Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi
Permanent URI for this community
Browse
Browsing Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 46
Results Per Page
Sort Options
Item Searchıng for the herıtage: Golden Lydıan fashıon ın Anatolıa(Ankara Üniversitesi, 2019) Gürcüm, Banu Hatice; Güzel Sanatlar FakültesiWhen the diversity and richness of traditional and cultural background and long history of textiles and rich heritage of textile crafts, that Anatolia has granted to us, are compared, it becomes hard to explain the insignificant role Turkey has been playing on the fashion runways. For years the majority of the Turkish students of fashion and clothing have approached the academic understanding of clothing and fashion through the perspective of the western history of costume and the historical and traditional clothing issues remained beyond students’ concern. It is in this study that we are seeking to explicate the properties of historical knowledge to manipulate into a unique fashion collection. Understanding the principle role of historical knowledge in fashion design has been a key motivation underpinning this research. The assignment of a team of four, undergraduate students at fifth semester, who volunteered to take part in this research, was to design a collection of 20 styles and was to complete 4 among them. The inspiration centered on the Lydian Empire, which ruled Anatolia between 680 and 546 B.C. A detailed analysis of Lydian history and clothing identified several recurrent themes and issues regarding the rich interplay between materials and design. When four of the Lydian inspired dresses were completed, they were presented by professional mannequins on the catwalk during the exposition called Lydian habrosyne.Item Müzenin Tarihsel Kullanımının Eleştirisi Çerçevesinde “Google Art Project”(Ankara Üniversitesi, 2019) Ertan, Can; Güzel Sanatlar FakültesiBu makalenin temel amacı, kültürel varlığımızı oluşturan sanat eserlerinin dijital kopyalarını herkese ulaşılabilir kılabilmek için Amit Stood önderliğinde hayata geçen “Google Art Project”in ve onun dolayımıyla Google’ın içinde yaşadığımız toplumsal düzen bağlamında ne anlama geldiğini ortaya çıkartmaya çalışmaktır. Bunu yaparken ise müzenin tarihsel gelişimini ve zaman içerisinde değişen toplumsal ve siyasi anlamını yorumlayan eleştirel yaklaşımlar rehber olarak kullanılmaktadır.Item Sosyal Platform Olarak Müzelerde Halkla İlişkilerin Rolü ve Türkiye Müzelerinin Halkla İlişkiler Bağlamında Değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi, 2019) Sivrikaya, Gizem; Güzel Sanatlar FakültesiHalkla İlişkiler ve Tanıtım alanında öğretim üyesi olan Doç. Dr. Güzin Ilıcak Aydınalp, bu kitabında, müzeleri halkla ilişkiler perspektifi ile ele almaktadır. Yazar, temel olarak üç bölümden oluşan kitabında Müzecilik ve Halkla İlişkiler; Müzelerde Halkla İlişkilerin Uygulama Alanları; Türkiye’de Müze Halkla İlişkilerinin İşleyişi başlıklarına yer vermektedir.Item Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi köylü el sanatları koleksiyonunun oluşturulması(Ankara Üniversitesi, 2019) Yanar, Ayşem; Güzel Sanatlar FakültesiItem Ankara üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde açılan sergiler(Ankara Üniversitesi, 2019) Yanar, Ayşem; Karadeniz, Ceren; Güzel Sanatlar FakültesiAnkara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kültür Varlıkları Koruma ve Onarım, Temel Sanat ve Müzecilik Bölümleri öğretim üyeleri 2019 yılında üç tematik sergi hazırladılar. Müzelerin mimari özelikleriyle içerdikleri koleksiyonları gölgede bırakarak yeni çağı karşılama ya da temsil etme biçimlerini sorgulayan “Hangi Müze”; kültür varlıklarını koruma ve sürdürülebilirliğini sağlama sürecinde başvurulan tekniklerden biri olan restitüsyonun önemine vurgu yapan “Yeniden Tasarlama” ve insanın kendi kapıları arasındaki gelgitleri çarpıcı bir baskı resim ve