Kadın öğretmenler ve sendikal katılım; Eğitim-Sen örneği
dc.contributor.advisor | Ayhan, Serap | |
dc.contributor.author | Türkoğlu, Hülya | |
dc.contributor.department | Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri | tr_TR |
dc.date.accessioned | 2022-03-03T08:09:41Z | |
dc.date.available | 2022-03-03T08:09:41Z | |
dc.date.issued | 1999 | |
dc.description.abstract | The main aim of this research is to set out and evaluate the participation in Eğitim-Sen of the female teachers who form an important section of the teaching force; the effects of union membership in self improvement and its realisation; and the views of the union administrators and female teachers, whether they are members of union or not. The thesis consist of four parts. The effects sexist ideologies formed during the course of history concerning the sate of woman is dealt with in the first section. Explanations of the methodology is the subject matter of the second section. The findings were analysed according to variables in the form of cross distributions in the third section. The research was stated and proposals were made in the final section. Main conclusions of this research are as follows: -The ratio of woman executive administrators in the Union to the number of members is very low. -The participation of young unmarried woman teachers without children is higher. -Woman teachers who are not aware of hidden sexual discrimination are a means to it and they help to pass it on into the future. -Woman move away from the union due to groupings and pressure groups within the union. -The sexual attitudes and behaviour of the society are also present in Eğitim-Sen. -Policies and attitudes formed according to male values are reasons for woman to be alienated from the Unuion. | tr_TR |
dc.description.ozet | Kadına karşı ayrımcılık tüm dünyada yaygın olup, tarihin çok eski dönemlerinden beri süregelen bir sorundur. Kökleri yüzyıllar öncesine dayanan erkek-egemen ideolojinin kalıcılığı ve gelişmesinde eğitim kurumları büyük rol oynamaktadır. Varolan insan ilişkileri ve ideoloji kuşaktan kuşağa eğitim ile aktarılmaktadır. Cinsiyet ayrımcılığı ailenin yanı sıra örgün ve yaygın olarak adlandırılan eğitim kurumlarınca pekiştirilirken; gelenek- görenek, dini inançlar ve yönetici sınıfın desteğiyle insanlar sürekli olarak cinsiyet ayrımcılığına yöneltilmektedir. Kadına karşı ayrımcılık, kadının yeteneklerinin kullanılmamasına, geri kalmasına yol açarken, içselleştirilen toplumsal cinsiyet rolleri aracılığıyla, onların bu duruma karşı durma bilinç ve kararlılık düzeyini de etkilemekte; bu nedenle kadınlar örgütlenme konusunda da yetersiz kalmakta, sorunlarına sahip çıkamayıp kısır bir döngü içerisinde sıkışmaktadır. Böylece toplumun yarısı hak etmediği bir düzeyde tutularak, bütün toplumun ilerleyişi yavaşlatılmaktadır. Sendikalar demokratik bir toplum ve demokratik bir çalışma yaşamının vazgeçilmez unsurlarıdır. Sendikal demokrasinin gerçekleşmesi için gereken koşullardan birisi, kadınların her düzeyde katılımının sağlanmasıdır. Türkiye'nin istihdam yapısından kaynaklanan engeller kadının189 