Browsing by Author "Polat, Onur"
Now showing 1 - 14 of 14
Results Per Page
Sort Options
Item Acil servise akut diz travması ile başvuranhastalarda tanısal ultrasonografinin etkinliği(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Aydın, Fatma Candan; Polat, Onur; OtherDiz yaralanması sık bir acil başvuru nedenidir. Bu çalışmanın amacı ise acil serviste yapılan hastabaşı ultrasonografinin etkinliğini diğer görüntüleme yöntemleri ile karşılaştırarak ortaya koymaktır. Diz yaralanması ile acil servise başvuran ve dahil etme kriterlerine uyan hastalar çalışmaya dahil edilmiş ve tamamına klinik bakımlarını olumsuz etkilemeyecek şekilde diz eklemi ultrasonografisi yapıldı. 96 hasta çalışmaya dahil edilmiş olup 18 hastada usg ile yumuşak doku hasarı tespit edildi ve bunların 14'ü mrg ile doğrulandı. Usg ile kırık tespit edilen 7 hastanın tamamında ise bu kırık BT ile doğrulandı. Ultrasonografi; iyonize radyasyon içermeyen, hasta baĢında yapılabilen, noninvaziv, gebe ve çocuklarda uygulanabilen, tekrarlanabilen bir görüntüleme yöntemidir. Kemikleri ve yumuşak dokuları gösterebilir. Acil serviste uygulanması açısından etkin olabilecek bir yöntemdirItem Acil servise başvuran adli olgularda tekstil yüzeyi ve aksesuar değerlendirilmesi konusunda sağlık personelinin bilgi düzeyinin belirlenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Kiliç, Dilek; Polat, Onur; Eryılmaz, Mehmet; OtherHastanelerin Acil Servisleri adli olguların en sık görüldüğü birimlerdir.Acil servislerde görev yapan sağlık personeli adli olguyu ilk gören ,ilk iletişime geçen ve laboratuvar örnekleri ile ilk temas edenlerdir.Bu yüzden, adli olgular ve olası adli deliller konusunda hassas ve dikkatli davranmalılardır. Bu çalışma acil servislerde görev yapmakta olan sağlık personelinin adli olgularda tekstil tekstil yüzeyi ve aksesuar değerlendirmesi konusundaki bilgi ve deneyimlerini değerlendirmek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılıdı. Araştırma Ankara'da Sağlık Bakanlığı Gülhane Eğitim Araştırma Hastanesi ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi acil servislerinde 01 Haziran – 31 Ağustos tarihleri arasında yürütüldü. Araştırmamıza 88 gönüllü acil servis personeli katılmıştır.(doktor,hemşire,yardımcı sağlık personeli) Acil servislerde ilk yardım müdahalesi sorasında adli olgulardan ve/veya adli olgu niteliği taşıyan vakalardan çıkartılan delil ve/veya delil niteliği taşıyan kıyafetlerin ve her türlü aksesuarın (atkı, şapka, gözlük, çorap, kravat, şemsiye, çanta…) ,cinsel saldırı olguların da hastanın kıyafetlerine bulaşmış kan ve vücut salgılarının tespiti, elektrik çarpmalarında kıyafetlerde meydana gelen giriş ve çıkış deliklerinin tespiti, ateşli silah yaralanmalarda hastanın kıyafetleri çıkarılırken dikkat edilmesi gereken önemli noktalar, kıyafetlerde meydana gelen mermi giriş/çıkış deliklerini tanımak ,adli ve/veya adli nitelik taşıyan tüm tekstil yüzeyi ve aksesuarların tespiti, saklanması, korunması ve ilgili birimlere teslim edilmesi konusunda yapılan araştırmanın analiz sonucuna göre Adli Olgularda Delil Ve Delil Niteliği Taşıyan Eşyaların Toplanması ve Muhafazasına Yönelik Bilgi "Kaç yıl önce adli tıp eğitimi aldınız?" sorusuna göre farklılık göstermektedir (p<0,05). Ortalama puanlar incelendiğinde 5 yıldan fazla zaman önce adli tıp eğitimi alanların Adli Olgularda Delil Ve Delil Niteliği Taşıyan Eşyaların Toplanması ve Muhafazasına Yönelik Bilgi düzeyinin daha yüksek olduğu görülmektedir. Sonuç olarak acil servislerde çalışan personelin öncesinde adli tıp eğitimi almış olması delillerin ve/veya delil