resim seçkiyle sunan “İkilik” isimli sergiler hakkında ayrıntılı bilgiler paylaşılmıştır.Item Raku Geleneği ve Çağdaş Uygulamaları(Ankara Üniversitesi, 2019) Tekkök, Billur; Güzel Sanatlar Fakültesi,Japon geleneksel çay partilerinde kullanılmak üzere çoğunlukla elle şekillendirilen çay fincanı formunda üretilmiş raku tekniğinde kapların geleneksel yöntemle yapılan geçmişi, çağdaş raku örnekleri, raku tekniğini çağdaşa aktaran Serap Ünal ve Avanoslu ustalar bu makalenin içeriğini oluşturur. Makalede Raku ailesinin XV.Kuşak ustası Raku Kichizaemon’un üretimleri, Serap Ünal’ın raku uygulamaları, Avanos çömlek ustaları Tayfun Küçükcan ve Aydın Afacan’ın raku uygulamaları da araştırılmıştır.Item Ankara Üniversitesi güzel sanatlar fakültesi kültür varlıkları koruma ve onarım bölümü kolokyumu(Ankara Üniversitesi, 2019) Şay, Simin; Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi; Saraç, ElifItem Türkiye’de kültür varlıklarını koruma ve onarım: Başkent Meslek Yüksekokulu örneği(Ankara Üniversitesi, 2019) Çetin, Cengiz; Güzel Sanatlar FakültesiKültür varlıklarını koruma ve onarım alanının bir bilim dalına dönüşme sürecinin temeli Rönesans Dönemi ile 18-19. yüzyıldaki gelişmeler sonucunda atılmıştır. Bu süreç I. ve özellikle II. Dünya Savaşları sonrası hızlanmış ve 1970’li yıllarda büyük ölçüde tamamlanmıştır. Osmanlı Dönemi’nde, kültür varlıklarını koruma ve onarım bilincinin ilk işaretlerinin görülmesi ve bu bilincin yasal düzenlemelerde yer alması 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gerçekleşir. Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında kurucu lider Atatürk’ün kültür varlıklarının korunmasına özel bir ilgi gösterdiği anlaşılmaktadır. Ancak bu ilginin Atatürk sonrası kuşaklar tarafından yeterince geliştirilemediği, Osmanlı Devleti’nin yıkılma süreci içinde 1906’da düzenlenen Asar-ı Atika Nizamnamesi’nin ancak 67 yıl sonra 1973’te yürürlükten kaldırılabilmiş olmasından anlaşılmaktadır. Profesyoneller tarafından uygulanması gereken kültür varlıklarını koruma ve onarım mesleğinin becerikli müze personeli tarafından yapılan bir iş olarak görülmesi geleneği Avrupa ülkelerinde 1970’li yıllarda son bulurken Türkiye’de ancak 2012 yılında restorasyon ve konservasyon bölge laboratuvarlarının kurulması ile sona erebilmiştir. 1989 yılında kurulan Başkent Meslek Yüksekokulu Eser Koruma Programı’nın Türkiye’de kültür varlıklarını koruma ve onarım alanının gelişiminde önemli bir yeri vardır. Söz konusu yüksekokulun eğitim programı, bugün bu alanda söz sahibi yükseköğretim kurumlarının programlarına örnek oluşturmuştur. Bu ön lisans programı ile lisans eğitiminin sürdürüldüğü programlar arasında ders isimleri ve içerikleri açısından büyük oranda benzerlikler bulunmaktadır. 2016 yılında Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü’nde eğitime başlanması ile Başkent Meslek Yüksekokulu Eser Koruma Programının kültür varlıklarını koruma ve onarım alanında üstlendiği misyon tamamlanmış ve yüksekokulun bu programı kapanma sürecine girmiştir. Ancak kültür varlıklarını koruma ve onarım alanında ara eleman ihtiyacı sürmektedir. Bu nedenle müfredatlarında etkin koruma yer alan ön lisans programlarının eğitimlerini büyük ölçüde önleyici koruma teorik bilgi ve uygulamalarına yer verecek şekilde güncelleyerek varlıklarını sürdürmeleri gerekmektedir. Öte yandan lisans programlarının da eğitim programlarını lisansüstü eğitime hazırlayan ve teşvik eden bir nitelikte, öğrenciye bilgi, beceri ve eğilimi doğrultusunda alan seçme imkanı tanıyacak şekilde geliştirmeleri önemlidir. Önleyici koruma, kültür varlıklarını koruma ve onarım yöntemlerinin vazgeçilmez parçasıdır. Önleyici korumanın başarısı, etkin korumanın aksine yalnızca profesyoneller tarafından değil, meslekleri gereği kültür varlıkları ile temasta bulunan tüm bireyler tarafından eşgüdüm içinde uygulanmasına bağlıdır. Bu nedenle meslekleri gereği kültür varlıkları