sendikalaşmasındaki engellerin bir kısmını oluştururken, diğer bir engel de sendikaların yapı ve işleyişlerini belirleyen örgütlenme modelleridir. Kadınlar ve sendikalar birbirlerine karşılıklı ilgisiz kalırken, sendikal eğitimin de yetersiz olmasıyla, sendika işçi demokrasisi istenilen düzeyde değildir. Kadınlar bütün olumsuzluklara rağmen çalışma yaşamına artan hızda giriyorlar. Çünkü çalışmanın statülerini etkilediğini, cinsiyetçi ayrımla savaşmak için ilk yapılması gerekenin ekonomik bağımsızlık elde etmek olduğunu biliyorlar. Hızlanan bu sürecin kadının sendikal ve demokratik katılımla tamamlanması, kadınların siyasal ve toplumsal yaşamda tam anlamıyla yer almalarını sağlayacaktır. Ayrıca bu durum demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla yaşama geçirilmesine katkıda bulunacaktır. Ülkemizde kadın işgücünün eğitim düzeyi, tarım ve imalat sektörlerine göre hizmet sektöründe göreli olarak daha yüksektir. Eğitim alanı, kadınlara ayrımcılık uygulanan en önemli alanlardan biridir. Okullarda ders kitaplarının içeriği, müfredat programı, öğretmen tutum ve davranışları, geleneksel kadın-erkek rolleriyle uzlaşmaktadır. Bu bağlamda, özellikle, eğitimle iç içe olan öğretmenlerin sendikalarda örgütlenmesi ve dayanışma içinde yetişkin eğitimi çalışmalarını yürütmesi çok büyük bir önem taşımaktadır. Çünkü öğretmenin sendika içinde eğitilmesi, kendilerini geliştirme sürecine katkıda bulunulması, buradaki eğitimin olumlu sonuçlarının okullara kadar inmesine ve bir bütün olarak topluma yayılmasına yardımcı olacaktır. Bu araştırmanın amacı; Türkiye'nin en büyük öğretmen sendikası olan190 EGİTİM-SEN'e üye olan ve olmayan kadın öğretmenlerin sendikaya ve sendikal etkinliklere katılım düzeylerine, sendikaya bakış açılarına, sendikadan beklentilerine, Sendika yöneticilerinin bu konuya ilişkin tutum ve davranışlarına ilişkin varolan durumu belirlemek ve hem okullarda, hem de sendikanın kendi içinde yeniden üretilen cinsiyet ayrımcılığını büyüteç altına alarak, bu bağlamda geliştirilebilecek sendikal eğitim projelerine ışık tutmak olmuştur. Bu araştırmanın çalışma evreni, Ankara ili sınırları içerisinde görev yapan, EĞİTİM-SEN'e üye olan ve olmayan kadın öğretmenler, Sendika yöneticileri ve Kadın Komisyonlarında görev yapan kişiler olarak tanımlanmıştır. Sendika üyesi olan ve olmayan öğretmenler örneklemleri, her biri için_, temsil ettikleri kitlenin % 5'i oranında oluşturulmuş; üye öğretmenlere 170, üye olmayanlara 864 olmak üzere toplam 1034 anket uygulanmıştır. Ayrıca araştırmacı, bu araştırmayı üstlendiği dönem olan 1996-1998 yılları arasında, EĞİTİM-SEN'de yürütülen sendikal eğitim çalışmalarına, özellikle de Kadın Komisyonu çalışmalarına katılmış ve gözlemlerde bulunmuştur. Öte yandan, Genel Merkez ve Şube yöneticileri ile bireysel görüşmeler yapılmıştır. Yine, cinsiyet ayrımcılığına ilişkin olarak ve anket dışında, okul ortamlarında kadın öğretmenler ve kız öğrencilerle derinlemesine bireysel görüşmeler de gerçekleştirilmiştir. Araştırmada elde edilen bulguların, Sendika yöneticilerinin, kadın öğretmen- sendika ilişkisini ve sendikal yapılanmayı tekrar gözden