1982 Anayasası çerçevesinde Bakanlar Kurulu
dc.contributor.advisor | Onar, Erdal | |
dc.contributor.author | Okşar, Mustafa | |
dc.date.accessioned | 2019-02-07T21:43:28Z | |
dc.date.available | 2012 | |
dc.date.available | 2019-02-07T21:43:28Z | |
dc.date.issued | 2012 | |
dc.description.abstract | Kuvvetler ayrılığı ilkesiyle temellendirilen demokratik hükümet sistemlerinin betimlenmesi, bağımsız olması gereken yargı erkini dışlayan, yasama ve yürütme kuvvetlerini esas alan bir düzlem üzerinden yürütülmektedir. Yasama ve yürütme kuvvetlerinin sistem içindeki konum ve etkinliği, hükümet sisteminin eksenini belirlemektedir. Anayasal tercih olarak soyut düzlemde kabul gören hükümet sistemleri, iktidar ve iktidar gücünün kullanımında etkin bir rol üstlenmektedir. Bu bağlamda, yürütme kuvveti, hükümet sistemlerinin özelliklerine bağlı olarak ülke yönetiminde merkezi bir role sahip bulunmaktadır. Günümüz anayasal demokrasilerinde, görev ve yetkileri artma eğilimi gösteren yürütme kuvvetinin, hükümet sistemi içindeki etkinliği ve sorumluluğu, diğer kuvvetlerle olan ilişkiler ağına bağlı olmakla birlikte; kendi yapısal iç ilişkileri açısından da yadsınamayacak bir önem göstermektedir. İki başlı yapısına bağlı olarak, siyasal sorumluluğu taşıyan Bakanlar Kurulunun, gerek Cumhurbaşkanı, gerek parlamento ile olan ilişkileri ve bunun yanında kendi iç yapısından kaynaklanan Başbakan-bakanlar arası ilişkileri, ayrı bir özellik ve önem taşımaktadır. Bu ilişkiler ağı, kuvvetler ayrılığı ilkesi ve hükümet sistemleri bağlamında, birçok sorun ve tartışmayı gündeme getirmektedir. Bakanlar Kurulunun hükümet sistemlerine bağlı olarak konumu; hükümet sistemleri içinde kuvvetlerin karşılıklı ilişkilerinin uygulamadaki yansımaları; Bakanlar Kurulunun yürütmenin diğer organları ve parlamento ile olan ilişkileri; 1982 Anayasası çerçevesinde, çatışma, denge ve kaynaşmanın hangi yönde ilerlediği; soyut (anayasal) ve somut (uygulama) düzlemde Başbakan ve bakanlar arası ilişki ve etkileşimin kapsamı; Bakanlar Kurulunda, Başbakanın etkinliği ve gücünün nasıl bir gelişme ve değişme gösterdiği; Başbakanın, Bakanlar kurulu içindeki etkin konumu; 1982 Anayasası kapsamında, Bakanlar Kurulunun yapısı, işleyişi, görev ve yetkilerinin, ihtiyaçları ve siyasal gelişmeleri karşılayıp karşılayamadığı ve uygulamadaki etkinliği; güçlü bir yürütmenin gerekli olup olmadığı; güçlü bir yürütme içinde, Bakanlar Kurulunun işlevsel rolünün ne olduğu; 1982 Anayasasında Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi yönünde getirilen değişikliğin, yürütme organları üzerindeki olası etkileri ve getirilen bu yeni seçim esasının Bakanlar Kurulunun işlevselliği açısından bir etki yaratıp yaratmayacağı; Cumhurbaşkanı ile Bakanlar Kurulu ilişkisinin nasıl bir sapma veya etkileşim göstereceği gibi konuların tamamı, tartışmalı ve sorunlu alanları oluşturmaktadır. Osmanlı-Türk Anayasal gelişimi, hükümet sistemimizin, parlamenter hükümet sistemine doğru evrildiğini ve bu hükümet sisteminin kurumsallaştırılmasında önemli adımlar atıldığını göstermektedir. Nitekim, parlamenter hükümet sistemi gerçek yansımasını ilk olarak 1961 Anayasasında bulmuştur. 1982 Anayasasında öngörülen sistem, parlamenter hükümet sistemidir. Ancak içinde klasik parlamenter hükümet sisteminden farklı çizgiler barındıran 1982 Anayasasında, 21 Ekim 2007 tarihinde yapılan halk oylaması sonucu kabul edilen değişiklikle Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi esasının getirilmiş olması, Başbakan-Cumhurbaşkanı çatışması olasılığını artırıcı bir zemin hazırlamış olmakla birlikte; parlamenter hükümet sistemi betimlemesini de tartışmalı hale getirmiştir. Cumhurbaşkanının sahip olduğu yetkilere ilaveten halk tarafından seçilmenin getirdiği meşruiyet temelli güç katlanmasının, anayasal pratikler açısından güç ve etkinlik çatışmalarına yol açacağı tartışmasızdır. Gelecekteki nitelendirmeler, başkanlı parlamenter hükümet sistemini esas alan bir çerçeve üzerinden yapılacak değerlendirmeleri içerecektir. Cumhurbaşkanının sahip olduğu anayasal ve zorlayacağı siyasal yetkiler, Fransa örneğinde olduğu kadar yoğunluk göstermese de, potansiyel olarak işleyişi, yarı-başkanlık hükümet sistemi tanımlamasına taşıyabilecek nicelik ve niteliktedir. Bu bağlamda, uygulamalara bağlı nitelendirmelerin, başkanlı parlamenter ve yarı-başkanlık hükümet sistemleri arasında gidip gelen bir betimlemeyi kapsayacağını söylemek yanlış olmasa gerektir. Ancak bu aşamada, 1982 Anayasasındaki mevcut hükümet sisteminin, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi durumunu da vurgulaması açısından, başkanlı parlamenter hükümet sistemi olarak nitelendirmek daha yerinde bir yaklaşım olacaktır. 