Browsing by Author "Aral, Neriman"
Now showing 1 - 20 of 29
Results Per Page
Sort Options
Item Aile ve Çocuk(2012) Aral, Neriman; Sağlık Bilimleri FakültesiItem Anadolu liselerine devam eden öğrencilerin yabancı dile yönelik başarılarında kaygı ve inançlarının etkisinin incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011) Er, Sühendan Semine; Aral, NerimanBu çalışma, Anadolu Liselerine devam eden ve zorunlu yabancı dili Almanca, Fransızca ve İngilizce olan dokuzuncu, onuncu, on birinci ve on ikinci sınıf öğrencilerinin yabancı dil öğrenmeye karşı kaygılarının, inançlarının ve başarılarının belirlenmesi, yabancı dil öğrenmeye karşı kaygı, inanç ve başarı düzeyleri arasındaki ilişkinin saptanması amacıyla yapılmıştır. Araştırmaya, Çankaya Anadolu lisesine devam eden ve zorunlu yabancı dili Almanca olan 181 çocuk, Ankara Anadolu lisesine devam eden ve zorunlu yabancı dili Fransızca olan 166 çocuk, Dikmen Anadolu lisesine devam eden ve zorunlu yabancı dili İngilizce olan 188 çocuk olmak üzere, toplam gönüllü 535 çocuk katılmıştır. Çalışmada, öğrencilerin kendilerine ilişkin bazı bilgileri elde etmek amacıyla Genel Bilgi Formu, Horwitz ve arkadaşları (1986) tarafından geliştirilen Yabancı Dil Öğrenme Kaygı Ölçeği (FLCAS) ve Horwitz (1986) tarafından geliştirilen Dil Öğrenimi Hakkındaki İnançları Belirleme Envanteri (BALLI) kullanılmıştır. Öğrencilerin 2008-2009 eğitim öğretim yılının birinci dönem sonu yabancı dil notları okul müdürlüklerinden e-okul sistemi yoluyla alınmıştır. Araştırma sonucunda yabancı dil başarısının zorunlu yabancı dile göre farklılık gösterdiği, zorunlu yabancı dili Almanca, Fransızca ve İngilizce olan öğrencilerin yabancı dil başarılarının yabancı dil öğrenme kaygı ve yabancı dil öğrenme inancının sınıfa göre anlamlı düzeyde farklı olduğu belirlenmiştir. Zorunlu yabancı dili Almanca, Fransızca ve İngilizce olan öğrencilerin yabancı dil başarılarının cinsiyete, zorunlu yabancı dili İngilizce olan öğrencilerin yabancı dil başarılarının baba mesleğine, zorunlu yabancı dili Almanca, Fransızca ve İngilizce olan öğrencilerin yabancı dil öğrenme kaygısının ailenin aylık gelirine, anne baba öğrenim düzeyine, zorunlu yabancı dili Almanca ve İngilizce olan öğrencilerin yabancı dil öğrenme kaygısının kardeş sayısına, zorunlu yabancı dili İngilizce olan öğrencilerin yabancı dil öğrenme kaygısının cinsiyete, baba mesleğine, ailede yabancı dil bilen bireye, ailede yabancı dil bilen birey sayısına, zorunlu yabancı dili Fransızca olanlarda da baba mesleğine, zorunlu yabancı dili İngilizce olan öğrencilerde de yabancı dil öğrenme inancının ailede yabancı dil bilen birey sayısına göre anlamlı düzeyde farklı olduğu saptanmıştır. Araştırma sonucunda, yabancı dil puanı arttıkça yabancı dil öğrenme inancı ve yabancı dil öğrenme kaygı puanının arttığı (inanç: p<0,05; r=.138, kaygı: p<0.05; r=.329), yabancı dil öğrenme inancı puanı arttıkça, yabancı dil kaygı puanının da (p<0,05; r= .460) arttığı görülmüştür.AbstractThis study aims to identify the foreign language success, the foreign language anxiety and the foreign language beliefs of ninth, tenth, eleventh and twelfth grade students who study at Anatolian high schools whose compulsory foreign languages are German, French and English. There were 181 participants from Çankaya Anatolian High School whose compulsory foreign language is German, 166 participants from Ankara Anatolian High School whose compulsory foreign language is French, 188 participants from Dikmen Anatolian High School whose compulsory foreign language is English, 535 volunteers in total. Data about the children were gathered by using a `General Information Form?, children?s foreign language learning anxiety was determined by Foreign Language Classroom Anxiety Scale (FLCAS) developed by Horwitz et al. (1986) and children?s foreign language learning beliefs were determined by Beliefs About Language Learning Inventory (BALLI) developed by Horwitz (1986). The students? 2008-2009 first term foreign language grades were collected from e-school system via school administration. It was obtained that when foreign language learning belief score increased, foreign language learning anxiety score increased (p<0,05; r= .460). Besides, there was a significant difference between the foreign language success, anxiety and beliefs of the students whose compulsory foreign languages are German, French and English. There was also a significant difference between the foreign language success of the students whose compulsory foreign languages are German, French and English and their sex; a significant difference between the foreign language success and their fathers? occupation of the ones whose compulsory foreign language is English was also obtained. The anxiety of foreign language learning of the students whose compulsory foreign languages are German, French and English showed a significant difference with their family?s income, parents? education level, and the anxiety of German and English language students? showed the difference via their number of brothers and sisters. There was a significant difference between the foreign language learning anxiety of the students whose compulsory foreign language is English and their sex, father?s occupation, the members in the family knowing a foreign language and its number. This difference appeared in the ones whose compulsory foreign language is French according to their father?s occupation. Lastly, the foreign language learning belief of the students whose compulsory foreign languages is English showed a significant difference between the number of family members who knows a foreign language. At the end of the study, there appeared a difference between foreign language success and compulsory foreign languages, and also when foreign language success score increased, foreign language learning anxiety score and foreign language learning belief score increased (belief: p<0,05; r=.138, anxiety: p<0.05; r=.329).Item Anadolu liselerine devam eden öğrencilerin yabancı dile yönelik başarılarında kaygı ve inançlarının etkisinin incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011) Er, Sühendan Semine; Aral, NerimanBu çalışma, Anadolu