Cilt:46 Sayı:02 (2022)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:46 Sayı:02 (2022) by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 28
Results Per Page
Sort Options
Item EVALUATION OF EDUCATIONAL NEEDS OF DIABETIC PATIENTS(Ankara Üniversitesi, 2022) Aksoy, Nilay; Other; OtherAmaç: Çalışmamız, son sınıf eczacılık öğrencilerinin diyabetik bir eğitim programına katılımlarının diyabetik öz bakımın iyileştirilmesindeki rolünü değerlendirmeyi amaçlamıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma hem kesitsel hem de boylamsal bir takip içermektedir. Altınbaş Üniversitesi eczacılık beşinci sınıf öğrencileri, serbest eczaneleri ziyaret eden diyabet hastalarının gerekli bilgilerini sorumlu eczacılarının gözetiminde topladı. Katılımcılar diyabetik öz bakım ölçeğini doldurduktan sonra kendilerine eğitim verildi. Hastalar aynı öz bakım anketini üç ay sonra tekrar doldurdu. Tüm istatistiksel analizler için sosyal bilimler için istatistiksel paket (SPSS) 26 kullanıldı. Sonuç ve Tartışma: Çalışmaya 86 diyabetik hasta dahil edildi. İkinci anket sonuçları tüm hastalarda anlamlı iyileşme gösterdi. Toplam diyabetik öz bakım ölçeği puanları, eğitim seansından sonra önemli ölçüde iyileşti. HbA1c ve BMI değerlerinde anlamlı azalma oldu. Bir eğitim programı diyabetik öz bakımı ve diyabetik sonuçları iyileştirebilir. Eczacılık son sınıf öğrencilerinin hasta bakımına aktif katılımı, eczacıların hasta bakımı sunumuna katılımını ve katkısını da artırabilir.Item DEVELOPMENT OF NEW CYCLOPHILIN D RECEPTOR INHIBITORS FOR THE TREATMENT OF MULTIPLE SCLEROSIS(Ankara Üniversitesi, 2022) Yalçın, Gözde; Other; OtherAmaç: Bu çalışmada, multipl skleroz (MS) hastalığında mitokondriyal fonksiyon bozukluğuna neden olan siklofilin D (CypD) reseptörünün inhibisyonu için yeni moleküllerin geliştirilmesine yönelik hesaplamalı çalışmaların yapılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Literatür taraması ile tespit edilen CypD inhibitörlerine PharmaGist Web sunucusu üzerinden farmakofor modelleme çalışması uygulanmıştır. PharmaGist'in en iyi farmakofor modellerine göre ZINCPharmer veri tabanından 80 molekül elde edilmiş ve bu moleküllere in silico ADME/Toksikoloji analizi uygulanmıştır. Daha sonra Autodock Vina programı ile ADME/Tox analizleri sonucunda en iyi sonucu veren ligandlar ile moleküler yerleştirme yapılmıştır. Sonuç ve Tartışma: ZINC00390492 molekülü hem CypD, hem de Sfingosin-1-fosfat reseptörü 1 ile en iyi bağlanma afinitesi ve bağlanma profilini göstermektedir. Bu molekülün, MS tedavisi için bir öncü molekül olabileceği gösterilmiştir.Item HISTOLOGICAL STUDY OF A CORRECTIVE INFLUENCE OF SODIUM 2-((4-AMINO-5-(THIOPHEN-2-YLMETHYL)-4H-1,2,4-TRIAZOL-3-YL)THIO) ACETATE ON THE STATE OF RATS LIVER UNDER CONDITIONS OF ACUTE IMMOBILIZATION STRESS(Ankara Üniversitesi, 2022) Safanov, Andrey; Other; OtherAmaç: Çalışmanın amacı, akut immobilizasyon stresi koşulları altında sodyum 2-((4-amino-5-(tiofen-2-ilmetil)-4H-1,2,4-triazol-3-il) tio) asetat’ın sıçan karaciğeri üzerindeki düzeltici etkisinin histolojik açıdan çalışılmasıydı. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın konusu olarak sodyum 2-((4-amino-5-(tiofen-2-ilmetil)-4H-1,2,4-triazol-3-il) tio)asetat kullanılmıştır. Tüm maddeler uygun dozlarda 5 gün süreyle günde 9.00-10.00 saatleri arasında aç karnına intragastrik olarak uygulanmıştır. Son enjeksiyondan 1 saat sonra immobilizasyon 6 saatlik stres simüle edilmiştir. Karaciğerin merkezi kısmı, daha sonra yapılacak histolojik incelemeler için %10 formaldehit çözeltisi içinde sabitlenmiş, artan konsantrasyonda alkollerde dehidre edilmiş, parafine dökülmüştür. Sonuç ve Tartışma: Çalışmanın sonuçları, 6 saat boyunca oluşturulan akut immobilizasyon stresi modelinde sodyum 2-((4-amino-5-(tiofen-2-ilmetil)-4H-1,2,4-triazol-3-il) tio)asetat’ın stresten koruyucu özelliklerinin varlığını göstermektedir. Açıklanan ve sunulan mikroskobik resimden görülebileceği gibi, test