Cilt: 05 Sayı: 02 (2022)
Permanent URI for this collection
Browse
Recent Submissions
Item CBS tabanlı AHP yöntemi kullanılarak oluşturulan Sivas Koyulhisar heyelan duyarlılık haritalarının güvenilirliğinin araştırılması(Ankara Üniversitesi, 2022) Demirel, Şeyma Ceylan; Hastaoğlu, Kemal ÖzgürHeyelanlar, en etkili doğal afetlerden olup can ve mal kaybına yol açmaktadır. Son yıllarda özellikle bu kayıpları azaltmak amacıyla çeşitli yöntemlerle duyarlılık haritaları üretilmiştir. Çalışma kapsamında Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) tabanlı, Çok Ölçütlü Karar Verme Yöntemlerinden olan Analitik Hiyerarşi (AHP) yöntemi kullanılmıştır. Bu çalışmada veri kümesi kullanılarak üretilen heyelan duyarlık haritalarının gerçek deformasyon alanlarını yansıtmakta ne kadar başarılı olduğunun araştırılması hedeflenmiştir. Bu amaç doğrultusunda çalışma alanında heyelana neden olan parametreler değerlendirilmiş ve heyelan duyarlılık haritası üretilmiştir. Değerlendirmelerde bölgeye ait eğim, litoloji, bakı, topografik yükseklik, faylardan uzaklık, topografik nemlilik indeksi, normalize edilmiş fark bitki örtüsü indeksi, plan ve profil eğriselliği, sediman taşıma kapasitesi indeksi, akarsu gücü indeksi parametreleri dikkate alınmıştır. Sonuç haritasının doğruluk değerlendirmesi için Sivas/Koyulhisar heyelan sahasına ait heyelan verisi kullanılmıştır. Sonuçların doğruluk ölçümü ROC (Receiver Operating Characteristic) eğrisi ile sağlanmıştır. Eğri Altındaki Alan (EAA) değeri 0,73 olarak elde edilmiştir ve bu değer orta düzeyde bir doğrulama değerine karşılık gelmektedir.Item Erzincan Ovası kuzeyindeki yerleşmelerin yer değiştirmesine neden olan afetler: sel, taşkın ve çamur akmaları(Ankara Üniversitesi, 2022) Uysal, Ahmet; Sunkar, MuratErzincan’da yaşanan sel ve taşkınların büyük bölümü ova çevresinde görülmekte olup son yıllarda bu olayların frekansında artış gözlenmektedir. Özellikle ova kuzeyinde görülen sel ve taşkınlar, Türkiye genelinde görülen sel ve taşkınlardan farklı olarak çamur akmaları şeklinde gelişmektedir. Çamur akmaları sel ve taşkınlardan daha fazla can ve mal kayıplarına neden olabilmektedir. Bu durum nedeniyle ovanın kuzeyindeki yerleşmelerin kuruluş yeri ile sel, taşkın ve çamur akmaları arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Erzincan Ovası, Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) üzerinde, bu fayın hareketine bağlı oluşmuş tektonik bir ovadır. Kaynağını dağlık alanlardan alan akarsular ovaya açıldıkları alanda geniş birikinti yelpazeleri oluşturmuştur. Su kaynaklarının varlığına bağlı olarak yerleşmeler, yelpazeler üzerinde kurulmuştur. Yelpazelerin kaynak alanını oluşturan Esence Dağları’nın jeolojik, jeomorfolojik ve iklim özellikleri nedeniyle yelpazeler üzerinde sel, taşkın ve çamur akmaları yaşanmaktadır. Bu olaylar kaynak alanına düşen sağanak yağış ve kar erimelerinden sonra görülmektedir. Ova kuzeyindeki akarsuların hemen hepsinde sel ve taşkın ile birlikte çamur akmaları yaşanmaktadır. Bu olaylar Buğdaylı, Büyük Çakırman, Günebakan, Geyikli, Çadırtepe, Bayırbağ köyleri ile Üzümlü ilçesinde sıklıkla afete neden olmaktadır. Ova kuzeyinde meydana gelen çamur akmaları yerleşme dışında yol ve tarım arazilerini de tehdit etmektedir. Bu yerleşmelerin sel, taşkın ve çamur akmalarından etkilenmesi, yerleşmelerin yüksek riskli alanlara kurulduğunu göstermektedir. Afet verileri, morfometrik analiz sonuçları ve arazi gözlemlerine göre ova kuzeyindeki yerleşmelerin tamamı sel, taşkın ve çamur akmasına karşı duyarlılığın yüksek olduğu alanlarda kurulmuştur. Yüksek afet riski ve afetten etkilenme durumu dikkate alınarak yerleşmelerin bir bölümü yer değiştirmiştir. Buna rağmen bazı yerleşmelerde mevcut riskler devam etmektedir.Item Sağlık Bilimleri Fakültesi Acil Yardım ve Afet Yönetimi bölüm öğrencilerinin afetlere bireysel dirençliliklerinin değerlendirilmesi: Çanakkale ve Aksaray örneği(Ankara Üniversitesi, 2022) Akil, Kübra; Onal, Ebru InalAfetler küresel boyutta kabul edilemez bir risk düzeyindedir. Afetlerden mümkün olan en az şekilde zarar görebilmek için ise bireylerin ve toplumların incinebilirliklerinin azaltılıp, dirençliliklerinin arttırılması gereklidir. Özellikle afetlerde görev yapacak saha çalışanlarının dirençliliklerinin