geçirmelerine, bu konuda varolan olumsuzlukları iyileştirmek ve kadın katılımını artırmak için gerekli önlemleri almalarına katkıda bulunması beklenmektedir. Ayrıca bu konuda yapılacak yeni araştırmalara bir basamak oluşturacağı düşünülmektedir.191 Bu araştırmanın önemli bazı bulguları şöyle özetlenebilir: Araştırmaya katılanların kişisel özelliklerine göre durumu: Üye olan ve olmayan kadın öğretmenler, yaşları bakımından benzer bir durum göstermektedir. Her iki grupta en yüksek oranları, 31-40 yaş grubunda olanlar oluşturmaktadır (üyelerde % 40, olmayanlarda % 39). Bunu, 20-30 yaş grubunda bulunanlar (üyelerde % 35, üye olmayanlarda % 38.9) izlemektedir. Üye olmayan kadın öğretmenlerin büyük çoğunluğu (% 81.4) evli iken, üye olanlarda bu oran düşmektedir (% 64). Evli olmayan kadın öğretmenlerin sendikaya katılımlarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Üye öğretmenlerin daha çok, çocuksuz (% 42) olduğu görülürken, üye olmayanların daha çok, iki (% 33. 2) ve daha fazla çocuğu olduğu görülmüştür. Çocuksuz kadınların sendikaya katılım oranları daha yüksektir. Sendikaya üye olan ve üye olmayan kadın öğretmenlerin en çok, 'ekonomik bağımsızlığını önemsediği için' çalıştığı ortaya çıkmıştır (üyeler % 56.5, üye olmayanlar % 49.1 oranında). Ardından gelen, 'mesleğini çok sevdiği için çalışıyor olma' durumunun, üye olmayan öğretmenlerde daha yüksek olduğu (üye olmayanlarda % 33.3, üyelerde % 24.7) belirlenmiştir. Ankete katılanların bazı mesleki özellikleri, üyeler ve üye olmayanlar arasında farklılaşmıştır. Sendikaya üye öğretmenlerin en çoğu, (% 44.1) 'bu mesleği rastlantısal olarak seçtiğini'; üye olmayanların en çoğu ise, (% 42.7) 'mesleği sevdikleri için' seçtiklerini belirtmişlerdir. İlköğretim okullarında çalışan öğretmen sayısı, genel öğretmen sayısı içinde192 çoğunlukta olduğundan, bu oran sendikaya katılım düzeyine de (% 63) yansımıştır. Hizmet yılı bakımından ise, 1-5 yıl arası hizmeti olan öğretmenlerin hem üyelerde (% 24), hem de üye olmayanlar arasında (% 33) en çoğu oluşturması da ilginç bir durumdur. Mesleğe yeni başlayan öğretmenlerin zorunlu hizmetlerini küçük yerleşim birimlerinde yapması gerekirken, Ankara'da göreve başlamış olmaları dikkat çekicidir. Aynı zamanda mesleğe yeni başlayan öğretmenlere sendikanın yeterince ulaşamadığı da söylenebilir. Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı okullarda çalışan öğretmenlerin cinsiyete göre dağılımında, okul öncesi eğitimde çalışanların (% 99.5), ilköğretim okullarında çalışanların (% 64), ortaöğretim okullarında çalışanların (% 54.4) çoğunluğunu kadın öğretmenlerin oluşturduğu görülmüştür. Okul öncesi okullarda çalışan öğretmenlerin tamamına yakını kadın iken, okul kademesi ilerledikçe kadın öğretmen oranının genel oran içinde azaldığı görülmüştür. Ancak, Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı okullarda çalışan kadın öğretmenlerin sendikalaşma oranı daha düşüktür. EĞİTİM-SEN'in, 32.863 'ü kadın olmak üzere toplam 109.541 üyesi vardır. Türkiye genelinde EĞİTİM-SEN'e üye kadın oranı % 30'dur. Merkez Yönetim Kurulu'nda bulunan 9 yöneticiden ikisi (%22.2), Şube yönetiminde