01-YÜKSEK LİSANS TEZLERİ
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing 01-YÜKSEK LİSANS TEZLERİ by Title
Now showing 1 - 20 of 14668
Results Per Page
Sort Options
Item 0-5 yaş arası çocukların uyku özelliği ve bunu etkileyen faktörler(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2016) Gündüz, Suzan; Ulukol, Betül; Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıÇocukların uyku-uyanma özellikleri ilk bir yılda hızlı bir şekilde gelişmekte ve çocukluk dönemi boyunca olgunlaşmaya devam etmektedir. Uyku, yaşam şeklinden ve kültürel belirteçlerden etkilenmektedir. Ülkemizde beş yaşından küçük çocukların uyku özelliklerini ortaya koyan geniş çaplı çalışmalara rastlanmamıştır. Bu çalışmada beş yaşından küçük sağlıklı 700 çocuğun ebeveynine anket uygulanmıştır. Bu çocukların uyku özellikleri ve bunu etkileyen parametreler araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlar diğer ülke ve kültürlerle karşılaştırılmıştır. Bu veriler ışığında, bu çalışmadaki çocukların beyaz ırk ülkelerine göre toplam uyku ve gece uykularının daha kısa olduğu, daha geç uyudukları, daha geç uyandıkları, uykuya daha zor ve uzun sürede daldıkları, gece daha sık uyandıkları, ancak gündüz uyku süre ve sayılarının daha iyi olduğu görülmüştür. Çalışmaya katılan çocukların Asya ülkelerine benzer uyku özelliklerine sahip oldukları, ancak gündüz uykularının daha az olduğu ve gece uyanma sayılarının daha sık olduğu görülmüştür. Beyaz ırk ülkeleri ve Asya ülkelerine göre gece en sık uyanan çocukların, çalışmamızdaki çocuklar olduğu dikkat çekmiştir. Çalışmaya katılan ailelerin yarısına yakını çocuğunda uyku problemi olmadığı, sadece %12,9'u ciddi problem olduğunu ifade etmiş olup bu sonuçlarla bile uyku sorunu açısından en kötü ülkeler arasında olduğumuz görülmüştür. Ciddi uyku problemlerin en düşük olduğu yaş dönemi 3-6 aylık dönem olup, en yüksek olduğu dönem ise 9-12 aylık dönemdir. Uyku ortamlarının uygun şartlarda ve uyku öncesi rutinlerin yaygın olması ile çalışmaya katılan ailelerde uyku hijyeni uygulamalarının yaygın olduğu görülmüştür. Ancak çalışmaya katılan çocukların hemen hemen hepsi uyku sırasında ebeveyn 100 varlığına ihtiyaç duyması, uyku öncesi rutinlerin sabit olmaması, çocuk uykuya dalana kadar ebeveynlerin sakinleştirici metotları uygulaması, ilerleyen yaşlara kadar gece beslenmelerinin devam etmesi gibi uyku problemleri için risk oluşturan uygulamaların yaygınlığı dikkat çekmiştir. Ancak bu uygulamaların ailelerin çocuklarında ciddi sorun algısıyla anlamlı bir ilişkisi olmadığı görülmüştür. Aileler tarafından en sık belirtilen uyku problemlerinin uykuya dalmakta zorluk, gece sık uyanma ve geç uyku saatleri olduğu görülmüştür. Çalışmaya katılan çocukların uyku özelliklerinin iyi olmadığı, ancak ailelerin bunu sorun olarak görmedikleri dikkat çekmiştir. Bu çocuklara uyku hijyeni ve iyi uyku özellikleri kazandırmak için ailelerin eğitilmesi ve farkındalıklarının arttırılması gerektiğini düşünmekteyiz. Anahtar Sözcükler: Ebeveyn Algısı, Küçük Çocuklar, Uyku Hijyeni, Uyku ProblemleriItem 0smanlı İmparatorluğu'nda Ticâret Mahkemelerinin kuruluşu ve İstanbul örneği(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013) Demirci, Akmandar; Feyzioğlu, Hamiyet Sezer; TarihOsmanlı Devleti'nde kuruluştan itibaren şer'i hukuk sistemi uygulanmaktaydı. Bu sistem geleneksel İslâm Hukuku'na dayanan ve tek hâkimin karar verdiği mahkemelerden oluşmakta idi. İslâm Hukuku'nun uygulama alanı dışında kalan, çoklu üyelerin oybirliği ya da oy çokluğu ile karar verdikleri ticâret meclisleri de bulunmakta idi. Bu meclislerde yabancı devletleri temsil eden üyeler de bulunmakta idi. XIX. yüzyılın ilk yarısından başlayarak Batılı ülkelerle artan ticari ilişkilerin ortaya çıkardığı sorunlar karşısında, yeni düzenlemeler yapma ihtiyacı doğdu. Ticâret mahkemelerinin kuruluşu esasen Tanzimât öncesine, yani XIX. Yüzyıl başlarına kadar gitmekteydi. Avrupa ile gittikçe artan ticâret, batılı örf ve adetlerin bilinmesini gerekli kılmış, bu yetenekten büyük ölçüde yoksun olan kadıların bu tür ticârî dâvâlara bakmakta yetersiz kalması nedeniyle, ilk defa 1215 (1800?1801)'de Gümrük Emaneti'nde bir komisyon kurulmuştu. Bu komisyon yerini 1838'de Ticâret Nezareti bünyesinde kurulan Ticâret Meclisi'ne bıraktı. Bu meclisler 1847'de bazı değişiklikler geçirmişti. Kanûnnâme-i Ticâret'in 1850'de yürürlüğe girmesiyle Fransız Ticâret Kanûnu'nun aşama aşama iktibası süreci başlamış, bunu 1860'ta Ticâret Mahkemeleri'nin kurulmasını sağlayan kanun, 1861'de Usûl-ı Muhâkemât-ı Ticâret Nizâmnâmesi ile 1863'te yürürlüğe giren Ticâret-i Bahriye Kanûnnâmesi izlemişti. Bu mahkemelerde, yerlilerle yabancılar arasındaki dâvâlarda, ilgili yabancının elçilik veya konsolosluğunca gönderilecek iki yabancı üye ve bir de tercüman hazır bulunurdu. Adâlet Fermânı'nın 1875 yılında yayımlanması ile o güne kadar Ticâret Nezareti bünyesindeki Ticâret Mahkemeleri ve Divan-ı İstinaf, Adliye Nezâreti'ne bağlandı. Teşkilât-ı Mehâkim Kanûnu'nun 1879 tarihinde çıkarılması ile İstanbul'daki Ticâret Mahkemesi üç dâireye ayrılmıştı. Ticâret Mahkemeleri'nin kuruluşu, lâik karakterli, modern adâlet örgütünün ortaya çıkışının ilk örneği olmuştur. Ancak hemen belirtelim ki özellikle Ticâret Mahkemeleri'nin yapısında yeralan bazı unsurlar ise, sakıncalar doğurmuştur. Başlangıçtan itibaren bu mahkemelerin üyeliklerine yabancı devlet uyruğundaki tüccarlar da alındığından, yabancı devletler bunu bir hak ediş olarak görmüşlerdir. İmtiyâzât-ı Ecnebiyyenin Lağvı Hakkında İrâde-i Seniyye'nin 8 Eylül 1914 tarihinde yayımlanması üzerine kapitülasyonlar kaldırılmış ve İstanbul'daki Ticâret Mahkemesi'nin birinci ve üçüncü dâirelerinin karma mahkeme görevi de ortadan kalkmıştır.Item 1,2,4-trimetilbenzen ile n-pentanın Me-ZSM-5/mordenit bizeolit katalizörü üzerinde dealkilsiklizasyonunun ksilen üretimine etkisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Zengin, Aynur Oya; Karaduman, Ali; Kimya MühendisliğiAromatik bileşiklerin petrokimya endüstrisinde çeşitli kullanım alanları mevcuttur. Aromatiklerin