numunesi bir ölçüde karaciğerdeki stres hasarının derecesini azaltmıştır. Karaciğer parankiminin histolojik durumu üzerindeki olumlu etkisi açısından (hepatositlerin daha belirgin bir yapısal yönelimi gözlenmiştir, kiriş yapıları şekillendirilmiştir, hepatositlerin distrofik değişiklikleri daha az belirgindir, yuvarlak hücre infiltratları ve hepatosit nekroz odakları yoktur, sodyum 2-((4-amino-5-(tiofen-2-ilmetil)-4H-1,2,4-triazol-3-il)tio)asetat, akut immobilizasyon stresi modelinde stres koruyucu bir etki sergilemektedir. Karaciğer parankimasının histolojik koşulları üzerindeki etkileri açısından test örneği ile karşılaştırılan ilacın (Mebicar®) aktivitelerindeki benzerlik ileri sürülebilir.Item MORINGA OLEIFERA’NIN ETKİNLİK VE GÜVENLİĞİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Mersin, Burcu; Other; OtherAmaç: Moringa oleifera Lamarck, Orta Doğu, Afrika ve Asya Ülkeleri’nde yetişen bir bitki olup; bu ülkelerde özellikle bitkinin tohumları ve yaprakları gıda olarak tüketilmektedir. Sonuç ve Tartışma: Bitkinin yaprak ve tohum kısımları fitokimyasallar açısından oldukça zengin olup; flavonoit, glukosinolat, alkaloit, fenolik asit, terpen, sterol, mineral, vitamin, amino asitler ve yağ asitleri taşımaktadır. Tohumlardan elde edilen yağ ise; esansiyel yağ asitleri omega 3, 6 ve 9 açısından çok zengin olması sebebiyle zeytinyağına alternatif bir besin kaynağı olarak görülmektedir. Bitkinin tüm kısımları (yaprak, tohum, kök ve çiçek) insan ve hayvan tüketimine uygun olarak bulunmuştur. Bununla birlikte bitkinin su arıtımı, biyodizel olarak kullanımı, kozmetik sektörü gibi gıda dışı alanlarda da değerlendirildiği bilinmektedir. Bitkinin biyolojik etkileri konusunda uluslararası saygın dergilerde yayımlanmış bilimsel çalışmalar mevcuttur. Yapılan araştırmalar ile bitkinin içerdiği fitokimyasallar sebebiyle antioksidan, antimikrobiyal, antikanser, antidiyabetik ve kardiyovasküler riskleri önleyici etkileri ispatlanmıştır.Item ASETONİTRİL-SU İKİLİ KARIŞIMLARINDA BAZI İMİDAZOL ANTİMİKOTİK İLAÇLARIN KROMATOGRAFİK PROTONASYON SABİTLERİNİN BELİRLENMESİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Demiralay, Ebru Çubuk; Other; OtherAmaç: Bu çalışmada, antifungal azol türevi mikonazol ve tiokonazolün termodinamik protonasyon sabiti ((_s^s)〖pK〗_a ) ters faz sıvı kromatografisi (RPLC) yöntemi ile araştırılmıştır. Bu bileşiklerin RPLC yöntemi ile analizlerinde klasik sabit fazlar en yaygın olarak kullanılan kolon dolgulu malzemeler olmasına rağmen, siyano bazlı bir kolonla şimdiye kadar mikonazol ve tiokonazolün pKa değerinin tayini rapor edilmemiştir. Gereç ve Yöntem: Seçilen bileşiklerin kromatografik davranışları hidrofobik bileşiklerle uyumlu Ultra siyano kolon (Restek®, 150×3.0 mm I.D, 3µm) ile belirlenmiştir. Alıkonma sürelerinin mobil fazın asetonitril içeriğine bağımlılığı ve mobil faz pH'ının kromatografik alıkonma üzerindeki etkisi, pH 3.0-7.50 aralığında değiştirilerek her bir bileşik için belirlenmiştir. Sonuç ve Tartışma: (_s^s)〖pK〗_a değerleri, doğrusal olmayan bir regresyon programı ile belirlenmiştir. Çalışılan bileşiklerin termodinamik suda pKa ((_w^w)〖pK〗_a ) değeri, çözücü özelliklerinde önemli bir rol oynayan makroskopik parametreler (dielektrik sabiti ve mol fraksiyonu) kullanılarak (_s^s)〖pK〗_a değerinden hesaplanmıştır. Hesaplanan (_w^w)〖pK〗_a değerleri literatür değerleri ile karşılaştırılmıştır.Item GAS CHROMATOGRAPHY-MASS SPECTROMETRY (GC-MS) ANALYSIS OF CONSOLIDA THIRKEANA EXTRACT(Ankara Üniversitesi, 2022) Tok, Kenan Can; Other; Adli Bilimler EnstitüsüAmaç: Consolida thirkeana (Boiss.) Bornm. (Ranunculaceae) Türkiye için endemik olarak kabul edilir ve soluk leylak çiçekleri, sapsız foliküller ve linear lasiniat yaprakları ile tanımlanır. Consolida cinsi genellikle morfolojik olarak Delphinium ile karıştırılabilir, bu bakımdan Consolida cinsinin üyelerinin kemotaksonomik olarak araştırılmasına ihtiyaç duyulur. Bu çalışmada, C. thirkeana'nın fitokimyasal