1982 Anayasasının öngördüğü hükümet sisteminin uygulamadaki yansımalarının getirdiği kuvvetler arası ilişkilerde, Başbakan odaklı Bakanlar Kurulu, siyasal alt yapının açmış olduğu avantajlı yolda ilerleyerek, diğer siyasi organlar/aktörler ve özellikle yasama karşısında güçlü bir konuma gelmiş bulunmaktadır. Meclis çoğunluğuna üstün bir şekilde sahip olma durumu, bir tür iktidar partisi-Bakanlar Kurulu-Meclis özdeşleşmesi yolunu açmakta; bu düzlem üzerinden şekillenen ilişkiler dengesi, yasama karşısında geniş bir hareket serbestliğini elinde bulunduran hükümetin yasamaya karşı sorumluluğunu, uygulamada muhalefet - hükümet çatışmasına dönüştürmektedir. Parlamenter hükümet sistemi kapsamında kilit organı, Bakanlar Kurulu oluşturmaktadır. Gerçekte, Başbakan ve Bakanlar Kurulunun üyeleri arasındaki tek yönlü baskın ilişki, Başbakanı odak noktaya oturtmakta ise de, bu sistemin mantığı içinde temel eksen Bakanlar Kurulu üzerinden yapılandırılmak zorundadır. Ancak uygulama, gerek ülkemizde, gerek diğer ülkelerde farklı bir yönde ilerlemekte; Bakanlar Kurulu bütünü içinde Başbakan, farklı ve etkin bir noktaya çekilmektedir. Bu çerçevede, parlamenter hükümet sistemi içerisinde, birey bazında Başbakan, kurul bazında Bakanlar Kurulu egemen bir konuma sahip olmakta; diğer kuvvetler karşısında da siyasi parti disiplini, siyasi parti yapısı ve seçim sistemi gibi siyasal yapının gösterdiği özellikler sayesinde güçlü ve etkin bir rol üstlenebilmektedir.Abstract Defining democratic government system based on the principle of seperation of powers, stands upon a dimension within legislative and executive powers, excluding judiciary, which is to be independent. The power and stance of legislative and executive powers in a system determines the axis of system of government. The systems of government adopted on abstract bases as a constitutional preference, play a vital role in the exercise of power and power of ruling party. In today’s constitutional democracies within a government system, the influence and responsibility of executive power, which tends to increase its functions and authority, depends upon mutual relations with other powers, however, it is highly important within its structural internal relations. In accordance with its dual headed body, the Council of Ministers, with political liability, has important and distinct relations with both the President of the Republic and the Parliament, as well as relations between the Prime Minister and Ministers stemming from internal structure. This web of relations, raises many problems and debates in terms of seperation of powers and government systems. The position of the Council of Ministers depending on the systems of government; the practical implications of interrelations of powers within systems of government; relations between the Council of Ministers and other branches of executive, and the Parliament; within the 1982 Constitution, the way the debate, balance and interactions forward; the scope of relations and implications between the Prime Minister and Ministers on an abstract (constitutional) and concrete (practical) manner; the way power and influence of Prime Minister develop and change within the Council of Ministers, whether the body, function, duties, and authorities of Council of Ministers are eligible to satisfy political progress and its influence in practice from the aspect of 1982 Constitution, whether a powerful executive is required; what the functional role of Council of Ministers