üretimi için mevcut süreçler bulunmaktadır ve bu süreçler pek çok araştırmacı tarafından çalışılmıştır. Son zamanlarda yapılan çalışmalar, petrokimya sanayinde gerçekleşen reforming prosesinden çıkan, ağır reformatları değerlendirmeye yönelmiştir. Bu ağır reformatlara arz talebi olmadığı değerlendirip benzine katılması için çalışmalar mevcuttur. Gerçekleşen üretim proseslerinde farklı tepkimeler ve bu tepkimeler için kullanılan farklı katalizörler mevcuttur. Bunlardan biri de hafif alkanlarla reaksiyonundan, bu ağır reformatları zeolit katalizörler üzerinde değerli aromatik bileşiklere dönüştürmektir. Ağır reformat bileşiminin %39'unu 1,2,4-Trimetilbenzen (TMB) oluşturmaktadır. Bu ürünün değerlendirmesi ayrı bir önem arz etmektedir. Petrokimya sanayi için gerekli olan aromatik bileşiklerin büyük bir kısmı Reforming Proseslerinde üretilmektedir. Bu proses, aromatik açıdan zengin reformata dönüştüren katalitik bir işlemdir. Aromatiklerin katalitik reaksiyonları için katalizör olarak zeolitler yaygın olarak kullanılmaktadır. Zeolitler, yüzey alanları, güçlü asit merkezleri ve mikro gözenekleri ile petrokimya sanayide katalizör olarak tercih edilmektedir. Bu tez kapsamında, Mordenit, ZSM-5, ZSM-5/Mordenit bizeolitleri ve metal yüklü bizeolit katalizörler üzerinde 1,2,4-TMB ile Pentanın molce 1:1 oranda dealkilsiklizasyonu sabit yatak sürekli bir sistemde deneysel olarak gerçekleştirilmiştir. İlk kez gerçekleştirilen bu reaksiyon için zeolit katalizörler saf hallerde ve ZSM-5/Mordenit kütlece 1:1, 1:2 ve 2:1 oranlarında hazırlanmıştır. Yapılan deneylerden bizeolit haline gelmiş zeolit katalizörler içinde verimi en yüksek olana Nikel (Ni) ve Çinko (Zn) metalleri ıslak emdirme yöntemiyle yüklenmiştir. Hazırlanan katalizörlerin karakterizasyonu için BET, SEM, EDS ve FTIR analizleri yapılmıştır. Reaksiyon parametreleri sıcaklık ve boşluk hızı (WHSV) olarak belirlenmiştir. Sırasıyla 400°C, 450°C ve 500°C ve 1,2,3 boşluk hızlarında deneyler yapılmış ve elde edilen sıvı ürünler GC-MS analiz cihazı ile analiz edilmiştir. Deney sonuçlarında en yüksek ağır reformat (1,2,4-TMB) ve pentan dönüşümleri Ni yüklü ZSM-5/Mordenit bizeolit katalizörü üzerinde 500°C ve WHSV1'de sırasıyla %97,78 ve %99,7 olarak gerçekleşmiştir. Ksilen veriminin en yüksek değeri %11 ile Mordenit zeolit katalizörünün saf halidir ve reaksiyon koşulları 400°C ve WHSV2'dir. Modifiye haline getirilmiş ZSM-5/Mordenit bizeolit halleri içinde de en yüksek olduğu m/p-Ksilen verimi Ni-ZSM-5/Mordenit bizeolit katalizörü üzerinde %10,4'dur ve reaksiyon koşulları 500°C ve WHSV1'dir. m/p-Ksilen seçimliliği, 450°C ve WHVS2'de %10,87 ile 1:1 oranında hazırlanmış ZSM-5/Mordenit bizeolit katalizöründe en yüksek değere ulaşmıştır. Metal yüklenmiş katalizörlerde maximum ulaşulan ksilen seçimlilik değeri, Ni-ZSM-5/Mordenit bizeoliti ile %6,6 olmuştur. Hazırlanan katalizörler üzerinde biriken kok miktarı en yüksek Mordenit katalizörü 500°C'de %0,6'dir. En az kok birikimi gerçekleşmiş zeolit katalizörü, ZSM-5/Mordenit bizeolitlerinden 2:1 oranlı olanın 400°C WHSV3'te gerçekleşmiştir. Sıcaklık artmasıyla kok birikimi de artmaktadır. ZSM-5'in kok direnci Mordenit'e göre daha yüksektir.Item 1,2,5(6)-trisübstitüe benzimidazol türevlerinin sentez, yapı-aydınlatması ve mikrobiyolojik etkileri üzerinde çalışmalar(Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Farmasötik Kimya Anabilim Dalı) GÖKER, Hakan (Tez Danışmanı); KUŞ, Canan (Yazar)Bu çalışmada, 5(6). konumda klor, nitro ve metil, 2. konumda sübstitüe piperazin ve piperidin halka sistemlerini taşıyan 16 tanesi ilk kez bu çalışmada olmak üzere toplam 18 adet l,2,5(6)-trisübstitüe-lH-benzimidazol türevi sentezlenmiştir. Tasarlanan bileşiklere varmak üzere ilk aşamada Phillips yöntemi kullanılarak 2-klorometil ya da 2-kloro, 5(6)-sübstitüe-lH-benzimidazol türevleri hazırlanmıştır. Böylece elde edilen türevler 2. konumdan çeşitli piperazin ya da piperidin halkaları ile sübstitüe edilerek sonuç ürünlere ulaşılmıştır. Bileşiklerin kimyasal yapısı ÜV, İR, iH-NMR ve Kütle Spektroskopisi bulguları ile ve elementel analiz sonuçları ile aydınlatılmıştır. Sentezini yaptığımız bileşiklerin, Staphylococcus aureus, Staphylococcus epidermi dis, Streptococcus faecalis gibi bazı Gram-pozitif, Escherichia coli, Klebsiella Pneumo niae gibi bazı Gram-negatif bakterilere karşı antibakteriyal ve Candida albicans 'a karşı antifungal etkileri, Minimum In hibitor Konsantrasyon (MÎK) değerleri şeklinde saptanmıştır. Sentezi enen bileşikler arasında 5(6). konumda klor ve 2. konumda 4-metilpiperidin sübstitüentlerini taşıyan 13 nolu bileşiğin ideal etkili olduğu görüldükten sonra 1. konum üzerinde yapılacak sübstitüsyon ile etkinin ne ölçüde değişeceğini saptamak üzere, bu bileşikten hareketle 1. konumda al- 1x1, benzil yada etil sübstitüentlerini taşıyan yeni türev-ler hazırlanmıştır. Böylece hazırlanan, 13a, 13b ve 13c bileşiklerinde etkinin hafif arttığı söylenebilir. Abstract In this study, synthesis of 1, 2, 5(6)-trisubstitue- lH-benzimidazole derivatives, the presence of a, chloro, nitro or methyl substituents and piperazine, or piperidine rings at the 5(6) and 2. position of the molecules, respectively are reported. Sixteen of them have been prepared for the first time. At the first step, 2-chloromethyl or 2-ch loro, 5(6)-substitue-lH-benzimidazole derivatives were synthesized by using PhilJips method, and then, these products were substituted at the second position of the molecules with several piperazine and piperidine derivatives. The chemical structure of the compounds have been elucidated by their UV, IR, ^-H-NMR and Mass Spectral data and their elemental analyses. The antibacterial activity of these compounds against some gram-positive bacteria such as Staphy 1 ococcus aureus, Staphylococcus epidermidis, Streptococcus faecalis, and some gram-negative bacteria such as Klebsiella pneumoniae, Escherichia coli and the antifungal activity against Candida albicans were determined as the Minimum Inhibitory Concentration (MIC) values. Compounds 13, the presence of a chlorine atom and 4-methyl piperidin moiety at the 5(6) and 2. position, respectively, was found most active.