yüksek olması çok önemlidir. Bu çalışmada Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ve Aksaray Üniversitesi’nde yer alan Acil Yardım ve Afet Yönetimi bölümü öğrencilerinin afetlere bireysel dirençliliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın verileri sosyodemografik özellikleri ve afet deneyimlerinden oluşan 17 soruluk bir anket formu ile “Bireysel Afet Dirençlilik Değerlendirme Ölçeği” (20 madde) kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler ile t test ve One-Way Anova Testi uygulanmıştır. Çalışmaya katılan öğrencilerin cinsiyetleri, ailelerinin ekonomik durumu ve kardeş sayıları ile afetlere bireysel dirençlilikleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<0,05). Kadınların, az kardeşe sahip olanların ve ailesinin ekonomik durumu iyi olanların afetlere bireysel dirençlilikleri puan ortalamaları daha yüksek bulunmuştur. Kadınların her alanda güçlendirilmesi için eğitim şarttır. Afetlerde direncin arttırılması ve kırılganlıkların azaltılması için en temel faktör eğitimdir.Item Türkiye’de yapılan kuraklık analiz çalışmaları üzerine bir derleme(Ankara Üniversitesi, 2022) Öztürk, Yasemin Deniz; Ünlü, RamazanKuraklık, iklim değişikliği konusunun önem kazanmasıyla birlikte, özellikle 2000’li yıllardan sonra bilim insanları tarafından en çok çalışılan afet konularından birisi olmuştur. Kuraklık konusunda birçok farklı yöntemin bulunması ve kuraklığın çok farklı bilim dalları tarafından incelenmesi sayesinde kuraklık konusunda çok fazla bilimsel yayın üretilmiştir. Bu çalışmada, meteorolojik veriler üzerinden herhangi bir istatistiksel yöntem kullanılarak Türkiye’nin geneli ya da bir bölgesiyle ilgili kuraklık analizlerinin yer aldığı tezler, ulusal makaleler ve uluslararası makaleler derlenmiştir. Çalışmada 1943-2021 arasında yazılmış 73 yüksek lisans ve doktora tezi, 107 ulusal makale ve 90 adet uluslararası makale olmak üzere toplam 270 çalışma incelenmiştir. Bu çalışmalar yayın yılı, kullanılan kuraklık analiz yöntemleri, ilk yazarın bilim alanı ve çalışmada incelenen bölgeye göre sınıflandırılarak frekans dağılımları ortaya konulmuştur. Çalışmada ulaşılan başlıca sonuçlar şu şekildedir: Türkiye de kuraklık analizi ile ilgili yayınlanan ilk çalışmalar 1943, 1956 ve 1965 yıllarında yapılmış olmasına rağmen kuraklık ile ilgili çalışmalar 2000 yılı sonrasında artış göstermeye başlamıştır. Toplam yayın sayısı 2019’da 37, 2020’de 43 adet, 2021’de 64 adede ulaşmıştır. 2019-2021 döneminde yapılan yayınlar tüm yayınların %53’lük kesimine karşılık gelmektedir. Son yıllardaki bu hızlı artış yayın sayılarında logaritmik artışın yaşanmasına neden olmuştur. Çalışmalarda kuraklık analizlerinde 63 farklı yöntem kullanılmakla birlikte standartlaştırılmış yağış indisi %56’lık bir kullanım oranı ile baskın yöntem olmaktadır. Türkiye genelini kapsayan çalışmalar olmakla birlikte (41 adet), çalışmaların büyük bölümü havza bazlı gerçekleştirilmiştir (113 adet). Diğer çalışmalar ise coğrafi bölgeler, il ya da daha küçük yerleşim alanları için gerçekleştirilmiştir. Farklı bilim alanlarına göre İnşaat Mühendisliği (131 adet) ve Coğrafya bölümleri (41 adet) en fazla kuraklık analizi çalışmaları gerçekleştiren bölümlerdir.Item Examination of risk perception, fear and preparedness of ındividuals experiencing earthquakes(Ankara Üniversitesi, 2022) Çınğı, Tuba Gün; Yazgan, Çağdaş ÜmitAn earthquake, which can directly affect individual and social life, is a natural event that is difficult to predict. However, previous earthquake experiences can trigger earthquake risk perception and fear. Reasonable risk perception and fear generally affect earthquake preparedness behaviour positively. This study aims to reveal the earthquake risk perception, fear, and actual and perceived preparedness levels of the people in a region in Turkey where a destructive earthquake occurred. Data were collected from 388 respondents who experienced the Elazig earthquake in 2020 through a structured questionnaire. The findings indicate that earthquake risk perception and fear are high, but actual and perceived preparedness levels are low. The results showed that gender, earthquake education, the way the earthquake is explained differ significantly with the risk perception, fear, actual