Cilt:51 Sayı:02 (2018)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:51 Sayı:02 (2018) by Issue Date
Now showing 1 - 9 of 9
Results Per Page
Sort Options
Item “Yetişkin yeterliklerinin uluslararası değerlendirilmesi programı (PIAAC)” sonuçları bağlamında Türkiye’de temel eğitim sorunlarını yeniden düşünmek(Ankara : Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2018) Yıldız, Ahmet; ; ; ; ; ; Eğitim Bilimleri FakültesiYetişkin Yeterliklerinin Uluslararası Değerlendirilmesi Programı (PIAAC)”nın 28 Haziran 2016 tarihinde açıklanan sonuçları, 24 ülke arasında Türkiye’nin tüm beceri alanlarında düşük puanlarla son sıralarda yer aldığını göstermektedir. Bu çalışmada PIAAC sonuçlarını Türkiye’de temel eğitimin öne çıkan sorunları bağlamında analiz etmek amaçlanmıştır. Bu amaca uygun olarak alanyazın ve belge taraması yöntemleri uygulanarak veriler elde edilmiştir. Elde edilen veriler tanımlayıcı araştırma yöntemiyle analiz edilmiştir. Nitekim PIAAC’ın Türkiye sonuçları, temel eğitimde hâlâ sürmekte olan erişim, katılım, nitelik ve cinsiyet eşitsizliği sorunlarının izdüşümü olarak ortaya çıkmıştır. Öyle ki Türkiye hem zorunlu eğitim öncesinde hem de zorunlu eğitim süresince eğitime katılımda diğer ülkelerden oldukça geride kalmıştır. Dahası Türkiye’de hem yaygın hem de örgün eğitim açısından temel eğitim düzeyinde nitelikle ilgili ciddi sorunlar bulunmaktadır. Eğitimin yukarıda anılan sorunlarının yanı sıra, toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili sorunları da PIAAC sonuçlarına yansımaktadır (örneğin, sözel okuryazarlık puanında kadın ve erkek arasındaki fark on bir puan, sayısal okuryazarlık sonuçlarında ise aradaki fark yirmi yedidir). PIAAC sonuçları ülkedeki örgün eğitim sisteminin -gerek eğitime erişimin sağlanması, gerekse sosyal eşitlik vb. diğer nitelikleri itibariyle- yeniden ele alınması, mevcut eksikliklerin saptanması ve giderilmesi için bir zorunluluk olarak görülmelidir.Item Türkçe'yi yabancı dil olarak öğreten öğretmenleri değerlendirme ölçeği(Ankara : Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2018) Mete, Filiz; Eğitim Bilimleri FakültesiBu araştırmada amaç; “Yabancı Dil Olarak Türkçe (YDOT) Öğretmeni Değerlendirme Ölçeği” geliştirmektir. Bu ölçekle öğretmenlerin etkililik düzeyi belirlenecektir. Böylece öğretmenlerin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi gereken eksik yönlerini ortaya çıkaran bir ölçek elde edilecektir. Bu amaç doğrultusunda öncelikle, öğretmen niteliklerini ifade eden maddeler belirlenmiştir. Elde edilen maddelere faktör analizi yapılmıştır. Toplanan çok sayıdaki madde anlamlı, az sayıda ve birbirinden bağımsız faktörler altında toplanmıştır. Araştırmaya Türkçeyi yabancı dil olarak öğreten 98 öğretmen katılmıştır. Veri toplama aracı olarak beşli likert tipinde 46 maddelik bir ölçek formu tasarlanmış ve uygulanmıştır. Yapı geçerliğinin ve güvenirliğinin istatistiksel olarak belirlenmesinde; madde analizi, faktör analizi ve cronbach's alfa güvenirlik katsayısı hesaplamaları yapılmıştır. Analizler sonucu dokuz boyut 30 maddelik bir ölçek elde edilmiş, boyutlar ilişkilendirilerek üç (bilişsel, duyuşsal, davranışsal) grupta toplanmıştır. Çalışmada kullanılan ölçeğin güvenirlik düzeyinin belirlenmesi için yapılan chronbach’s alfa katsayısı 0.723 olarak elde edilmiştir.Item Olumsuz yaşam olayları, psikolojik danışma hizmeti alma, ruminasyon ve stres arasındaki ilişki(Ankara : Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2018) Efe, İdil Aksöz; Eğitim Bilimleri FakültesiBu araştırma, üniversite öğrencilerinin stres düzeylerini, olumsuz yaşam olayları, ruminasyon ve cinsiyet değişkenleri açısından incelemektedir. Araştırmaya 184’ü (% 59.2) kadın, 127’si (% 40.8) erkek, toplam 311 üniversite öğrencisi katılmıştır. Yaş ortalaması 21.47 (SS = 2.09), belirtilen ortalama olumsuz yaşam olayı sayısı ise 2.66 (SS=1.60) olan çalışma