bulunan 672 yöneticiden yalnızca 11 7' si (% 17.4), 96 şubeden yalnızca bir şube başkanı (% 1.1) kadındır. Yönetimdeki kadın oranının, üye sayısındaki kadın oranından çok düşük olduğu görülmüştür. Ankara'daki toplam 9040 EGİTİM-SEN üyesinden 3 885 M kadındır. Kadının üyelik oranı % 43 olmasına rağmen, yönetimde temsil oranı %25.7' ye düşmektedir. Ankara'da kadın şube başkanı yoktur.193 Araştırmaya katılan üye öğretmenler çoğunlukla (% 54.1) kadın olmaktan kaynaklanan sorunlar yaşadığını belirtirken, üye olmayan öğretmenler çoğunlukla (% 69.6) sorun yaşamadıklarını belirtmişlerdir. Evde yaşanılan sorunlarda, üye ve üye olmayanların en çoğu, 'ev işi ve çocuk bakım sorumluluklarının fazla olduğunu' ifade etmişlerdir. İş yerinde yaşanılan sorunlarda, üyeler daha çok 'kadınlık rolünün okulda da devam ettiğini' ifade ederken, üye olmayanlar daha çok 'kadın olmaktan kaynaklı önemsenmeme, ciddiye alınmama, küçümsenme' davranışından yakınmışlardır. Üye öğretmenlerin (% 45.3) ve üye olmayan öğretmenlerin en çoğu (% 69. 1), okullarda öğretmenler arasında cinsiyet ayrımı yapılmadığını belirtmişlerdir. Öğrenciler arasında cinsiyet ayrımcılığı yapılmadığını belirtenlerin ise, daha çok üye olmayan öğretmenler (% 74.7) olduğu görülmektedir. Ancak, üyelerde de bu oran oldukça yüksektir (% 45.3). Sendika üyesi öğretmenler çoğunlukla (% 64.1) ders kitaplarında cinsiyet ayrımcılığı yapıldığını belirtirken, üye olmayanlar çoğunlukla (% 61.3) ayrım yapılmadığını belirtmişlerdir. Yöneticilerin kadınları aşağılama, horlama vb. davranışlarını hiç yaşamadığını belirtenler büyük çoğunlukla (% 82.9) üye olmayan öğretmenlerdir. Üyelerde bu oran % 58.8'dir. Üyeler (% 87.1) ve üye olmayanlar (% 62.5) çoğunlukla, okullarda kadın yönetici sayısını yetersiz bulduklarını söylemişlerdir. Kadın yönetici sayısının yetersiz olma nedeni, hem üyeler hem de üye olmayanlar tarafından daha çok, 'ev işi ve çocuk bakımı sorumluluklarının fazla olması' olarak yorumlanmıştır. Kendi yöneticilerinin cinsiyeti hakkındaki tercihlerinde ise, her iki grup da çoğunlukla cinsiyetin önemli olmadığını belirtmişlerdir (üyeler % 72.4, üye olmayanlar % 83.1194 oranında). Yöneticisinin kadın olmasını tercih edenlerin oranı üyelerde daha yüksek bulunmuştur. Erkek yöneticiyi tercih ettiğini belirten üye olmayan öğretmenler, bu tercihlerinin nedeni olarak en çok, 'kadınlar kaprisli olur' ifadesini kullanmışlardır. Kadın yöneticiyi tercih eden üye öğretmenler ise, tercih nedeni olarak daha çok, 'kadın sorunlarını daha iyi anlamasını' göstermişlerdir. Kadın yöneticinin yararları konusunda, üye olanlar daha çok, kadın yöneticinin 'daha başarılı iletişim kurabileceği'ni düşünürken; üye olmayanlar daha çok 'yararı olmaz' ifadesini kullanmışlardır. Üye olanların (% 67.1) ve üye olmayanların (% 70.5) çoğunluğu, yönetici olmak istememektedir. Belirtilen nedenler arasında, 'bütün günlerini okulda geçirmek istememe' üyeler tarafından, 'aktif olarak öğretmenlik yapmayı sevme' ise üye olmayanlar tarafından daha çok yinelenmiştir. Öğretmenlik dışında en çok zaman alan işlerin 'ev işi ve çocuk bakımı olduğunu' belirten üye öğretmenlerin % 