and perceived preparedness levels. In addition, it has been determined that risk perception, fear, actual and perceived preparedness levels are related to each other at certain levels. The research is considered necessary because it deals with many variables and offers a holistic view of the research field.Item Afet yöneticisi adaylarının proaktif kişilik özelliklerinin takım çalışmasına yatkınlıkları üzerine etkisi(Ankara Üniversitesi, 2022) Oran, Feyza ÇağlaAraştırmanın amacı afet yönetici adaylarının proaktif kişilik özelliklerinin takım çalışmasına yatkınlıklarının incelenmesidir. Bu kapsamda Acil Yardım ve Afet Yönetimi bölümünde kayıtlı 225 öğrencisi bulunan bir okulda 144 öğrencinin katılımıyla ve yüz yüze anket yöntemi ile toplanan veriler SPSS 22.0 istatistik paket programında analiz edilmiş ve yorumlanmıştır. Elde edilen veriler açıklayıcı faktör analizi, Mann-Whitney U ve Kruskall–Wallis H testleri ve regresyon analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre proaktif davranış gösterme eğiliminin cinsiyet, sınıf ve yaşa göre farklılaştığı görülmüştür. Takım çalışmasına yatkınlığın ise cinsiyet, yaş ve yetişme yerine göre farklılaştığı görülmüştür. Proaktif davranışın, ekiple çalışabilme ve iş birliği üzerinde pozitif yönde anlamlı bir etkisi olduğu görülmektedir. Proaktif davranıştaki bir birimlik artışın ekiple çalışabilme üzerinde 0,747’lik bir etkisi olduğu görülmektedir. Proaktif davranışın iş birliği üzerinde pozitif yönde anlamlı bir etkisinin olduğu görülmektir. Proaktif davranıştaki bir birimlik artışın iş birliği üzerinde 0,572’lik bir etkisi olduğu görülmektedir. Bu kapsamda proaktif davranış özellikleri sergilen bireylerin ekip çalışması ve iş birliğine daha yatkın oldukları sonucuna ulaşılmıştır.Item İş becerikliliğinin akış deneyimi üzerindeki etkisi: AFAD Karadeniz Bölgesi örneği(Ankara Üniversitesi, 2022) Kanbur, Engin; Yılmaz, YücelÖrgütler, değişen ve gelişen çevre içerisinde sürdürülebilir rekabet avantajı yakalamak, proaktif davranabilmek, yenilik yapabilmek ve hayatta kalmak için kendilerini ve çalışanlarını çevre şartlarına uyumlu hale getirmeli, stratejiler geliştirmeli ve bunu sürdürülebilir kılmalıdırlar. Örgütlerin tüm bu değişim ve gelişimlerle mücadele edebilmeleri için iki kavram önemli hale gelmektedir. Bunlar, iş becerikliliği ve akış deneyimi kavramlarıdır. İş becerikliliği, bireylerin işlerini yaparken bazı eklemeler ve çıkarmalar yapması, işlerinin şeklini ve etkinliğini değiştirerek farklılıklar veya kazanımlar yaratması olarak tanımlanmaktadır. Akış deneyimi, bireyin içinde bulunduğu faaliyete tamamen odaklandığı, zevk aldığı ve çevresinde meydana gelen faaliyetleri istemeyerek görmezden geldiği bir bilinç hali olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışmanın amacı, iş becerikliliğinin akış deneyimi üzerindeki etkisinin incelenmesidir. Bu amaç çerçevesinde araştırma verileri, Afet ve Acil Durum Başkanlığı (AFAD) Karadeniz Bölgesi İl Müdürlüklerinde görev yapan 548 çalışandan anket tekniği ile toplanmıştır. Araştırma verileri faktör ve güvenirlik analizi, korelasyon analizi ve çoklu regresyon analizi ile test edilmiştir. Araştırmanın bulguları kapsamında; iş becerikliliğinin (görev becerikliliği, ilişkisel beceriklilik, bilişsel beceriklilik) akış deneyimi üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkisinin olduğu görülmektedir. İş becerikliliğinin akış deneyiminin alt boyutları olan “dalma”, “işi sevme” ve “içe dönük çalışma motivasyonu” üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkisinin olduğu tespit edilmiştir.Item Güvenlik ve acil durum koordinasyon merkezi (GAMER) ve yapay zekânın afetlerde uygulanabilirliği(Ankara Üniversitesi, 2022) İsbir, Begüm; Kaya, AslıcanAfetler, insanların dünyada var olmasından beri karşı karşıya kaldığı kaçınılmaz olaylardır. Sel, tayfun, tsunami, çığ, heyelan ve deprem doğal afetlerden bazılarıdır. Bunlar içerisinde deprem, “öngörülebilir” ancak ne zaman olacağı belli olmayan afet kategorisinde yer alır. Türkiye, deprem kuşağı üzerinde yer alan bir ülke olarak, depremin öngörülebilirliği nedeniyle “idarenin sorumluluğu ve afet yönetimi” konusunda son yıllarda ciddi faaliyetler yürütmektedir. Afetler de bir yönüyle güvenlik risklerinden birisidir. Afetlerde