ile temasta bulunan bireylere, özellikle arkeolog ve sanat tarihçilere önleyici koruma eğitiminin verilmesi kültür varlıklarını koruma ve onarımının başarısı açısından büyük öneme sahiptir. Başkent Meslek Yüksekokulu, Türkiye’de müze personeli ve arkeologlarla sanat tarihçileri hedefleyen ilk ve tek önleyici koruma programını yapan ve uygulayan kurumdur.Item Müze eğitimi ve yaratıcı drama(Ankara Üniversitesi, 2019) Adıgüzel, Ömer; Güzel Sanatlar FakültesiKültürel değer taşıyan unsurlardan oluşan bir bütünü türlü biçimlerde korumak, incelemek, değerlendirmek ve özellikle halkın beğenisinin yükselmesi ve eğitimi için sergilemek amacıyla toplum yararına, sürekli yönetilen kurum” olarak tanımlanan müze, işlevleri sürekli çeşitlenen ve kapsamı nesne odağından insan odağına genişleyen dinamik bir kurum haline gelmiştir. Müzeler, eğitim aracılığıyla, daha geniş izleyici kitlesine ulaşmak için birbirinden farklı ve ilginç konularda seminerler, filmler, kutlama programları vb. gibi etkinlikler sunmaktadır. Bu gereksinim ve gelişmelere ek olarak müzeler kendi mekânlarını eğitim, sanat ve kültür amaçlı etkinliklere daha sık açmaktadır. Çağdaş müze seçkin kişiler yerine, çalışan insanlarla, onların gündelik varoluşlarına, yaşam koşullarına, işe, boş zaman uğraşlarına, popüler eğlence biçimlerine ayrılır. Bu müzeler bazen eski fabrika veya madenlerde, çoğu zaman küçük kasabalarda, hatta kırsal bölgelerde kurulurlar ve güçlü bir biçimde yerel halkın belleğine yaslanır ve onların toplumsal kimliklerini oluşturmalarında önemli bir rol oynar. Farklı türlere ayrılır, çeşitlilik içeren ziyaretçi gruplarını temsil etmeye çalışırlar. Eğitim bilimlerindeki ve müzecilik anlayışındaki değişimler, müzelere temel işlevlerinin yanında farklı görevler de yüklemektedirler. Bunların eğitim açısından önemi, okula alternatif ya da paralel ya da sınıftaki öğrenmeyi destekleyecek düzeyde bir öğrenme ortamı oluşturmasıdır. Son yıllardaki görüşler müzelerin ve sergilerin okul dışı etkinliklerde yaygın olarak kullanılabileceği öğrenme ortamı oldukları yönündedir. Türkiye’de 80’li yıllardan sonra ivme kazanan ve farklı disiplinlerin etkileşmesini gerektiren yaratıcı drama, öğretimde başvurulan önemli bir yöntem olarak müze ve galerilerde de eğitim gerçekleştirmeyi içerir ve müzeyle bağlantılı çeşitli eğitsel proje ya da seminerlerde kullanılır. Bu çalışma çağdaş bir eğitim ve sanat eğitimi ortamı olarak okuldaki öğrenmeyi destekleyen müzede araştırma ve canlandırma olanakları sunan yaratıcı drama yöntem ve tekniklerine ilişkin Türkiye’deki bazı örneklerini kronolojik biçimde ve içeriklerine odaklanarak ele almaktadır.Item Yurtdışında Farklı Kültür Görmeyi Deneyimlemiş Öğrencilere Yönelik Bir Uygulama Örneği: Görsel Kültür(Ankara Üniversitesi, 2019) Tanır, Ayben Kaynar; Güzel Sanatlar FakültesiKendi ülkeleri dışında farklı ülke ya da ülkeler görme imkânı bulmuş öğrencilerin, o kültüre yönelik “Bakış”larını (Gaze) belirlemek ve sanat eğitimi yoluyla öğrencilerin bakma pratikleriyle, gördükleri kültürün imge/nesne ya da ögelerinin anlamlarını görsel kültür çalışmasıyla irdelemelerini sağlamak, araştırmanın amacını oluşturmaktadır. Sekiz odak öğrencinin, görmüş ve deneyimlemiş oldukları Çek Cumhuriyeti, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Yunanistan, İtalya, İngiltere ve Hollanda’nın kültürü ya da kültürleri üzerinden yapmış oldukları görsel kültür çalışmalarındaki öğrenci bakışlarının, ağırlıklı olarak eleştirel olduğu bulgulanmıştır. Araştırma çerçevesinde yapılan görsel kültür çalışmaları bağlamında, görsel sanatlar alanı dışında eğitim alan öğrencilerin, kendi ülkeleri dışındaki kültürleri görsel yolla ifade edebildikleri, kültürlerarası farklılıkları ve benzerlikleri görebildikleri ve öğrencilerin görsel kültüre ilişkin bakma pratikleri geliştirebildikleri sonucuna ulaşılmıştır.Item Post Empresyonist Dönemde Henri De Toulouse-Lautrec ve Çağdaş