içeriği GC/MS analizi ile aydınlatılmıştır. Gereç ve Yöntem: Bitki materyali Ayaş'tan (Ankara/Türkiye) toplanmıştır. Bir herbaryum örneği Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Herbaryumu'na kaydedilmiştir. Bitkinin herbası bir öğütücüde toz haline getirildi. Toz haline getirilmiş bitki parçaları metanol kullanılarak maserasyon yöntemi ile ekstre edildi. Ekstrelerin GC-MS analizi, bir Agilent 5973N dört kutuplu kütle spektrometresi (Agilent, ABD) ile donatılmış bir Agilent 6890 gaz kromatografı kullanılarak yapıldı. Bileşiklerin belirlenmesi ve tanımlanması için Mass Hunter yazılımı (Qualitative Analysis B.07.00) ve NIST Mass Spectral Library (2014) kullanıldı. Sonuç ve Tartışma: Bu çalışmanın analiz sonuçları, C. thirkeana metanol ekstresinde 15 bileşiğin varlığını göstermiştir. Ekstre %0.65 Glikozit, %0.68 Yağ asidi, %0.91 Açilgliserol, %2.41 Karboksilik asit, %38.5 Şeker, %56.86 Şeker alkolü içerir.Item COVID-19 YAYILMASINDA ARKADAŞ HAYVANLARIN ROLÜ(Ankara Üniversitesi, 2022) Ünal, Nilgün; Other; OtherAmaç: Yirmi birinci yüzyılda, sağlık alanındaki aşı ve terapötik ajanlarla ilgili gelişmeler ve enfeksiyon yönetimindeki iyileştirmelere rağmen hala insan ve hayvanlarda ölümcül olabilen yeni viral salgınlar ortaya çıkmaktadır. Yarasa kökenli olan ve ara konağı hala tartışılan, zoonoz COVID-19 enfeksiyonu Aralık 2019 yılında Çin’in Wuhan eyaletinde bir hayvan pazarı ziyaret geçmişi olan insanlarda ortaya çıkmıştır. Dünya Sağlık Örgütü, Şubat 2020 tarihinde hastalığın pandemik bir enfeksiyon olduğunu ilan etmiştir. Milyonlarca insan bu salgından etkilenmiştir. Salgın mücadelesinin ekonomik yönden büyük maliyeti olmuş ve olmaya da devam etmektedir. İnsanlar yaşam rutinlerini değiştirmiştir. Bu süreçte arkadaş (companion) hayvanların insanlarla yakın ilişkisi dolayısıyla COVID-19 hastalığına yakalanması, etkeni taşıması, tekrar insanlara bulaştırması ile ilgili kaygılar yaşanmaktadır. Bu derlemenin amacı kedi, köpek, hamster ve atlar gibi arkadaş hayvanlarda COVID-19 varlığı ve bulaşı ile ilgili çalışmaların incelenmesidir. Sonuç ve Tartışma: Yapılan çalışmalarda arkadaş hayvanların çoğunun (kedi, köpek ve hamster) SARS-CoV-2'ye duyarlı olduğu ve insanların onlar için bir enfeksiyon kaynağı olabileceği bildirilmiştir. Ancak arkadaş hayvanların insanlara hastalık bulaştırmasındaki potansiyel rolü tam olarak bilinmemektedir. Bu son salgında, enfeksiyöz etkenlerin özellikle zoonoz olanlarının tek sağlık konseptinde epidemiyolojik olarak araştırılmasının gerekliliği bir kez daha ortaya çıkmıştır.Item UYUZ HASTALIĞI (SKABİYES), TEDAVİSİ VE UYUZ HASTALIĞI TEDAVİSİNDE KULLANILAN BİTKİLER(Ankara Üniversitesi, 2022) Akgöl, Jale; Other; OtherAmaç: Uyuz hastalığı (Skabiyes) dünyada yaygın olarak görülen kaşıntılı, döküntülü ve bulaşıcı ektoparaziter bir hastalıktır. Etken Sarcoptes scabiei var. hominis adı verilen mikroskobik bir eklem bacaklıdır. Her yaş, cinsiyet, coğrafya ve kültürden insanı etkileyebilir. Gelişmekte olan ülkeler, tropikal ve subtropikal ülkelerde endemik olan parazit nedenli bu hastalık, büyük kalabalıklar ve hijyenin korunamadığı ortamlarda salgınlar yapabilir. Tedavide topikal ve oral olarak kullanılan seçenekler kısıtlı sayıdadır. Permetrin, Benzil Benzoat, Kükürtlü merhemler, Lindan, İvermektin gibi ilaçların birçoğu toksik etkilerinden dolayı bebek, çocuk, gebe ve laktasyon ile ilgili kısıtlılıklar nedeniyle risk altındaki tüm popülasyonlara uygulanamamaktadır. Scabiyes tedavi edilmediğinde, özellikle pediyatrik yaş grubunda görülen piyoderma, impetigo gibi sekonder enfeksiyonların da tabloya eklenmesi, hastalığın yükünü artırmaktadır. Bu nedenle daha az toksik etkileri olan ilaç arayışları halihazırda kullanılagelen bitkilere olan ilgiyi de canlı tutmaktadır. Sonuç ve Tartışma: Sporadik ya da epidemik tüm vakalarda, yayılımı önlemek için skabiyesin etkin tedavisi şarttır. Başarılı bir tedavi, ilaç uygulamasının doğru yapılmasına, tedavinin