-132- In order to clarify influence on the activity of the modification at the 1. position, tri benzimidazole derivatives which possess allil, benzyl and ethyl group at the 1. position were prepared and slightly increased activity was seen.Item 1,3-dikarbonil bileşiklerinin mangan(III) asetat aracılığıyla 2-tiyenil substitue alkenlere radikalik katılma reaksiyonları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2006) Karataş, Melih; Pekel, A. TarıkBu arastırma, 1,3-dikarbonil bilesiklerinin mangan(III) asetat ortamında heteroaromatiksübstitüe alkenlere katılması ile 2-tiyenil sübstitüe dihidrofuran ve benzofuranbilesiklerinin sentezine dayanmaktadır.Bu amaçla, asetilaseton, etil asetoasetat, dimedon, 5-fenil-1,3-siklohekzandion, 1,3-siklohekzandion, benzoil aseton 1,3-dikarbonil bilesikleri olarak; 2-siklohekzen-1-iltiyofen, 2-siklopenten-1-iltiyofen, 2-[1-(4-metilfenil)vinil]tiyofen, 2-(1-fenilvinil)tiyofen, 2-[1-(4-fluorfenil)vinil]tiyofen heteroaromatik sübstitüe konjugealken olarak kullanılmıstır. Halkalasma reaksiyonları sonucunda benzofuran ve furanbilesikleri sentezlenmistir.Deneyler 60-80°C sıcaklıkta, azot atmosferi altında gerçeklestirildi. Ürünler kolon vepreparatif ince tabaka kromatografi yöntemi kullanılarak saflastırıldı. Sentezlenendihidrofuranve benzofuran bilesiklerinin yapıları enstrümental yöntemler kullanılarakaydınlatıldı.AbstractThis study is based on synthesis of 2-tienyl dihydrofuran and benzofuran compoundswith the addition of 1,3-dicarbonyl compounds to heteroaromatic substituted alkenesmediated manganese(III) acetate.For this purpose, acetylacetone, ethyl acetoacetate, dimedone, 5-phenyl-1,3-cyclohexanedion, 1,3-cyclohexanedion, benzoylacetone were used as 1,3-dicarbonylcompounds and 2-cyclohexen-1-ylthiophene, 2-cyclopenten-1-ylthiophene, 2-[1-(4-metylphenyl)vinyl]thiophene, 2-(1-phenylvinyl)thiophene, 2-[1-(4-fluorophenyl)vinyl]thiophene were used as heteroaromatic substituted alkenes. 2-Thienyl 4,5-dihydrofuran and benzofuran compounds were synthesised.The experiments were conducted under nitrogen atmosphere at 60-80 °C . All productswere purified by using column and preparative thin layer chromatography. The structureof dihydrofuran compounds was identified by instrumental methods.Item 1. yayın döneminde (1911-1918) Türk Yurdu Mecmuası'nın ortaya koyduğu görüşler(Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü) KOPRAMAN, Kazım Yaşar (Tez Danışmanı); ÖZÇELİK, Nazmi (Yazar)Item 10 ve 13. yüzyıllar arasında Halep ve çevresi(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı) ATMACA, Taner (Yazar); BUHARALI, Eşref (Tez Danışmanı)İnsanoğlunun ortaya çıkışından günümüze kadar olan tarihi süreci değerlendirdiğimizde bazı şehirlerin ve yerleşim yerlerinin ön planda olduğunu görmekteyiz. Bu tür yerler genelde verimli, bereketli, kolay ulaşım ağına sahip yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Haleb şehri de bulunduğu konum itibari ile uğruna birçok mücadelenin verildiği bir yerleşim yeri olmuştur. Tarihi oldukça hareketli geçmiştir. Haleb'in tarihinde 10. yüzyılın sonunda Arap hakimiyetinin son bulduğu görülmektedir. 11. yüzyıldan itibaren Selçuklularla birlikte Haleb'te Türk hakimiyeti başlamıştır. Selçuklulardan sonra Zengiler, Eyyubiler, Memlükler ve Osmanlılar sırasıyla Haleb'te bulunmuşlardır. Haleb'teki tarihi dokuyu incelediğimizde bu kentin yoğun şekilde Türk kültürünü taşıdığını rahatlıkla ifade edebiliriz. Haleb'e sahip olan Türk devletleri bu kente kendi medeniyetlerinin izlerini sağlam şekilde bırakmışlardır. Bugün o izlerden birçoğu hala dimdik ayakta durmaktadır. Haleb, Türk tarihi ve kültürü açısından son derece önemli bir yere sahiptir.Abstract If we examine the process from humanity?s starting date until today we can see this situation: Some cities are more important than the others. This thesis, of course, is not the valid for all cities. Aleppo is an owner of the Mesopotamian civilizations. In the city now there are many historical places and parts which are belong to the different civilizations. Near these, Aleppo, unfortunately had lived many wars. Therefore it had been destructed many times. Aleppo is now in the Arabic geography. It is Syria?s city. In history Aleppo was a Turkish city between the 11th and the 20th centuries. In the 11th century Seljuqids were in Aleppo so Turkish sovereignty had started with them. Then the Zangids, Ayyubids, Mamluks and Ottomans were in Aleppo. So this city is very important for Turkish culture.Item 10-12 yaş grubu çocuk istismarı ebeveyn ve çocuk bilgilendirme çalışması(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikoloji Anabilim Dalı) ADALI, Nil (Yazar); ERDEN, Gülsen (Tez Danışmanı)Bu çalışmanın genel amacı, ilkokul üç, dört, ve beşinci sınıflarda okuyan 10, 11 ve 12 yaşlarındaki çocuklar ile ebeveynlerinin istismar (fiziksel, duygusal ve cinsel) konusu hakkında ne bildiklerini görmek ve araştırmacı tarafından hazırlanan eğitiminbilgilendirmenin etkili olup olmadığını ortaya çıkarmaktır. Bu amaç doğrultusunda 10, 11 ve 12 yaşlarındaki çocuklar (n = 43) ve bu çocukların ebeveynlerinden (n = 43) veri toplanmıştır. Veri toplama işlemi sırasında öncelikle hem çocuklara hem de ebeveynlerine istismar ölçeği uygulanmıştır. Daha sonra çocuklara, istismar konusunda sözel bir eğitim verilmiş, ebeveynlere ise eğitici bir broşür dağıtılmış ve okumaları sağlanmıştır. Sözel şekilde ve broşür olarak verilen eğitimin ardından her iki gruba tekrar istismar ölçeği uygulanmıştır. Veri toplama işlemi, araştırmacı tarafından geliştirilen ve 16 maddeden oluşan bir istismar ölçeği ile yapılmıştır. Yapılan analiz sonucunda hem çocukların hem de ebeveynlerin istismara ve olası sonuçlarına ilişkin görüşlerinin anlamlı oranda değiştiği sonucuna ulaşılmıştır. Katılımcıların istismar ile ilgili varolan bilgilerinin gelişme gösterip göstermediği ortaya çıkartılmıştır. Elde edilen sonuçlar çocukların ve