Sayı:50 (2021)
Permanent URI for this collection
Browse
Recent Submissions
Item Saraybosna Şarkiyat Enstitüsü tarafından düzenlenen “15. yüzyıldan 19. yüzyıla Bosna ve Hersek’teki kültürel ve tarihsel eğilimler konferansı”nın ardından(Ankara Üniversitesi OTAM, 2021) Şen, Bayram; Other; Other71. Yılını dolduran Şarkiyat Enstitüsü son yıllarda uluslararası birçok konferansa da ev sahipliği yapmaktadır. Üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Bilim Konferansı’nda bu yılın teması “15. Yüzyıldan 19. Yüzyıla Bosna ve Hersek’te Kültürel ve Tarihî Eğilimler”di. 11-14 Ekim 2021 tarihlerinde düzenlenen konferansa farklı disiplinlerden ve farklı üniversitelerden birçok akademisyen katıldı. Pandemi koşulları nedeniyle hem online hem de yüz yüze sunum yapma imkânı sağlanan konferansta oturumlar dört güne yayılmış ve gün içerisinde en az temas sağlanacak şekilde düzenlenmişti.Item "Gazi Hüsrev Bey'in Bosna-Hersek tarihindeki rolü ve önemi” sempozyumu’nun ardından(Ankara Üniversitesi o, 2021) Loklar, Behçet; Other; OtherGazi Hüsrev Bey’in Bosna Sancakbeyi olarak atanmasının 500. yılı münasebetiyle bir sempozyum düzenlenmesine karar verilmiştir. Bu doğrultuda Dani Gazi Husrev-begovih hajrata etkinlikleri kapsamında, 22 Eylül 2021 tarihinde, Bosna-Hersek için önemli birer bilimsel kuruluş olan Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi, Saraybosna Devlet Üniversitesine bağlı Şarkiyat Enstitüsü, Tarih Enstitüsü ve bunların yanında Saraybosna Tarih Arşivi organizasyonunda "Uloga i značaj Gazi Husrev-bega u historiji Bosne i Hercegovine" (Gazi Hüsrev Bey'in Bosna-Hersek Tarihindeki Rolü ve Önemi) başlıklı sempozyum icra edilmiştir.Item Yılmaz Kurt; Anadolu’da kişi ve yer adları, Akçağ yayınları, Ankara, 2020, 648 sayfa(Ankara Üniversitesi OTAM, 2021) Ceyhan, Muhammet; Other; Otherrof. Dr. Yılmaz Kurt’un Anadolu’da Kişi ve Yer Adları başlıklı çalışması 2020 yılında Akçağ Yayınları arasından çıkmıştır. Ertan Ünlü ve Fatih Mehmet Önal’ın birlikte yayına hazırladıkları bu eser, yazarın 1984 yılında VI. Millî Türkoloji Kongresi’ne sunduğu tebliğden başlamak üzere 2018 tarihine kadar geçen zaman zarfında onomastik (adbilim) konusunda birçok bilimsel kongre ve sempozyumda sunmuş olduğu tebliğler ile çeşitli dergilerde yayınlanan makalelerinden oluşmaktadır. Kitapta Önsöz (9-11), Makaleler (15-606), Kaynakça (607-620) ve Dizin (621-644) kısımları mevcuttur. Çalışma boyunca Türkiye’de gerek tarihçilerin gerekse de dilcilerin neredeyse hiç girmediği, hatta girmeye cesaret edemediği onomastik (adbilim) konusu sistematik olarak işlenmiştir.Item Tanzimat sonrası modernleşme sürecinde Selanik İnas Rüşdiye Mektebi(Ankara Üniversitesi OTAM, 2021) Ünlü, Mucize; Dündar, Arzu; Other; OtherModernleşme yönünde birçok alanda yeniliklerin yapıldığı Tanzimat döneminde kızların eğitimi konusunda da birtakım gelişmeler yaşanmıştır. 