ceza infaz kurumu kapsamında ve denetimli serbestlik uygulamasında yaptırılan çalışmalar incelenecektir. Yapılan çalışmaların, iş hukuku açısından niteliği ele alınarak bu kimselerin sosyal güvenlik haklarına ilişkin mevzuatta yer alan hükümlere değinilecektir. Çalışmamızın sonunda, tutuklu ve hükümlülerin sosyal güvenlik haklarına ilişkin yapılan düzenlemelerin yeterliliği noktasında doktrindeki görüşlere yer verilerek konuyla ilgili görüşlerimiz açıklanacaktır.
  • Item
    Dağlık Karabağ Sorununda Ermenistan'ın Rolü ve Sorumluluğu
    (Ankara Üniversitesi, 2020-04-14) Abdullahzade, Cavid; Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
    Azerbaycan’ın bir parçası olan Dağlık Karabağ’da Ermeni azınlık tarafından başlatılan ayrılıkçı eylemler, 1991 yılından itibaren Ermenistan’ın da katılımıyla topyekûn savaşa dönüşmüştür. Savaş, ancak 1994 yılında yapılan ateşkesle geçici olarak durdurulabilmiştir. O tarihten itibaren Azerbaycan topraklarının yaklaşık % 20’si uzun bir süre Ermeni işgali altında kalmıştır. Günümüzde Azerbaycan’ın başarılı askeri operasyonları sonucu Ermeni işgali son bulmuştur. Ancak bu, hem savaş hem de işgal sırasında Ermenistan’ın hukuka aykırı eylemleri nedeniyle sorumluluğunu bertaraf etmemektedir. Bu makalenin amacı da, Dağlık Karabağ sorununda Ermenistan Devletinin rolünü ve sorumluluğunun kapsamını ortaya koymaktır.