ebeveynlerinin istismarın türleri, nedenleri, bireyin ilişkileri üzerindeki etkileri ve birey üzerindeki etkileri konusunda bilinçlendiklerini göstermektedir.Abstract The main purpose of this study was to find out what children and their parents knew about abuse (physical, emotional and sexual) and if the education-information given by the researchers was effective. The study was carried out with primary school children aged 10, 11 and 12 studying 3rd, 4th or 5th grades. Data was collected from children aged 10, 11 and 12 (n=43) and their parents (n=43). Firstly, the abuse scale was applied to either children and parents during data collection procedure. And then, children were informed by an oral presentation . Educative brochures were given to parents and they were made to read the brochures. Following education given by oral presentation and educative brochures, abuse scale was applied to either children and parents again. Data collection procedure was carried out by an abuse scale consisted of 16 items which was improved by the researchers. Statistical analysis demonstrated that thoughts of either children and parents about abuse and possible outcomes changed statistically significant. It was revealed whether the participants knowledge about abuse improved. The results showed that either children and parents became more conscious about types and reasons of abuse and effects of abuse on individuals? relations and individuals.Item 10-13. yüzyıllarda Bizans Anadolusu'nda iktisadi ve sosyal ortam: Kurumlar ve gelişmeler(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalı) BASKICI, Mehmet MURAT (Yazar); TEZEL, Yahya SEZAİ (Tez Danışmanı)AbstractThe objective of this study is to give a general framework of the economic and social atmosphere of the medieval Byzantine Anatolia. What sort of a structure and environment Turks met when they had came in Anatolia in the middle ages is an important question. This study is also a contribution to the researches about this subject in Turkish literature. In order to present the 10th- 13th centuries Byzantine Anatolia, this study examines the contemporary structure with a state-centered socio-economic analysis. Because the consideration of the "economic aspect" of social life seperate from the other aspects is valid for only two hundred years, that is, for the market economies. As for the previous periods economic aspect of social life or economy is related also with non-economic aspects. In order to examine the "economic" events of the previous periods, each component of the state structure should be taken into consideration. This necessitates the examining of some social institutions, which are supposed to be economical from today's perspectives, like commerce, landownership, taxation and of the componenets of state structure like the legal system, the emperor, the army and the church. For this reason in the thesis structure the fifth chapter,"economic life", follows the fourth chapter which is about the Byzantine state structure. The first two chapters are concerned with the geographic conditions and the demographic structure of the 10th-13th Byzantine Anatolia. The first chapter deals with the geographic conditions and road system, while the second chapter deals with some issues related to native Anatolian population such as the composition of it. The problem of how to call the native Anatolian population is examined under the sub-title "Anatolian Folk". The third chapter examines the three main roots of Byzantine Empire: the Hellenic culture/ Orthodox Christianity and Roman imperial tradition. It is stressed that the Hellenic culture and Roman imperial tradition had been "easternized" to some extent before it became a heritage for Byzantine Empire. 186 The fourth chapter examines the Byzantine state organization in four sub-titles: i) Imperial Institution, ii) Military Organization, iii) The Church and the Clerics, iv) Civil Administration and Law System. The fifth chapter introduces some economic and social institutions which are related to Byzantine economy. The sixth chapter examines the state interferences in economic life under four sub-titles: i) Coinage System, ii) Guilds, iii) Interferences in Trade, iv) Tax-farming. The two chapters are complementary to one another. They consider different issues of economic life but together they form a complete whole, Byzantine Empire can be considered as an "Eastern" state despite the fact that it possesses some characteristics peculiar to antic Hellenic and Roman traditions. It is state- centered in the sense that it tends to intervene and regulate almost every field of its subjects' lives. In order to point out the effects of these interventions on economic activities and institutions, the non-economic institutions should also be examined. Because, as mentioned above, the "economic" institutions were "embedded" in the "non-economic" institutions.Item 10-14 yaş arası hafif zihinsel engelli çocuklarda işitsel ve görsel geri bildirimin öğrenmeye etkisi(Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Spor Eğitim Bilimleri A.B.D) DİLER, Mihrali Serhan (Yazar); TUNCEL, Fehmi (Tez Danışmanı)Bu araştırmanın amacı; sözel ve görsel geri bildirimlerin, zihinsel engelli çocukların performanslarına ve beceriyi öğrenmelerine etkisi konusunda fikir edinmektir. Bu araştırma; sözel ve görsel geri bildirimin engelli olmayan çocuklardaki bilinen etkilerinin, engelli bireylerin öğrenmesine aynı etkileri yapıp yapmadığı hakkında fikir edinmek açısından kolaylıklar sağlayacaktır. Araştırmaya; 10- 14 yaş arası, Hafif Zihinsel Engelli tanısı konmuş 24 öğrenci (10-kız; 14-erkek) katılmıştır. Öğrenciler; 12'si sözel geri bildirim verilen grup, kalan 12'si de görsel geri bildirim verilen grup olmak üzere 2'ye ayrılmıştır. Çalışmada; yer değiştirme becerilerden olan ?Gallop? becerisi ve nesne kontrol becerilerden olan ?Yuvarlama? becerisi kullanılmıştır. Bu iki beceriye ait beceri analizi kaynaklara ve uzmanlara başvurarak oluşturulmuş ve ön test