grubunda, cinsiyet, olumsuz yaşam olaylarının sayısı, psikolojik danışma hizmeti alma ve ruminasyonun algılanan stres üzerindeki etkisini incelemek için çoklu hiyerarşik regresyon analizi yapılması planlanmış, ancak psikolojik danışma hizmeti alan yeterli sayıda katılımcıya ulaşılamaması nedeniyle bu değişken dahil edilmeyerek analiz yapılmıştır. Sonuçlar, modelin anlamlı olduğunu ve toplam varyansın % 34’ünü açıkladığını göstermiştir. İlk adımda, cinsiyet ve olumsuz yaşam olaylarının sayısı, algılanan stresin anlamlı yordayıcıları olarak bulunmuştur (R 2=.09, F(2,308) =15.13, p<.001). İkinci adımda modele eklenen ruminasyonun da algılanan stresin anlamlı yordayıcısı olduğu bulunmuştur (R 2=.25, F(1,307)=51.46, p<.001). Çalışmanın bulguları stres düzeyini belirlemeye yönelik cinsiyet, ruminasyon ve olumsuz yaşam olaylarının sayısı gibi kişisel etmenlerin önemini vurgulaması açısından önemlidir. Üniversite öğrencileri ile çalışan ruh sağlığı uzmanlarının kadın olmanın, daha fazla olumsuz yaşam olayı deneyimlemenin ve ruminasyona yatkınlığın, stres düzeyinin artması için risk etmenleri olduğunu göz önünde bulundurmaları önerilebilir.Item Müzik öğretmeni yetiştiren kurumlardaki öğrencilerin keman dersindeki başarı düzeylerini yordayan öğrenmeye ilişkin özellikler(Ankara : Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2018) Doğan, Merih; ; Eğitim Bilimleri FakültesiBu araştırmada Türkiye’de müzik öğretmeni yetiştiren kurumlarda keman dersi alan öğrencilerin, keman derslerindeki başarılarını yordayan (tahmin eden) öğrenmeye ilişkin özelliklerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma korelasyonel bir araştırmadır. Çalışma 18 üniversiteden 521 lisans öğrencisi ile gerçekleştirilmiştir. Gerekli verilerin toplanmasında alanyazında bulunan “Bireysel Çalgı Performans Sınavı Kaygısı Ölçeği”, “Güdülenme ve Öğrenme Stratejileri Ölçeği”, “Öğrenme Biçemleri Envanteri”, “Öğrenme Yaklaşımları Ölçeği”, araştırmacı tarafından geliştirilen “Keman Dersine Yönelik Tutum Ölçeği” ve “Kişisel Bilgi Anketi” kullanılmıştır. Yapılan çoklu regresyon analizi sonucunda keman dersi başarısını yordayan özelliklerin sırasıyla öğrencilerin keman dersine yönelik tutumlarının, keman çalmaya başlama yaşlarının, mezun olduktan sonra yapmayı planladıkları mesleklerin, bireysel çalgı performans sınavı kaygılarının, günlük keman çalışma sürelerinin olduğu belirlenmiştir. Araştırmanın diğer değişkenleri ile keman dersindeki başarı arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır. Bu sonuçlar doğrultusunda, öğretim elemanlarının bu etmenlere dikkat etmeleri, dersleri, başarıyı etkileyen değişkenleri göz ardı etmeden planlamaları ve gerçekleştirmeleri önerilmiştir.Item 2013 okul öncesi eğitim programının değerlendirilmesi(Ankara : Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2018) Başaran, Semra Tican; ; Eğitim Bilimleri FakültesiBu araştırmada Türkiye’de 2013 yılında uygulamaya konulan okul öncesi eğitim programının değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Değerlendirmede Provus’un Farklar Modeli temel alınmıştır. Araştırmada karma yöntem desenlerinden açımlayıcı sıralı desen kullanılmıştır. Bu desenin seçilmesinin nedeni, araştırmada öğretmenlerin okul öncesi eğitim programının belirlenen ölçütlere ulaşma düzeyinin belirlenmesi ve bu ölçütlere ulaşma durumunun derinlemesine incelenmesidir. Araştırmanın nicel boyutunun çalışma grubunu, Muğla il merkezinde görev yapmakta olan 79 okul öncesi öğretmeninden ulaşılabilen ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan 62 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Nitel boyutunun çalışma grubu ise 15 öğretmenden oluşmaktadır. Araştırmanın nicel verileri, araştırmacılar tarafından geliştirilen okul öncesi eğitim programını değerlendirme anketi, nitel verileri ise yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmıştır. Araştırma