50' sine karşılık, bu oran üye olmayanlarda % 72.2' dir. Sendikaya üye olmayan öğretmenlerin çoğunluğu halen, üye olmak istememektedir (% 68.1). Sendikaya üye olmama nedenlerini ise daha çok, 'sendika içindeki gruplaşmaları onaylamamaları' (% 36.1) ve 'sendikanın sorunlarını çözeceğine inanmamaları' (% 5.7) oluşturmaktadır. Üye öğretmenlerin büyük çoğunluğu (% 95.9), özlük, sosyal ve ekonomik haklarını örgütlü olarak daha iyi geliştireceğine inandığı için EGİTİM-SEN'e üye olduğunu belirtmiştir. Üye öğretmenlerin % 56. 5 'i, sendikal etkinliklere yeterince195 katılamadığını belirtmiştir. Sendikaya aktif olarak katılamama nedeni olarak daha çok, 'ev işi ve çocuk bakımından zaman bulamamak' gösterilirken, ikinci sırayı bu grupta da yine 'sendika içindeki gruplaşmaları onaylamaması' almıştır. Sendikaya üye olan öğretmenlerin % 50.6'sı, sendika içinde cinsiyet ayrımcılığı yaşanmadığını belirtmiştir. Cinsiyet ayrımcılığı yapıldığını düşünenler açıklamalarında daha çok, 'sendika yöneticilerinin çoğunluğunun erkek' oluşunu vurgulamıştır. Kadın üyelerin en çoğunun (% 45.3) EĞİTÎM-SEN'den en önemli beklentisi, 'toplu sözleşme ve grev hakkının elde edilmesi' dir. Ardından % 35.9 oranla, 'sorunların tartışılabileceği samimi bir örgütlülük yaratılması' beklentisi gelmektedir. EĞİTİM-SEN'e üye kadın öğretmenler içinde sendikada Kadın Komisyonu bulunduğunu belirtenlerin oranı % 56.5' tir. Kadın Komisyonu çalışmalarını 'kısmen' doğru ve verimli bulduğunu belirtenlerin oranı ise % 33.5 ile kendi arasında en çoğu oluşturmuştur. Kadın Komisyonunun ne gibi etkinliklerde bulunması konusunda, üyeler daha çok, 'kadın bilincini yükseltici eğitim programlan hazırlanmalı' görüşündedir. Üyelerin büyük çoğunluğu (% 88.2), Sendika binasında çocuk odası bulunması gerektiğini düşünmektedir. Sendika yöneticilerinin kadın sorununa yeterli ilgi ve duyarlılığı göstermediğini belirtenler % 62.4 oranı ile çoğunluğu oluşturmuştur. Sendika tarafından çözülmesini istedikleri sorunlar konusunda ise en çok, 'özlük haklarının korunması'nı istemişlerdir. Kadın öğretmenlerin sendikal çalışmalara katılmama nedenlerine ilişkin olarak % 42.4 oranında kadın öğretmen, 'çocuk bakımı ve ev işi sorumluluklarını'196 öne sürmüşlerdir. Üye olan öğretmenlerin büyük çoğunluğu (% 91.2), kadın olmaktan kaynaklanan sorunlarının çözümü yönünde, her düzeyde katılımı artıracak özel politikalar oluşturulması gerekliliğini belirtmişlerdir. Kadın politikalarının, kadın öğretmenlerin sendikalarda aktif görev almaları yoluyla oluşturulabileceğini belirtenler çoğunluktadır (% 50.6). Üye öğretmenlerin %51.2'si Sendika yönetiminde görev almak istemediğini belirtmiştir. Sendika yönetiminde görev alması önünde özel engeller olduğunu belirtenlerin oranı % 45.3' tür. Yönetimde görev almanın önündeki özel engeller arasında ise yine en çok, 'ev işi ve çocuk bakımı sorumluluklarının fazla olması' gösterilmiştir. Engelleri aşma yolları olarak en çok (% 52.4), 'her düzeyde katılımı sağlayacak eğitim çalışmaları' yanıtı verilmiştir. Yapılan görüşmelerde, hemen hemen bütün yöneticiler, kadının sendikaya katılımının yetersiz olduğu söylemişlerdir. Erkek