güvenlik ve acil durumlara ilişkin koordinasyon sorunlarının asgari seviyede olması gerekir. Bunu sağlayabilecek yönetim merkezi ise Güvenlik ve Acil Durum Koordinasyon Merkezi (GAMER)’dir. Teknolojinin hızlı yükselişi, pek çok alanı etkilediği gibi “afet yönetimi” konusunda da kendisini göstermektedir. Bu açıdan, afet yönetiminde farklı teknolojilerden yararlanmanın mümkün olup olmadığı da akla gelecektir. Son yıllarda en dikkat çekici teknolojik gelişme, yapay zekâdır. Yapay zekâ, önümüzdeki on yıl içerisinde pek çok alanda kullanılacak bir teknolojidir. Yeni teknolojik gelişmelere ayak uydurmak, idarelerin “dinamik” olma fonksiyonunun gereğidir. Afet yönetimi de hem idare hukuku hem de kamu yönetimi disiplini açısından önem arz etmektedir. Bu bağlamda, afet yönetiminde “yapay zekâ” gibi yeni ve dinamik unsurlara yer verilmesi mümkün müdür? Bu çalışmada, afet yönetiminin hukuksal dayanakları, afet yönetiminde idarenin sorumluluğu, yapay zekâ teknolojisinin afet yönetiminde kullanılabilirliği araştırılacaktır. Afet yönetiminde yeni teknolojilerin kullanımı ile hızlı müdahalenin sağlanması ve geliştirilmesi ile gereken teknolojiler hususunda idarelerin yükümlülükleri üzerinde durulması hedeflenmektedir. Bu anlamda afet yönetiminin tarihsel gelişimi, afet yönetiminin kuramsal temelleri ve hukuksal dayanakları ile yapay zekânın GAMER’de kullanım alanı, ulusal ve yabancı afet yönetimi sistemleri ile mukayeseli şekilde incelenecektir.Item Gece çalışmalarında kullanılan aydınlatma kaynaklarının iş sağlığı ve güvenliği üzerine etkilerinin değerlendirilmesi; metal sektörü örneği(Ankara Üniversitesi, 2022) Gökcan, Ahmet; Oluk, Fahri; Demir, GökselÇalışma ortamlarında özellikle iş yükünün artmasıyla birlikte çalışma ortamına etki eden çevresel faktörlerin uygun olmaması iş kazalarının önünü açmaktadır. Çeşitli iş kollarının kendine özgü risk faktörleri bulunmasına karşın çevresel risk faktörleri hemen hemen tüm alanlarda iş kazalarına doğrudan veya dolaylı yoldan etki göstermektedir. Çalışma ortamı koşullarını etki eden ve çevresel risk faktörlerinden birisi olan aydınlatma faktörü çalışanların görme yetisini etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Özellikle gece çalışmalarının yoğun yapıldığı iş yerlerinde meydana gelen iş kazalarının birçoğunda aydınlatma faktörü büyük rol almaktadır. Yapılan çalışmalarda iş kazalara etki eden faktörler arasından aydınlatma faktörünün % 23.8’lik paya sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmada, belirlenen bir metal sektöründeki gece çalışmalarının yapıldığı bölgelerde kullanılan aydınlatma kaynaklarının aydınlatma seviyeleri uygun ölçüm cihazı ile ölçülerek analiz edilmiştir. Ölçüm sonuçlarına göre çalışma alanlarından % 30’u çok tehlikeli, % 50’si tehlikeli ve geri kalan % 20’lik kısım ise tehlike arz etmeyen bölge olarak tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlar literatür ışığında tartışılmış ve alınması gereken önlemler önerilmiştir. Anahtar KelimelerItem Koronavirüs pandemisinde kaygı ve stokçuluk: sosyal değer yönelimi ve sosyoekonomik düzey bakımından bir inceleme(Ankara Üniversitesi, 2022) Ünal, Özge; Canıöz, Elvan KiremitçiBu çalışmada Koronavirüs pandemisi sürecinde yaşanan kaygı düzeyi ile temel gıda ve hijyen ürünlerini stoklama davranışı arasındaki ilişkide sosyoekonomik durumun düzenleyici rolünün test edilmesi ile stokçuluk davranışının sosyal değer yönelimi açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada 349 kadın ve 189 erkek olmak üzere toplam 529 katılımcı yer almaktadır. Katılımcılardan Demografik Bilgi Formu ile Üç Baskın Toplumsal Değer Yönelimi Ölçeğini ve araştırmacılar tarafından hazırlanan kaygı ve stoklama düzeyini ölçen soruları çevrimiçi anket yöntemi ile yanıtlamaları istenmiştir. Verilerin analizinde bağımsız gruplar için t test ile Aiken ve West'in (1991) düzenleyici değişken analizi için önerdiği şekilde regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre, bireylerin kaygı düzeyleri ile stokçuluk davranışları arasındaki ilişkide sosyoekonomik düzeyin düzenleyici etkisi olduğu görülmüştür. Yüksek sosyoekonomik düzeydeki bireylerin kaygı düzeyleri arttıkça stokçuluk davranışlarında da artış görüldüğü; ancak düşük sosyoekonomik düzeydeki bireylerin kaygı