ve son testte öğrencilerin yaptıkları hareketler bu beceri analizine göre uzmanlar tarafından değerlendirilmiştir. Araştırma, 6 haftayı kapsayan 6 çalışma şeklinde tasarlanmıştır. Katılımcıların ön test verileri çalışmaya başlamadan önce, son test verileri ise, 6 çalışma bittikten sonra alınmıştır. Ön test ve son test verileri ve görsel grubun çalışma verileri kamerayla kayıt altına alınmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; ?Gallop? becerisinde sözel geri bildirim verilen grupla görsel geri bildirim verilen grup arasında anlamlı bir fark oluşmamıştır (0.795>p>0.05 ). ?Yuvarlama? becerisinde de sözel geri bildirim verilen grupla görsel geri bildirim verilen grup arasında anlamlı bir fark oluşmamıştır (0.284>p>0.05). Sözel grubun kendi içerisinde ?Gallop? becerisini öğrenme düzeyiyle (0.002)AbstractThe aim of this research is to give an idea about the verbal and visual feedbacks effect in the teaching skills and performances of the mentally retarded children. The research will also show whether the known effects of verbal and visual feedbacks is the same in teaching children with mental retardation and those without the disability. The children were divided in to two groups (10 female and 14 male). Among the cchildren who are diagnozed with mild mental retardation;12 of them were provided with visual feedbacks and 12 of them were provided with verbal feedbacks. Gallop skills from the locomotor skills and rolling skills from the manipulative skills were used. Skill analysis is based on the resarches and specialists on this topic and the final behaviour evaluation was made by the specialists. The research was planned as 6 studies for 6 weeks. Before the test pre-test data was provided. At the end of 6 weeks data were recorded. Final evaluation was made by the specialists. According to the results of the research significant differances in Gallop skill were observed between group provided with verbal feedback (0,002 p? 0,05 ) and Rolling skills (0,284>p? 0,05) in the verbal group and the same conditions also occured in the visual group. Keywords: Mental Retardation, Verbal Feedback, Visual Feedback, Motor Skill LearningItem 10-14 yaşları arasındaki öğrencilerde ebeveynlere bağlanma, tanrı'ya güven ve iyi oluş ilişkisi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Lüleci, Elvan Ünsal; Yıldız, Mualla; Felsefe10-14 Yaşları arasındaki öğrencilerin sahip oldukları Tanrı imgesini ve bununla bağlantılı olarak Tanrı'ya güven boyutlarının anne babaya bağlanma şekilleriyle ve iyi oluş halleri ile nasıl ilişkili olduğunu görmeyi ve bu üç değişken arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını bulmayı amaçlayan bu çalışmada sıra dışı olmayan, tipik ve ortalama bir durum seçimi yapılarak Ankara Gölbaşı Cemil Yıldırım Ortaokulunda 2020-2021 yılında eğitimine devam eden 10-14 yaş arasındaki 391 öğrenci ile önce Kerns Güvenli Bağlanma Anne Ölçeği ardından aynı okuldan 376 öğrenci ile Kerns Güvenli Bağlanma Baba Ölçeği çalışılmıştır. Buna ek olarak nitel verileri elde etmek için Çalışma Grubu olarak da 10 kız 10 erkek öğrenci olmak üzere 5. Sınıfta okuyan 20 öğrenci ile görüşme yapılmıştır. Yarı Yapılandırılmış soruların yanı sıra, Kişisel Bilgi Formu, Tanrı İmgesi Ölçeği, Epoch Ölçeği (Ergenler İçin Beş Boyutlu İyi Oluş Modeli) ve Kerns Güvenli Bağlama Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma boyunca"10-14 Yaşları Arasındaki Öğrencilerde Tanrı'ya Güven, Ebeveynlere Bağlanma ve İyi Oluş İlişkili midir ?" sorusuna yanıt aranmış ve sonuç olarak ebeveyn güvenli bağlanma düzeyleri artıkça iyi oluş düzeylerinin de arttığı ve iyi oluş düzeylerinin güven veren Tanrı imgesini korku/kaygı veren Tanrı imgesinden daha çok etkilediği ortaya çıkmıştır.Item 11 Eylül 2001 sonrası ABD'nin değişen güvenlik algılamaları ve politikaları(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı) KARAKAYA, İskender (Yazar); ERHAN, ÇAĞRI (Tez Danışmanı)Bu çalışmada ?11 Eylül Sonrası ABD'nin değişen güvenlik algılamaları ve politikaları? incelenmiştir. Amerikan dış politikasının kuruluşundan günümüze kadar güvenlik ve dış politika yaklaşımlarına birlikte değinilmiş, ABD'nin dış politikasının nasıl geliştiği ele alınmıştır. Soğuk Savaş sonrası değişen ABD dış politikası, bunu etkileyen içsel faktörler(yenimuhafazakar akım) ve dışsal faktörlerin(SSCB'nin dağılması, yeni dünya düzeni, tek kutupluluk, küreselleşme, 11 Eylül saldırıları) analizi yapılmıştır. 1990'larda Amerikan dış politikasının öncelikleri ve amaçları incelendikten sonra George W. Bush dönemi dış politika yaklaşımı ele alınmış bu bağlamda yayınlanan ?ulusal güvenlik strateji belgeleri? incelenmiştir. Çalışmada 11 Eylül 2001 saldırılarının Amerikan dış politikasını nasıl etkilediği üzerinde durulmuştur. Son olarak George W. Bush dönemi ABD dış politikasında meydana gelen gelişmelere değinilmiş, Afganistan Savaşı, Irak'ın İşgali, İran ve Suriye ile ilişkiler incelenmiş, Soğuk Savaş sonrası ABD-AB, ABD-Latin Amerika ve ABD-ÇHC ilişkilerinin gelişimine göz atılmış 11 Eylül sonrası süreçle beraber analiz edilmiştir.Abstract In this paper, ?changing security perceptions and policies of the U.S after September 11?? is studied. Also the approaches of the U.S. foreign policy beginning from its foundation till present is mentioned together and how it has developed is handled. Evaluation of changing U.S. security policy after Cold War within its internal(neo-cons) and external factors(Collapse of S.S.R.U., ?new world order?, ?unipolar? and ?11 September events?) is done. After examining priorities and goals of the U.S. foreign policy, George W. Bush period?s foreign politics approach is handled and the ?national security strategy documents? published within this context is examined. In this study `?how the September 11 attacks affected the U.S foreign politics?? is emphasized. Finally, the events that happened in George W. Bush term?s foreign politics is dealt, Afghanistan War, Invasion of Iraq, relations with Iran and Syria are examined, Post Cold War relations of U.S.