komplikasyonlar ve semptomları kontrol etmeye yönelik ek yaklaşımları içermesine ve beraberinde koruyucu önlemlerin alınmasına bağlıdır. Bu derlemede skabiyes, tedavisi, kullanılan ilaçlar, kullanılma potansiyeli olan yeni ilaçlar ve geleneksel olarak kullanılan bitkiler incelenmiştir. Ülkemizde yetişen, tanınan ve yetişme potansiyeli olan 49 taksonun uyuz hastalığı tedavisinde kullanıldığı belirlenmiştir.Item PREPARATION AND IN VITRO CHARACTERIZATION OF VANCOMYCIN LOADED PLGA NANOPARTICLES FOR THE TREATMENT OF ENTEROCOCCUS FAECALIS INFECTIONS(Ankara Üniversitesi, 2022) Topal, Gizem Rüya; Other; OtherAmaç: Bu çalışmada enterokok enfeksiyonlarında parenteral olarak kullanılabilecek Vankomisin yüklü poli(laktik asit-ko-glikolik asit) (PLGA) nanopartikülleri hazırlanması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmada, nanopartikülleri hazırlamak amacıyla farklı konsantrasyonlarda PLGA kullanılmıştır. Partiküllerin hazırlanmasında emülsiyon oluşturma-çözücü buharlaştırma yöntemi kullanılmıştır. Hazırlanan formülasyonların partikül büyüklüğü ve dağılımı, zeta potansiyeli, enkapsülasyon etkinliği, üretim verimi ölçülmüştür ve FTIR analizi yapılmıştır. Enterococcus faecalis ATCC 29212 suşu üzerine antibakteriyel aktivite sıvı mikrodilüsyon yöntemi ile minimum inhibisyon konsantrasyonu olarak ve disk difüzyon yöntemi ile inhibisyon zonu olarak Avrupa Antimikrobiyal Duyarlılık Testi Komitesi standartlarına göre belirlenmiş, sonuçlar saf etken madde ile karşılaştırılarak yorumlanmıştır. Sonuç ve Tartışma: Partiküller emülsiyon-çözücü buharlaştırma yöntemi ile başarılı bir şekilde hazırlanmıştır. Yaklaşık 300 nm civarında; 0.26-0.28 PDI değerlerinde, enkapsüle olan Vankomisin miktarı oldukça yüksek partiküller elde edilmiştir. FTIR ve DSC analizi sonucu vankomisinin partikül içine yüklendiği tespit edilmiştir. Hazırlanan PLGA nanopartiküllerin Enterococcus faecalis ATCC 29212 suşu üzerine MİK değerleri 4 µg/ml bulunmuş, inhibisyon zon çapları ise sırasıyla 15 mm, 15 mm ve 16 mm olarak ölçülmüştür.Item INTERACTION OF STAPHYLOCOCCUS AUREUS WITH SOLID LIPID NANOPARTICLES(Ankara Üniversitesi, 2022) Kıymacı, Merve Eylül; Other; OtherAmaç: Bakterilerin mevcut antibiyotiklere direnç geliştirme yeteneği, yeni antimikrobiyallerin ya da antimikrobiyal formülasyonların araştırılmasının aciliyetini ortaya koymaktadır. İlaç taşıyıcı sistemler arasında, katı lipid nanopartiküller, hedeflenen ilaç uygulaması için avantajlara sahip, çözüm odaklı sistemler olarak kabul edilir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada, antibiyotik iyileştirme çalışmaları için bir ön çalışma olması amacıyla floresein yüklenmiş SLN'lerin Staphylococcus aureus ATCC 29213'e bakteri alımı akış sitometrisi yöntemiyle araştırıldı. Sonuç ve Tartışma: Floresein-SLN'lerin ~%60'ının 1 saat içinde S. aureus ATCC 29213 hücrelerine alındığı belirlendi. Sonuçların gelecekte antibiyotiklerle yapılacak çalışmalar için umut verici olduğu bulundu.Item GC-MS ANALYSIS OF ESSENTIAL OIL AND ANTICANCER ACTIVITIES OF EXTRACTS FROM DISCARDED LEAVES OF NICOTIANA TABACUM LINN.(Ankara Üniversitesi, 2022) Jaber, Ali; Other; OtherAmaç: Kanser, günümüzde hala insan hayatını tehdit eden en ölümcül hastalıklardan biridir. Kemoterapi, radyoterapi, sitotoksik ilaçlar ve cerrahiye dayalı geleneksel kanser tedavilerinin etkinliği, toksik etkilerden dolayı sınırlı olduğundan, yeni tedavilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bitkilerden elde edilen sekonder metabolitler, iyi biyolojik aktivite göstermektedir. Çözücü polaritesi ve ekstraksiyon yönteminin, ekstraksiyonun verimi üzerine etkisi ve ekstraksiyonun Nicotiana tabacum Linn. ekstresinin biyolojik aktivitesi üzerine etkisi değerlendirilmiştir. Bunun yanında, yapraklardan elde edilen uçucu yağın analizi de gerçekleştirilmiştir. Gereç ve Yöntem: Çalışmanın konusu, Lübnan’da yetişen tütün yapraklarından alınan örneklerdir. Azalan polaritede çözücü serisi ile iki ekstraksiyon