niteliği taşıyan kanıtların tespiti, toplanması, korunması ve ilgili birimlere iletilmesi konusunda etkili olduğu görüldü. Anahtar Sözcükler: Acil Servis, Adli Olgu, Delil Tespit, Koruma, Saklama ve İlgili Birime İletme, Tekstil Yüzeyi ve Aksesuar.Item Acil servise başvuran geriatrik travma hastalarında mortalite üzerine etkili olabilecek parametrelerin araştırılması(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Polat, Onur; Solgun, Burak; OtherModern tıp uygulamaları sayesinde yaşlılar aktif hayata daha sık katılır olmuş ancak bu durum onları travmaya daha yatkın hale getirmiştir. Her geçen gün acillerde daha sık gördüğümüz geriatrik travma hastaları sağlık sistemi için zaman, maliyet ve sonlanım açısından özel bir hasta popülasyonunu oluşturur. Geriatrik travma acil servislerde tetkik ve tedavi edilecek bir hastalık olmanın yanında, multidisipliner bir yaklaşımla sebep ve sonuçları araştırılarak önleyici tedbirler alınmasını gerektiren medikal ve sosyal bir sorundur. Bu çalışmada acil servisimize başvuran geriatrik travma hastalarının demografik ve medikal özellikleri, geçirilen travmaya ait bilgiler ve acil serviste yapılan tetkikler değerlendirilerek mortalite üzerinde etkili olabilecek parametrelerin araştırılması amaçlandı. Materyal ve Metod: Ankara Üniversitesi Erişkin Acil Servise 1 Ocak 2016 ile 31 Aralık 2016 tarihleri arasında başvuran 65 yaş üstü travma hastaları retrospektif olarak taranarak son 3 gün içinde travma geçiren ve bu nedenle ilk kez acilmize başvuran hastalar çalımaya dahil edildi. Hastaların demografik verileri, komorbid hastalıkları, kullandıkları ilaçlar, travma nedeni, yaralanan organlar, başvuru şekli, Glaskow Koma Skoru ve Injury Severity Skor verileri, tetkik sonuçları ile hastane içi, 30 günlük, 1 aylık, 6 aylık ve 1 yıllık mortalite verileri kaydedildi. Veriler SPSS programı kullanılarak karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmamıza dâhil edilen 775 vakanın % 59,8'i kadındı. Genel yaş ortalaması 77,2 idi. En sık görülen komorbid hastalık hipertansiyon, en sık kullanılan ilaç ACEI/ARB'lerdi. Hastalar sıklıkla ayaktan başvurmuş olup en sık travma nedeni aynı seviyeden düşme, en sık yaralanan organ alt ekstremitelerdi. Mortalite ile cinsiyet arasında ilişki yoktu. Komorbid hastalıklardan kalp yetmezliği ve kronik böbrek hastalığı, travma nedenlerinden aynı seviyeden düşme ve trafik kazaları, ambulansla başvurmak, yaralanma bölgelerinden kafa – boyun ve alt ekstremite yaralanmaları, tetkik sonuçlarından ise lökositoz ve hipokalsemi tüm zaman aralıklarında mortalite ile ilişkili bulundu. Mortaliteyi belirgin yükselten durumlar ise bakımevinde kalmak, senkop ilişkili travma, majör abdominal ve torakal yaralanmalar ve kalça kırığıydı. Sonuç: Geriatrik travma hastalarında kötü sonlanım diğer travma hastalarından daha yüksektir. Yaşa bağlı sosyal ve patofizyolojik değişiklikler, travmaya yanıtın farklı olması, yaralanma mekanizmaları ve yaralanan organların farklılık göstermesi bu hastalarda tetkik ve tedavi sürecindeki zorlukların sebebidir. Çalışmamızda elde ettiğimiz veriler geriatrik travma hastalarının diğer travma hastalarından farklı olduğunu göstermiş, bu hastaların Geriatrik Travma Merkezlerinde tedavisinin kötü sonlanımı azalttığı belirtilmiştir. Ayrıca kurulacak Travma Kayıt Sistemleri sayesinde geriatrik travmaya dair veriler incelenip uzun dönemde kötü sonlanımın öngürülmesi ve engellenmesi kolaylaşır. Bu öngörü sayesinde riskli hastalar erken dönemde tanınarak kapsamlı geriatrik değerlendirme protokolleri devreye sokulur. Çok yönlü ve multidisipliner yaklaşımla hastanede kalış süresi kısaltılır, tekrar düşmeler, bakıma muhtaçlık, morbidite ve mortalite azaltılır. Böylece ekonomik yük, zaman ve işgücü kaybı da önlenmiş olur.Item Acil servise gelen hastaların başvuru şikâyetlerinde, kullandıkları ilaca bağlı oluşan yan etkilerin, tüm başvurulara oranını ortaya koyan prospektif bir çalışma(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2016) Çakmak, Selda; Polat, Onur; OtherAmaç: Türkiye'de advers ilaç reaksiyonu nedeni ile acil servis başvuru sıklığını araştırmış fazla sayıda çalışma bulunmamaktadır. Çalışmamızda akılcı ilaç kullanımı konusunda yol gösterici bir veri olarak Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesi Acil Servisine AİR nedeni ile başvuruların sıklığını araştırdık. Yöntem: Prospektif, tanımlayıcı özellikteki gözlemsel araştırmamıza Haziran 2016- Ağustos 2016 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesi Acil Servisi'ne çalışmayı yürüten hekimin çalıştığı vardiya içerisinde başvuran 18 ve üzeri yaştaki dahil edilme kriterlerini karşılayan tüm hastalar alındı. Hastaların yaş, cinsiyet, başvuru nedenleri, özgeçmişleri ve aldıkları kesin tanı ve kullandıkları ilaçlar ve bitkisel ürünler kaydedildi. AİR nedensellik sınıflandırılması WHO-UMC nedensellik kategorisine göre 'etkisizlik, bilinmiyor, olasılık dışı, olasılık dahilinde, yüksek olasılık dahilinde, kesin' şeklinde sınıflandırıldı. Bulgular: Çalışmaya alınan toplam 1608 hastada; ilaç kullanımı olanlar 556 (%34,6), ilaç kullanımı olmayanlar 1052 (%65,4) hastaydı. İlaç kullananlardan AİR olan 279 (%17.3), AİR olmayan 279 (%82.7) hasta tespit edildi. AİR olanların yaş ortalaması 56.2, AİR olmayanların 63.9 tespit edildi. AİR olan ve AİR olmayan hastalarda cinsiyet açısından fark tespit edilmedi (p=0.579). AİR saptanan hastaların %37'si 65 yaş ve üzerindeydi. AİR olan hastalarda en çok gastrointestinal, dermatolojik ve nörolojik bulgular tespit edildi. En sık görülen AİR'ları sırasıyla kaşıntı, karın ağrısı, anjioödem, ritim bozukluğu ve bilinç bulanıklığı olarak saptandı. ATC sınıflamasına göre en sık AİR etkeni ilaçları C grubu ilaçların oluşturduğu gözlendi (%29). 2. sırada A grubu (17), 3. Sırada B grubu ilaçlar (%14) saptandı. AİR olan hastalarda birden fazla ilaç kullanımının olduğu hastalar AİR nedeni ile gelen hastaların dörtte üçünü oluşturmaktaydı. Sonuç: Uluslararası literatürlerle uyumlu olarak Türkiye erişkin hasta popülasyonunun bir göstergesi olan Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesi Acil servisine başvuran hastaların %17,3'ünde ilaca bağlı advers etki saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: ilaç, yan etki, acil servisItem Acil serviste ideal takip süresi ve maliyet etkin yaklaşım(Tıp Fakültesi, 2019) Kır, Pınar; Polat, Onur; OtherHasta yoğunluğu ve aciliyeti, yaşlanan nüfusa bağlı artan başvuru oranları, teknolojik gelişmeler, artan hasta talepleri ve mali nedenlerle tasarruf tedbirleri, acil servis süreçleri üzerindeki baskıyı arttırmaktadır. Kalabalığa bağlı AS'de artan bekleme süresi, verilen bakımın kalitesinin düşmesi, hastane yatış sürelerinin uzaması ve hastane yatak kapasite azlığının, toplumsal, ekonomi ve sağlık hizmetleri açısından kaygı oluşturduğu belirtilmektedir. Hasta çeşitliliği ve yoğunluğu nedeniyle kullanılan kaynak sayısının fazla olmasıda, acil servislerin hastane gelir-gider maliyetindeki payını önemli ölçüde etkilediği belirtilmektedir . Yapılan bu çalışmada da AS'deki sorun kaynakları belirlenip, süreç işleyişinin nasıl düzenlenebileceği ve AS'lerin nasıl daha verimli kullanılabileceği, artan hasta yükü ile nasıl başa çıkılabileceğinin incelenmesi amaçlandı. Seviye gruplarına ve hastalık tanılarına göre AS'de ideal takip süresi ne olmalı sorusuna yanıt arandı. İdeal takip süresi içerisinde ideal iş gücü ve kaynak kullanımı ile maliyet etkin yaklaşım belirlenerek, ideal maliyetin ne olması gerektiği araştırıldı. Bu süreçlerin iyileştirilmesi ile AS yoğunluk sorununa çözüm bulunabileceği ve maliyet oranlarının düşürülebileceği düşünüldü. Bu çalışmanın temel amacı acil serviste ideal takip süresini belirlemek ve hasta maliyetini etkileyen faktörleri belirleyerek bu süre zarfındaki ideal maliyeti bulmaktı. Bu çalışmada, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD. bünyesinde prospektik, kesitsel ve gözlemsel olarak 1171 hasta incelendi. Çalışmada 5 seviyeli triyaj sınıflandırması kullanıldı. Her seviye için AS'ye en sık başvuran alt hastalık grupları (Tablo 3.1) seçildi. Bu hastalar için (Şekil 3.1 ve Şekil 3.2) akış basamakları oluşturularak süreç analizi gerçekleştirildi. Süreç analizi ile her hastalık tanısı ve seviye grupları için ideal takip süresinin belirlendi. Süreç analizi ile her bir basamakta hasta için kullanılan kaynak, uygulanan işlem, harcanan iş gücü gibi faaliyetler belirlendi. Faliyet tabanlı maliyetlendirme sistemi ile süreç analizinde belirtilen bu faaliyetlerin maliyetleri hesaplandı. Faaliyet merkezleri oluşturularak elde edilen maliyeler bu merkezlere dağıtıldı. Sonuç olarak her seviye için hasta başı ortalama maliyetler bulundu. Bu çalışmada süreç analizi ve faaliyet tabanlı maliyetlendirme kullanılarak, her seviye için ideal takip süresi ve ideal maliyet belirlendi. Çalışmanın sonucuna göre; Seviye 1 hastalar için ideal takip süresi ortalama 226 dakika olup, ideal maliyet kişi başı ortalama 754 ₺'dir. Seviye 2 hastalar için ideal takip süresi ortalama 191,81 dakika olup, ideal maliyet kişi başı ortalama 884,53 ₺'dir. Seviye 3 hastalar için ideal takip süresi ortalama 170 dakika olup, ideal maliyet kişi başı ortalama 312,67 ₺'dir. Seviye 4 hastalar için ideal takip süresi ortalama 73,51 dakika olup, ideal maliyet kişi başı ortalama 147,36 ₺'dir. Seviye 5 hastalar için ideal takip süresi ortalama 22,39 dakika olup, ideal maliyet kişi başı ortalama 99,17 ₺'dir. Bu sonuçlar göz önünde bulundurularak AS'de ideal hasta takip süresi kritik hastalar için ortalama 4 saat civarında tespit edildi. Seviye 4-5 için bu sürenin daha kısa olduğu tespit edildi. Hastaların aciliyet seviyesinin artmasıyla hem AS'de kalış süresinin arttığı hem de maliyetlerinin arttığı tespit edildi. Yapılan bu çalışmada AS'de hasta takibi süresinin 4-6 saati geçmemesi gerektiği, uzayan yatış kararları ile AS'in maliyet oranlarının artacağı tespit edildi. Anahtar Sözcükler: Beşli seviyeli triyaj sınıflandırması, Faliyet tabanlı maliyetlendirme, İdeal takip süresi, Maliyet etkin yaklaşım, Süreç analizi.Item Akut komplike olmayan alt üriner sistem enfeksiyonu olan hastalarda tedavi öncesi ve sonrası plazma ‘Neutrophil Gelatinase Associated Lipocalin (NGAL)’ düzeylerinin karşılaştırılması(Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri, 2014) Polat, Onur; Tıp Fakültesi; Eneyli,Müge Günalp; Gülünay,Behnanİdrar yolu enfeksiyonu acil servislerde karşılaşılan sık enfeksiyonlardan birisidir. İdrar yolu enfeksiyonunun erken tanısı önemlidir, çünkü yanlış veya gecikmiş tanı idrar yolu enfeksiyonu tedavisinin yetersiz olmasına neden olacaktır. Günlük pratikte idrar yolu enfeksiyonu tanısı idrar analizi ile konmaktadır ve tedaviye karar verilmektedir. İdrar analizinde bakılan piüri, pozitif lökosit esteraz ve nitrit testlerinin idrar yolu enfeksiyonunu tanımlamada bazı kısıtlılıkları vardır. İdrar kültürünün, idrar yolu enfeksiyonu tanısı için altın standart olmasına rağmen pozitif kültür sonucunda bakterinin tanımlanması için 2-3 gün zaman gerekmektedir. Ayrıca acil servislerde idrar örneklerinin toplanmasındaki zorluk, toplanan örneklerin yetersiz olması yanlış tanı konmasına neden olabilmektedir. İdrar örneğinin kontamine olması bir diğer problemdir ve yalancı pozitif tanı konmasına ve gereksiz tedavi yapılmasına neden olur. Bu nedenlerden dolayı, acil servislerde idrar yolu enfeksiyonlarının erken ampirik antibiyotik tedavisinin başlanmasında klinisyenlere yardımcı olacak hızlı, spesifik ve sensitif bir laboratuar tanı testine gereksinim vardır. Neutrophil gelatinase associated lipocalin, insan nötrofil kaynaklı demir taşıyıcı bir proteindir ve bakteriyel enfeksiyonlara karşı olan immün cevabın oluşmasında önemli role sahiptir. Literatürde idrar yolu enfeksiyonlarında NGAL düzeylerinin arttığının gözlemlendiği çalışmalar mevcuttur. Biz çalışmamızda, akut komplike olmayan alt üriner sistem enfeksiyonu olan hastalarda serum NGAL’nin tanısal değerinin olmadığı sonucuna vardık.Item Deneysel Rat Çoklu Travma Modelinde Mezenkimal Kök Hücre Uygulamasının Beyin böbrek ve kemik doku iyileşme üzerine etkilerinin incelenmesi(Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri, 2022-01-10) Polat, Onur; Other; OtherDeneysel Rat Çoklu Travma Modelinde Mezenkimal Kök Hücre UygulamasınınBeyin, Böbrek ve Kemik Doku İyileşme Üzerine Etkilerinin İncelenmesiItem Deneysel rat politravma modelinde intraperitoneal ve intravenöz mezenkimal kök hücrenin inflamatuar yanıt ve kemik, karaciğerdeki doku iyileşmesi üzerine etkileri(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2016) Tanrıverdi, Ayça Koca; Polat, Onur; TıpTravma Dünyada genç nüfusun en sık ölüm nedenidir. Çalışmamızda sıklıkla karşılaşılabilen kazalara (trafik kazası, yüksekten düşme) en yakın politravma modeli oluşturmaya çalışılarak, travmaya ikincil endokrin metabolik, ve inflamatuar yanıtlar göz önünde bulundurularak mezenkimal kök hücrenin karaciğer ve kemikteki doku iyileşmesi üzerine etkileri araştırılması amaçlanmıştır. Deneysel Çalışmada 20 adet verici dişi rat femur ve tibialarında mezenkimal kök hücre elde edilmiştir. Wistor Albino cinsi 250-300 gram ağırlığında 56 erkek rat kullanıldı. Genel anestezi sonrasında ratlar iki gruba ayrılarak politravma (karaciğer ve kemik) (n=28) ve karaciğer travması (n=28)oluşturuldu. Travma oluşturulan ratlara intravenöz (IV) ve intraperitoneal (IP) olarak mezenkimal kök hücre (1.106 hücre/kg) enjekte edildi. Politravma uygulanan ratlara 36. Saat ve 5.gün ise sırayla intravenöz mezenkimal kök hücre (grup 1, n=7), intraperitoneal mezenkimal kök hücre (grup 2, n=7), intravenöz serum fizyolojik (grup3, n=7)ve intraperitoneal serum fizyolojik (grup 4, n=7) uygulandı. Karaciğer travması oluşturulan ratlara 36. Saat ve 5.gün sırayla intravenöz mezenkimal kök hücre (grup 5, n=7), intraperitoneal mezenkimal kök hücre serum fizyolojik (grup 6, n=7), intravenöz serum fizyolojik (grup 7, n=7)ve intraperitoneal serum fizyolojik (grup 8, n=7) uygulandı. Ratlar çalışma boyunca ayrı ayrı havalandırılan kafeslerde takip edildi. Travma sonrası 21.gün ratlar sakrifie edildi, kardiyak ponksiyon ile kan örenekleri alındı, karaciğer, tibia ve fibula total eksize edildi. Kan örneklerinde tam kan (beyaz küre, hemoglobin, trombosit), C-reaktif protein (CRP), glukoz, alanine aminotransferaz (ALT), aspartate aminotransferaz (AST), albumin, kan gazı analizi ve travma markerlerinden interlökin-1 Beta (İL-1B), interlökin-6 (İL-6), tumor necrosis factor alfa (TNF alfa) tayini yapıldı. Total olarak rezekte edilen karaciğer ve kemik dokuların histopatolojik incelemeleri değerlendirildi. Mezenkimal kök hücre uygulanan ratlarda ALT, CRP, albümin ve İL-1B düzeylerinin istatiksel olarak anlamlı daha düşük olduğu tespit edildi (p<0,001). MKH verilen ratların karaciğer ve kemik dokularındaki inflamasyon skoru kontrol gruplarına göre daha düşük bulundu. Anahtar kelimeler: deneysel karaciğer travması, deneysel kemik fraktürleri, metabolik cevap, mezenkimal kök hücre, politravma,Item El bileği travması olan hastalarda kolay, hızlı, seri tanı yöntemi olabilecek hasta başı ultrasonografik görüntüleme tetkikinin etkinliği ve diğer radyolojik görüntüleme yöntemleri ile karşılaştırılması(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2014) Oğuz, Ahmet Burak; Polat, Onur; OtherItem Temel ilk yardım eğitimi(Ankara Üniversitesi Yayınları, 2019) Tıp Fakültesi; Polat, Onur; Alkış, NeslihanItem Travma tahtasına bağlı oluşan basınç ve buna bağlı oluşan ağrının değerlendirilmesi ve azaltılmasına yönelik uygulanan visco elastik desteğin fizyomekanik sonuçları(Tıp Fakültesi, 2016) Türkeli, Ali; Polat, Onur; TıpSpinal backboard is routinely used in all major trauma cases. In this study, we aim to reduce discomfort and pressure pain, via enhancing the spinal backboard with viscoelastic support. Materials and Method: The inclusion criteria of this prospective study made eligible 20 volunteers. The first stage of the study was conducted in the Physical Therapy and Rehabilitation Department at Gulhane Military Medical Academy, the volunteers were asked to lie in the supine position on standard backboards with and without viscoelastic support for 5 minutes each. Occipital, scapular and sacral pressures were measured via pressure gauge matt (XSensor ®) as mm/Hg, in order to compare pressures per minute of both surface area of supported and supportless backboards. The second phase was composed of two periods of 60 minutes during while the volunteers lied supine on standard backboards with viscoelastic support and without viscoelastic support. The first 10 minutes of each periods took place in a moving ambulance, the volunteers stayed lying in the same supine position for the next 50 minutes in order to simulate real postaccident events. For evaluation of pain 10, 15, 30, 45 and 60 minutes VAS was used. Results: As a result, VAS comparison of subjects' visco elastic supported and unsupported trauma board in all interrogation minutes was statistically significant for general pain (p <0.001), occipital region (p <0.001), scapular region (p <0.001) and sacral region (p <0.001). Capillary refill pressure in the occipital region (p = 0.086), and in the scapular region (0,100) in comparison to the remaining surface of the entire surface under pressure were not significant in statistical evaluations in both visco-elastic supported and unsupported trauma board groups, but the sacral region statistical evaluation was significant (p <0.001). Conclusion: Viscoelastic support is an important tool for reducing pressure pains over the course of transport and follow up, especially when imaging times is prolonged. It is shown that patient comfort can be enhanced for a low cost and overall pain and unsuccesfull imaging attempts are thought to be reduced with decreasing pressure pains of trauma patients. Future studies should investigate viscoelastic support backboards role in pediatric trauma patients.