Babalar ve oğullar metaforuyla “âsım”a bakmak
No Thumbnail Available
Date
2019
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Ankara Üniversitesi
Abstract
1924 yılında kitap halinde neşredilen Mehmet Âkif Ersoy’un Safahat’ının Altıncı Kitabı’nı oluşturan “Âsım”, 1919 yılında Sebîlürreşâd dergisinde tefrika edilmeye başlandığı tarihten bugüne kadar Türk edebiyatı ve düşünce tarihinde iz bırakmış önemli eserlerden biridir. Manzum bir tiyatro havasında ve daha çok diyalog tekniğinden hareketle kurgulanan bu manzumenin hemen başında eşhâs-ı muhâvere (şahıs kadrosu) okuyucuya tanıtılır ve bu kadro sırasıyla Hocazâde, Köse İmam, Âsım ve Emin’den oluşur. Bu durum devri için alışılmış bir sanatçı tavrı olmamakla birlikte okuyucuda bir tiyatro eseriyle karşı karşıya olduğu izlenimi uyandırması bakımından ilginçtir. Bu dört şahsa, babalar ve oğullar metaforu münasebetiyle dâhil edebileceğimiz, konuşmalarda çeşitli münasebetlerle zikri geçen, Hocazâde’nin büyükbabası Nureddin Ağa, yine Hocazâde’nin babası ve Köse İmam’ın hocası olan Hoca Tahir Efendi de eklenebilir. Şahsiyetlere dikkatle bakıldığında bunlar arasında baba-oğul, hoca-talebe ilişkisi olduğu hemen fark edilir. Bunun yanı sıra metni ilginç kılan niteliklerden biri de manzumenin şahıs kadrosunun bir kısmının gerçek/yaşayan bir kısmının da hayali/ütopik kahramanlardan oluşmasıdır. Manzumede gerçek hayatta var olan şahıslar, kurmaca birtakım özelikler verilmek suretiyle idealize edilmiş ve ikincil bir hüviyetle sembol karakterler haline getirilmiştir.
Bu yazıda, Safahat’ın “Âsım” bölümünün kahramanları, babalar ve oğullar metaforundan hareketle, hem kendi zamanları hem de tarihsel süreç içindeki niteliklerinden hareketle yorumlanacaktır.
Description
Keywords
Mehmet Âkif Ersoy, Babalar ve Oğullar