yöntemi kullanılmıştır. Antitümör aktivite; meme adenokarsinoma MCF7 hücrelerinde, 3-(4,5-dimethylthiazol-2-yl)-2,5-diphenyltetrazolium bromide (MTT) sitotoksisite testi ile değerlendirilmiştir. Ekstrenin kimyasal içeriği İTK ile, uçucu yağınki ise GC-MS ile değerlendirilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Nicotiana tabacum ekstreleri antikanser aktivite göstermiş ve çözücü türünün bu aktiviteyi etkilediği gözlenmiştir. Ayrıca, polarite ve ekstraksiyon yöntemi, ekstraksiyon verimini önemli ölçüde etkilemiştir. Bu sonuçlar doğrultusunda, bitki üzerine daha ileri çalışmalar yapılması ve başka kanser hücre serileri üzerinde testlerin yürütülmesi gerekmektedir. Farklı ekstrelerin İTK analizleri; α-4,8,13-duvatrien-1,3-diol, β -4,8,13-duvatrien-1,3-diol ve Z-abienol (Z-AB) bileşiklerinin varlığını göstermiştir. N. tabacum içeriğinde 19 uçucu bileşik tespit edilmiştir ve bunların arasında pentadekanal (47.71 %), biosol (15.88 %), solanon (11.06 %), timol (5.52 %), damasenone (2.16 %), and β-karyofilen (2.19 %) bileşikleri major olarak bulunmaktaır. Bunun yanı sıra aktif bileşiklerin ve etki biçimlerinin belirlenmesi için çok sayıda çalışmaya ihtiyaç vardır. Anahtar KelimelerItem YOĞURT KAYMAĞINDAN İZOLE EDİLEN YARROWIA LIPOLYTICA’NIN MOLEKÜLER İDENTİFİKASYONU VE LİPOLİTİK AKTİVİTESİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Kıymacı, Merve; Other; OtherAmaç: Yarrowia lipolytica enzimler, organik asitler, proteinler, yüzey aktif maddeler gibi çeşitli metabolitler üreten ve bazı biyotransformasyon ve biyoremediasyon reaksiyonlarında endüstriyel potansiyele sahip olan aerobik dimorfik bir mayadır. Endüstriyel üretimlere bir ön çalışma olması amacıyla, bu çalışmada Y. lipolytica suşunun yoğurt kremasından izole edilmesi, moleküler karakterizasyonunun yapılması ve lipolitik aktivitesinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Ankara'daki farklı yerel süt üreticilerinin sütü fermente ederek elde ettikleri ev yapımı yoğurt kaymaklarından toplam 10 örnek alınmıştır. Yarrowia türlerinin izolasyonunda Yeast-Pepton-Gliserol (YPG) sıvı besiyeri ve Yarrowia lipolytica Distinctive (YLD) agar besiyeri kullanılmıştır. Y. lipolytica'nın tür tanımlaması ITS-Polimerize zincir reaksiyonu analizi ile yapılmıştır. Lipolitik aktivite; Rodamin-B/Zeytin yağı agar besiyeri prosedürü ile belirlenmiştir. Sonuç ve Tartışma: Ev yapımı yoğurt kaymağı örneklerinden YPG besiyerinde gelişen maya kolonileri izole edilmiştir. Maya izolatları Gram boyama yöntemi ile boyanmış ve Gram pozitif boyananlar YLD agar üzerine inoküle edilmiştir. İnkübasyon süresi sonunda YLD agar üzerinde gelişen kahverengi pigmentli koloniler Yarrowia türü olarak seçilmiştir. Moleküler karakterizasyon sonuçlarına göre kahverengi pigmentli bir koloni toplam 358 baz, %100 dizi uyum oranı ve %100 benzerlik oranı ile Yarrowia lipolytica olarak tanımlanmış ve suşun lipaz pozitif olduğu belirlenmiştir. Çalışmamızda izole edilen Y. lipolytica suşunun çeşitli özelliklerinden faydalanmak üzere, endüstriyel üretimlerde kullanılabilecek bir üretici kültür olarak geliştirilmesi, yapılacak ileriki çalışmalarla desteklenmelidir.Item GAS CHROMATOGRAPHY-MASS SPECTROMETRY (GC-MS) ANALYSIS OF CONSOLIDA THIRKEANA EXTRACT(Ankara Üniversitesi, 2022) Tok, Kenan Can; Other; Adli Bilimler EnstitüsüAmaç: Consolida thirkeana (Boiss.) Bornm. (Ranunculaceae) Türkiye için endemik olarak kabul edilir ve soluk leylak çiçekleri, sapsız foliküller ve linear lasiniat yaprakları ile tanımlanır. Consolida cinsi genellikle morfolojik olarak Delphinium ile karıştırılabilir, bu bakımdan Consolida cinsinin üyelerinin kemotaksonomik olarak araştırılmasına ihtiyaç duyulur. Bu çalışmada, C. thirkeana'nın fitokimyasal içeriği GC/MS analizi ile aydınlatılmıştır. Gereç ve Yöntem: Bitki materyali Ayaş'tan (Ankara/Türkiye) toplanmıştır. Bir herbaryum örneği Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Herbaryumu'na kaydedilmiştir. Bitkinin