Liselerine devam eden ve zorunlu yabancı dili Almanca, Fransızca ve İngilizce olan dokuzuncu, onuncu, on birinci ve on ikinci sınıf öğrencilerinin yabancı dil öğrenmeye karşı kaygılarının, inançlarının ve başarılarının belirlenmesi, yabancı dil öğrenmeye karşı kaygı, inanç ve başarı düzeyleri arasındaki ilişkinin saptanması amacıyla yapılmıştır. Araştırmaya, Çankaya Anadolu lisesine devam eden ve zorunlu yabancı dili Almanca olan 181 çocuk, Ankara Anadolu lisesine devam eden ve zorunlu yabancı dili Fransızca olan 166 çocuk, Dikmen Anadolu lisesine devam eden ve zorunlu yabancı dili İngilizce olan 188 çocuk olmak üzere, toplam gönüllü 535 çocuk katılmıştır. Çalışmada, öğrencilerin kendilerine ilişkin bazı bilgileri elde etmek amacıyla Genel Bilgi Formu, Horwitz ve arkadaşları (1986) tarafından geliştirilen Yabancı Dil Öğrenme Kaygı Ölçeği (FLCAS) ve Horwitz (1986) tarafından geliştirilen Dil Öğrenimi Hakkındaki İnançları Belirleme Envanteri (BALLI) kullanılmıştır. Öğrencilerin 2008-2009 eğitim öğretim yılının birinci dönem sonu yabancı dil notları okul müdürlüklerinden e-okul sistemi yoluyla alınmıştır. Araştırma sonucunda yabancı dil başarısının zorunlu yabancı dile göre farklılık gösterdiği, zorunlu yabancı dili Almanca, Fransızca ve İngilizce olan öğrencilerin yabancı dil başarılarının yabancı dil öğrenme kaygı ve yabancı dil öğrenme inancının sınıfa göre anlamlı düzeyde farklı olduğu belirlenmiştir. Zorunlu yabancı dili Almanca, Fransızca ve İngilizce olan öğrencilerin yabancı dil başarılarının cinsiyete, zorunlu yabancı dili İngilizce olan öğrencilerin yabancı dil başarılarının baba mesleğine, zorunlu yabancı dili Almanca, Fransızca ve İngilizce olan öğrencilerin yabancı dil öğrenme kaygısının ailenin aylık gelirine, anne baba öğrenim düzeyine, zorunlu yabancı dili Almanca ve İngilizce olan öğrencilerin yabancı dil öğrenme kaygısının kardeş sayısına, zorunlu yabancı dili İngilizce olan öğrencilerin yabancı dil öğrenme kaygısının cinsiyete, baba mesleğine, ailede yabancı dil bilen bireye, ailede yabancı dil bilen birey sayısına, zorunlu yabancı dili Fransızca olanlarda da baba mesleğine, zorunlu yabancı dili İngilizce olan öğrencilerde de yabancı dil öğrenme inancının ailede yabancı dil bilen birey sayısına göre anlamlı düzeyde farklı olduğu saptanmıştır. Araştırma sonucunda, yabancı dil puanı arttıkça yabancı dil öğrenme inancı ve yabancı dil öğrenme kaygı puanının arttığı (inanç: p<0,05; r=.138, kaygı: p<0.05; r=.329), yabancı dil öğrenme inancı puanı arttıkça, yabancı dil kaygı puanının da (p<0,05; r= .460) arttığı görülmüştür.AbstractThis study aims to identify the foreign language success, the foreign language anxiety and the foreign language beliefs of ninth, tenth, eleventh and twelfth grade students who study at Anatolian high schools whose compulsory foreign languages are German, French and English. There were 181 participants from Çankaya Anatolian High School whose compulsory foreign language is German, 166 participants from Ankara Anatolian High School whose compulsory foreign language is French, 188 participants from Dikmen Anatolian High School whose compulsory foreign language is English, 535 volunteers in total. Data about the children were gathered by using a `General Information Form?, children?s foreign language learning anxiety was determined by Foreign Language Classroom Anxiety Scale (FLCAS) developed by Horwitz et al. (1986) and children?s foreign language learning beliefs were determined by Beliefs About Language Learning Inventory (BALLI) developed by Horwitz (1986). The students? 2008-2009 first term foreign language grades were collected from e-school system via school administration. It was obtained that when foreign language learning belief score increased, foreign language learning anxiety score increased (p<0,05; r= .460). Besides, there was a significant difference between the foreign language success, anxiety and beliefs of the students whose compulsory foreign languages are German, French and English. There was also a significant difference between the foreign language success of the students whose compulsory foreign languages are German, French and English and their sex; a significant difference between the foreign language success and their fathers? occupation of the ones whose compulsory foreign language is English was also obtained. The anxiety of foreign language learning of the students whose compulsory foreign languages are German, French and English showed a significant difference with their family?s income, parents? education level, and the anxiety of German and English language students? showed the difference via their number of brothers and sisters. There was a significant difference between the foreign language learning anxiety of the students whose compulsory foreign language is English and their sex, father?s occupation, the members in the family knowing a foreign language and its number. This difference appeared in the ones whose compulsory foreign language is French according to their father?s occupation. Lastly, the foreign language learning belief of the students whose compulsory foreign languages is English showed a significant difference between the number of family members who knows a foreign language. At the end of the study, there appeared a difference between foreign language success and compulsory foreign languages, and also when foreign language success score increased, foreign language learning anxiety score and foreign language learning belief score increased (belief: p<0,05; r=.138, anxiety: p<0.05; r=.329).Item Anaokuluna devam eden altı yaş çocukların motor gelişimlerine beden eğitimi çalışmalarının etkisinin incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2004) Şen, Müge; Aral, NerimanBu araştırmada anaokuluna devam eden altı yaş çocukların motor gelişimlerine beden eğitimi çalışmalarının etkisini incelemek amaçlanmıştır. Araştırma öntest-sontest kontrol gruplu deneysel desenle Ankara Üniversitesi'ne bağlı üç anaokulunun altı yaş gruplarına devam eden 20 deney ve 20 kontrol olmak üzere toplam 40 denek üzerinde yürütülmüştür. Araştırmada veri toplama aracı olarak Hirst et al. (1986) tarafından