Kültürel Afiş Tasarımına Etkileri(Ankara Üniversitesi, 2019) Uzuner, Nur; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiGrafik sanatının en önemli unsurlarından olan afiş; bir şeyi tanıtmak ve hedef kitlelere verilmek istenen mesajı iletebilmek için hazırlanan, resimli duvar duyurusu anlamına gelir. Afişler; reklam afişleri, sosyal afişler ve kültürel afişler olmak üzere üç ana başlık altında toplanmaktadır. Kültürel Afişler; festival, seminer, sempozyum, sergi, tiyatro, sinema, balo, spor gibi kültürel etkinlikleri tanıtmak için tasarlanır. Henri de Toulouse-Lautrec, çağdaş afiş tasarımının ilk temsilcisi olarak kabul edilir. Lautrec döneminde afiş, sanat sayılmaya ve değer görmeye başlamıştır. Lautrec’ in grafik sanatına girmesi, Paris’ in önemli gece kulübü Moulin Rouge için tasarladığı ilk taş baskı afişi olan ‘Moulin Rouge:La Goulue’ eseriyle olmuştur. Bu afiş sayesine ünlenen sanatçının ‘Reine Joie’ ve ‘La Goulue ile kız kardeşi Moulin Rouge’da’, ‘Moulin Rouge’daki İngiliz’ adlı kitaplar için yapmış olduğu afiş tasarımları da, diğer baskı tekniğiyle yaptığı afişler arasında en önemlileri sayılmaktadır. Afişlerinde kullandığı yazılar ve görsel uyum dikkat çekicidir. Onun döneminde reklam amaçlı algılanan afiş bir sanat dalı olarak kabul görmüş ve halk ile sanat arasındaki mesafe kaybolmuştur. Bu çalışmada literatür tarama yöntemi ile birlikte nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Literatür taraması sonucunda elde edilen veriler, betimsel analiz ve içerik analizi kullanılarak bildiri konusu tespit edilmiş, tespit edilen konu tartışılmış ve yorumlanmıştır. Bu çalışmada; post empresyonist dönemdeki sanat ortamı, dönemin tekniği, kültürel ve sanatsal değerleri ile günümüzdeki sanatsal değerler ve kullanılan teknik, renk, tipografi, görsel imge gibi unsurlarla kıyaslaması yapılmış olup, Toulouse-Lautrec’in çağdaş afiş tasarımına etkisi ve günümüze yansıması incelenmiştir. Lautrec’in afişlerindeki sıra dışı konular sanatının uçlarda değil, eserlerinin benzersiz duyarlılıkta olduğunun göstergesidir. Resmin kişinin öz benliğini bulması ve hayata tutunabilmesi adına insanın yaşamında önemli bir yer tuttuğu, günümüz çağdaş afiş sanatının zemininin Lautrec tarafından atıldığı sonucuna ulaşılmıştır.Item II. Koruma-onarım çalışmaları sempozyumu 30-31 Mayıs 2019(Ankara Üniversitesi, 2019) ŞAY, Simin; Güzel Sanatlar FakültesiÜniversitemiz Güzel Sanatlar Fakültesi, Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü tarafından ikincisi düzenlenen sempozyumda, bölüm öğretim elemanlarının yönettiği ve ekip üyesi oldukları koruma projeleri ile ilgili bilgiler paylaşılmıştır. 30-31 Mayıs 2019 tarihleri arasında yapılan sempozyum, bölüm öğrencileri ve alanla ilgili uzmanların katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Sempozyum, davetli konuşmacı Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. A. Pelin ŞAHİN TEKİNLAP’in “Geç Dönem Osmanlı Duvar Resimleri ve Bellek” konulu konuşmasıyla başlamıştır. Sempozyumun ilk gününde bölüm öğretim elemanları Doç. Dr. Cengiz ÇETİN, Dr. Öğr. Üyesi Kozan UZUN, Dr. Öğr. Üyesi Ayşem YANAR, Öğr. Gör. Elif SARAÇ ve Öğr. Gör. Simin ŞAY yer aldıkları üniversite içi ve diğer resmi kurum ve kuruluşlar ile şahısların sahip oldukları kültür varlıklarının koruma onarım projeleri ile ilgili sunumlar yapmıştır. Sempozyumun ikinci günü, öğrencilerin staj döneminde yürütmüş oldukları koruma onarım çalışmalarını aktardıkları sunumlar ile devam etmiştir. Öğrenciler, staj süreleri boyunca çalıştıkları kazı ve müze gibi farklı alanlarda bulunan koruma-onarım laboratuarlarında metal, taş, seramik, kağıt, deri, mozaik, resim, çini gibi organik ve inorganik objeler üzerinde gerçekleştirdikleri çalışmaları paylaşmıştır. Bu sunumlar aracılığıyla öğrencilerin gerçekleştirdikleri uygulamaların, aldıkları eğitim ve mesleki etiğe uygun olup olmadığı değerlendirilebilmiştir. Çalışmalar üzerinde