herbası bir öğütücüde toz haline getirildi. Toz haline getirilmiş bitki parçaları metanol kullanılarak maserasyon yöntemi ile ekstre edildi. Ekstrelerin GC-MS analizi, bir Agilent 5973N dört kutuplu kütle spektrometresi (Agilent, ABD) ile donatılmış bir Agilent 6890 gaz kromatografı kullanılarak yapıldı. Bileşiklerin belirlenmesi ve tanımlanması için Mass Hunter yazılımı (Qualitative Analysis B.07.00) ve NIST Mass Spectral Library (2014) kullanıldı. Sonuç ve Tartışma: Bu çalışmanın analiz sonuçları, C. thirkeana metanol ekstresinde 15 bileşiğin varlığını göstermiştir. Ekstre %0.65 Glikozit, %0.68 Yağ asidi, %0.91 Açilgliserol, %2.41 Karboksilik asit, %38.5 Şeker, %56.86 Şeker alkolü içerir.Item BIOLOGICAL ACTIVITY DETERMINATION OF BLACK AND WHITE CHIA SEED EXTRACTS OBTAINED BY DIFFERENT EXTRACTION METHODS(Ankara Üniversitesi, 2022) Uysal, Ülkü Dilek; Other; OtherAmaç: Siyah ve beyaz chia tohumlarının biyolojik aktivitelerinin farklı esktraksiyon teknikleriyle elde edilen ekstrelerde tayinlerinin yapılması ve karşılaştırılması. Gereç ve Yöntem: Farklı tekniklerle elde edilen ekstrelerin biyolojik aktivite çalışmaları, DPPH radikali süpürme potansiyeli testi, TEAC testi ve ORAC testi uygulanarak tayin edilmiştir. Ayrıca metanollü ekstre numunelerinde toplam fenol ve flavonoit miktar tayinleri yapılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Bu çalışmada fenol miktarı siyah chia tohumu için 9,86 mg GAE/g, beyaz chia tohumu için ise 12,69 mg GAE/g olarak belirlenmiş olup, toplam flavonoid miktarı ise siyah chia tohumu için 0,098 mg RE/mL ve beyaz chia tohumu için 0,099 mg RE/mL olarak belirlenmiştir. Ayrıca yapılan antioksidan aktivite testleri göz önüne alındığında, TEAC testi için en yüksek antioksidan aktivite, soğuk sıkım yöntemiyle elde edilen hem siyah hem de beyaz tohum ekstresinde, DPPH için en yüksek aktivite, soğuk sıkım tekniğiyle elde edilen beyaz tohum ekstresinde, ORAC testi için en yüksek aktivite ise Folch tekniğiyle elde edilen beyaz tohum ekstresinde görülmüştür.Item LEAF ANATOMY OF INULA PEACOCKIANA (AITCH. & HEMSL.) KOROVIN(Ankara Üniversitesi, 2022) İlhan, Mert; Other; OtherAmaç: Türkiye'de "uzunandızotu" olarak adlandırılan Inula peacockiana, 2 m'ye kadar boylanabilen, sarı çiçekli, güçlü, çok yıllık otsu bir bitkidir. Asteraceae familyasına ait tıbbi değeri olan bir bitkidir. Tıbbi bitkilerin güvenli kullanımı doğru teşhislerine bağlıdır. Yaprakların anatomik özellikleri, bitkilerin doğru teşhis edilmesinde önemlidir. Bu çalışmada I. peacockiana'nın taban yaprağı, yaprak sapı ve gövde yaprağının anatomik özellikleri incelenmiştir. Gereç ve Yöntem: Bitki materyalleri Van'dan (Türkiye) toplanmıştır. VANF Herbaryumuna bir örnek kaydedilmiştir. Anatomik çalışmalar için numuneler %70 alkolde korunmuştur. Enine ve yüzey kesitler bir jilet yardımıyla el ile alınmıştır. Mikroskobik incelemelerde kloralhidrat solüsyonu kullanılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Taban ve gövde yaprakları dorsiventraldir, örtü ve salgı tüyleri içerir. Her iki yaprağın orta damarı dışa doğru çıkıntı yapmıştır. Taban yapraktan farklı olarak, gövde yaprağının üst yüzeyinde daha fazla salgı tüyü, alt yüzeyinde ise örtü tüyleri bulunur. Her iki yaprakta da üst ve alt epidermada ranunculaceae tipi stomalar gözlenmiştir. Basit yay şeklindeki taban yaprak sapının enine kesiti, parankimatik hücrelere gömülü çok sayıda ayrı iletim demet içerir. Epiderma çok sayıda örtü ve salgı tüyleri taşır.Item PISTACIA LENTISCUS L. TÜRÜNÜN BOTANİK, ETNOFARMAKOLOJİK, FİTOKİMYASAL VE FARMAKOLOJİK AKTİVİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Pekacar, Sultan; Other; OtherAmaç: Pistacia, içerisinde P. lentiscus gibi tıbbi türleri ihtiva eden Anacardiaceae familyasına ait, Akdeniz havzası boyunca yaygın dağılıma sahip bir cinstir. P. lentiscus’un çeşitli kısımları geleneksel tıpta pek çok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Bu derlemede, P. lentiscus türünün