Osmanlı Devleti'nde gayrimüslimlerin mülk ve vakıf edinimi (18. yüzyıl)

No Thumbnail Available

Date

2016

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Sosyal Bilimler Enstitüsü

Abstract

Osmanlı Devleti'nde gayrimüslimlerin mülk ve vakıf edinimi meselesinin doğru bilinmesi, mülk ve vakıf konularının günümüze intikal eden hukukî boyutları olması sebebiyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti açısından da fayda sağlayacaktır. Bilhassa tarihî süreç içerisinde yaşanan değişim ve dönüşümlerin iyi bilinmesi, bugün hukuken verilen hatalı kararların önünün alınmasına katkıda bulunacaktır. Bu düşünce ile yapılan bu çalışmada, Osmanlı Devleti'nde gayrimüslimlerin mülk ve vakıf edinimi meselesi incelenmiştir. Araştırmamızda, gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarının mülk ve vakıf edinimleri konusunda 18. yüzyılı merkez alınmakla birlikte, bu yüzyılın öncesindeki mevcut hukukî ve fiilî durum ile sonradan yaşanan değişimler de bütüncül bir bakış açısı ile incelenmiştir. Elde edilen veriler analiz edildiğinde, 18. yüzyılda ve öncesinde gayrimüslimlerden zimmî statüsündeki gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarının, mülk ve vakıf edinme konusunda hak ve imtiyaz sahibi oldukları görülmüştür. Gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarının, devlete ait tarıma elverişli araziler dışında, özel mülk edinimi, miras, satış, hibe gibi tasarrufları mümkündür. Ayrıca hem şahıs, hem de tüzel kişilik olarak vakıf kurabilmektedirler. Ancak hemen belirtmeliyiz ki Osmanlı Devleti döneminde kurdukları vakıfların sayısı fazla değildir. Yaptığımız araştırmalar neticesinde, tüzel kişilik olarak kilise-manastır adına kurulan vakıfların çoğunluğunun Bizans döneminden intikal ettiği ve Osmanlı Devleti zamanında kişiler adına kurulan vakıfların da sayıca çok olmadığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla Osmanlı döneminde zimmîlerin vakıf edinimi dendiğinde karşımıza Bizans döneminden Osmanlı'ya uzanan bir süreklilik çıkmaktadır. Diğer bir gayrimüslim grup olan müste'menlerin 18. yüzyıl ve öncesine dair gerek mülk ve gerekse de vakıf edinimleri hususunda, mevcut olan bilgilerin aksine veriler ortaya çıkmıştır. 7 Safer 1284 (13 Haziran 1867) tarihli Ecânibin Hakk-ı İstimlâk Nizâmnâmesi ile müste'menlerin Osmanlı Devleti'nde mülk edinebildikleri bilinmekteydi. Oysa 19. yüzyıl öncesinde de pratikte müste'menlerin mülk edinebildikleri ve bunu satabildikleri hatta vakıf kurabildikleri ortaya çıkmıştır. Müste'menlere kapitülasyonlar çerçevesinde verilen ahidnâmeler, fermanlar, beratlar vs. hukukî belge ve metinlerde belirtilmeyen hakların uygulamada mevcudiyeti, konunun teorik ve pratik boyutunun olduğunu göstermiştir. 18. yüzyıl sonrası üzerinde yaptığımız analizler neticesinde ise; gerek zimmîler gerekse de gayrimüslimlerin özellikle Tanzimat Dönemi ile başlayan süreçte, eskiden uygulamada var olan ya da gayri resmî yollardan edindikleri birtakım haklarının kanunî ve resmî bir zemine oturduğu ve ayrıca bazı yeni hak ve imtiyazlar edindikleri gözlemlenmiştir. Özellikle Osmanlı Devleti tebaası olmayan müste'menlerin 7 Safer 1284 tarihli nizamname ile artık devlet topraklarının tümünde rahat bir şekilde arazi ve emlak alabildikleri, misyonerlik faaliyetlerini yürüttükleri okullar açabildikleri bir sürece girilmiştir. Yine zimmîlerin de müste'menlerle beraber hareket edip arazi ve emlak ediniminde hayli kazanımlar elde ettikleri ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla 19. yüzyılı, Osmanlı klasik sisteminde ve hukukunda gayrimüslimlerin mülk ve vakıf edinimine ilişkin bir kırılma noktası olarak değerlendirmek mümkündür. Yapılan analizlerden hareketle bir senteze varmak istediğimiz de ise; Osmanlı Devleti'nde gayrimüslimlerin mülke ve vakfa dair hakları ve imtiyazlarının sağlıklı değerlendirilebilmesi için, süreklilik, teorik-pratik farklılığı, kırılma noktası gibi mefhumlara dikkat edilmesi gerektiği ortaya çıkmıştır.

Description

Keywords

Osmanlı Devleti, Osmanlı Devleti, vakıf

Citation