-EU, U.S.-Latin America, U.S.-China is reviewed and analysed together with the post period of the September 11.Item 11 EYLÜL EYLEMLERİNİN ZAMAN GAZETESİ KÖŞE YAZARLARINCA DEĞERLENDİRİLMESİ(ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ GAZETECİLİK ANABİLİM DALI) ÖZER, Turgay (Yazar); GÜVENİR, Murat (Tez Danışmanı)11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birlesik Devletleri, o güne kadar hiç kimsenin tahmin edemeyecegi bir felaketle uyandı. ABD'nin New York ve Washington sehirlerindeki stratejik öneme haiz bazı hedeflere yönelik, 19 El Kaide militanı tarafından kaçırılan 4 yolcu uçagı kullanılarak intihar saldırısı türündeki terörist eylemler gerçeklestirildi ve resmi açıklamalara göre 3225 kisi hayatını kaybetti. 11 Eylül eylemleriyle birlikte iyice dengesini kaybeden günümüz dünyası, 11 Eylül sonrası yasanan gelismelerle her gün yeni 11 Eylül'lere gebe hale geldi. Söz konusu eylemlerin baslangıcı olan süreci; korku, endise ve güvensizliklerle dolu bir dünya olarak tanımlamak mümkündür. 11 Eylül eylemlerinin faili olan El Kaide terör örgütünü ortadan kaldırmak amacıyla Afganistan'a yönelik gerçeklestirilen askeri harekat ve sonrasında yasanması muhtemel gelismeler, bazı çevrelerce 'Medeniyetler Çatısması' olarak tanımlanan çıkmaza dogru gidildigi seklinde yorumlanmıs ve bu sürecin kaçınılmaz oldugu savunulmustur. Bu durum, dünya kamuoyu tarafından 7slam Dini'nin, her türlü terör eylemine zemin hazırlayan bir inanç sistemi olarak, aynen teröristler tarafından yorumlandıgı tarzda algılandıgı gerçegini bir kez daha gözler önüne sermistir. Semavi ve beseri bütün dinlerin terörü siddetle reddetmesine karsın degisik inançlara mensup kisilerce ve her inanca ait söylemlerle terör eylemlerinin gerçeklestirilmesi terörün dininin, milliyetinin ve ırkının olmadıgını iv göstermektedir. Bu gerçekten hareketle, 11 Eylül 2001 tarihinde ABD'de insanlıgın karsısına çıkan terörün 'Dini Motifli Terör' olarak adlandırılması daha dogru olacaktır. 11 Eylül eylemlerinin ilk sokunun atlatılması sonrasında verilen cevap, dünya üzerinde bir kanser gibi yerlesen Taliban ve El Kaide terör örgütünün merkezi konumunda olan Afganistan'a askeri bir harekat gerçeklestirmek olmus fakat askeri harekatın amacına ulasıp ulasmadıgı noktasında medyada çesitli yorumlar yapılmıstır ve halen yapılmaktadır.Item 11 Eylül saldırıları sonrası Avrupa Birliği'nin terörizmle mücadele politikası(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Korkmaz, Ümmü Fatıma; Özen, Çınar; Uluslararası İlişkilerThe attack on the Twin Towers on September 11, 2001 has made significant changes in the history of terrorism and the way terrorism is perceived. The rapidly rising terrorism threat, among the most important security issues for the whole world, necessitates the development of more effective methods in combating terrorism. The EU, one of the leading targets of new terrorism, has suffered many attacks. The radical Islam based attacks that took place within the borders of the EU after the September 11 attacks are effective on the anti-terrorism policies of the EU. The EU anti-terrorism policy and institutional structure began to take shape in the 1970s, and underwent rapid changes with the impact of the September 11 attacks. The effect of the 9/11 attacks on the EU anti-terrorism policy and institutional structure is visible in the picture that emerges as a result of the observation of the changes and developments in the EU anti-terrorism policy. The role of the EU in the fight against terrorism has also reached an international dimension over time. Developing and changing terrorism causes changes in EU institutions in the anti-terrorism policy.Item 11-14 yaş grubu çocukların beslenme bilgi düzeyleri ve DEBQ ile yeme bozukluklarının belirlenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2017) Tuncay, Beyza; Sürücüoğlu, Metin Saip; Beslenme ve DiyetetikBu araştırma; 11-14 yaş grubu öğrencilerin beslenme bilgi düzeylerinin belirlenmesi ve Hollanda Yeme Davranışları Anketi (DEBQ) kullanılarak yeme bozukluklarının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Keçiören İlçesinde bulunan Hüseyin Güllüoğlu Ortaokulu ve Tarhuncu Ahmet Paşa Ortaokulu'nda öğrenim gören 368 kız öğrenci, 352 erkek öğrenci olan 6.sınıf, 7.sınıf ve 8.sınıf öğrencileri araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Öğrencilerin genel özellikleri, beslenme bilgi düzeyleri ve Hollanda Yeme Davranışları Anketi uygulanarak ölçeğin üç alt boyutunda yeme davranış bozuklukları sorgulanmıştır. Alınan puanlar hem beslenme bilgi düzeyleri, hem de cinsiyet ve sınıf farklılıklarına göre karşılaştırılmıştır. Öğrencilerin %48,3'ünün beslenme bilgi düzeyi yetersiz, %43,6'sının yeterli, %8,1'inin beslenme bilgi düzeyi iyi düzeyde bulunmuştur. Cinsiyete göre beslenme bilgi düzeyleri arasında anlamlı fark bulunamamıştır (p<0.05). Öğrencilerin en fazla oranda doğru cevapladığı sorular; yaşam için gerekli olan azotu bulunduran besin ögesi (Erkek %84,3, Kız %88,5), saf karbonhidrat bulunduran besin ögesi (Erkek %91,4, Kız %92,1), şeklindedir. Öğrencilerin en fazla oranda yanlış cevapladığı sorular; en çok posaya sahip besin (100 gramda) (Erkek %84,0, Kız %87,7), doymamış yağ olarak bilinen yağ çeşidi (Erkek %80,8, Kız %83,1), olarak bulunmuştur. Öğrencilerin kısıtlayıcı yeme davranışı ortalama puanı 2,82±1,82; duygusal yeme davranışı ortalama puanı 3,50±1,34; dışsal yeme davranışı ortalama puanı 3,10±1,19 olarak bulunmuştur. Elde edilen puanların düzeyi incelendiğinde öğrencilerin en çok duygusal yeme davranışını ardından dışsal yeme davranışını sergilemektedir. Öğrencilerin kısıtlayıcı yeme davranışı ise oldukça düşük düzeydedir. Beslenme bilgi düzeyine göre değerlendirildiğinde bilgi düzeyi yüksek olan 6. 7. ve 8. sınıf erkek ve kız öğrenciler kısıtlayıcı yeme davranışını daha fazla gösterirken, duygusal ve dışsal yeme davranışını daha az göstermiştir (p<0.05). 6. 