kapsamında toplanan nicel veriler betimsel analizler, nitel verileri ise tümevarımsal içerik analizi ile çözümlenmiştir. Okul öncesi öğretmenlerine göre okul öncesi eğitim programının belirlenen ölçütlere büyük oranda ulaşılmasını sağladığı ancak aile katılımı, rehberlik ve öğrenme merkezleri ile ilgili ölçütlere beklenen düzeyde ulaşılamadığı sonucuna varılmıştır. Anahtar sözcükler: Okul öncesi eğitim, okul öncesi eğitim programı, eğitim programı, program değerlendirme, Provus’un farklar modeli.Item Çocuğun soyadıyla ilgili yargı kararlarının değerlendirilmesi(Ankara : Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2018) Taşkın, Pelin; Eğitim Bilimleri FakültesiBireyin kimliğinin parçası olan soyadı, 2525 sayılı Soyadı Kanunu ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda düzenlenmektedir. Türk Medeni Kanunu uyarınca çocuğun soyadının belirlenmesinde, soybağı esası kabul edilmiştir ve çocuk soyadını doğumla kendiliğinden kazanır. Söz konusu düzenleme uyarınca evlilik içinde doğan çocuğun soyadı babanın soyadıdır. Çocuğa aktarılan soyadı babanın ölümü ya da tarafların boşanması halinde dahi değişmeyecektir. Başka deyişle, velayet hakkı verilen kadın, soyadının soybağı esasına dayanması ve çocuğun velayete sahip annesinin soyadını alabileceğine dair bir düzenleme bulunmaması nedeniyle, velayeti altındaki çocuğuna kendi soyadını verememektedir ve çocuğun soyadı babanın soyadı olarak kalmaktadır. Çocuğun annesiyle farklı soyadının olması, arkadaşlarının alaylarına maruz kalması, anne babasının boşanmış olduğunu arkadaşlarına açıklamak zorunda kalması, mutsuz olması, psikolojisinin olumsuz etkilenmesi gibi sorunlara yol açmaktadır. Belirtilen bağlamda araştırmanın amacı, velayeti annesine bırakılan çocuk ile annesinin soyadının farklı olması nedeniyle yapılan soyadı değişikliği istemlerinin, mahkeme kararlarında nasıl incelendiğini ve annesiyle soyadının farklı olması nedeniyle çocuğun günlük yaşamında ve okul yaşamında yaşadığı sorunları belirlemektir. Araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın amacı doğrultusunda, veri toplama tekniği olarak belge incelemesi yapılmıştır. Bu araştırmada, 2011-2015 yılları arasında verilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararlarından ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal ve bireysel başvuru kararlarından konuyla ilgisi olduğu belirlenen sekiz karar incelenmiştir. İncelenen kararlarda çocuğun soyadının soybağı hükümleri yerine, velayet hükümlerine dayandırılarak incelendiği, hakimlerin çocukların soyadı değişikliği istemlerini karara bağlarken Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi (özellikle m. 12) ve çocuk hukuku ilkelerini dikkate almadıkları belirlenmiştir. Anahtar sözcükler: Çocuğun soyadı, çocuk hakları, çocuğun yüksek yararı, velayet, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi Kararları.Item 2006 ve 2013 yılı medya okuryazarlığı öğretim programlarının öğretmen görüşleri çerçevesinde karşılaştırılması(Ankara : Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2018) Tağrikulu, Pınar; ; Eğitim Bilimleri FakültesiMedya Okuryazarlığı dersi, öğrencilerin medya karşısında belli bir bilince erişebilmelerini sağlamayı amaçlamaktadır. Bu dersin öğretim programına konulması için yapılan çalışmalar sonrasında bir program hazırlanmış ardından bu programda bir değişikliğe gidilmesi ile 2013 yılında yeni program oluşturulmuştur. Bu çalışmada öğretmenlerden her iki öğretim programını kazanım, beceri, değer, etkinlikler ve ölçme ve değerlendirme boyutlarında değerlendirmeleri istenmiştir. Veri toplama aracı olarak nitel araştırma yöntemlerinden görüşme yöntemi kullanılmış, elde edilen veriler betimsel analiz tekniği ile değerlendirilmiştir. Genel anlamda öğretmenlerin 2013 programını 2006 programından daha kapsamlı ve işlevsel buldukları saptanmıştır. Bu noktada 2013 programını olumlu değerlendiren