yöneticiler, kadının katılım azlığının nedenini, aile sorumluluklarının fazla olmasına ve geleneksel rol dağılımına bağlarken, Sendikanın yapı ve işleyişinden kaynaklanan sorunlara pek değinmemişlerdir. Oysa, kadın öğretmenlerin kendileri sendikaya katılmama nedenleri arasında öncelikle, sendikanın işleyişinden kaynaklı sorunları göstermişlerdir. Sendika yönetiminin bu konuyu hiç gündeme getirmemiş olması, hatta böyle bir sorunun varlığının bile farkında olmaması, sendikaya kadın katılımı konusunda yeterli ilgi ve duyarlılığı göstermediklerinin bir göstergesi olarak göze çarpmaktadır. Sendikada kadın sorunlarına ilişkin özel çalışmalar yapılıp yapılmadığını açmak üzere sorulan sorulara karşılık, yöneticilerin daha çok söylem düzeyinde197 olumlu istek ve önerilerde bulundukları, ancak, bu istek ve önerileri yaşama geçirme yönünde fazla çaba göstermedikleri görülmüştür. Bu sonuç, sendikaya üye öğretmenlerin çoğunluğunun ifade ettiği gibi, sendika yöneticilerin kadın sorununa yeterli ilgiyi göstermediği yolundaki cevaplarıyla örtüşmektedir. Sendika Erkek yöneticilerinin, Kadın Komisyonu çalışmalarını yetersiz bulduklarını belirtirken, aynı zamanda bazı olumsuz eleştirilerde de bulunmaları, Kadın Komisyonu çalışmalarından yeterince haberdar olmadıkları gerçeğini ortaya çıkartmıştır. Sendika içinde cinsiyet ayrımcılığı yapılıp yapılmadığına ilişkin yönetici görüşlerinde, bilinçli bir cinsiyet ayrımcılığı yapılmadığı; ancak, toplumda varolan cinsiyet rollerinin ve değerlerin aynen sendika içinde de yaşandığı belirtilmiştir. Üye kadın öğretmenler tarafından da bu konuya ilişkin bir çok örnek verilerek yöneticilerin söylediklerine benzer durumlar ifade edilmiştir. Daha fazla kadının sendika yönetiminde görev almasının olumlu yanlan, erkek yöneticilerin ifadelerinde; kadınların daha düzenli, istekli, sorumluluk duygulan fazla, daha az siyasal ayrım yapan yöneticiler oldukları biçimindedir. Kadın yöneticilerin bu konuya ilişkin görüşleri ise; kadın yöneticilerin, kadın bakış açısıyla geliştirilecek kadın politikalarının da sendikal politikalar olarak kabul edilmesinde önemli roller oynayacak, kadınların sendikal çalışmalara katılımlarını artıracak, diğer sendikalara örnek olacak ve sendikaların 'erkek alanı' olarak görülmesini ortadan kaldıracak olmalarıdır. Sendikaya ve yönetimine daha fazla kadının katılımı için neler yapılacağına ilişkin olarak yöneticilerle yapılan görüşmelerde, erkek yöneticilerin aklına gelen ilk198 yanıt, 'kotaya karşı' olduklarını söylemek olmuştur. Önceki bir soruya karşılık, kadın yöneticinin yararlarını anlatan yöneticiler, bu noktada, kadına yönelik olumlu ayrımcılığa (kota, destek politikaları vb.) karşı olduklarını belirtmişlerdir. Erkeklere göre sendikada yönetici olmanın yolu, kişinin olağan sendikal süreçlerden geçerek ve kendisini ispat ederek geldiği yoldur. Kadın yöneticiler ise, daha çok kadının sendika yönetiminde görev alması konusunda, 'pozitif destekler sunulması' gerektiğini belirtmişler; özellikle, bu konudaki Genel Kurul kararlarının yaşama geçirilmesinin önemini vurgulamışlardır. Araştırmacının kendisinin de katıldığı sendikal eğitim çalışmalarında, özellikle Genel Merkez Kadın Komisyonu çalışmalarındaki gözlemlerinde, EĞİTİM- SEN Şubelerinde görev yapan Kadın Komisyonlarının rastlantıyla bir araya gelen gönüllü kadınlardan oluştuğu ve çalıştığı tespit edilmiştir. 