7. ve 8. sınıf erkek ve kız öğrencilerin beden kütle indeksleri arttıkça kısıtlayıcı yeme davranışlarının azalmakta olduğu bunun yanı sıra duygusal ve dışsal yeme davranışlarının da artmakta olduğu bulunmuştur (p<0.05). Özellikle öğrencilere etkin ve sürekli verilecek yeterli-dengeli beslenme eğitimi insan sağlığını tehdit eden sorunların ve uygulamaların önlenmesine, hatalı alışkanlıkların, davranışların değiştirilmesine, edinilen bilginin tutuma dönüşmesine yardımcı olacaktır. Tutumun davranışa dönüşebilmesi için ise beslenme eğitiminin tekrarının ve kontrolünün sağlanması önem arz etmektedir. Anahtar Sözcükler: adölesan, beslenme bilgi düzeyi, yeme davranış bozuklukları,Item 12 -18 yaş gurubu tutuklu çocuklarda dini algıların davranışlara yansıması(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015) Karanfil, İbrahim; Çetin, RabiyeBu çalışmada ‘’12–18 Yaş Gurubu Tutuklu Çocuklarda Dini Algıların Davranışlara Yansıması’’ araştırılmıştır. Araştırma, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim Kurulunun 07.02.2013 tarihli oturumunda 38 nolu karar sayısı ile Tez konusu olarak kabul edilmiştir. T.C. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü nün 22.03.2013 tarihli 85.138.863 203.02/217/38710 sayılı izni ile 15.03.2013 ile 15.12.2013 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın çalışılma süresi dokuz aydır. Örneklemi, Adalet Bakanlığı Ankara Çocuk Eğitim Evi ile Ankara Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda kalan çocukları kapsamaktadırAraştırmanın örneklemi, Ankara il sınırları içerisindeki kurumları kapsamakla birlikte, Türkiye’nin her bölgesinden, özellikle İç Anadolu Bölgesinden gelen çocukları barındırması yönüyle hem bölgesel hem de ulusal özellik taşımakta ve cinayet, gasp, uyuşturucu, cinsel suç ve hırsızlıktan dolayı Ceza İnfaz Kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlü toplam 300 çocuğu kapsamaktadır. Çalışma, idareci, infaz koruma memurları ve kurumda gönüllü olarak çalışan öğretmen eşliğinde kurumdaki tutuklu çocuklar üzerinde anket uygulaması şeklinde gerçekleştirilmiştir.Çalışma sonucunda aile yapısının, ailenin göç etmiş olmasının, ailenin konut ve demografik özelliklerinin, okul çevresinin, arkadaş ve sosyal çevre ile beraber; Allah inancı ve din eğitiminin verilmemesi gibi risk faktörlerinin suça yönelmeye etkisinin olduğu bulunmuştur. Doğal olarak çocuğa inanç ve ahlak eğitiminin verilmemesi onun eğitim alanında ihmal edildiğini göstermektedir. Çalışmada elde edilen veriler çerçevesinde inanç ve değerler eğitimi konusunda öneriler sunulmaktadır.AbstractThis research is on “The Impact of Religious Believes on Behaviors Among Incarcerated Children Between the Ages of 12 and 18”. The aim of research is to investigate delinquent children religious perceptions’. The research as has been accepted as a thesis topic by ankara university institute of social sciences in 07.02.2013 and number 38. Research was conducted between the dates 15.03.2013 and 15.12.2013 with permission of Ministry of justice general directorate. Duration of the research was nine months.The sample of the study is selected from children and young people in penal institutions in Ankara. children and young people is from different region of Turkey, especially in the central anatolia region. They charged with homicide, extortion, drugs, sexual assault and robbery. 300 delinquent children and youth participated in the research. Administrator and corrections officers accompanied and helped for survey application.Result of this research is determined some important factors as family structure, the family having emigrated, family housing, and demographic characteristics, school environment, friends and social environment and, to be deprived religious education. Naturally, faith and moral education of the child are not given is shows have been neglected in the field of education. The results within the framework are offered. recommendations about beliefs and values development.Item 12 -18 yaş gurubu tutuklu çocuklarda dini algıların davranışlara yansıması /(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015) Karanfil, İbrahim; Akbulut, Mehmet; İlahiyatThis research is on "The Impact of Religious Believes on Behaviors Among Incarcerated Children Between the Ages of 12 and 18". The aim of research is to investigate delinquent children religious perceptions'. The research as has been accepted as a thesis topic by ankara university institute of social sciences in 07.02.2013 and number 38. Research was conducted between the dates 15.03.2013 and 15.12.2013 with permission of Ministry of justice general directorate. Duration of the research was nine months. The sample of the study is selected from children and young people in penal institutions in Ankara. children and young people is from different region of Turkey, especially in the central anatolia region. They charged with homicide, extortion, drugs, sexual assault and robbery. 300 delinquent children and youth participated in the research. Administrator and corrections officers accompanied and helped for survey application. Result of this research is determined some important factors as family structure, the family having emigrated, family housing, and demographic characteristics, school environment, friends and social environment and, to be deprived religious education. Naturally, faith and moral education of the child are not given is shows have been neglected in the field of education. The results within the framework are offered. recommendations about beliefs and values development.Item 12 Eylül 1980 Askerî Hükümeti ve 1983-1987 I. Özal Sivil Hükümeti'nin eğitim ile ilgili görüş, politika ve uygulamalarının karşılaştırılması(Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2011) Sapmaz, Seda; Akyüz, Yahya; OtherThis study is an attempt to provide a comparative analysis of the educational views, policies and practices of the 12 September 1980 Military Government and the I. Özal Civilian Government.In the study, the existing written sources in the field have been gathered and evaluated using the scanning model. Thus, the study is of