geliştirilen okul öncesi çocukların motor performanslarını değerlendirme testi ile çocuğa ve ailesine ait bilgileri edinmek için ' Çocuk- Aile Bilgi Formu' geliştirilmiştir. Deney grubundaki çocuklara motor becerilerin gelişimini destekleyici on iki haftalık, haftada iki gün, kırk beşer dakikalık toplam yirmi dört seanslık beden eğitimi programı uygulanmıştır. Kontrol grubundaki çocuklar bu eğitim programına katılmamıştır. Eğitim programı sonunda her iki gruba da okul öncesi çocukların motor performanslarını değerlendirme testi sontest verilerini elde etmek için uygulanmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda bulgular, deneysel işlemin etkisi, cinsiyet, deneklerin ailelerine ilişkin değişkenler açısından incelenmiştir. Yapılan istatistiksel analiz sonucunda deneysel işlemin deney grubu lehine sabit uzun atlama ve dinamik denge alt testi performanslarında p<.01, statik denge ve koşu alt testi performanslarında p<.05 düzeyinde anlamlı bir farklılık yarattığı gözlenmiştir. Ayrıca araştırma kapsamındaki çocukların motor performans değerlendirme testinden aldıkları puanlar gruplara göre karşılaştırıldığı analiz sonuçlarında deney grubu kız çocukların uygulanan eğitim programından erkek çocuklardan daha fazla yararlandıkları saptanmıştır. Bu sonuçlar doğrultusunda okul öncesi kurumlarda beden eğitimi çalışmalarına günlük programlarda yer verilerek çocukların hem motor beceri performanslarını geliştirmelerine hem de becerilerde gittikçe olgunluk evresine yaklaşmalarına fırsat tanınması önerilmektedir.Item Anasınıfına devam eden altı yaş çocuklarına verilen görsel algı eğitiminin görsel-motor koordinasyon gelişimine etkisinin incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009) Ercan, Gül Lütfiye; Aral, NerimanBu araştırmada görsel algı eğitimi uygulanan ve uygulanmayan çocukların görsel-motor koordinasyon gelişimlerinin incelenmesi, görsel algı eğitiminin çocukların görsel-motor koordinasyon gelişimi üzerinde etkili olup olmadığının belirlenmesi ve cinsiyetin çocukların görsel-motor koordinasyon gelişiminde farklılık yaratıp yaratmadığının saptanması amaçlanmıştır. Araştırma ön test, son test, kalıcılık testi kontrol gruplu deneysel desende planlanmıştır. Araştırma Edirne il merkezinde bulunan Kurtuluş ve Şükrüpaşa İlköğretim Okullarının anasınıflarına devam eden 78 çocuk üzerinde yürütülmüştür. Araştırmaya dahil edilen sınıflar basit tesadüfi örnekleme ile belirlenmiştir. Bu sınıflardaki 39 çocuk deney, 39 çocuk kontrol grubunu oluşturmuştur. Deney grubundaki çocuklara üç ay süreyle haftada üç kez görsel algı eğitim programı uygulanmıştır. Bu süreç içinde kontrol grubundaki çocuklar okul öncesi eğitim programlarına devam etmişlerdir. Araştırmada Beery (2004) tarafından geliştirilen, araştırmacı tarafından geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılan Beery-Buktenica Gelişimsel Görsel-Motor Koordinasyon Testi ile Genel Bilgi Formu kullanılmıştır. Ölçeğin Türkçe’ye uyarlama çalışmaları kapsamında ön uygulama gerçekleştirilmiş ve bu çalışmalar sonucunda ölçeğin geçerli ve güvenilir bir araç olduğu kabul edilmiştir. Araştırmada deneysel işlemden elde edilen verilerin analizinde; Tek Faktör Üzerinde Tekrarlı Ölçümler İçin İki Faktörlü ANOVA, İlişkisiz Örneklemler İçin t Testi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda deney ve kontrol grubundaki çocukların görsel-motor koordinasyon gelişim puanları arasında anlamlı bir farklılık olduğu (p<.001) belirlenmiştir. Çocukların görsel-motor koordinasyon gelişimi üzerine cinsiyetin anlamlı bir etkisi bulunmamıştırAbstract In this research, it was aimed to invetigate the visual-motor integration development of children who received visual perception education and who did not, and to determine whether the visual perception education is effective and whether gender makes difference on children ‘s visual-motor integration development or not. The design of the research was pretest-posttest, following test control group experimental design. The sampling of the research constitude of 78 children who attending to kindergarten of Kurtuluş and Şükrüpaşa Primary School in center of Edirne. The subject were assigned two groups, involving children selected randomly. 39 children formed the experimental group and 39 children formed the control group. A three-month visual perception education was applied to the children in an experimental group three times a week to maintain their visual-motor integration development. The control group was not received any education during the same period of time. Two data collection instruments were used to obtain data for this research: “The Beery-Buktenica Developmental Test of Visual-Motor Integration” developed by Beery(2004) and “General Information Form”. Before the application the validity and reliability study of “Beery-Buktenica Developmental Test of Visual-Motor Integration” was made by the researcher. A trial application was performed within the studies for adapting the scale into Turkish. At the end of these underlying studies, it was accepted that the inventory was a valid and reliable tool for this research. During the analysis of obtained from experimental process, Two Way ANOVA for Repeated Measures on One Factor and Independent Samples t test were used. At the end of visual perception education, a meaningful difference (p<.001) was found between experimental and control group. Gender has not found a stastistically significant effect on children’s visual motor integration development.Item Anasınıfına devam eden altı yaş çocuklarının Yaratıcı düşünme becerilerine Drama eğitiminin etkisinin incelenmesi(Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Ev Ekonomisi (Çocuk Gelişimi ve Eğitimi) Anabilim Dalı) Can Yaşar, Münevver; Aral, NerimanBu araştırmada, anasınıfına devam eden altı yaş çocukların yaratıcı düşünme beceri düzeylerini belirlemek ve drama eğitimi alan ve almayan çocukların yaratıcı düşünme becerilerinde farklılık olup olmadığını saptanmak amaçlanmıştır.Araştırmanın evrenini, 2008-2009 eğitim-öğretim yılında Ankara İl merkezinde bulunan orta sosyo-ekonomik düzeyde bulunan ilköğretim okullarının anasınıflarına devam eden altı yaş grubu çocuklar oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemine ise Aydınlıkevler İlköğretim Okulu’na devam eden yarım gün eğitim alan daha önce drama eğitimi almamış olan altı yaş grubundaki 80 çocuk dahil edilmiştir. Araştırmaya dahil edilen çocukların 40’ı deney grubu, 40’ı kontrol grubu olarak belirlenmiştir. Araştırmada drama eğitiminin anasınıfına devam eden altı yaş çocuklarının yaratıcı düşünme beceri düzeylerine etkisini belirlenmek amacıyla ön test-son test- kalıcılık testi kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. Araştırmada, çocuklar ve aileleri hakkında bilgi almak amacıyla “Genel Bilgi Formu” ve çocukların yaratıcı düşünme düzeylerini belirlemek için Urban ve Jellen (1996) tarafından geliştirilen “Yaratıcı Düşünme-Resim Oluşturma Testi (YD-ROT)” Türkçe’ye uyarlanarak kullanılmıştır.Deney grubundaki çocuklara on iki hafta süre ile haftada iki drama eğitim programı olmak üzere, 24 eğitim programı uygulanmıştır. Kontrol grubundaki çocuklar ise sadece okul öncesi eğitim programlarına devam etmişlerdir. Araştırmada deneysel işlemden elde edilen verilerin analizinde; Mann-Whitney U testi, bağımsız gruplarda t testi, Wilcoxon işaretli sıralar testi ve bağımlı gruplarda t testi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, deney ve kontrol grubundaki çocukların yaratıcı düşünme puanları arasında anlamlı bir farklılık olduğu belirlenmiştir (p<.05). Buna karşılık deney grubundaki çocukların yaratıcı düşünme son test ve kalıcılık testi puanları arasındaki farkın anlamlı olmadığı belirlenmiştir (p>.05). Ayrıca Yaratıcı Düşünme-Resim Oluşturma Testi son test puanlarına göre deney grubundaki çocukların; ortalamanın oldukça üstünde (E), kontrol grubundaki çocukların ise ortalama (C) yaratıcılık düzeyinde yoğunlaştıkları saptanmıştır.Item Anasınıfına devam eden altı yaş çocuklarının sosyal uyum ve becerilerine oyun temelli sosyal beceri eğitiminin etkisinin incelenmesi: Çankırı örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009) Durualp, Ender; Aral, NerimanBu araştırmada, anasınıfına devam eden altı yaşındaki çocukların sosyal uyum ve becerilerinin incelenmesi, çocukların ilgi ve ihtiyaçlarına uygun Oyun Temelli Sosyal Beceri Eğitimi Programı’nın geliştirilmesi ve çocukların sosyal uyum ve becerilerinde uygulanan eğitim programının etkili olup olmadığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın evrenini, 2008-2009 öğrenim yılında Çankırı il merkezinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilköğretim okullarının bünyesinde yer alan anasınıflarına devam eden, normal gelişim gösteren, anne ve babaları sağ ve öz olan altı (60-72 ay) yaşındaki çocuklar oluşturmuştur. Araştırma basit tesadüfi örnekleme yoluyla seçilen iki ilköğretim okulunun anasınıflarında gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya dahil edilen okullardan biri deney diğeri kontrol grubu olarak belirlenmiştir. Araştırma ön test-son test-kalıcılık testi kontrol gruplu deneysel desende gerçekleştirilmiştir. Deney grubuna anasınıfına devam eden 48 çocuk, kontrol grubuna da anasınıfına devam eden 48 çocuk dahil edilmiştir. Deney grubundaki çocuklara okul öncesi eğitim programlarına ek olarak sekiz hafta süreyle haftada üç kez Oyun Temelli Sosyal Beceri Eğitimi Programı uygulanmıştır. Kontrol grubundaki çocuklar ise okullarında uygulanan okul öncesi eğitim programına devam etmişlerdir. Araştırmada “Aile Bilgi Formu”, Işık (2007) tarafından geliştirilen “Sosyal Uyum ve Beceri Ölçeği” ile Acun-Kapıkıran vd. (2006) tarafından geliştirilen “Sosyal Beceri Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin analizinde, tek faktörlü Kovaryans analizi (ANCOVA), t testi ve Pearson korelasyon analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda deney ve kontrol grubundaki çocukların sosyal uyum ve beceri puan ortalamaları arasında anlamlı düzeyde farklılık olduğu (p0,05) ve Oyun Temelli Sosyal Beceri Eğitimi Programı’nın etkisinin halen devam ettiği görülmüştür.Item Anasınıfına devam eden çocukların ebeveynlerinin çocuk oyun ve oyuncakları hakkındaki görüşlerinin incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1998) Doğanay, Lale; Aral, Neriman; Çocuk Gelişimi ve EğitimiThis study was carried out to consider the views of parents whose children were attending pre-school classes about child games and toys and determine if this created any differences or not, according to their socio-economic levels. Each socio economic level was represented by 100 students and there were a total of 300 students' parents participating in the study. The parents were given the questionnaire on "parents' views on child games and toys". The data obtained Mere analysed by using the Chi-Square Method. This evaluation resulted in the fact that parents support the view that games are important in child development and the fact that the majority of parents play games together with their children and provide a suitable atmosphere for their children to play alone or with their friends, that their children discriminate between sexes while playing games, that children who are playing are sometimes interrupted by their parents to ask them for something, that mothers interrupt their game more frequently than fathers and show interest in what their children are producing in their games, with even greater consideration than fathers do, and that children meet their first toys during agesIV of seven to twelve months. It was also found that all these aspects depended on the socio-economic level. What was determined in addition was the fact that parents are of the opinion that toys are an important means of development for children and toys are generally chosen together and depending on the child's desire; and, when their daughters have asked for a toy gun and boys for a toy baby, most of the parents are reported to have a tendency to ask them to choose a different one. All these were determined to be changing according to the socio-economic level. Key Words: Play, toys, kindergarden, preschool age, parents' viewsItem Ankara Çocuk Üniversitesi bilim programlarının değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi, 2019) Aral, Neriman; Arslan, Berna; Gülleroğlu, Hamide Deniz; Özdoğan