öğretmenlerin, programın içeriğinin hafifletilmiş olmasını ve ölçme ve değerlendirmeye olanak tanıyan bir yapıya kavuşmuş olmasını işaret ettikleri görülmüştürItem Öğretmen görüşlerine göre neoliberal bireyciliğin öğrencilere yansıması(Ankara : Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2018) Kahveci, Hakkı; ; Eğitim Bilimleri FakültesiLiberalizmin bireycilik anlayışında dışsal engellere karşı özgür, çıkarlarını birincil amaç olarak gören bireyin varlığı önemsenir. Birey, devlet ve topluma karşı savunulur. Neoliberalizmin bireycilik anlayışında ise özgürlük teması ve serbest piyasaya dayalı toplumsallık kilit rol oynar. Bireylerden çıkarlarını önemsemesi, rekabetçi olması, girişimci bir anlayışa sahip olması ve ilişkilerini de rekabet ve çıkar temelinde kurması beklenir. Maddi ve nicel olarak ölçülebilen mutluluğa önem verilir. Neoliberal bireycilik esasına dayalı toplumda her birey başarı ve başarısızlığının sorumluluğunu kendisi taşır. Bu çalışmada neoliberal bireycilik ve bu bireyciliğin bileşenlerini oluşturan kavramlar ile neoliberal bireycilikle çelişen kavramların öğrencilerin bireysel tercih ve toplumsal ilişkilerindeki tutum, davranış ve düşüncelerini nasıl ve ne düzeyde etkilediği ile bu etkilerin kaynakları incelenmiştir. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden Temel Yorumlayıcı Desen kullanılmıştır. 2015-2016 öğretim yılında Eskişehir il merkezindeki lise ve ortaokullarda görev yapan gönüllü 10 öğretmen çalışma grubunu oluşturmuştur. Yarı yapılandırılmış sorularla yapılan görüşmelerde öğretmenlerin öğrencilerle ilgili gözlemlerini içeren nitel veriler toplanmıştır. Veriler endüktif içerik analizi tekniğiyle çözümlenmiştir. Ulaşılan sonuca göre öğrencilerin toplulukçu tutum ve davranışlara sahip olmakla birlikte bu tutum ve davranışlarında azalma olduğu görülmektedir. Aynı zamanda öğrencilerin neoliberal bireyci tutum, düşünce ve anlayışlara sahip oldukları ile bu tutumların zaman içerisinde güçlendiği belirlenmiştir. Öğrencilerin neoliberal bireyci tutum ve davranışlarının oluşmasında aile, sosyal çevre, medya, internet ile okul içinde var olan resmî ve resmî olmayan etkileşimler etkili olmaktadır. Anahtar sözcükler: Neoliberal bireycilik, eğitim, öğrenci, okulItem "Düşünen okullar öğrenen ulus: Singapur'da yaratıcılık ve eleştirel düşünme" girişimi(Ankara : Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2018) Balcı, Ali; Eğitim Bilimleri FakültesiBu makalede, özellikle de son PISA sınavlarında ülkelerarası ligde ilkler arasında yer alan Singapur’un, bilgi çağında ayakta kalabilmesi için geliştirdiği bir vizyon olarak gelecek için eğitim hareketi konu edilmektedir. Bu vizyon bir model olarak, öğrencilerde eleştirel ve yaratıcı düşünmeyi geliştirmek üzere özünde Gardner’in modelini dayanak almıştır. Bu vizyon temelde okuma, matematik ve fen alanlarını İngilizce ifade etmeyi ve teknoloji yardımıyla bütünleştirmeyi öngören bütünleşik bir öğretim modeli projesidir. Başlangıçta eğitim sistemi için öngörülen bu vizyon, zamanla ülkenin diğer sektörlerinde de esas alınmıştır. Zira Singapurlular bilgi çağında ayakta kalabilmenin ve rekabet edebilmenin, eğitimle gerçekleşebileceğine; bilgi toplumunda kritik farkın ancak eğitim yoluyla yaratılabileceğine inanmışlardır. Ülke bu vizyon sayesinde 40 yıl gibi bir sürede en gelişmiş ülkeler ligine girmeyi başarabilmiş; uluslararası sınavlarda da öğrencileri ilk sıralarda yer almıştır. Makalede, “Düşünen Okullar Öğrenen Ulus” hareketinin artalanı ve nasıl doğduğu, “düşünen okullar” ve “öğrenen ulus” kavramlarının ne anlama geldiği, sonrasında hareketin nasıl bir gelişme gösterdiği, uygulamaya nasıl konulduğu ayrıntılı olarak tartışılmıştır. Makalede son olarak bu vizyonun yaşama geçirilmesinde kritik iki öğe olarak öğretmen ve yöneticilerin nasıl yetiştirildiği de açıklanmıştır. Makale tartışma, sonuç ve önerilerle bitirilmiştir.