düzeyi ile stoklama davranışları arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, stokçuluk davranışı sosyal değer yönelimi açısından incelendiğinde, kişiler arası ilişkilerinde iş birliği motivasyonuna sahip toplum yanlısı bireylerin, yarışmacı ya da bireyci motivasyona sahip kendine yanlı bireylerden daha az stoklama davranışı gösterdikleri bulunmuştur. Bireylerin yaşanan bu küresel kriz durumuna verdikleri tepkileri psikososyal değişkenler bakımından inceleyen bu çalışmanın bulgularının hem teorik alana hem de sosyal politikalarla ilgili uygulama alanına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.Item Orman yangınlarının toplumsal etkileri ve görünümü: medya paylaşımlarında 2021 büyük Antalya-Manavgat yangını(Ankara Üniversitesi, 2022) Kolukırık, Suat; Arslan, Durmuş Ali; Yımaz, Gaye GökalpAfetler, geçmişten beri yaratabileceği derin hasarlar dolayısıyla insanlığın tedirginlik duyduğu olaylar arasında yer almaktadır. Özellikle yangın gibi tüm doğayı tehdit eden bir afetin telafi edilmesi aylar hatta yıllar sürebilmektedir. Afetlerin sonucunda bireylerin maddi ve manevi hasarlar almasının yanında toplumsal yaşam kesintiye uğramakta ve önemli dönüşümler yaşanmaktadır. Bununla birlikte son yıllarda iletişim imkânlarının gelişmesi ve gündelik hayatımızın merkezinde yer almasıyla kriz anlarında ortaya çıkan sorunlar daha çabuk onarılmaya çalışılmakta ve haberdarlık sağlanmaktadır. Yaşanan afetler sonrasında beliren toplumsal çözüm arayışları yeniden inşa süreçlerini gerekli kılmakta, dirençlilik ve kırılganlık düzeylerinin anlaşılması önem kazanmaktadır. Bu perspektiften hareketle çalışmada 28 Temmuz 2021 - 8 Ağustos 2021 tarihleri arasında gerçekleşen Antalya Manavgat yangının medyadaki görünümü ve toplumsal algısı incelenmeye çalışılmış ve analiz edilmiştir. Çalışmanın örneklem alanı olarak yangınla ilgili en fazla içeriğe ve en çok tıklanmaya sahip olan hurriyet.com.tr sitesi ve çift taraflı iletişimin en hızlı geliştiği Twitter platformu belirlenmiştir. Araştırmada içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Çalışmanın sonuçları bağlamında yangının müdahale, mücadele, yetersizlik, ihmal ve fırsatçılık kategorilerinde algılandığı ve yaşanan bazı olumsuzluklara karşın hızlı bir toplumsal işbirliği ve dayanışmaya da imkân sunduğu bulgulanmıştır.Item Yüksek binaların tahliye etkinliğinin incelenmesi: Gaziantep ek adliye binası örneği(Ankara Üniversitesi, 2022) Topraklı, Abdurrahman Yağmur; Satır, Muhsin SelçukBinaların tahliye analizinde en gerçekçi metot tahliye tatbikatlarıdır. Fakat bu metot özellikle yüksek kullanıcı yüküne sahip binalarda bazı fiziki riskler taşımaktadır. Gelişen teknolojiyle birlikte bilgisayar tabanlı benzetim çalışmaları, birçok alanda olduğu gibi tahliye analizlerinde de geniş yer almaya başlamıştır. Bu makalede, ön tanımlı metotla test edilmiş ve onaylanmış olan ve Türkiye İmar Yönetmeliğine göre yüksek yapı sınıfında bulunan Gaziantep Ek Adliye Binasının tahliye etkinliği incelenmiştir. Benzetim modelleri oluşturulurken kullanılan metotlardan ön tanımlı ve performans tabanlı metotları inceleyen bu çalışmada, Gaziantep Ek Adliye Binası, performans tabanlı modele göre ve uluslararası tanımlara göre, Pathfinder benzetim programıyla test edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre binanın, National Fire Protection Association tarafından belirlenen kullanıcı yüküne göre 45 dk 35 sn’de, yazarlar tarafından binanın normal bir gündeki normal yüküne yönelik oluşturulan tahmini kullanıcı yüküne göre ise 18 dk 50 sn’de tahliye edildiği görülmüştür. Ayrıca yüksek binaların tasarımında etkin tahliyeye izin verecek tasarım detaylarından bahsedilmiştir.Item İlköğretim üçüncü sınıf öğrencilerinin su ayak izi kavramlarına yaklaşımlarının incelenmesi(Ankara Üniversitesi, 2022) Temiz, Zeynep; Canagir, Beyzanur; Demirel, Muhammet EminBu çalışmanın amacı ilköğretim 3. Sınıf öğrencilerini su ayak izi ve gizli su kullanımı kavramlarıyla tanıştırmak ve uygulamalı olarak bu kavramlar hakkında farkındalık kazanmalarını sağlamaktır. Çalışma temel nitel araştırma desenindedir. Çalışmaya İç Anadolu Bölgesinde bir devlet okulunda ilköğretim 3. Sınıfa devam eden dokuz kız sekiz erkek öğrenci katılmıştır. Katılımcılara su ayak izi ve gizli su