ROMA HUKUKUNDAN GÜNÜMÜZE BOŞANMA DAVALARINDA YARGILAMA USULÜ VE GÜNÜMÜZ AİLE MAHKEMELERİ
No Thumbnail Available
Files
Date
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÖZEL HUKUK (ROMA ÖZEL HUKUKU) ANABİLİM DALI
Abstract
Günümüz toplum yapısının en önemli unsuru olan aile; değişik sosyo-ekonomik , kültürel ve hukuki gelişmelere paralel olarak zaman içinde sürekli bir değişim yaşamıştır. Tarihi süreç içerisinde, aileye yüklenen misyon, ailenin bireyler üzerindeki işlevi, bireyin aile içindeki konumu ile aileyi oluşturan kişilerin birbiriyle olan ilişkisi toplumdan topluma farklılıklar arz etmiştir. Bu değişimlere bağlı olarak , evlenerek bir aile oluşturan bireyler, zamanla toplumsal ve kişisel beklentilere paralel olarak evlilik süreçlerinde bazı sorunlar yaşamaya başlamışlardır. Taraflar arasında yaşanan bu sorunlar; bazen toplumsal baskı , bazen de bireylerin kendi, dini, sosyo-ekonomik ve kültürel sebeplerden dolayı evliliğin sona erdirilmesi için yeterli görülmemiştir. Ancak taraflar için dayanılmaz bir hale gelen evliliklerin , kendileri için herhangi bir faydası kalmadığından, eşlerin boşanma yoluna gitmesi kaçınılmaz olmaktadır. Roma hukukunda , eşlerin evlenmelerinde tarafların karşılıklı iradelerinin birbiriyle uyuşması yeterli görüldüğünden ,evlilik için başka bir şekil şartı öngörülmemiştir. Dolayısıyla tarafların iradelerinin karşılıklı uyuşması ile meydana gelen evlilik; tarafların bu konudaki ortak iradeleri son bulduğunda evlilik bağının boşanma ile son bulacağı kabul edilirdi. Roma’da evlilik karı kocanın bölünmez bir yaşam ortaklığı içinde birleşmeleri olarak kabul edilse de, hiçbir ortaklığın sonsuza kadar süremeyeceğini kabul eden Romalılar, evlenmede olduğu gibi, boşanmada da serbestlik sistemini benimsemişlerdir. Bunun sonucu olarak Roma’da zaman içinde gelişimine paralel olarak , boşanmayı düzenleyen bazı kanunlar ve kurallar getirilmeye çalışılmışsa da, hiçbir zaman , kanunlarda belirtilen yazılı nedenlerle veya hakim kararı ile boşanma usulü uygulanamadı. Çağdaş Türk hukukunda ise, sosyal bir problem olan boşanma konusunda, Roma hukukundaki serbestlik sistemi benimsenmemiştir. Bunun yerine ,boşanma kanunlarda belirtilen boşanma sebeplerinin varlığına ve hakimin de bu konuda vicdanen kanaat getirerek karar vermesi usulü benimsenmiştir. Tabi, boşanmayı belli sebeplere bağlamaktan amaç; boşanmayı zorlaştırmak yada imkansız hale getirmek değildir. Amaç, yalnızca bireylerin kişisel çıkarlarını ilgilendirmeyen aynı zamanda toplumu da yakından ilgilendiren bir konuda eşlerin rahat davranıp boşanmanın meydana getireceği olumsuz sonuçları hesaba katmadan karar vermelerinin önüne geçmektir. Çünkü, boşanma yalnızca karı kocayı etkilememekte , bu evlilikten meydana gelen çocukları , eşlerin ailelerini ve tabi ki eşlerin içinde bulunduğu sosyal çevreyi de etkilemektedir. Boşanma konusunda yapılacak yasal düzenlemelerle yasaklayıcı unsurların kabul edilemeyeceği açık olduğundan , eşlerin ve toplumdaki ilgili kişilerin , mevcut evliliğin mağduru yapmayacak bir boşanma sistemi her zaman olması gereken bir zorunluluktur. Zira, içerik olarak bitmiş , sadece kanuni engeller dolayısıyla şeklen devam eden bir evliliğin, ne eşlere ne de topluma bir faydası olmayacaktır. Boşanma konusunda toplumun ve bireylerin çıkarlarını dengeleyecek ve zaman içinde kendisini yenileyecek bir sistem kabul edilmelidir. Çağdaş Türk hukukunun boşanmaya verdiği bu önemin doğal sonucu olarak; boşanma davalarında daha isabetli kararların verilmesi eşlerin ve ilgililerin taleplerinin en iyi şekilde hüküm altına alınabilmesi bakımından alanında uzmanlaşmış aile mahkemeleri kurulmuştur. Aile mahkemeleri, bünyelerinde bulunan uzmanlarla birlikte, eşlerin boşanma taleplerini, toplumun ve bireylerin genel beklentileri de göz önüne alınarak daha isabetli kararlar vermektedirler.