karşılıklı görüş alışverişi yapılmış, çeşitli öneriler dile getirilmiştir. Öte yandan henüz staj yapmamış öğrenciler için de karşılaşma ihtimalleri olan durumlar hakkında önemli bir farkındalık sağlanmıştır. Sempozyumda, fakülte öğrencilerinin koruma onarım alanında yapacakları stajlar ve meslek hayatlarında yönelecekleri alanlarla ilgili bilgi ve farkındalıklarını arttırmak amaçlanmıştır. Öğrencilerin yoğun katılımıyla gerçekleştirilen sempozyumda, koruma onarım alanının hassasiyeti ile bu alanda sadece yetkin ve profesyonel uzmanların çalışması gerektiğinin altı çizilmiş ve meslek elemanlarının sorumluluk alanlarına dikkat çekilmiştir.Item Türkiye’de sanat ve sanat eğitimi alanında yapılan son değişiklikler(Ankara Üniversitesi, 2019) İlhan, Ayşe Çakir; Güzel Sanatlar FakültesiTürkiye’de sanat ve sanat eğitimi alanında eğitim veren kurumlar Güzel Sanatlar Fakülteleri, Sanat ve Tasarım Fakülteleri ile Eğitim Fakültelerinin Resim ve Müzik Öğretmenliği bölümleridir. Güzel Sanatlar Fakülteleri sanatçı adayı yetiştirmeyi amaçlayan kurumlardır. Güzel Sanatlar Fakültelerine özellikle son yıllarda yeni alanlar eklenmiş, bu alanlar konusunda farklı bakış açıları tartışma konusu olmuştur. Sanat ve Tasarım Fakülteleri hem alanlarındaki meslek liselerine öğretmen hem de mesleki çalışmalara alan uzmanı yetiştirmektedir. Eğitim Fakültelerinin Güzel Sanatlar Eğitimi bölümleri resim ve müzik programlarından öğretmen yetiştirilmektedir. 2018-2019 yılından başlayarak eğitim fakültelerinin programlarında önemli değişiklikler olmuştur. Ayrıca Türkiye’de okul öncesinden üniversite eğitimine kadar sanat dersleri genellikle zorunlu ya da seçimlik olarak okutulmaktadır. 2017-2018 yılında uygulama başlamak üzere ilk, orta ve lise programları yeniden yapılandırılmış, sanat derslerine ilişkin öğretim programları güncellenmiştir. 2017 yılı itibariyle sanat alanında yeni doçentlik alanları eklenmiştir. Bu araştırmanın amacı; Güzel Sanatlar Fakülteleri, Sanat Tasarım Fakülteleri, Eğitim Fakülteleri Resim programlarında ve ilk, orta ve lise öğretim programlarındaki sanat derslerine ilişkin değişiklikleri incelenmektir. Betimsel tarama modelinde gerçekleşecek araştırmanın verileri doküman incelemesi ile elde edilmiş olup, veriler araştırmanın amaçları doğrultusunda raporlaştırılmıştır. Araştırmanın sonucunda hem öğretmenlik programlarında, hem ilkokul ve ortaokulda sanat derslerinin azaltıldığı doçentlik alanındaki güncellemelerin günün sanat ve bilim alanlarını yeterince karşılamadığı saptanmıştırItem Hititlerde dans-müzik ve günümüze yansımaları(Ankara Üniversitesi, 2019) Sipahi, İbrahim Tunç; Güzel Sanatlar FakültesiAnadolu uygarlık zincirinde ilk kez dans ve müziğin en ayrıntılı şekilde görselleştirildiğini ve organize edildiğini Hitit Çağı’nda görüyoruz. Dönemin tasvirlerindeki bazı müzik aletlerinin Hitit metinlerinde filolojik karşılıkları olabilecek tanımlar mevcut olmakla birlikte, bu karşılıklar konusundaki tartışmalar halen devam etmektedir. Hititlerde müzik ve dans konusuna en güzel destek Hitit’in erken safhasına tarihlenen kabartmalı Hitit vazolarından gelmiştir. Bu vazoların M.Ö.1650 itibariyle kurulan Hitit Krallığının resmi sanat anlayışının başlıca eserleri olduğunu ve birçok merkezde aynı şekilde üretildiklerini ve geniş bir coğrafyaya dağıtıldıklarını anlıyoruz. Bu vazolardaki sahnelerle Hititlerde müzik ve dans konusu giderek önem kazanmaya başlamıştır. Günümüzde de tanıdığımız Hüseyindede vazosundaki zil örnekleri, bu tip çalgılar hakkındaki görüşlere yeni bir bakış açısı kazandırmıştır. Saz, sevilerek günümüze değin kullanılmaya devam etmiş olup bugün de çeşitli tipleriyle törenlerin, kutlamaların ve ağıtların bir parçasıdır. Anadolu’da saz, adeta başlı başına bir kültürdür ve en sevilen bölgesel çalgılardan biridir. Anadolu’nun geçmişindeki böylesine bir müzik ve danszenginliği, bugünkü Anadolu folk danslarının ve müziğinin çeşitliliğini