is within a powerful executive body; the probable implications of amendments to the 1982 Constitution regarding to the election of the President of the Republic by the voters, and whether this new election system will influence the functionality of Council of Ministers; how the interaction between the President of the Republic and the Council of Ministers will divert and influence, as a whole, are all problematic and open to discussion. The Ottoman-Turkish Constitutional progress indicates that our system of government evolves into a parliamentary government system and crucial steps have been taken towards the institutionalization of our system of government. As a result, parliamentary government system has found its real reflections within the 1961 Constitution. The system envisaged by the 1982 Constitution is parliamentary government system. Adopting the election process of the President of the Republic by the voters after the adoption of amendments to the 1982 Constitution following the election process of 21 October 2007 gave rise to the possibility of uncompromising between the Prime Minister and the President of the Republic; it also made the concept of parliamentary government system disputable. In addition to the powers of the President of the Republic, the increase of powers based on the legitimacy stemming from election by the voters will give rise to disputes on power and influence in terms of Constitutional practice. Future determinations will include evaluations made on a framework based parliamentary with “president” system of government. Although the constitutional power and political stance of the President of the Republic is not intense as the one in French model, potential implementation will carry it to the semi-presidential system of government both in quality and quantity. In this respect, it is not incorrect to say that determinations based on practice will include descriptions between the parliamentary with “president” system of government and semi-presidential system of government. But at this stage, implying the election of the President of the Republic, it is better that the system of government mentioned in 1982 Constitution, will be described as parliamentary with “president” system of government. Within the relations between powers brought by the practical implications of the system of government envisaged in the 1982 Constitution, Prime Minister-focused- Council of Ministers advancing through the way opened by political sub-structure, has become powerful against other political bodies/actors, and specifying legislative. Having majority within the Parliament gives way to a kind of government party. Identical acceptance of Council of Ministers-Parliament, the balance of relations embodied in this dimension converts the liability of government against legislative, which has a great freedom against legislative, into a dispute between government and opposition. The key body within a parliamentary government system is the Council of Ministers. In reality, one sided superior relation between the Prime Minister and Members of the Council of Ministers, puts the Prime Minister at the focal point, however, the main axes within this system should be on the Council of Ministers. But the practice is different both in our courtry, and other countries. The Prime Minister within the Council of Ministers has evolved into a different and effective point. In this context, within the parliamentary government system, the Prime Minister, as individual capacity, and Council of Ministers, as a committee, will have sovereign position; they will also assume strong and influental roles because of the features of political structure, like political party discipline, political party structure, and election system, against other powers. | |
dc.identifier.uri | http://hdl.handle.net/20.500.12575/34528 | |
dc.language.iso | tr | TR_tr |
dc.publisher | Sosyal Bilimler Enstitüsü | |
dc.subject | HUKUK, BİLİM, SİYASET BİLİMİ | tr |
dc.title | 1982 Anayasası çerçevesinde Bakanlar Kurulu | |
dc.type | doctoralThesis |