1838 yılında rüşdiye seviyesinde ilk okulların, 1859 yılında da ilk kız rüşdiyesi olan Cevri Kalfa İnas Rüşdiyesinin açılması bu alanda atılan önemli adımlardır. Bu döneme kadar yalnızca sıbyan mekteplerinde eğitim gören kız çocukları rüşdiyelerle birlikte daha iyi bir eğitim alma imkânı bulmuşlardır. Eğitim sistemi ve kurumların yapılandırılması adına önemli bir dönüm noktası olan Maarif-i Umumiye Nizamnamesinde hem erkek hem de kız rüşdiyeleri konusuna detaylı bir şekilde yer verilmiş, Sultan II. Abdülhamit döneminde ise yapısal birtakım değişikliklerle birlikte bu okulların sayısı giderek artmıştır. Çalışmamızın amacı, İstanbul’dan sonra vilayetlerde açılan ilk kız rüşdiyelerinden biri olan Selanik İnas Rüşdiye Mektebinin kuruluşu, gelişim süreci, fiziki koşulları, personel ve öğrenci durumu, dersleri ve vilayet için önemini erişilebilen veriler ışığında inceleyerek Osmanlı’nın son döneminde kızların eğitimi konusunda yapılan çalışmalara katkı sağlamaktır.Item Sultan II. Mahmud’un orduda yaptığı reformlara Menteşe sancağının katkısı (1826-1839)(Ankara Üniversitesi OTAM, 2021) Keleş, Erdoğan; Erdinç, Özgür; Other; OtherOsmanlı Devleti’nin 18. yüzyılın sonunda askeri alandaki başarısızlıkları ve ordudaki bozulma üzerine teşkil edilen Nizâm-ı Cedid ve Sekbân-ı Cedid ocakları, yeniçerilerin isyanı üzerine kaldırıldı. Sultan II. Mahmud askeri yenilikler için uzun bir süre beklemiş ve nihayetinde Eşkinci Ocağı’nı kurmuştur. Ancak yeniçerilerin bu ocak yüzünden de isyan etmesi üzerine Sultan II. Mahmut, Haziran 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nı ilga etmiştir. Yeniçeri Ocağı yerine Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye Ordusu’nu kurmuştur. Ardından çıkarılan kanunnameler ile ordudaki asker sayısı hızlıca arttırılmaya çalışılmış ve taşradan asker alınmasına karar verilmiştir. Bu dönemde yaşanan isyanlar ve savaşlar sebebiyle artan eğitimli ve düzenli asker ihtiyacını karşılamak için yoğun çaba sarf edilmiştir. Ancak Mansûre Ordusu’nun istenilen neticeyi karşılamaması üzerine 1834’te yeni bir askeri sınıf olmak üzere Redif-i Asâkir-i Mansûre Ordusu teşkil edilmiştir. Ordunun eğitiminden ve donatımından sorumlu olan Seraskerlik makamı hem İstanbul’daki hem de taşradaki asker sayısını arttırmak için asker yatağı olarak nitelendirdiği Menteşe Sancağından asker yazılmasını emretmiştir. Sancak dâhilinde asker yazımı yapıldığı gibi alınacak askerlerin masraflarının da karşılanması istenmiştir. Bu emir gereğince Menteşe Sancağından askerliğe elverişli gençler arasından alım yapıldığı gibi, masraflar ise sancak dahilindeki kazalara paylaştırılmıştır. Bu çalışmada Muğla Şer’iye Sicilleri’nde yer alan bilgiler ve Osmanlı Arşivi’nde yer alan belgeler ışığında Menteşe Sancağının Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye ve Redif-i Asâkir-i Mansûre ordularına verdiği katkı incelenmiştir. Dolayısıyla Sultan II. Mahmud’un askeri anlamda gerçekleştirdiği reformlar göz önünde tutularak, Menteşe Sancağının askeri reformlara sağladığı katkı ortaya konulmuştur.Item Son dönem Osmanlı eğitim teşkilatında öğretmen sorunu(Ankara Üniversitesi OTAM, 2021) Keklik, Ebubekir; Other; OtherSon dönem Osmanlı eğitim-öğretim teşkilatının en önemli sorunlarından biri öğretmen sayısındaki yetersizliktir. Tanzimat’tan sonra yeni usulle eğitim-öğretim yapan pek çok yeni okul açıldı. Yeni usulle eğitim-öğretim yapacak okullara öğrenmen yetiştirmek amacıyla öğretmen okulları kuruldu. Ancak bu okulların öğretmen ihtiyacını karşılayacak kadar öğretmen yetiştirilemedi. Bu sebeple buralarda başlangıçta eski tarz eğitim almış öğretmenler görevlendirildi. Hatta çoğu zaman öğretmenlikle hiçbir ilgisi olmayan kişiler bu okullarda istihdam edildi. Maaşların düşüklüğü modern öğretmen okullarından mezun olan öğretmenlerin mesleğe girmemesine, girenlerinse bir müddet sonra istifa etmesine sebep olmaktaydı. İlköğretim okullarının finansmanı halka bırakıldığı için taşradaki öğretmenler hem çok düşük maaşla çalışmak zorunda kalıyor hem de genellikle maaşlarını zamanında alamıyorlardı. Okul binaları çoğu yerde eğitim öğretim faaliyetlerini yürütmeye elverişli değildi. Dersler okul olmak için yapılmamış kiralık binalarda yürütülmekteydi. Ortaöğretim okullarında genellikle branş öğretmeni bulmak mümkün olmadığı için okul müdürleri ve öğretmenler branşları olmayan pek çok derse girmek zorunda kalıyordu. Dahası devlet memurlarının ortaöğretim kurumlarında ders vermesi adet haline gelmişti.Item Osmanlı devletinde modern eğitiminin düşünsel ve bürokratik temelleri: mülkiye sınıfının eğitiminden halkın eğitimine geçiş(Ankara Üniversitesi OTAM, 2021) Güven, İsmail; Sosyal Bilgiler Öğretmenliği; Eğitim Bilimleri FakültesiBu çalışmada Osmanlı Devleti’nde modern eğitim anlayışının girişine yönelik düşünsel ve bürokratik temelleri analiz edilmiştir. Tanzimat döneminden hemen öncesinde devletin ihtiyacı olan yeni bürokratik kadroları yetiştirmek ve devletin bilgili memur ihtiyacını karşılamak için kurulan okullar daha sonra sivil rüşdiyelerin açılmasına örnek oluşturmuştur Bu makalede memur okullarından rüşdiyelere geçişi sağlayan düşünsel ve bürokratik etkiler tartışılmıştır. Osmanlı Devletinin siyasi ve askeri alandaki gerilemesine çözüm bulmaya çalışan devlet adamları, sefirler ve bürokratların düşüncelerinin yeni eğitim anlayışını biçimlendirmişlerdir. Çalışmada ilk olarak eğitim kavramı çözümlenmiştir. Eğitimsel dönüşümü belirleyebilmek için Tanzimat dönemi öncesinde başlayan değişmeler, sefirler ve bürokratların yazmış olduğu sefaretnameler, layihalarda eğitimle ilgili önerileri ve bunların uygulamaya yansımaları çözümlenmiştir. Bu düşünceler “Mekteb-i Maarif-i Adli”nin açılmasıyla uygulamaya geçmiş, daha sonraki yıllarda ise sivil mekteplerin yani rüşdiyelerin kurulmasıyla devam etmiştir.Item Avusturya’da Osmanlı diplomasisi: Büyükelçi Recep Ağa’nın Viyana sefareti (1628-1629)(Ankara Üniversitesi OTAM, 2021) Cevrioğlu, Mahmut Halef; Other; OtherXVII. yüzyıl Osmanlı-Avusturya diplomatik ilişkilerinden bir kesit sunan çalışma, yeni diplomasi tarihi olarak adlandırılan yaklaşım bünyesinde aktör odaklı bir bakış açısına başvurmaktadır. 1628-1629 yılları arasında Sultan IV. Murad tarafından Avusturya’nın başkenti Viyana’ya büyükelçi olarak gönderilen Recep Ağa’nın sefareti, bu yeni yaklaşım uyarınca şu unsurlar üzerinden ele alınmıştır: Osmanlı elçisinin görevi süresince haiz olacağı unvanın kullanımı; serhat bölgesinde iki tarafın elçilerinin mübadelesi, Osmanlı elçilik heyetinin Viyana’ya girişi ve elçi Recep’in Avusturya İmparatorunun huzuruna kabulü gibi performatif diplomasi pratikleri ve son olarak, Osmanlı elçisinin günlük masrafını karşılamak için ev sahibi hükümetin kendisine bağladığı tayinat ve elçinin konakladığı ikametgâhın temini olmak üzere muamelat. Çalışma göstermiştir ki Osmanlılar ve Avusturyalılar arasında 1606 yılında imzalanan Zitvatorok Anlaşması sonrasında iki taraf arasındaki diplomatik ilişkiler deneysel sayılabilecek şekilde yeniden oluşmaya başlamıştır. Her ne kadar diplomatik karşılaşmaların yer yer çekişmelere sahne olduğu doğruysa da, Recep Ağa’nın elçiliğinin gösterdiği üzere bu yeni pratikler bütününe mütekabiliyet kaygısı damgasını vurmuştur.Item Osmanlı devleti’nde cellatlar ve cellat ocağı(Ankara Üniversitesi OTAM, 2021) Baş, Burcu; Other; OtherBu çalışmada Osmanlı Devleti’nde cellatlık mesleği, bu mesleğin dâhil olduğu askerî düzen, Cellat Ocağı’na giden süreç ve bu ocağın işleyişi ile kaldırılışı anlatılmaktadır. Bunun yanı sıra; farklı dönemlerde uygulanan ceza, işkence ve idam yöntemleri de ele alınmaktadır. Bu uygulamaların ardından gerçekleşen süreçten ve cellatların bu süreçteki rolünden de bahsedilmektedir. Ayrıca cellatların kullandıkları aletlere ve infazın gerçekleştiği yerlere de değinilmektedir. Kurumsallaşmasını Fatih devrinden itibaren gerçekleştirmiş olan bu kurumun tüm detaylarıyla araştırılıp ele alınması gerekliliği bizi bu konuda araştırma yapmaya sevk etti. Osmanlı Devleti’nde cellatların ve Cellat Ocağı’nın kurumsal yapısının başlı başına detaylı bir akademik çalışma halinde her yönüyle incelemesinin neden yapılmadığı kafalarda soru işareti olarak durmaktadır. Osmanlı tarihi kaynaklarında rastlanılan ceza ve işkence uygulamaları hakkındaki bilgilerin yetersizliği bunda önemli bir etkendir. Yaptıkları işten dolayı cellatlığın hoş karşılanmadığından hareketle onlar hakkında derli toplu bilgiye ulaşılamadığını da söylemek mümkündür. Bununla birlikte devletin cezalandırma yöntemleri arasında yaygın olarak kullandığı, üstelik kurumsal olarak da varlığı bilinen bu zümre hakkında araştırma boşluğu bulunmaktadır. Araştırma sırasında Osmanlı arşiv kaynakları, seyahatnameler, vakayinameler ve tetkik eserler incelenmiştir.Item Osmanlı yerelinde konsoloslar, idari ilişkiler ve tarımsal ağlar: Urfa, 1850-1900(Ankara Üniversitesi OTAM, 2021) Asoğlu, İsmail; Other; OtherUrfa ve çevresinin Batılı ticari yayılımın yoğun ilgisine mazhar oluşu, XIX. yüzyılın ikinci devresi ile başladı. 1855’te Fransız hükümetince şehre tayin edilen ilk konsolos vekili Prosper Villecroze adında bir tüccardı. Ancak şehir 1860 sonrası istikrarlı bir yatırım alanı olarak tercih edilmeye başladı. Bu noktada Halepli tüccarlar öne çıkmaktaydı. Bireysel girişimlerin yanı sıra Villecroze ve Poche ailelerine ait şirketlerin yerelde kurdukları ticari ağ sayesinde, en ücra köylere kadar ortaklıklar kuruldu. Yerel ağın koordinasyonunu sağlayan kişi ise Fransız konsolos vekili Armand Martin (1860-1891) isminde bir tüccardı. Ticari menfaat ve kâr peşinde olan konsolos vekilleri, legal/illegal surette tüm yerel gruplarla iş birliği içinde oldu. Şehrin Hristiyan sakinleri üzerindeki himaye politikaları da ticari kâr siyasetinin bir parçası olarak kullanıldı. Yereldeki alım-satım ve dağıtım ağını organize eden bu iktisadi aktörler, mahalli ticaretin her süreç ve kademesinde yer almaya özen gösterdi. Bilhassa tahıl ürünleri gibi temel ihtiyaç maddelerinin piyasadan çekilmesine neden olmaları, şehri kıtlıklarla yüzleşmek zorunda bıraktı. Bölgedeki denetim ve otorite boşluğu, konsolos vekillerine daha rahat hareket imkânı verirken; mülkiyet, toprak tasarrufu ve tarımsal ilişkilerden doğan hukukî uyuşmazlıklar, mahallî bürokrasiyi uzun yıllar meşgul etti. 1895’e gelindiğinde ise konsolosların ilgileri, ülkeleri adına ticarî faydadan ziyade, Ermeni isyanlarının teftişine kaydırıldı. Yerel seçkinlerin ecnebi tüccarlar ile ticari ilişkileri ne boyuttaydı? İdareciler, yabancı tüccarlar ve mültezimler arasında nerede konumlanıyorlardı? Temsilcilerin resmî statülerinin yanı sıra Urfa yerelinde şirketleşme, yerel bağlantılar ve örgütlenme biçimleri nasıl tezahür etti? Batılı ticari girişimin şehir toplumu üzerinde nasıl bir etkisi oldu? Bu çalışma, yukarıda bahsi geçen sorulara cevaplar aramak suretiyle ortaya çıktı. Söz konusu sürecin anlaşılmasında istifade edilen kaynaklar; ekseriyetle Osmanlı arşiv vesikaları (BOA), kadı mahkemesi kayıtları ve İngiliz konsolosluk raporları oldu.Item 94 numaralı galata şer’iyye sicili (h. 1074–1075 / m. 1663–1664)(Ankara Üniversitesi OTAM, 2021) Akkoyun, Sevgi; Other; OtherŞerʻiyye sicilleri, Osmanlı tarihi araştırmalarında kullanılan ana kaynaklar arasında yer almaktadır. Üretildikleri dönemin idari, hukuki, iktisadi, sosyal ve kültürel yönlerine ışık tutan siciller, diğer kaynaklarda olmayan pek çok ayrıntıya sahiptir. Bu çalışmada Galata Mahkemesi’ne ait 94 numaralı şerʻiyye sicili tanıtılmakla birlikte aynı zamanda defterdeki kayıtlar içerdikleri konulara göre şahıs hukuku, aile hukuku, miras hukuku, ticaret hukuku ve ceza hukuku başlıkları altında sınıflandırılarak Galataʹnın 1663-1664 tarihindeki sosyo-ekonomik hayatına dair değerlendirmeler yapılacaktır.