kullanımı hakkında teorik ve uygulamalı 2 saatlik bir eğitim verilmiştir. Veriler azalan temiz su kaynaklarının sonuçları ile ilgili olarak yazılı metinler ve görsel çizimlerle toplanmıştır. Katılımcıların su tasarrufu hakkında temel bilgilere sahip oldukları gözlemlenmiştir. Fakat su ayak izi ve gizli su kullanımı kavramları ile ilk defa karşılaşmışlardır. Bu kavramlar çocuklara göre çok soyut olduğu için bu çalışmada olduğu gibi somutlaştırılarak çocuklara öğretilmelidir. Bu kavramları öğrenmelerinin onların su kullanımı farkındalıklarını artıracağı düşünülmektedir. Çocukların hem yazılı metinlerinde hem de görsel çizimlerinde medyada izledikleri görsellere ve işittikleri sloganlara sıkça yer verdiklerini göz önüne alınca pek çok konuda olduğu gibi su kullanımı ve su tasarrufu konusunda da çocuklara uygun içeriklerin hazırlanmasının önemi ortaya çıkmaktadır.Item Koronavirüs salgını döneminde önlem alma davranışları, koronavirüs korkusu ve kontrol odağı arasındaki ilişkinin incelenmesi(Ankara Üniversitesi, 2022) Ayas, Elif Beyza; Öztürk, Nilsu; İnan, Süleyman; Karakaş, Gözde SayınKoronavirüs (Covid-19) kısa zamanda dünyanın tamamına yayılmış ve pandemi olarak tanımlanmıştır. İnsanlara riski en aza indirmek için birçok önleyici davranış önerilmektedir. Bu çalışmada, koronavirüs korkusu, kontrol odağı ve hastalıktan korunmaya yönelik hijyen davranışları arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Araştırmanın örneklemi 18-60 yaş arasında 208 kişiden oluşmaktadır. Katılımcılara, ‘Covid-19 Korkusu Ölçeği’, ‘Covid-19 Hijyen Ölçeği’ ve ‘Kontrol Odağı Ölçeği’ uygulanmış ve veriler çevrimiçi olarak toplanmıştır. Sonuçlar, koronavirüs korkusunun kadınlarda daha yüksek olduğunu ve kadınların koronavirüsten korunmaya yönelik daha fazla hijyen davranışlarında bulunduğunu göstermiştir. Koronavirüs korkusunun hijyen davranışlarının tüm alt boyutlarını (salgınla değişen hijyen davranışları, ev hijyeni, sosyal mesafe ve maske kullanımı, alışveriş hijyeni, el hijyeni ve dışarıdan eve gelindiğinde hijyen) pozitif yönde yordadığı bulunmuştur. Ayrıca kişilerin dış kontrol algısı arttıkça maske kullanımına ve sosyal mesafeye daha az uyum gösterdikleri saptanmıştır. Sonuç olarak, cinsiyetler arasındaki farklılıklar, koronavirüs korkusu düzeyi ve kontrol odağı önlemlere uyum açısından dikkat edilmesi gereken noktalardır. Önlem alma davranışıyla ilişkili etmenlerin açıklanmasının, kişilerin uyumunu sağlamaya yönelik müdahalelerin geliştirilmesine de katkı sağlayacağı öngörülmektedir.Item Türkiye'de COVID-19 salgını nedeniyle oluşan acil durum sorunları ve dirençlilik(Ankara Üniversitesi, 2022) Dinçer, Samet; Özyer, Yasemin; Caner, EnverÇalışmanın temel hedefi COVID-19 salgını nedeniyle Türkiye’de halkın algısına dayalı olarak psikososyal, sosyo-ekonomik ve olası çevresel krizleri analiz etmek, salgın nedeniyle oluşan acil durum sorunlarını ve toplumsal dirençliliği etkileyen unsurları irdelemektir. Bu amaç doğrultusunda COVID-19 Pandemisinin ortaya çıkışı hakkında açıklamalar yapılarak dirençlilik ve acil durum sorunlarından bahsedildikten sonra çalışmanın bulgularına yer verilmiştir. Çalışma kapsamında benzer yapılmış bir başka çalışmadan uyarlanmış ve uzman görüşleri alınmıştır. 333 katılımcıya ulaşılan çalışmada katılımcıların pandemi nedeniyle mental olarak yüksek oranda olumsuz olarak etkilendikleri, ülkemizin sağlık sisteminin kullanımı noktasında sorunlar olduğu, salgına yönelik tedbirlerde devletin daha tutarlı olması gerektiği, pandemi öncesi döneme göre temel ihtiyaç malzemelerinin fiyatlarının çok arttığı, virüsün tespit edilenden fazla kişiye bulaşmış olabileceği ve pandemi devam ederken olabilecek ikincil afetlerin ekonomik etkilerinin ağır olabileceğini düşündükleri sonuçlarına ulaşılmıştır. Yaşanılan bu süreçte ve gelecekte pandemiye dönüşebilecek her türlü salgına karşı tüm yönleriyle hazırlıklı olunması ve politikalar geliştirilmesi, toplumun dirençliliğin tesis edilmesi noktasında oldukça önemli olacaktır.Item Afet risk yönetimi çerçevesinde COVID-19 hastalığına yakalanmış kişilerin kader algısı ve ahlaki olgunluk düzeylerinin değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi, 2022) Kılıç, Mehtap; Malak, BahanurAfet risk yönetimi çerçevesinde Türkiye’de Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki bir ilde yaşayan ve COVID-19 hastalığına yakalanmış kişilerin kader algısı ve ahlaki olgunluk düzeylerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma, nitel araştırma yöntemine göre tasarlanmış ve nicel verilerle desteklenmiştir. Katılımcı Bilgi Formu, Ahlaki Olgunluk Ölçeği, Teistik Kader Algısı Ölçeği ve Afet Risk Yönetimi Çerçevesinde Yapılandırılmış Soru Formu aracılığı ile veriler toplanmıştır. Nitel verilerde içerik analizi gerçekleştirilmiştir. Çalışmada 48 katılımcıya ulaşıldığında nitel veriler doygunluğa ulaşmıştır. 