ve zenginliğini açıklar. Bu zenginlik, geçmişin bir devamlılığından ziyade aynı coğrafi ve fiziki ortamda yaşayan, sevinçleri ve kaygıları paylaşan, yer ve gök bereketinin adeta bir parçası haline gelmiş olan toplumların ortak yaratılarıdır Bunların en geneli geçmişte de olduğu gibi halaydır. El ele tutuşarak diziler oluşturma bu dizilerin halka şeklinde dönmesi binlerce yıllık bir kült geleneği olup günümüzde ise yerel danslar olarak tanımlanmaktadır. Müzik ve dansın başını çektiği adetlerin geçmişten günümüze devamlılık göstermesinin başlıca sebebi Anadolu’nun kendine özgü, coğrafyası ile sınırlarını çizdiği bir kültürel genetiğinin varlığıdırItem Okul Müzesi: Eğitim ve Okul Tarihine Etkileşimli Öğrenme Temelli bir Yaklaşım(Ankara Üniversitesi, 2019) Karadeniz, Ceren; Güzel Sanatlar Fakültesi; Baloş, PınarMüzeler 19.yüzyıldan itibaren eğitim kurumu olma işlevi üstlenmişler, okul dışı öğrenme ortamı olarak daha değerli hale gelmişlerdir. Okulların öğrenim materyali olarak biriktirmeye başladığı nesnelerin koleksiyon haline gelmesiyle ortaya çıkan okul müzeleri, zamanla okulun ve eğitim sisteminin gelişiminin izlenebildiği kurumlara dönüşmüştür. Dersler için malzeme biriktiren okulların yanı sıra özel bir alana yönelik koleksiyon yapan okullar da olmuştur. Dolayısıyla okul müzeleri tanımlanırken koleksiyon içerikleri ve kapsamları konusunda çok çeşitli okul müzelerinden bahsedilmektedir. Tanımındaki çeşitliliğe rağmen okul müzeleri dünyada pek çok bölgede öğrencilerin müze deneyimi yaşayabileceği yegâne ortamlardır. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlığı arasında 2016’da imzalanan eğitim iş birliği protokolleri ile hem eğitim ve okul müzelerinin yaygınlaşması yolunda, hem de müze eğitimine olan ilgi ve yaklaşım konusunda adımlar atılmış, Türkiye’de 19. yüzyılın ikinci yarısında kurulmaya başlayan ve Cumhuriyetin ilk yıllarında hızla gelişen okul müzeciliği yeniden önem kazanmıştır. Okul ve eğitim müzelerinde gerçekleştirilecek etkileşimli eğitimlerin, yaparak ve yaşayarak öğrenmeye dayalı okul eğitimini destekleyeceği açıktır. Bu çalışmada, kökleri Osmanlı İmparatorluğu’na dayanan okul müzeciliğinin gelişimi, dünya ve Türkiye örnekleri bağlamında incelenmiş; bu müzeler çeşitlerine göre sınıflandırılarak, çağdaş müzecilik uygulamalarını kullanacak okul müzelerinin etkileşimli öğrenmeye katkıları tartışılmıştır.Item Ankara Üniversitesi’nde el sanatları eğitim öğretim ve araştırmaları(Ankara Üniversitesi, 2019) Arlı, Mustafa; Güzel Sanatlar FakültesiCumhuriyetin ilanıyla birlikte Türkiye’de geleneksel el sanatları eğitimi üzerine uzmanlaşan akademik kurumların başında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi gelmektedir. İlk adıyla Yüksek Ziraat Enstitüsü 1933 yılında kurulmuş, 1946 yılında ise Ankara Üniversitesi bünyesine dâhil olmuştur. Enstitü; Tabii İlimler, Ziraat, Baytar ile Ziraat Sanatları adlı dört fakülteden oluşmuştur. Bu oluşum zamanla değişerek günümüze kadar farklı fakültelerde akademik çalışmalarını sürdürmüştür. Ziraat Sanatları Fakültesinde yürütülen çalışmalar ile Türkiye’nin çeşitli yörelerinden doğal liften yapılmış tekstil ürünleri toplanarak incelenmiş, bu ürünler fakültede ders materyali olarak kullanılmış, ürünlerin hammadde, doku, içerik ve şekil bilgileri kayıt altına alınmış, bitirme tezleri ve araştırmalar yürütülmüştür. Bu çalışmalar El Sanatları alan yazının ders kitapları, makaleler vb. oluşturulmasında öncü olmuştur. Türkiye bulunduğu coğrafi konum nedeniyle zengin kültürel çeşitliliğe sahiptir. Her yörenin kendine özgü el sanatı ürünleri bulunmaktadır. Bu ürünler yöreden yöreye farklılık göstermektedir. Kültür tarihi açısından önemli olan el sanatları aynı zamanda değişen ve kaybolan değerlerin sonraki kuşaklara aktarılması açısından önemlidir. Bu bağlamda el sanatları kültürel birikimin aktarılmasında ve toplumun sosyo-kültürel yapısının oluşmasında ve incelenmesinde