8 Mart etkinlikleri dışında kadın konusunda başka bir etkinlik yapamayan, kadın üyelerle ve sendika yönetimiyle yeterli ilişkileri kuramayan bu komisyonlar ister istemez çok kısa ömürlü olmaktadırlar. Kadın Komisyonlarının sürekli olmayışı, Sendika tüzüğünde yer almaması, sendika üyesi kadınların sistematik bir örgütlenmeye gitmesini engellemekte, kadınlar arasında bir iletişim ağı kurulamaması yapılan çalışmaların verimliliğini düşürmekte, bütünleştirici kadın politikaları oluşturmak için gerekli zemin yaratılamamaktadır. Toplumda var olan cinsiyet ayrımcılığı, bütün boyutlarıyla sendika içerisinde de yaşanmakta olup, kadın sorunları konusu yalnızca iyi niyetli söylemlerde kalmaktadır. Kadın talepleri sendikanın öncelikli politikaları arasında yer almamakta ve önemsenmemektedir. Sendika yönetiminde görev almak isteyen kadın sayısının çokluğuna rağmen, onları yönetime taşıyacak yollar kapalı tutulmakta, kadın olmaktan kaynaklı sorunlar ve özel engeller varlığını devam199 ettirmektedir. Sendika yöneticilerinin siyasal grupların ittifaklarıyla belirleniyor olması, sendika yönetiminin neredeyse gruplar arası çatışmanın dengelendiği bir savaş alanı haline gelmesi, grupların buraya erkek savaşçı göndermesine neden olmakta, kadınlar ister istemez bu savaşın dışında kalmaktadır. Kadınlar miting ve eylemlere sayıca erkekler kadar katılmalarına rağmen, aktif sendikal büro çalışmalarına daha az katılmakta, aldıkları sorumlulukları başarıyla yerine getirmektedirler. Sonuçlar Bu araştırmadan çıkarılabilecek sonuçları aşağıdaki gibi sıralamak uygun olacaktır: 1. EĞİTİM-SEN, kadın üye sayısının çokluğu bakımından diğer sendikalardan önde olamasına karşın, Ankara'da sendikalaşan kadın öğretmen oranı düşüktür. Sendika yönetimindeki kadın oranları da, üye oranına kıyasla oldukça azdır. Sendikaya kadın katılımı analiz edildiğinde, üyelerin daha çok, genç, evli olmayan ve çocuksuz öğretmenler olduğu görülmüştür. 2. Kadın-erkek eşitsizliğinin mülkiyet temelinde ortaya çıktığı düşünüldüğünde, üye olan ve olmayan kadın öğretmenlerin çoğunun, 'ekonomik bağımsızlıklarını' önemsedikleri için çalıştıklarını söylemeleri, kadınların bilinç düzeylerinin yüksekliğini göstermesi bakımından ilginçtir. Kadınların ekonomik bağımsızlıkları için attıkları bu önemli adıma rağmen, diğer sorulara verdikleri cevaplarda, geleneksel, kalıplaşmış kadınlık rollerinin bıraktığı izler belirgin bir şekilde görülmektedir. Ekonomik bağımsızlığa önem vermekle birlikte, cinsiyet | tr_TR |
dc.identifier.uri | http://hdl.handle.net/20.500.12575/77608 | |
dc.language.iso | tr | tr_TR |
dc.publisher | Sosyal Bilimler Enstitüsü | tr_TR |
dc.subject | Eğitim-Sen | tr_TR |
dc.title | Kadın öğretmenler ve sendikal katılım; Eğitim-Sen örneği | tr_TR |
dc.title.alternative | Woman teachers and participation in unions; Example of Eğitim-Sen | tr_TR |
dc.type | masterThesis | tr_TR |