48 katılımcının %54,2’sini kadınlar, %45,8’ini erkekler oluşturmaktadır. Katılımcıların %43,8’ini 18-28 yaş aralığındaki kişiler, %58,3’ünü üniversite mezunu kişiler, %58,3’ünü memurlar oluşturmaktadır. Nicel bulgulara göre, katılımcıların ahlaki olgunlukları yüksek düzeydedir. Katılımcıların afetlerle ilgili durumları kader olarak algıladıkları sonucuna varılmıştır. Nitel bulgulara göre, katılımcıların bir kısmı kaderin alacağımız tedbirlerden daha güçlü olduğunu belirtmiştir. “Allah her kulun kaderini kendi çabasına bağlamıştır” temasında bazı katılımcıların da hastalığa yakalanmalarını, bireysel sorumluluklarını göz ardı etmedikleri kader inançlarıyla alakalı değerlendirmişlerdir. Bazı katılımcılar hastalık süresince önlem almanın gerekliliğine inanmış ancak çeşitli nedenlerle önlem almayı ihmal ettiklerini belirtmişlerdir. Bazı katılımcılarınsa önlem kurallarına uyarak bireysel sorumluklarını yerine getirdikleri ancak dışa yükleme yaparak bireysel sorumluluğun ağırlığı ile baş etmeye çalıştıkları anlaşılmıştır. Klasik kader algısı, afetlere karşı önlem alma davranışını olumsuz etkilemiştir. Bunun için afetlere yönelik önlemlerin alınması, afet sırası ve sonrasında gerekli psikososyal bakımın gerçekleştirilmesi için multidisipliner çalışmalara gereksinim vardır.Item Myth evaluations of nursing students about older adults during disasters(Ankara Üniversitesi, 2022) Koçak, Hüseyin; Çalışkan, Cüneyt; Silahçılar, ArifeEnsuring the health welfare of older adults in emergencies and disasters is a public health problem. This study aims to analyze the evaluation of the myths, which older adults are exposed to during disasters and emergencies, by the nursing students of a university. The number of the students in the descriptive cross-sectional study was 377, and 83.0% of the population were reached. The data of the variables included some questions of the questionnaire used by the UNISDR in a research about the elderly and the myth questions in the book entitled International Disaster Nursing. 80.4% of the research group were female and 56.0 were junior class students, whereas 93.6% lived with both parents and 38.5% had a disaster. The mean (SS) age of the group was 19.89 (1.7) and the mean scores of the participants were 2.97 (1.07) for the Older People Myth Index (OPMI), 30.94 (6.19) for the vulnerability index and 6.41 (1.73) for the value index. . In logistic regression modeling with selected variables, there was a relationship between the junior variable and the OPMI. Accordingly, the junior class is inadequate in terms of elderly disaster myth rating compared to the senior class (OR = 2.11; GA = 1.055-4.225, p <0.05). There was a relationship between the students' OPMI scores and the junior classes. Therefore, it was found that education had a positive effect on the perception of older adults.Item A case study on İstanbul electronic waste firms: ISO 14000 environmental management(Ankara Üniversitesi, 2022) Sağlık, Büşra; Karan, Tuğçe Yılmaz; Karakaş, İnciDue to the limited natural resources and increasing needs, the activities carried out have negative effects on the environment. This situation has revealed the necessity for controlling environmental effects with legal practices. Consumers now expect businesses operating in the market to meet their increasing needs at the highest level and to respect the environment. The environmental management system has emerged in order to keep the environmental impacts of businesses under control in order to exist in the global market and to ensure the continuity of their existence. With the environmental management system, it aims to reduce the harmful effects