önemli bir yere sahiptir. Dolayısıyla el sanatı üretiminin devamlılığının sağlanması, sosyo-kültürel özellik bağlamında incelenmesi nitelikli bir eğitimle mümkündür.Yüksek Ziraat Enstitüsünde başlayan El Sanatları Eğitimi, Güzel Sanatlar Fakültesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümünün kurulmasıyla araştırma, eğitimdeki birikimini sürdürmektedir. Bu çalışmada Ankara Üniversitesi’nde El Sanatları alanında yaşanan değişimler, 1930’lu yıllardan itibaren bu alanda yürütülen tezler, alan yazınları gibi örneklerle irdelenmektedir.Item Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi kurulurken(Ankara Üniversitesi, 2019) San, İnci; Güzel Sanatlar FakültesiBir güzel sanatlar fakültesi düşüm2 Sanatlar, tüm dalları, tüm dalların etkileşimleri, geçişgenlikleri ile duyuşsal ve bilişsel dünyalarımızda ne denli özenle yer alırsa, insanları o denli duyarlı, anlayışlı, hoşgörülü, geniş düşünebilen ve sevgi dolu kılar. Sanatlar ve sanat kültürü insanların yaşamında yer aldığı sürece toplumsal ilişkiler sağlam temellerde ilerler; sanatta, bilimsellikte ve teknolojide başarılara ulaşılır. Bir güzel sanatlar fakültesi bu ana fikirle kurulur ve yoluna devam ederse başlıca görevini yerine getirmiş olur. Düşünü çok önceden gördüğüm, kuruluş taslağını 1995’te hazırladığım Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin Prof. Dr. Ayşe Çakır İlhan, Prof. Dr. Ömer Adıgüzel ve daha birçok değerli kişinin katılımı ile 2015 yılında gerçekleşmiş olmasından mutluluk duyuyor ve gerekli diğer bölümlerle zenginleşmesini diliyorum. Sevgi ve Saygılarımla İnci San, Ocak 2018Item Sanat Komplosu Yeni Sanat Düzeni ve Çağdaş Estetik(Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2019) Yanar, Ayşem; Güzel Sanatlar FakültesiDünyaca tanınan Fransız düşüncesinin önde gelen simalarından Jean Baudrillard, çözümlemelerini, çağdaş Fransız düşüncesinin temel problemlerine cevap bulmak amacıyla ve Batı dünyasının içinde olduğu durumu tespit etmek maksadıyla ortaya koyup radikal eleştiriler yapmıştır. 1996 yılında Sanat Komplosu başlıklı makalesini yayınladığında, çağdaş sanatın varlık nedeni kalmadığını ilan etmiş ve uluslararası sanat camiasında skandala yol açmıştır. Baudrillard az rastlanır türde bir filozoftur, her şeyin kolayca teorileştirildiği Fransa’da yazdıkları ve yaptıkları arasında fark bulunmayan, kendi kavramlarını pratiğe geçiren bir sanatçıdır. Günümüz sanatı uzak ya da yakın geçmişe, hatta bugüne ait tüm formları ve eserleri az çok oyuncul, az çok kitsch bir yolla sahip olmaya başladığını savunan Baudrillard’a göre, bugün resimden söz etmek güçtür, çünkü resmi görmek zordur. Çoğu zaman artık görülmeyi değil görsel olarak soğurulmayı ve ardında iz bırakmadan dolaşıma girmeyi istemektedir. Bu imkansız bir takasın basitleştirilmiş estetik formudur. Öyle ki, nesnenin hakkını verecek en iyi söylem söyleyecek hiçbir şey olmayan bir söylem olabilir. Nesne olmayan bir nesnenin eş değeridir, ama nesne olmayan kesinlikle bir hiç değildir; boş ve gayri mevcudiyetiyle insana durmadan musallat olmaktadır. Bu hiçliği, hiçliğin sınırlarında maddileştirmek, boşluğun sınırlarında boşluğun filigranını takip etmek, kayıtsızlığın sınırlarında kayıtsızlığın gizemli kurallarına göre oynamaktadır. Soyutlama, modern sanatın büyük bir macerasıdır. Özne, nesnenin parçalanmasıyla, yani nesneyi yok ederek kendi kayboluş sınırlarına doğru ilerlemektedir. Simülasyon, tersinmezdir, simülasyonun ötesine geçiş yoktur, artık bir olay bile değildir, mutlak bayağılık, kültürün tüm formlarını şuursuzca tekrarlanmasıdır. 