Özbal, Ece; Aydos, Sebahat; Sağlık Bilimleri FakültesiAnkara Çocuk Bilim Merkezi Koordinatörlüğü (Ankara Çocuk Üniversitesi), Türkiye’nin ilk çocuk üniversitesi olarak 2009 yılından bu yana Ankara Üniversitesi’nde faaliyet göstermektedir. Ankara Çocuk Üniversitesi sürdürdüğü eğitim programları aracılığı ile öncelikli olarak çocukların bilimsel düşünme ve üretme becerilerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu amaca ulaşabilmek için koordinatörlük her yıl ortalama 3000 çocuğa eğitim vermektedir. Koordinatörlük bünyesindeki eğitim programları üniversitenin toplumla bağlarını güçlendirirken çocuklara yaparak, yaşayarak öğrenme fırsatı da sağlamakta, çocuklara bilimsel ve eleştirel düşünme, yaratıcı olma, yargılama, sorgulama, soru sorma, merak duyma, sorun çözme gibi becerileri kazandırarak, bilim ve sanatı çocuklar için yeni ve çekici bir yolla somut hale getirmeyi amaçlamaktadır. Koordinatörlük bünyesindeki eğitim programlarında 2009’dan bu yana herhangi bir değerlendirme ya da düzenleme çalışması yapılmamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı programlarında yapılan değişiklikler ve teknolojik gelişmeler nedeniyle eğitim programlarının güncellenmesine ihtiyaç duyulmuştur. Bu ihtiyaç doğrultusunda “ANKARA ÇOCUK ÜNİVERSİTESİ BİLİM PROGRAMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ” isimli proje hazırlanmıştır. Projenin amacı Ankara Çocuk Üniversitesi bünyesinde yer alan bilim programlarının kazanımlar, içerik, öğrenme-öğretme etkinlikleri ve değerlendirme süreçleri açısından değerlendirilmesi ve değerlendirme sonuçlarına göre güncellenmesidir. Yirmi bir ay süren proje kapsamında Ankara Çocuk Üniversitesi bünyesinde faaliyetlerini sürdüren dokuz bilim eğitim programlarının güncellenmesi ile programların değerlendirmesi yapılmıştır. Her bir program, programlara katılan 1218 çocuğun görüşleri ile program uygulayıcısı öğretim elemanlarının görüşleri doğrultusunda değerlendirilmiştir. Projede bilim programlarının değerlendirilmesi amacıyla dokuz programa ilişkin uygulanmalar 1013 dakikalık kamera kaydına alınmış ve programların değerlendirilmesi videolarının çözümlenmesi doğrultusunda yapılmıştır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda; programlar güncellenerek her bir program için program kitapçıkları oluşturulmuşturItem Characteristics of the Preschool Education Program: Administrator and Teacher Opinions(Ankara Üniversitesi, 2020) Aral, Neriman; Çocuk Gelişimi ve Eğitimi; Sağlık Bilimleri EnstitüsüObjective: This study aimed to investigate administrator and teacher opinions on the characteristics of the preschool education program. Method: This phenomenological study was conducted with the participation of 5 school administrators and 35 preschool teachers. In the study, data about the administrators and the teachers were gathered with the Demographic Information Form and the semi-structured interview form was used in the determination of the opinions of the administrators and the teachers on the characteristics of the preschool education program. The study data gathered with the qualitative interview form were analyzed with MAXQDA software. Results and Conclusion: The study results showed that administrators were aware of teacher training needs and that both administrators and teachers needed to be supported with additional training on the Preschool Education Program updated and piloted in 2012 and implemented in 2013.Item Deneylerin anasınıfına devam eden altı yaş çocuklarının problem çözme becerilerine etkisinin incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014) Ünal, Merve; Aral, Neriman; Çocuk Gelişimi ve EğitimiBu araştırmada, anasınıfına devam eden altı yaş (60-72 ay) çocukların problem çözme becerilerini belirlemek ve deney yöntemine dayalı eğitim programı alan ve almayan çocukların problem çözme becerilerinde farklılık olup olmadığını saptanmak amaçlanmıştır. Araştırmanın evrenini, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında Malatya İl merkezinde orta sosyo-ekonomik düzeydeki ilkokulların anasınıflarına devam eden altı yaş grubu çocuklar oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemine Malatya İl merkezinde orta sosyo-ekonomik düzeydeki ilkokulların anasınıflarının arasından tesadüfi örnekleme yöntemiyle seçilmiş iki ilkokulun anasınıfına devam eden yarım gün eğitim alan ve daha önce deney yöntemine dayalı eğitim almamış olan altı yaş grubundaki 42 çocuk dâhil edilmiştir. Araştırmaya dâhil edilen çocukların 22'si deney grubu, 20'si kontrol grubu olarak belirlenmiştir. Araştırmada deney yöntemine dayalı eğitimin anasınıfına devam eden altı yaş çocuklarının problem çözme becerilerine etkisini belirlenmek amacıyla ön test, son test- kalıcılık testi kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. Araştırmada, çocuklar ve aileleri hakkında bilgi almak amacıyla "Genel Bilgi Formu" ve problem çözme becerilerini belirlemek için araştırmacı tarafından geliştirilen "Fen Eğitiminde Problem Çözme Ölçeği" kullanılmıştır. Deney grubundaki çocuklara on hafta süre ile haftada iki gün Deney Yöntemine Dayalı Eğitim programı uygulanmıştır. Kontrol grubundaki çocuklar ise sadece okul öncesi eğitim programlarına devam etmişlerdir. Araştırmada deneysel işlemden elde edilen verilerin analizinde; Mann-Whitney U testi, bağımsız gruplarda t testi, Wilcoxon işaretli sıralar testi ve bağımlı gruplarda t testi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, deney ve kontrol grubundaki çocukların problem çözme beceri puanları arasında deney grubu lehine anlamlı bir farklılık olduğu belirlenmiştir (p<.05). Buna karşılık deney grubundaki çocukların problem çözme son test ve kalıcılık testi puanları arasındaki farkın anlamlı olmadığı belirlenmiştir (p>.05)Item Engelli çocuğa sahip olan ve olmayan annelerin aile işlevlerini algılamaları ile yalnızlık düzeylerinin incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2007) Sarıhan, Cemile Özlem; Aral, NerimanBu araştırma, engelli çocuğa sahip olan ve olmayan annelerin aile işlevlerini algılamaları ile yalnızlık düzeylerini incelemek, annelerin aile işlevlerini algılamalarında ve yalnızlık düzeylerinde bazı değişkenlerin etkili olup olmadığını