of the enterprises to the environment by systematic stages and to eliminate these effects. In this study, a survey was conducted in order to reveal and evaluate the relationship between the factors affecting the transition to the ISO 14000 environmental management system and the improvements achieved. It has been determined that the companies are not obliged to obtain the documents because the audit is not sufficient in obtaining the ISO 14000 certificates, which are required by the laws of the electronic waste recycling companies.Item Information of formal education students of civil defense and firefighting program about lightning, lightning strike and stroke of lightning(Ankara Üniversitesi, 2022) Baş, KemalThis research was carried out to determine the knowledge of the students studying in the civil defense and firefighting program in a vocational school of a university about lightning, lightning strikes, and the misconceptions about lightning strikes. The data of the study were collected through a questionnaire consisting of 46 questions created by the researchers. The questionnaire form was distributed by a lecturer at Amasya University Suluova Vocational School during classes on 15.05.2018-22.05.2018 and was collected again after being applied under observation. The data were evaluated in the Statistical Package for Social Sciences (SPSS) 25.0 package program, descriptive statistics were given as numbers and percentages, and the Chi-square test was used to evaluate the difference between the groups. Type 1 error value α<0.05 was accepted as significant in statistical analysis. A total of 146 students participated in the research. The majority of the students (94.5%) have not received training on lightning before. In some propositions about lightning, it was determined that most students' knowledge about lightning was wrong. When the students are compared according to their age groups, there is a significant difference between the groups (p=0.004). A significant difference was found between those aged 18-20 and those aged ≥24 years. The students' knowledge about lightning, lightning strikes, and strikes is insufficient. The lightning curriculum should be added to the Civil Defense and Firefighting programs.Item Overall evaluation of the effects of the 24 January 2020 Sivrice Earthquake (East Anatolian Fault), Turkey(Ankara Üniversitesi, 2022) Köküm, MehmetTurkey is a country where earthquakes are frequent for it is at the junction of a number of tectonic plates. There have been more than 130 recorded destructive earthquakes during the 20th and 21st centuries and they have caused enormous damage. One of the most destructive was the one that hit the east of the country on 24 January 2020. The epicenter of this magnitude 6.8 earthquake was in the town of Sivrice in Elazığ. Sivrice earthquake did not produce primary surface rupture; however, triggered landslides and liquefaction over an area of ~55 km2. The 24 January 2020 earthquake, now known as the Sivrice earthquake, caused substantial human and material losses. Despite the fact that there is a considerable amount of papers available about the Sivrice earthquake, none presents a detailed account of the extensive impact of the Sivrice earthquake its significance. The present study will discuss in detail for the first time the overall impacts of the disaster. It will, therefore, begin with a description of the earthquake and tectonic setting of the area. It then will give an overall assessment of the impact of the earthquake: the direct and indirect losses. Direct effects include all human losses and total or partial destruction of material, as well as the estimated cost of the demolition and clean-up operation required in the region. indirect losses resulted from damage to social and economic infrastructure including accommodation for the homeless, difficulties in transportation and communication, and indirect economic effects. Turkey is highly susceptible to earthquakes and earthquakes related effects due largely to its geological location. Millions of people live in or close to a seismically active area in Turkey for many reasons. It; therefore, will review the policy for sustainable management of earthquakes in Turkey.