19. ve 20. yüzyılın bütün ütopyaları hayata geçirilirken gerçekliği gerçeklikten kovarak insanları anlamdan yoksun bir hipergerçekliğe terk etmiştir. Sonuçta gerçeklikten ve derinlikten yoksun bir yüzey kalmıştır. Dünyanın belirsizliği, akıldışılığını yansıtan eleştirel ayna olmak artık öznenin görevi değil, öznenin yokluğunun ve şeffaflığının yansıdığı, dünyanın kendisinin ve çevredeki nesnesel ve yapay dünyanın yansıdığı bir aynadır artık. Günümüzde her şey kendini gösterme çabası içindedir. Teknik, endüstriyel her türden yapıntı ifade edilmek, görülmek, okunmak, kaydedilmek istiyor. Sırf kendi zevkimiz için okuduğumuzu, fotoğrafını çektiğimizi düşünsek bile aslında nesnenin kendisi fotoğrafının çekilmesini ve okumamızı istiyor. İnsan bu durumda sadece bir figüran oluyor. Baudrillard, artık dünyanın kendi tasvirini yansıtan özne olmadığını, nesnenin özneyi kırılmaya uğrattığını ve tüm teknolojinin kullanılarak nesnenin kendi varlığını rastlantısal formlarını sinsice dayattığını ifade etmektedir. Bayağı nesneler, teknolojik nesneler, sanal nesneler, anlamsız, yanılsamasız, aura’sız, değersiz dünyanın radikal yanılsama kaybının aynası olan fetiş nesneler olarak görmektedir tıp ki Andy Warhol’un imgeleri gibi ironik olarak saf nesneler. Çağdaş sanatın büyük kısmı, bayağılığa, atıklara, vasatlığa, değer ve ideolojiye el koymak suretiyle nesnenin kayboluşunu kullanarak büyük eserler vermektedir. Çağdaş sanatın bütün riyakarlığının da bu olduğunu öne süren Baudrillard hükümsüzlüğe, anlamsızlığa ve saçmalığa talip olan çağdaş sanatın hükümsüz iken hükümsüz olmak için çırpınması olarak görüyor. Kısacası Baudrillard, sanatla ilgisi olmayan her şeyin sanata, ticari bir işletme gibi, kariyer fırsatları, karlı bir yatırım olanağı sunan tüketim nesnelerine dönüştüğünü ifade etmektedir. İnsanlar önüne sunulan kadarıyla yaşıyor hayal etme gücü sınırları aşmaya bile yetemiyor. Dünyanın oluşumundan bu yana estetiğin var olduğunu düşünürsek aslında bunun bir yanılsama ayna olduğunu kabul etmekteyiz. Günümüzde estetiğin, aynanın yok olduğu öznenin gittiği ve nesnenin var olduğu gerçeği… Matrix, Inception, Truman Show gibi filmlerde de dünya aynasını yanılsamasını yutmuş, şeffaflığın içinde dünyanın olmadığı algısı var yani nesne öznenin yokluğunu dünyanın kendisinin çevremizdeki nesnesel yansıdığı ayna artık nesne, yapay, sanal ve ironik…Artık sadece fikrin önemli olduğu bir sanat anlayışı var. Sadece varoluşumuz gerçek… Sanata farklı bakış açısı getiren düşünürün kitabı okunmaya değer. Baudrillard kitabında Françoise Gaillard ile Andy Warhol üzerine Genevivre Breerette, Catherine Francblin, Ruth Scheps ile yaptığı söyleşilere de yer vermektedir.Item Gastronomik Yayınlarda Görsellik ve Gastro-Sanat Üzerine(Ankara Üniversitesi, 2019) Bulut, Samuray Hakan; Güzel Sanatlar FakültesiBu araştırma, gastronominin sanatla olan ilişkisini incelemek ve görselliğin gastronomik öğreticiliğe katkısını belirlemek amacıyla; gastronominin yiyecek alanında yayımlanmış örnek eserlerinde bulunan illüstrasyon ve fotoğraf çalışmaları örnekleminde gerçekleştirilmiştir. Çok çeşitli mutfak araç-gereçleri ve gıda maddelerinin, onlarca uygulama tekniğinin kullanıldığı işleme süreçlerinden geçirildikten sonra ilgi çekici tabaklara dönüştürülerek sunulması konusunun öğretimi; gastronomik yayınlarda görselliğin kullanım gerekliliğini ve sanatsallık tartışmasını ortaya çıkarmaktadır. Çalışmada, tabağın kendisinin değil, yaratıcılık ve yenilik içeren üretim sürecinin sanat tanımına uygun olduğu; balık tütsüleme sürecinin görselleri yardımıyla betimlenmiştir.Item “Teklik ve ikilik” baskıresim sergisi(Ankara Üniversitesi, 2020) Tanır, Ayben Kaynar; Güzel Sanatlar FakültesiAyben Kaynar Tanır’ın collography ve monotype tekniği ile gerçekleştirdiği “Teklik ve İkilik” adlı baskı resim sergisi, pandemi zamanına denk gelmesi nedeniyle açılış kokteyli olmaksızın, 18-28 Haziran 2020 tarihleri arasında TOSCA Art&Design’da izleyicisiyle buluşmuştur. Sanatçı, yarattığı imgeleri her zaman dolaylı bir anlatımla izleyiciye ileterek, anlatmak istediğini yalnızca sezinletmeye çalıştığını ifade etmektedir. “Teklik ve İkilik” adlı sergi, 15 adet baskı resim serisinden oluşmaktadır.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »