Cilt:06 Sayı:02 (2019)

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 6 of 6
  • Item
    Türkiye’de Yoksulluğun ve Yoksulların Televizyon Haberlerinde Temsili
    (Ankara Üniversitesi, 2019-12-04) Boztepe, Veli; İletişim Fakültesi
    Çalışmada, Türkiye’deki televizyon kanallarında yoksulların ve yoksulluğun nasıl temsil edildiği, ana haber bültenleri çerçevesinde ele alınmıştır. Bu çalışmanın amacı, yoksulluğun televizyon haberlerindeki temsil biçimlerini incelemek, söz konusu temsil biçimlerinin egemen söylemlerle bağlantısını ortaya koymaktır. Bu yolla yoksullara/yoksulluğa dair sorunlu temsil biçimlerinin kime/neye hizmet ettiği saptanabilecektir. Çalışmada, büyük sermaye gruplarına ait olan ve “yeni liberal” ideolojiyi temsil eden Kanal D, dini söylemlerin yaygın olarak kullanıldığı “yeni muhafazakâr” ideolojiye sahip Kanal 7, “sol” ideolojiye sahip Hayat TV ve kamu televizyonu TRT 1’in ana haber bültenleri örneklem olarak seçilmiştir. Söz konusu televizyon kanallarının 1 Ocak-31 Mart 2014 tarihleri arasında yayımladıkları ana haber bültenleri incelenmiş; kanalların ideolojik yapılanmasının, yoksulları ve yoksulluğu temsil biçimlerine etkileri ölçülmeye çalışılmıştır. Ana haber bültenleri Teun van Dijk’ın eleştirel söylem çözümlemesi kullanılarak incelenmiştir. Bulgular farklı yayın çizgilerine rağmen televizyon kanallarının sorunlu-dışlayıcı temsil biçimlerinde genel olarak benzeştiklerini ancak yayın çizgileri doğrultusunda birtakım temsil biçimleri de ürettiklerini ortaya koymaktadır. Haber bültenlerindeki sorunlu temsil biçimlerinin, sorunla ilgili etkin çözüm yöntemlerinin gündeme gelmesini engellediği düşünülmektedir.
  • Item
    Muhafazakâr Basının Modernizm, Bilim ve Teknolojiye Yaklaşımı: Büyük Doğu Örneği (1949-1959)
    (Ankara Üniversitesi, 2019-12-04) Lostar, Ferda İdil; İletişim Fakültesi
    1946 yılında çok partili sisteme geçiş ile birlikte Cumhuriyet Türkiyesi içerisinde kendini gösterme fırsatı bulan muhafazakâr siyaset anlayışı, Demokrat Parti’nin (DP) on yıllık iktidarı süresince çeşitli düşünürlerin katkılarıyla şekillenmiştir. DP’nin iç ve dış politikaları ile uyumlu biçimde gelişen bu yeni muhazafakârlık biçimi, erken Cumhuriyet dönemi muhafazakârlarında görülen uzlaşmacı ve sentezci yaklaşımdan farklı bir biçimde, temel değerlerini bir yaşam ve siyaset tarzı olarak hâkim kılma gayesi taşımıştır. Günümüzdeki mevcut sağ-muhafazakâr ideolojinin inşasında önemli rol oynayan isimlerden biri Necip Fazıl Kısakürek olmuştur. Çeşitli sağ siyasi hareketlerin ortak referans noktalarından biri olan Kısakürek’in düşünce sistemini anlamak, günümüz muhafazakâr siyasetini anlamlandırabilmek açısından da önem taşımaktadır. Bu çalışmada, Kısakürek ve kurucusu olduğu hareketin, Büyük Doğu dergisinde somutlaşan ve alanyazın içerisinde görece arka planda kaldığı düşünülen modernizm ve bilim-tekniğe dair görüşleri ile dönemin iktidar partisinin ve uluslararası siyasi konjonktürün bu görüşleri nasıl biçimlendirdiğine odaklanılmıştır. DP’nin iktidarı devraldığı dönem ile sınırlandırılan araştırmada, Büyük Doğu dergisinin Ekim 1949 ile Ekim 1959 yılları arasında haftalık olarak yayımlanan 105 sayısında yer alan “Ruh Nerede” ve “Müsbet İlimler” köşeleri, konuyla alakalı tematik yazılar ile “İdeolocya Örgüsü” isimli yazı dizisi söylem analizi yöntemiyle incelenmiştir.
  • Item
    Dijital Karnavalın Aktörleri Olan Trolleri İncelemenin “Asıl Amacı”
    (Ankara Üniversitesi, 2019-12-04) Cesur, Alim Alper; İletişim Fakültesi
    Sosyal medyanın düzen bozucu aktörleri olan troller, kimi zaman güldürerek kimi zamansa kızdırarak dijital platformlarda adlarından sıkça söz ettirmektedir. Sosyal medyanın yaşamımızın bir parçası olmasıyla birlikte “trol” ve “trollük” gibi kavramlar da gündelik konuşma dilinde kendine yer bulmuştur. Söz konusu duruma bağlı olarak yakın bir zamanda akademik çalışmalara da konu olmaya başlayan “trol” kavramına odaklanan bu araştırmada temel amaç, trol iletilerinin incelenmesi aracılığıyla trol mizahının mahiyetinin anlaşılmasıdır. Bu çerçevede kavrama yönelik daha derinlikli bir bakış açısı geliştirebilmek üzere trol kavramı, trol yazarlara imkân tanıyan sosyal medya ortamlarının karnavalesk atmosferi ile ilişkisi çerçevesinde ele alınmıştır. Araştırma yöntemi olarak içerik analizinin kullanıldığı çalışmada, Ekşi Sözlük ağındaki yüz ellinin üzerinde ileti girilmiş olan ve başlığı açan trolün entrysini silerek kaçmadığı “...asıl amacı” başlıkları incelenerek trollerin sözlük içindeki edimleri ve yazarların trol iletilere karşı takındığı tavırlar değerlendirilmiştir. Araştırmanın sonucunda, karnavalesk ortamın esnek yapısı trollere özgür hareket alanı tanımasına rağmen toplumun sinir uçlarına dokunan belli birtakım konuların, özellikle de kadına karşı kullanılan eril dilin, olumsuz karşılanarak bu söylemler doğrultusunda yazarların karnavala katılmayı reddettikleri tespit edilmiştir.
  • Item
    Communicative Memory in Online Communities: Mediated and Collaborative Knowledge
    (Ankara Üniversitesi, 2019-12-04) Dikkol, Selver; Erkılıç, Hakan; İletişim Fakültesi
    Online social networks enable the creation of groups within a wide variety of topics. Social network sites, like Facebook, offer options for users to create groups or to join existing groups for any topic they are interested in. The aim of this study is to investigate the function of the communicative memory, accepted in the literature as a notion providing continuity of communication, in online groups. In-depth interviews are conducted with seven participants who are members of the same Facebook group in the study in order to investigate and discuss the parameters of communicative memory, its role in-group communication and its effect on group solidarity in the online groups. The data obtained from the interviews are analyzed in the context of communicative memory. In the light of data and evaluations, it is concluded that each of the posts shared in Facebook groups is cumulatively generating their own collective knowledge; it can be said that communicative memory supports this commonness and provides the transmission of fragmented information.
  • Item
    Daha ve Misafir Filmlerinde Mültecilere Yönelik Dışlama Pratikleri ve Yok-Yerler
    (Ankara Üniversitesi, 2019-12-04) Yüksel, Eren; İletişim Fakültesi
    Bu çalışmada Daha (Onur Saylak, 2017) ve Misafir (Andaç Haznedaroğlu, 2017) filmlerindeki mültecilerin temsili ve mekânsal deneyimleri, Marc Augé’nin yok-yer ve Giorgio Agamben’in çıplak yaşam ve kamp kavramları arasında bağlantı kuran bir kavramsal çerçevede, inşacı temsil kuramından yararlanılarak değerlendirilmiştir. Türkiye’de çekilen ve mültecileri konu alan her iki film de göç meselesini, ötekileştirilen kimlikler üzerinden ele almaktadır. Mültecilerin mekânsal deneyimleri akışkanlık yerine hareketsizlik ve geçicilik üzerinden belirlenmekte ve yeraltındaki bir depoda ya da kentin gettoları olarak ifade edilebilecek yok-yerlerde yaşayan mülteciler, Agamben'in tabiriyle “çıplak yaşam”a indirgenmektedir. Genel olarak mültecilerin temsil edilmesinde karşımıza çıkan “masum çocuk” ve “savunmasız kadın” figürlerinin seçimi ise mültecilerin yardıma muhtaç, kurban statüsünde sabitlenmesiyle sonuçlanmaktadır. Bu bağlamda mültecilere yönelik dışlayıcı bakışı göstermesi ve mültecileri etkin failler olarak sunmaması bakımından ortaklaşan iki film, farklı ideolojik yönelimlere sahip olmalarıyla ayrışmaktadır. Misafir, mültecileri ulus devlet vatandaşları tarafından kabul edilmesi gereken misafirler olarak değerlendiren empatik bir anlatı inşa ederken Daha misafir söylemini eleştirmekte ve mültecileri sömürüye açık hale getiren ve insan kaçakçılarını var eden iktidar ilişkilerini mikro yapılar üzerinden sorunsallaştırmaktadır.
  • Item
    Savaş Kahramanı Bir Vicdani Retçi: Savaş Vadisi (Hacksaw Ridge) Filminde Çatışan Erkeklikler
    (Ankara Üniversitesi, 2019-12-04) Barutçu, Atilla; İletişim Fakültesi
    Amerika’nın onur madalyası alan ilk vicdani retçisi olarak kabul edilen Desmond Doss’un hayatından sinemaya uyarlanan Savaş Vadisi (Hacksaw Ridge, Mel Gibson, 2016) filmi, dini inancı sebebiyle silah tutmaya, insan öldürmeye ve şiddete karşı olan bir erkeğin gönüllü olarak savaşa katılma hikâyesini anlatır. Film her ne kadar odağına vicdani retçi bir figürü alsa da farklı erkeklik temsilleri üzerinden erkeklikler arasındaki güç ilişkilerinin nasıl egemen erkeklik değerlerinin çıkarına işleyebildiğinin bir örneğini sunar. Filmi kışlada, ailede ve savaşta olmak üzere üç farklı erkeklik karşılaşması üzerinden inceleyen bu makale, egemen erkeklik değerlerine karşıt bir figür olarak temsil edilen erkekliğin nasıl bu değerleri beslediğini ve yeniden ürettiğini incelemeyi, bu sayede iktidar bloğunun çeşitlilik barındıran yapısını vurgulamayı amaçlamaktadır.