belirlemek, aile işlevlerini algılama ile yalnızlık düzeyleri arasında ilişki olup olmadığını saptamak amacıyla planlanmıştır. Araştırmaya, Ankara il merkezinde Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine devam eden altı–on dört yaş arasında 100 engelli çocuğun anneleri ile Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı ilköğretim okullarına devam eden altı–ondört yaş arasında normal gelişim gösteren 100 çocuğun anneleri dahil edilmiştir. Veri toplama aracı olarak, 'Genel Bilgi Formu', Epstein ve arkadaşları (1983) tarafından geliştirilen, Bulut (1990) tarafından geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılan 'Aile Değerlendirme Ölçeği' ile Russell ve arkadaşları (1978) tarafından geliştirilen, Demir (1989) tarafından geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılan 'UCLA Yalnızlık Ölçeği' kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; engelli çocuğa sahip olan ve olmayan annelerin öğrenim durumlarına, çocuk sayılarına, sosyal güvencelerine, çocuğuna yeterli zaman ayırma durumlarına, engelli çocuğa sahip olan annelerin ise çocuğun engelli olduğunu öğrenme şekline, söyleyen kişiye, çocuğun engelli olduğunu öğrendikten sonra neler hissettiklerine göre aile değerlendirme ölçeğinin alt boyutlarından, engelli çocuğa sahip olan ve olmayan annelerin öğrenim durumlarına, engelli çocuğa sahip olan annelerin ise çocuğun engelli olma nedenine göre yalnızlık ölçeğinden aldıkları ortalamalar arasındaki farklılığın anlamlı olduğu bulunmuştur. Annelerin aile değerlendirme ölçeğinden ve yalnızlık ölçeğinden aldıkları ortalamalar arasındaki ilişkinin pozitif yönde olduğu bulunmuştur.Item Engelli çocuğa sahip olan ve olmayan babaların aile işlevlerini algılamaları ile sosyal uyum düzeylerinin incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2007) Akıncı, Gökçen; Aral, NerimanBu araştırmada, engelli çocuğa sahip olan ve olmayan babaların aile işlevlerini algılamaları ile sosyal uyum düzeylerini incelemek, babaların aile işlevlerini algılamalarında ve sosyal uyumlarında bazı değişkenlerin etkili olup olmadığını belirlemek, engelli çocuğa sahip olan ve olmayan babaların aile işlevlerini algılamaları ile sosyal uyum düzeyleri arasındaki ilişkiyi saptamak amaçlanmıştır. Araştırmaya Ankara il merkezinde Milli Eğitim Bakanlığı'na ve Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı özel özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine devam eden engelli çocuğu olan ve gönüllü olarak katılan 100 baba ile karşılaştırma grubu olarak Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı ilköğretim okullarına devam eden aynı yaşlarda normal gelişim gösteren çocuğu olan ve gönüllü olarak katılan 100 baba olmak üzere toplam 200 baba dahil edilmiştir. Araştırmada çocuk, baba ve aile hakkında gerekli bilgileri toplayabilmek için araştırmacı tarafından geliştirilen 'genel bilgi formu', babanın aile işlevlerine ilişkin algılarını değerlendirmek amacıyla Epstein, et al. (1983) tarafından geliştirilen Bulut (1990) tarafından Türkçe'ye uyarlanan 'Aile Değerlendirme Ölçeği' ile babaların sosyal uyum düzeylerini belirlemek amacıyla Özgüven (1992) tarafından geliştirilen Hacettepe Kişilik Envanteri'nin Sosyal Uyum Alt testi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda engelli çocuğu olan ve olmayan babalar arasında aile içi ilişkileri değerlendirme biçimleri bakımından Aile Değerlendirme Ölçeğinin alt boyutlarında babanın yaşına göre anlamlı bir fark olmadığı (p>0,05) belirlenirken, Aile Değerlendirme Ölçeğinin bazı alt boyutlarında öğrenim durumu, sosyal güvence, çocuk sayısı, cinsiyet, çocuğun yaşı ve çocuğuna yeterli zaman ayırabilme durumunun anlamlı farklılık yarattığı bulunmuştur (p0,05) belirlenirken, babanın öğrenim durumu ve çocuklarına yeterli zaman ayırabilme durumlarına göre anlamlı farklılık yarattığı bulunmuştur (p<0,05). Babaların sosyal uyum düzeyleri arttıkça aile işlevlerini sağlıklı algılamaları da artmaktadır (p<0.01).Item Fiziksel İstismar ve Çocuk(1997) Aral, Neriman; Sağlık Bilimleri FakültesiItem Madde bağımlısı ergenlerde sosyal dışlanma ve sosyal ihtiyaçların incelenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Gusınac, Mejra; Aral, Neriman; Çocuk GelişimiMadde Bağımlısı Ergenlerde Sosyal Dışlanma ve Sosyal İhtiyaçların İncelenmesi Madde kullanımının ergenler arasında yaygın olduğu bilinmektedir. Madde bağımlılığının bir olgu olarak yayılması, toplulukların damgalanmasına ve madde kullanıcılarının toplumlardan dışlanmasına neden olmaktadır. Madde bağımlısı ergenlerin damgalanmasının bir sonucu olan sosyal dışlanma, ergenlerin hayatını bir çok farklı boyutta olumsuz şekilde etkilemektedir. Bu ergenler, okuldan, aileden ve akranlardan uzaklaşma ile birlikte, yasal işlemlerden uzak kalıp çocuk haklarından da uzaklaşmış olmaktadır. Bu araştırmayla madde bağımlısı ergenlerin sosyal dışlanma ve sosyal ihtiyaçlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda araştırmaya Adana İl merkezi Seyhan ilçesinde yaşayan, 16-21 yaş arasında olan ailelerinden onam alınan gönüllü ergenler dâhil edilmiştir. Çalışmada ergenleri ile aileleri hakkında bilgileri elde etmek için araştırmacı tarafından hazırlanmiş Genel Bilgi Formu; Gilman ve arkadaşları (2013) tarafından geliştirilen Sertelin-Mercan (2016) tarafından Türkçeye uyarlanan ''Ergenler İçin Sosyal Dışlanma Ölçeği'' ile 1987 yıllında, Cutrona ve Russell tarafından geliştirilen Duru ve Balkıs (2007) tarafından Türkçeye uyarlanan "Sosyal Provizyon Ölçeği" kullanılmiştir. Ergenler için Sosyal Dışlanma Ölçeğinden ve Sosyal Provizyon Ölçeğinden toplanan veriler SPSS paket programı ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda, madde bağımlısı ergenlerin cinsiyet, yaş, sigara, alkol ve madde kullanma durumu, sigara ve alkole başlama yaşı ile aile tiplerine göre Genel Sosyal Dışlanma, Görmezden Gelinme ve Dışlanma alt boyutları ile Sosyal Provizyon Ölçeği arasında anlamlı farklılık bulunmuştur. Aynı zamanda Genel Sosyal Dışlanma, Görmezden Gelinme ve Dışlanma alt boyutları ile Sosyal Provizyon Ölçeği arasında anlamlı ilişki saptanmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara dayanarak, ailelere, eğitimcilere, araştırmacılara ve topluma yönelik önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Sözcükler: Ergen, Madde bağımlılıgı, Sosyal dışlanma, Sosyal ihtiyaçlarItem Medya okuryazarlık aile eğitim programının 48- 60 aylık çocuklar ve annelerinin medya okuryazarlık düzeylerine etkisinin incelenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2021) Kadan, Gül; Aral, Neriman; Çocuk GelişimiAraştırmada, medya okuryazarlık aile eğitim programının 48- 60 aylık çocuklar ve annelerinin medya okuryazarlık düzeylerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, Çankırı İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı bağımsız anaokullarında orta sosyoekonomik düzeye sahip olan 48-60 aylık çocuklar ve onların anneleriyle gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda 18 anne ve çocuk deney grubunu, 22 anne ve çocuk ise kontrol grubunu oluşturmuştur. Yakınsayan paralel karma yöntem modeliyle gerçekleştirilen çalışmanın nicel boyutunu, ön test, son test ve kalıcılık testinden oluşan, deney-kontrol gruplu 2x3'lük karışık (split plot) yarı deneysel deseni, nitel kısmını ise program sonrası annelerle yapılan görüşmeler oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen, "Genel Bilgi Formu", "Medya Okuryazarlık Ölçeği Ebeveyn Formu", "Medya Okuryazarlık Ölçeği Çocuk Formu", "Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu" kullanılmıştır. Araştırma kapsamında hazırlanan Medya Okuryazarlık Aile Eğitim Programı deney grubunda yer alan annelere ve altı hafta boyunca, haftada iki oturum, 60 dakikalık süreyle çevrim içi olarak uygulanmıştır. Aile eğitiminde bazı etkinliklere anne çocuk birlikte katılmıştır. Araştırma sonucunda, deney ve kontrol grubunda yer alan annelerin son test puanlarında, deney grubunda yer alan anneler lehine anlamlı farklılığa rastlanırken, deney ve kontrol grubunda yer alan çocukların son test puanlarında deney grubunda yer alan çocuklar lehine anlamlı farklılık bulunmuştur. Deney grubunda yer alan annelerin ön test son test puanlarında Medya Okuryazarlık Ölçeği Ebeveyn Formunda Anlama, Değerlendirme ve Analiz alt boyutlarında anlamlı farklılığa rastlanırken, son test kalıcılık testi puanları arasında anlama alt boyutunda anlamlı farklılığa rastlanmamış, değerlendirme ve analiz alt boyutlarında anlamlı farklılığa rastlanmıştır. Deney grubunda yer alan çocukların ön test son test puanları arasında Medya Okuryazarlık Ölçeği Çocuk Formunda anlamlı farklılığa rastlanmış, son test kalıcılık test puanları arasında anlamlı farklılık belirlenmiştir. Kontrol grubunda yer alan annelerin Medya Okuryazarlık Ölçeği Ebeveyn Formu, Anlama, Değerlendirme, Analiz alt boyutlarında ön test son test arasında anlamlı farklılığa rastlanırken, kontrol grubunda yer alan çocukların Medya Okuryazarlık Ölçeği Çocuk Formunda ön test son test arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır. Deney grubunda yer alan annelerle program sonrasında yapılan görüşmelerde de anneler program sonrası çocuklarında ve kendilerinde değişim yaşandığı belirtmiş, eğitim programını, yöntemini ve materyalini yeterli, dikkat çekici olarak değerlendirmişler, ancak uzaktan eğitim şeklinde yapılmasını, sürenin kısa olduğunu ve bunlardan dolayı sorun yaşandığını da belirtmişlerdir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara dayanarak, ebeveynlerin medya okuryazarlığı konusunda bilinçli hareket etmeleri gerekliliği, çocuklarına çok erken yaşlardan itibaren medya iletilerini anlamaları yönünde destek olmaları, yüz yüze, daha uzun süreli ve babaları da kapsayıcı şekilde araştırma planlanması ve uygulanması konusunda araştırmacılara önerilerde bulunulmuştur.Item Montessori eğitiminin okul öncesi dönem çocuklarının öz düzenleme becerilerine etkisinin incelenmesi(Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi, 2019) Aral, Neriman; Bıçakçı, Müdriye Yıldız; Yurteri Tiryaki, Aybüke; Fındık, Ezgi; Çetin, Saliha; Beker, Esra; Özdoğan Özbal, Ece; Sağlık Bilimleri FakültesiMontessori eğitiminin okul öncesi dönem çocuklarının öz düzenleme becerilerine etkisinin olup olmadığının incelenmesi amacıyla yapılan araştırma, ön test son test kontrol gruplu deneysel desenle gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya Ankara Üniversitesi Uygulama Anaokulu 3 ile Ankara Üniversitesi yerleşkesinde yer alan bağımsız anaokuluna devam eden çocuklar dahil edilmiştir. Araştırmanın deney grubunu Ankara Üniversitesi Uygulama Anaokulu 3’e devam eden 62 çocuk ve kontrol grubunu ise deney grubu ile benzer özelliklere sahip olduğu varsayılan Ankara Üniversitesi yerleşkesinde yer alan bağımsız anaokulundaki 53 çocuk oluşturmuştur. Araştırmaya dahil edilen çocukların ailelerinden onam alınmış ve gönüllü katılıma özen gösterilmiştir. Araştırmada, çocuk ve ailesi hakkında bazı bilgileri elde etmek amacıyla araştırmacılar tarafından oluşturulan “Genel Bilgi Formu”, çocukların öz düzenleme becerilerini değerlendirmek için 36-72 ay arasındaki çocuklar için geliştirilen “Okul Öncesi Öz Düzenleme Ölçeği (OÖDÖ)” kullanılmıştır. Çalışma kapsamında, Ankara Üniversitesi Uygulama Anaokulları’nda Montessori eğitimi sınıfları oluşturulmuş, Montessori eğitimi almamış olan öğretmenler Montessori Eğitici Eğitimi almıştır. Deney ve kontrol grubundaki çocuklara Montessori eğitimi öncesinde ve sonrasında öntest ve sontest olarak Okul Öncesi Öz Düzenleme Ölçeği uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler parametrik olmayan istatistiksel yöntemlerle analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular sonucunda deney ve kontrol grubundaki çocukların OÖDÖ toplam ve Dikkat/Dürtü Kontrolü alt boyutu puanları arasında anlamlı bir fark olduğu, Olumlu Duygu alt boyutunda ise anlamlı bir fark olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca deney grubundaki çocukların OÖDÖ toplam puan, Dikkat/Dürtü Kontrolü ve Olumlu Duygu alt boyutlarındaki öntest ve son test puanları arasında anlamlı bir fark bulunurken; kontrol grubundaki çocukların OÖDÖ toplam puan, Dikkat/Dürtü Kontrolü ve Olumlu Duygu alt boyutlarındaki öntest ve sontest puanları arasında anlamlı bir fark olmadığı tespit edilmiştirItem Okul öncesi eğitimde alternatif bir eğitim modeli: Montessori eğitimi(Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri, 