botanik özellikleri, geleneksel kullanımları, fitokimyasal içeriği ve farmakolojik aktiviteleri ile ilgili kapsamlı bilgiler özetlenmeye çalışılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Literatür taramaları bu türün antioksidan, antimutajenik, animikrobiyal, antiviral, antienflamatuvar, gastrointestinal hastalıklar, karaciğer ve serum biyokimyasal parametreler üzerindeki etkileri, antiaterosklerotik ve antidiyabetik, antiparaziter, antitümör, antikolinesteraz, nöroprotektif ve yara iyileştirici aktivitelerin de olduğu çok çeşitli farmakolojik aktiviteler bakımından değerlendirildiğini göstermiştir. P. lentiscus terpenoitler, fenolik bileşikler, yağ asitleri ve steroller gibi çeşitli fitokimyasal bileşenleri ihtiva etmektedir. Yapılan araştırma sonucunda P. lentiscus türünün çeşitli farmasötik şekillerde doğal kaynaklı ilaçların geliştirilmesi ve ticarileştirilmesi için önemli bir kaynak olduğu, ama risk faktörlerini daha iyi aydınlatmak adına daha fazla preklinik ve klinik çalışmaya gereksinim duyulduğu sonucuna varılmıştır.Item DENEYSEL DİYABETİN NEDEN OLDUĞU DEPRESYON TEDAVİSİNDE MİNOSİKLİN VE MİNOSİKLİN+METFORMİN KULLANIMI(Ankara Üniversitesi, 2022) Çamcı, Merve İnci; Other; OtherAmaç: Minosiklin, santral sinir sistemine geçebilen, ikinci kuşak tetrasiklin grubu bir antibiyotiktir. Minosiklinin anti-inflamatuar, mikroglial aktivasyonu azaltma, anti-apoptotik, antioksidan özellikleri olduğu bilinmektedir. Son yıllarda diyabet ve depresyon arasında çift yönlü bir ilişki olduğunun ve fizyopatolojilerinde ortak yolaklardan birinin inflamasyon olduğunun ileri sürülmesi ile minosiklinin depresyon üzerine etkileri çalışılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada minosiklinin tek başına ve diyabet tedavisinde kullanılan metformin ile kombinasyonu şeklinde kullanımının, diyabet ile ilişkili depresyon üzerine etkilerinin ortaya konması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Farelerde insandakine benzer tip 2 diyabet modeli oluşturmak için 4 haftalık yüksek kalorili diyetin ardından ardışık beş gün, günde 1 defa streptozotosin (50mg/kg) uygulandı, uygulamadan 1 hafta sonra açlık kan glukoz düzeyi 200 mg/dl’nin üzerinde olan deneklerde diyabetin oluştuğu kabul edilip deneye dahil edildi. Streptozotosin (STZ) enjeksiyonundan iki hafta sonra minosiklin (40mg/kg), fluoksetin (20mg/kg) ve metformin (200mg/kg) 7 gün süre ile günde bir defa uyguladı. İlaç uygulamaları tamamlandıktan sonra; lokomotor aktivitenin belirlenmesi için açık alan testi, depresyon düzeyinin belirlenmesi için zorunlu yüzme testi yapıldı. Sonuç ve Tartışma: Diyabetin ve uygulanan ilaçların lokomotor aktivitede anlamlı bir değişiklik oluşturmadığı, minosiklin ve minosiklin-metformin kombinasyonunun ise depresyon tedavisinde en az fluoksetin kadar etkili olduğu sonucuna varıldı. Antidepresan etkinin kısa sürede başlamasının hastanın tedaviye uyuncu ve diyabetin prognozu açısından oldukça önemli olduğu bilinmektedir. Bu nedenle de minosiklin uygulamasının gösterdiği antidepresan etki üzerine yapılan çalışmalar derinleştirilmeli, etkinin mekanizması araştırılmalıdır.Item DOĞADAN İLHAM ALAN BİYOMİMETİK NANOTAŞIYICI SİSTEMLER(Ankara Üniversitesi, 2022) Aydın, Ezgi; Other; OtherAmaç: Sentetik, biyolojik ve biyoteknolojik ilaç araştırmalarında sıklıkla kullanılan polimerik ve lipidik yapıdaki nanopartiküler sistemler klinik beklentileri halen istenilen düzeyde karşılayamamaktadır. Yenilikçi bir yaklaşım olarak geliştirilen doğadan ilham alan, biyomimetik nanotaşıyıcılar sahip oldukları yüksek biyouyumluluk, düşük toksisisite ve doğal hedefleme yetenekleri nedeniyle gittikçe artan şekilde çalışmalara dahil edilmektedir. Bu derlemenin amacı biyomimetik nanotaşıyıcılar alanında yapılan güncel çalışmaları ele alarak farmasötik yenilikçi taşıyıcı system geliştirme çabasına katkıda bulunmaktır. Sonuç ve Tartışma: En sık kullanılan biyomimetik sistemler arasında virüs temelli, memeli hücresi