descriptive character. The universe of the study consists of a comparative analysis of the educational views, policies and practices of a military and a civilian government serving between the years 1980 and 1987 in the light of the information contained in National Education Councils, Development Plans, Government Programmes, Communiqué Magazines, statements of head of states and prime ministers and three newspapers, namely Milliyet, Cumhuriyet and Yeni Asır.First of all, the relationship between education and political power has been examined in the study. This is followed by an examination of the educational views, policies and practices of the 12 September 1980 Military Government and the I. Özal Civilian Government seperately. Within this framework, National Education Councils, Development Plans, Government Programmes, Communiqué Magazines, statements of head of states and prime ministers and three newspapers, namely Milliyet, Cumhuriyet and Yeni Asır have been evaluated. Finally, the educational views, policies and practices of the two governments are compared and analyzed, and the similarities as well as the differences between the 12 September 1980 Military Government and the I. Özal Civilian Government have been presented.It was identified that there were more similarities between the 12 September 1980 Military Government and the I. Özal Civilian Government that differences. It was observed that the I. Özal Civilian Government with came into power just after the 12 September 1980 Military Government was a government which was not totally civilized. It was identified that the controlled and authoritarian stance displayed during the military government period was continued during the civilian government period.Key Words: military, civilian, government, education, ideology/ political viewItem 12 Eylül 1980 öncesi dönemde yükseköğretimde sorunlar, bu tarihten sonra alınan önlemler, ilk sonuçlar(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü) BAŞARAN, İbrahim Ethem (Tez Danışmanı); ATANUR BASKAN, Gülsün (Yazar)Item 12 Eylül askeri müdahalesi ve ekonomi politikaları(Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü) ERTAN, Temuçin Faik (Tez Danışmanı); TEKEREK, Meltem (Yazar)Atatürk ve arkadaşları tarafından 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildiği zaman ekonomi tam bağımsız değildir. Cumhuriyetin ilanı ile beraber Türkiye İktisat Kongresi’nde alınan kararlar doğrultusunda ulusal ekonomiye geçiş politikaları izlenmiştir. Ülkede yaşanan ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar 1929 Dünya Ekonomik Buhranının da etkisiyle devletçilik politikalarına geçiş sürecini başlatmıştır. Atatürk’ün ölümüne kadar devam eden planlı sanayileşme politikaları ile sürdürülen devletçilik, İkinci Dünya Savaşı boyunca duraklamış, Demokrat Parti iktidarına kadar da gerileyerek devam etmiştir. Demokrat Parti döneminde tarımın ve özel sektörün gelişmesine özellikle önem verilmiş, Cumhuriyet tarihinde dış ekonomik ilişkilerde liberalleşme dönemi başlamıştır. 1954 yılında başlayan döviz dar boğazı sonrası ithalatta liberalizme son verilerek ithal ikamesi yoluna gidilmiştir. Fakat alınan tedbirler döviz darboğazını aşamayarak 1958 krizini ve ardından gelen 1960 askeri müdahalesini önleyememiştir. Cumhuriyet tarihinin bu ilk askeri müdahalesi sonrası ekonomide planlı kalkınma dönemi başlamıştır. Planlama konularında ilk deneyimin kazanıldığı Birinci Plan döneminden sonra İkinci Planın ortalarında izlenen ithal ikamesi ve korumacılığa dayalı ekonomi politikaları nedeniyle ikinci kez ekonomik krize girilmiş, ardından 1971 askeri müdahalesi yaşanmıştır. 1973 yılı demokratik seçimler sonrası yarı askeri rejimin uygulamalarının sona erdiği, tüm dünyada Petrol Krizinin de etkilerini gösterdiği bir yıl olmuştur. Krizin etkileri Türkiye’yi döviz darboğazına sürüklerken, koalisyon hükümeti zamanında oy getiren politikalara devam edilmesi krizin etkilerini artırmış ve ülke 1977 yılından itibaren aşılması güç ekonomik sorunlar yaşamaya başlamıştır. Uluslararası ekonomik ortamdaki gelişmelerin de bu krize etkisi göz ardı edilmemelidir. 1977 seçimleri ve sonrası kurulan istikrarsız hükümetlerin yapısı ekonomik bunalıma çare olamamıştır. Krizin etkilerinin arttığı 1978-1979 yıllarında iki istikrar kararı alındıysa da tam anlamıyla uygulanamamıştır. 1979 sonunda ithal ikameci politikalarla çare bulunamayan ekonomik krizi aşmak için 24 Ocak 1980 tarihinde ekonomik istikrar paketi açıklanmış ve uygulamaya geçilmiştir. Diğer istikrar önlemlerine göre daha kapsamlı olan bu kararları mevcut demokratik ortamda tam anlamıyla gerçekleştirmek mümkün olmamıştır. Sıkıyönetim kararlarına rağmen anarşik ortam gün geçtikçe daha çok can almaya başlamıştır. Ekonomik, sosyal ve siyasi yapıdaki gelişmeler üzerine Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’ndan kaynaklanan bir görevi yerine getirmek gerekçesiyle ülkede yönetimi ele geçirmiştir. 12 Eylülün yarattığı askeri rejim ortamında 24 Ocak Kararlarını takiben gerçekleştirilemeyen uygulamaların olumlu sonuçları özellikle 1981 yılında büyük oranda kendini göstermiştir. 1982 yılında uygulanan ekonomik politikaların aksayan yönlerinden bir tanesi banker kriziyle kendini göstermiştir. Bu olay 12 Eylül rejiminin ekonomiden sorumlu ekibinin görevden ayrılmasına neden olmuştur. Ancak ekonomi politikaları aynen devam ettirilmiştir. 1982 yılında yeni anayasanın kabul edilmesiyle Kenan Evren Cumhurbaşkanı ilan edilmiştir. 1983 yılı boyunca da izlenmeye devam eden politikalar sonrası başlıca ekonomik göstergeler olumsuz seyretmeye başlamıştır. 1983 yılı sonunda sivil rejime geçiş için demokratik seçimler yapılmış, 12 Eylül döneminde ekonomiden sorumlu Turgut Özal oyların çoğunluğunu alarak hükümeti kurmakla görevlendirilmiştir. İthal ikamesinin iflası sonucu oluşan dar boğazı atlatarak serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecini başlatan bu gelişmeler 1983 sonrası için askeri rejim tarafından oluşturulan ortamda sivil rejim adı altında uygulanmaya devam edecektir.