2015) Aral, Neriman; Sağlık Bilimleri Fakültesi; Yıldız Bıçakçı,MüdriyeBu araştırmada, Ankara Üniversitesi Uygulama Anaokulu 1’e devam eden üç, dört ve beş yaş (36-72 ay) grubundaki (deney ve kontrol grubu) çocukların gelişim düzeylerinin belirlenmesi ve Montessori yaklaşımına dayalı eğitimin çocukların gelişim alanları üzerindeki etkisinin saptanması amaçlanmıştır. Araştırmada, Montessori yaklaşımına dayalı eğitimin çocukların gelişim alanlarına olan etkisini belirlemek amacıyla ön test, son test ve kalıcılık testi kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. Araştırma Ankara Üniversitesi Uygulama Anaokulu’na devam eden çocuklarla benzer özelliklere sahip Ankara’daki üniversitelerin uygulama anaokullarından tesadüfen belirlenen uygulama anaokulunda yürütülmüştür. Ankara Üniversitesi Uygulama Anaokulu 1’e devam eden 36-72 aylık çocuklar deney grubunu, benzer özelliklere sahip tesadüfen belirlenen bir üniversite anaokuluna devam eden 36-72 aylık çocuklar ise kontrol grubunu oluşturmuştur. Araştırmada deney grubuna dahil edilen 48 çocuk ve kontrol grubuna dahil edilen 45 çocukla yürütülmüştür. Araştırmaya katılımda gönüllülük esas alınmıştır. Araştırmada verileri toplamak amacıyla araştırmacılar tarafından oluşturulan “Genel Bilgi Formu”, çocukların gelişim alanlarını değerlendirmek için bu çalışma kapsamında 36-72 ay arasındaki çocuklar için geçerlik güvenirlik çalışması yapılmış olan Alpern (2007) tarafından geliştirilen Gelişimsel Profil 3 (Developmental Profile 3-DP 3) ile Mardell and Goldenberg (1998) tarafından geliştirilen Öğrenmenin Değerlendirilmesi için Gelişimsel Göstergeler 4 (Developmental Indicators for the Assessment of Learning 4- DIAL 4) ölçme araçları kullanılmıştır. Montessori yaklaşımına dayalı eğitim öncesinde ilk olarak Montessori eğitim ortamı oluşturulmuş ve gelişimsel değerlendirme labratuvarı hazır hale getirilmiştir. Ardından öğretmenler “Montessori Uygulayıcıların Eğitimi” kapsamında eğitim almışlardır. Eğitim alan öğretmenler tarafından deney grubu olan Ankara Üniversitesi Uygulama Anaokulu 1’e 2013-2014 eğitim öğretim yılında devam eden 36-72 aylık çocuklara bir yıl süre ile Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim Programı ile bütünleştirilmiş Montessori yaklaşımına dayalı eğitim programı uygulanmıştır. Deney grubundaki okulla aynı özellik ve şartlara sahip Ankara’daki bir üniversitenin uygulama anaokuluna devam eden çocuklar ise kontrol grubunu oluşturmaktadır. Kontrol grubundaki çocuklara 2013-2014 eğitim öğretim yılı boyunca Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim Programı doğrultusunda hazırlanan eğitim programı uygulanmıştır. Çalışma sonucunda Öğrenmenin Değerlendirilmesi için Gelişimsel Göstergeler 4’den elde edilen bulgular incelendiğinde, 2 deney ve kontrol grubundaki çocukların motor gelişim, kavram gelişim ile ilgili davranışsal gözlem, dil gelişimiyle ilgili davranışsal gözlem alt boyutlarında ve toplam gelişim ile ilgili davranışsal gözlem puanlarında anlamlı farklılık olduğu belirlenmiştir. Öğretmen görüşlerine göre Öğrenmenin Değerlendirilmesi için Gelişimsel Göstergeler 4’den elde edilen bulgular incelendiğinde deney ve kontrol grubundaki çocukların özbakım becerileri ile sosyal duygusal gelişim alt boyutu puanlarında, ebeveyn görüşlerine göre özbakım becerileri alt boyutu ile toplam gelişim puanlarında anlamlı farklılık olduğu saptanmıştır. Gelişim Profil 3‘e ait sonuçlar incelendiğinde deney ve kontrol grubundaki çocukların öğretmen görüşlerine göre uyumsal davranış boyutunda; ebeveyn görüşlerine göre fiziksel gelişim, bilişsel gelişim, iletişim alt boyuları ile toplam gelişim puanlarında anlamlı farklılık olduğu belirlenmiştir. Deney grubundaki çocukların son test-kalıcılık testi sonuçları incelendiğinde; Öğrenmenin Değerlendirilmesi için Gelişimsel Göstergeler 4’e ait tüm alt boyut ve toplam gelişim puanlarında anlamı farklılık gözlenmemiştir. Literatür bilgileri ve yapılan proje çalışmasına ilişkin sonuçlar incelendiğinde Montessori Yaklaşımı’nın çocukların gelişim alanları üzerinde olumlu etkisi olduğu görülmektedir. Türkiye’de özellikle de resmi kurumlarda Montessori Yaklaşımına dayalı eğitim veren kurumların az olması nedeniyle bu çalışmanın Montessori Yaklaşımına dayalı eğitimin yaygınlaşmasına katkı sağlayacağı düşünümektedir.Item Okul öncesi eğitimde kaynaştırma(Morpa Kültür Yayınları, 2010) Aral, Neriman; Sağlık Bilimleri FakültesiItem Okul öncesi görsel motor bütünlemeyi değerlendirme aracının geçerlik ve güvenirlik çalışması(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2015) Çetin, Saliha; Aral, Neriman; Çocuk GelişimiThe aim of the research is to make the validity and reliability study of Preschool Visual Motor Integration Assessment Tool. Research was carried out in, state nursey schools located in the district of Ankara city center and total of 290 children get involved through individual application by the researcher. General Information Form prepared by the researcher for the purpose of obtaining information about children with normal development in this research, Prescool Visual Motor Integration Assesment tool which is developed by Deitchman ve Puttkammer (2001) and assesing childrens visual motor skills. During the research process content validity, construct validity, criterion validity is done within the scope of validity study and test-retest reliability, Cronbach's alpha coefficient and inter-rater reliability with in the scope of reliability. Analysis demonstrated assesment tool is valid after construct validity, content validity and criterion validity. Cronbach's alpha reliability coefficient was 0.85 for the entire scope of the test. Statistically there was no significant differences between the test-retest forthat reason reliability is also provided. At end of the study Prescool Visual Motor Integration Assesment tool found to be valid and reliable anssement tool. Pre-School Visual Motor İntegration Assessment Tool is valid and reliable instrument to assses visual motor integration skills of children. Standardization study could be done for the assesment tool. Keywords:Development, pre-school, perception, visual-motor integration, visual perception.