temelli ve bakteri-mantar temelli nanotaşıyıcı sistemler bulunmaktadır. Doğanın bize sunduğu bu sistemleri anlama çabası taşıyıcı sistem araştırmalarında bizi daha ileriye götürebilir. Bununla birlikte, kontrol edilebilirlik ve seri üretim gibi sentetik sistemlerin avantajları ile biyolojik sistemlerin yüksek hücresel alım ve biyouyumluluk işlevlerinin birleştirmesi ile daha başarılı nanotaşıyıcı sistemlerin geliştirilme potansiyeli olabilecektir. Böylece, biyomimetik sistemlerin protein, gen ve diğer terapötik ajanların taşınmasındaki rolü artacaktır.Item MANAGEMENT OF DRUG INTERACTIONS IN COLON CANCER PATIENTS(Ankara Üniversitesi, 2022) Tezcan, Songül; Other; OtherAmaç: Kolon kanseri, dünya çapında en yaygın üçüncü kanser türüdür ve genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkar. Yaşla birlikte komorbid hastalık riski de artabileceğinden, kolon kanseri hastalarının polifarmasi riski artmıştır. Hipertansiyon, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, diyabet ve kardiyovasküler hastalık, kanser hastalarında sık görülen komorbiditelerdir. Yaşlı, komorbid rahatsızlıkları olan ve iki veya daha fazla ilaç alan hastalar, ilaç-ilaç etkileşimleri (İİE) için daha yüksek risk altındadır. Ayrıca kanser hastaları, sitotoksik ilaçların yan etkilerinin tedavisi için sıklıkla destekleyici bakım ilaçları gibi birçok ilacı kullanmaktadır. İİE'ler terapötik başarısızlığa veya potansiyel olarak ciddi yan etkilere neden olabilir. İİE düzeylerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi, kanser hastaları için en uygun akılcı tedavinin sağlanmasında yardımcı olmaktadır. Sonuç ve Tartışma: Bu çalışmada, kolon kanseri tedavisinde kullanılan ilaçlar (Kapesitabin, Fluorourasil, irinotecan, oksaliplatin, bevasizumab, ziv-aflibersept, nivolumumab, pembrolizumab, ramusirumab, regorafenib, larotrektinib, dabrafenib, trametinib, trifluridin ve tipirasil ve enkorafenib) incelenmiş ve olası ilaç etkileşimleri belirlenmiştir. Bu çalışma eczacıların ve klinisyenlerin olası etkileşimleri değerlendirmesine yardımcı olacaktır.Item TREATMENT OF BEHÇET’S DISEASE AND CURRENT APPROACHES(Ankara Üniversitesi, 2022) Çakmak, Gözde Yenice; Other; OtherAmaç: Behçet Hastalığı (BH), nükslerle seyreden, oral aft, genital ülser, deri lezyonları ve oküler lezyonlar olmak üzere dört majör bulgu ve eklem tutulumu, gastrointestinal ülserler, epididimit, vasküler lezyonlar ve nörolojik tutulum dahil olmak üzere beş minör bulguyla karakterize multisistemik inflamatuar bir hastalıktır. BH' de tedavi hastalığın başladığı yaşa, cinsiyete, tutulan organlara ve hastalığın klinik seyrine göre değişir; bu nedenle tedavi kişiye ve semptomlara göre yapılmalıdır. BH' nin ampirik tedavisi halen devam ederken; son zamanlarda altta yatan hastalığın patogenezinin daha iyi tanımlanması nedeniyle etkili protokoller uygulanmış ve tedavi için birçok geniş spektrumlu terapötik ajan sunulmuştur. Bu derleme, hastalığın progresyonu döneminde uygulanan spesifik tedavi prosedürlerini bir araya getirme hedefiyle ortaya koyulmuştur. Sonuç ve Tartışma: Lokal ve sistemik tutulumlar ile karakterize inflamatuar bir hastalık olan BH’nin belirli bir tedavi stratejisi olmamakla beraber; tutulumlara yönelik tedavi, semptomların tipi ve şiddetine göre belirlenen lokal kortikosteroidlerden monoklonal antikorlara kadar değişir. BH’ de görülen vasküler ve gastrointestinal sistemi etkileyen tutulumlar üzerinde halen çalışmalar devam etmektedir. BH tedavisinde kortikosteroidler, kolşisin ve azatiyoprin ve siklosporin dahil olmak üzere geleneksel immünosupresif ajanlar kullanılmaktadır. Son zamanlarda, tümör nekroz faktörü (TNF) inhibitörleri, çeşitli romatizmal hastalıklar için kullanılabilir hale gelmiş ve yayınlanmış veriler, TNF inhibitörlerinin, ciddi ve dirençli hastalığı olan hastaların yanı sıra bu tedavilere karşı kontrendikasyonları veya intoleransı olan hastalar için önemli bir terapötik ilerlemeyi temsil ettiğini göstermektedir.